Kapheros Profile picture
Müzmin muhalif, evli, çocuklu, kedili, sana uymadıysa zamanımı alma, dm yok...

Jun 9, 2021, 30 tweets

1942 yazında İstanbul gazetelerinde, genel olarak gayrimüslimleri, özel olarak Yahudileri hırsızlık, karaborsacılık, soygunculuk, vurgunculuk ve ihtikar (aşırı kar) fiilleri ile ilişkilendiren haberler ve karikatürler birbirini izlemişti.

Gazetelerde suçlananlar başta Yahudiler olmak üzere gayrimüslim zenginlerdi.
9 Temmuz 1942 günü hükümeti kurmakla görevlendirilen Şükrü Saraçoğlu 5 Ağustos’taki güven oylamasından sonra şöyle dedi: “Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız.

Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve laakal (en az onun kadar) bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan ve azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz ve her vakit bu istikamette çalışacağız!”

Saraçoğlu Hükümeti’nin ilk icraatı, Varlık Vergisi Kanunu’nu çıkarmak oldu.
11 Kasım 1942’de çıkarılan bu kanun, Türkiye’nin yakın tarihinde büyük kırılma noktalarından birine işaret etmektedir.

Bu Kanunla Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Musevi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sermayeleri, mülkleri ve servetleri sert ve acımasız yöntemlerle ve devlet marifetiyle ellerinden alınmış, Türklere geçmesi sağlanmıştı.

Varlık Vergisi görünüşte 2. Dünya Savaşı’nın çetin koşullarında sosyal adaleti sağlamak için çıkarılmıştı. Hesaba göre, karaborsacılık ve vurgunculukla zenginleşenler, bedelini ödeyecekti.
Ancak gerçek böyle değildi.

Özellikle gayrimüslim azınlıkların payına düşen vergi miktarları, ödeyebileceklerinin çok üzerindeydi.
Hükümet Varlık vergisinin hazırlıklarını yaparken, verginin görünürdeki gerekçesi olarak; “piyasadaki para arzını azaltmak, Türk parasını kıymetlendirmek,

fiyat artışlarını önlemek, aşırı kazancı vergilendirerek sosyal adaleti sağlamak vb.” gibi ekonomik hedefler ileri sürmüştü.
Başbakan Saraçoğlu, CHP grup toplantısında ve “gizli oturumda” Kanun’un gerekçelerini anlatmış,

partili milletvekillerine Varlık Vergisi’nin “hassaten azınlıkları” hedef aldığını belirtmişti.
1942 yılı Eylülünde Maliye Bakanlığı’ndan gönderilen gizli bir yazı ile “harp ve ihtikar (vurgunculuk) dolayısıyla kazanılan fevkalade kazançları vergilendirmek üzere

cetveller hazırlanması, bilhassa ekalliyetlerin (azınlıkların) ayrı bir cetvelde belirtilmesi” istenmiştir.
hazırlanan cetvellerde: Müslüman (Türk) tüccarlar M, Gayrimüslimler G, Dönmeler D, Ecnebiler E harfleriyle kodlanmak suretiyle gruplandırılmışlardır.

M: Türkleri, G: Ermeni, Rum ve Musevileri, D: sonradan Müslüman olmuş Musevileri, E: Başka bir ülke vatandaşı olup Türkiye’de ticari faaliyet gösteren azınlıklardan vatandaşları içeriyordu.

Varlık vergisinin psikolojik atmosferini hazırlamak için 1942 yazı boyunca bütün basın organlarında bolca görüleceği gibi hırsızlık, karaborsacılık, vurgunculuk ve fahiş fiyatla mal satanlarla ilgili haber ve yazılar ön plana çıkarılmıştı.

