1947, Bedevi bir çoban, Ölü Deniz kenarında otlattığı hayvanlarından biri, bir mağaraya girince, onu çıkarmak için bir taş atar.
Taş sesinden ziyade, bir çömlek kırılmasına benzeyen sesi duyar.
Mağaraya girince bir dizi uzun boylu kil küp görür.
Küplerin içinden bezlere sarılmış kağıt tomarlar çıkar.
Tarihe Ölü deniz parşömenleri ya da Kumran Yazıtları
diye geçen bulgular 20. yüzyılın en önemli arkeolojik bulgularından biri olarak kabul edilir.
972 parçadan oluşan bu metinler büyük oranda İbranice, Aramice ve kısmen de Grekçe yazılmışlardır. Bölgedeki on bir kadar mağarada ele geçirilen bu yazmalar çoğunlukla parşömen bazen de deri veya bakır rulolar üzerine yazılı olarak bulunmuştur.
Yazmaların önemli kısmı M.Ö. 200 – M.S. 50 arasına, dinler tarihi çalışmalarında intertestamental (eski ve yeni Ahid’in yazılımlarını esas alan bir ifade) denilen döneme tarihlendirilmektedir
Bu yazıtların yazarları olarak kabul edilen tez, bunların Kumran ve civarında yerleşmiş “Esseneler” olduğudur.
Mağaralarda bulunan parşömenler üç tür işleyişe ayrıldı. Deri parşömenler, doğu kültürüne özgü bir stilde tabaklanmış kahverengi parşömenler ve
batı uygulamalarına özgü, tabaklanmamış fildişi rengi parşömenler.
Parçaların bir araya getirilmesi ile oluşan 500 kitap sonrası, Hristiyanlık ve Musevilik inançlarında yeni tartışmalar başlamıştır.
Hıristiyanlığın başlangıcını sorgulayan iddialar ortaya atılmıştır.
Bulunan kitabeler, bu 2 din için en eski yazılı kaynaklar olmuşlardır.
İçerisinde Tevrat’ta yer alan metinler kadar yer almayan metinlerde bulunmaktadır.
Bulunan metinlerin ortalama dörtte biri kadar olan kısmı Tevrat’ta geçmektedir.
İncil’de geçen bir çok kısmın yazıtlarda da bulunmasına rağmen tarih ve kavram hataları vardır.
Özellikle M.Ö. 150 ve M.S. 70 yılları arasında yazılmaları, Hristiyanlık ve daha eski bir inanç olan Musevilik dinlerine -dolayısı ile tüm dünya tarihinin kökenine- ait bilgileri
barındırmaları yönüyle daha fazla önem kazanıyor.
Ölü Deniz Parşomenlerine ek olarak, Kumran yakınlarındaki mağaralarda yaklaşık 200 tekstil kalıntısı bulundu.
Son yayınlanan araştırmaya göre parşömenlerdeki DNA’ları inceleyen uzmanlar, antik el yazmalarının hepsinin keşfedildikleri bölgeden gelmediğini ortaya koydu.
Bulgulara göre mağaraya MS.68 yılında yerleştirilen yazmalar,
ketene sarılıp, ağzı sıkıca kapatılan testiler sayesinde 1900 yıl boyunca, bozulmadan kalabilmişlerdi.
Yazmaların çıktığı toplam 11 mağaranın karışmaması için, mağaralara numara verilerek, her bir mağaradan çıkan yazmalar ve bunların işledikleri konular kayıt altına alınmıştır
Bu yazmalardan önce Tevrat'a ilişkin bilinen en eski el yazması tam nüsha M.S. 10.yüzyıla; İncil'e ait en eski el yazması da M.S. 325 yılında yazılmış Vatikan Kodeksi olarak biliniyordu.
Parşömenler Hz. İdris, Hz. İbrahim ve Hz. Nuh gibi İncil’deki figürler hakkında önceden bilinmeyen hikayeler içermektedir.
Yazmalarda geçen bir ilginç terim de Tanrı'nın Oğlu terimidir. Hıristiyanlıkla birlikte ortaya çıktığı sanılan bu terim yazmalarda mevcuttur.
Arami Apokalipsi diye adlandırılan yazmalarda 4Q246 olarak numaralandıran metinde bu terim bütün açıklığı ile geçer :
" O Dünyada büyük olacak […] Ve onun adı Tanrı'ını Oğlu olacak ve onu En Yüksek Olanın oğlu diye çağıracaklar.[…]
Onun krallığı sonsuz krallık olacak ve yolu gerçeğin yolu olacak. […]O dünya yüzüne barış getirecek. […] Yüce Tanrı onun efendisi olacak . […]
Onun hükümdarlığı sonsuz hükümdarlık olacak. "
Ölü Deniz yazmaları keşfinden itibaren büyük gürültü koparmış ve üzerinde bir çok teori üretilmiştir.
En dikkat çekici tarafı ise Hristiyanlığın kaynakları hakkındaki görüşlerin değişmesine neden olmasıdır.
Bu yazmaları okuyan kişilerin çoğunluğunun din adamı ya da tarikat mensubu olması burada çıkarılan sonuçların herkese açıklanmasını engellemiştir. Aynı şekilde yazmaların bir bölümünün tercümeleri halka açıklanmamıştır ve sansürlenmiştir.
Bu yazmalar sayesinde Hristiyanlığın doğuş süreci ve daha sonra yazılan Matta, Markus, Luka ve Yuhanna İncilleri'ndeki metinlerin Essenilerin kurallarından, ritüellerinden ve törenlerinden esinlenildiğini göstermesi bakımından
Hristiyanlığın kökenlerine ilişkin yeni bakış açıları getirmiştir.
Halen tam olarak aydınlatılamamış yönlerin bulunması tartışmaların daha uzun yıllar devam edeceğini gösteriyor.
ekstrembilgi.com/arkeoloji/olu-…
felsefetasi.org/olu-deniz-yazm…
insanveevren.wordpress.com/2011/05/01/ess…
salom.com.tr/arsiv/haber-77…
mitolojiktanrilar.com/olu-deniz-yazm…
arkeofili.com/olu-deniz-pars…
atlantiskutuphanesi.com/arkeoloji/olu-…
smithsonianmag.com/history/who-wr…
britannica.com/topic/Dead-Sea…
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.