Hemen her gün gazetelerde “karaborsacı Yahudi” tiplemesini içeren karikatürler yayımlanmış, bu faaliyetleri yapanlarla “azınlıklar” özdeşleştirilmişti.
Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Hasan Ali Yücel ve Celal Bayar gibi tanıdık isimlerin de aralarında olduğu

76 milletvekili oylamaya katılmadı.
11 Kasım 1942’de Meclis’te hemen hemen hiç tartışılmadan kabul edilmişti.
İstanbul Defterdarı Faik Ökte’nin hocası Prof. Fazıl Pelin, gazetelerde okuduğu kanun metnine inanamamıştı.

Özellikle vergi oranlarının belirtilmemesi ve kanunda itiraza, temyize ait bir hüküm olmaması Pelin’i isyan ettirdi.
Öğrencisi Ökte’ye “Oğlum siz toptan deli mi oldunuz?” diye itiraz etti.
Kanun görünüşte herhangi bir dini veya etnik grubu hedef almıyordu.

Ama pratikte durum farklıydı.
Türkiye’de yaşayan Rum, Ermeni ve Musevi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sermayeleri, mülkleri ve servetleri ellerinden alındı; sermaye ve servetin Türklere geçmesi sağlandı. Bu sayede yeni zenginler türedi.

Hatta yeni türeyen bu muhafazakar sermayedarlara “Hacı Ağa” lakabı takılacaktı.
kimin, ne kadar vergi vereceğine karar verecek Servet Tespit Komisyonları kuruldu.
Bu durum, hukuksuz olduğu gerekçesiyle yasanın en eleştirilen taraflarındandı

18 Kasım 1942’de vergi listeleri yayımlandı, Varlık Vergisi’nin yüzde 70’i İstanbul’daki mükelleflere tahakkuk ettirilmişti.
Yüzde 87’si gayrimüslimdi. Gayrimüslimlerin mali güçleri ile uygulanan vergi oranları Müslümanlara uygulananlara göre

çok fazla ağırdı.
Komisyonlar vergi tutarını belirlemede serbestti.
Servet Tespit Komisyonları’nın kararlarına itiraz edilemiyordu, karar nihai ve kesindi.
Vergi, mükellefe bildirildikten sonra ödeme süresi 15 gündü.

Bu süre içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin malları haczedilerek icra yoluyla satılacaktı.
Borcunu ödeyemeyen mükelleflere borçlarını “bedenen çalıştırarak ödetmek” amacıyla

çalışma kamplarına gönderilmesi öngörülüyordu.
Haraç mezat satılan mallarının bedeli vergilerini karşılamayan bini aşkın mükellef 27 Ocak 1943 tarihinden itibaren Eskişehir’in Sivrihisar ve Erzurum’un Aşkale ilçelerindeki çalışma kamplarına gönderilmek üzere toplandılar.

Aşkale’ye gönderilen 1,229 mükelleften 21’i
(bir kaynağa göre 25’i) kötü hayat koşulları ve yetersiz tıbbi bakım yüzünden kampta hayatını kaybetti. Hayatını kaybetmeyenler arasında ruh ve beden sağlığını, üzüntüye dayanamayan yakınlarını kaybedenler oldu.

20 Ocak’ta süre dolduğunda ödeme yapamayanların malları haciz edildi ve icra yoluyla satılmaya başlandı.
Tan gazetesinde 2 Şubat 1943’teki şu haber olayın vahametini anlatıyordu: “…Bugün de birçok han, apartman ve depolarda haczedilmiş eşya satışı yapılacaktır.

Avukat Şekip Adut’un Taksim Palas’taki ev eşyası, Simon Kayseriliyan’ın Acara Sokak Ada Hanı’ndaki dairesinde muhtelif ev eşyaları satılacaktır.”

“Kepenk yağlayan bir Yahudi’yi yağcı yazdılar. Bir Yahudi bakkal vardı, iki kavanoz akide şekeri de vardı, onu pastane yazdılar.

İkisi de perişan oldu.”
Prof. Dr. Baskın Oran-‘Varlık Vergisi Faciası’

Aralık 1942 ve Ocak 1944’te başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de gayrimüslimlere ait binlerce taşınmaz mülk, ev ve işyeri haczedilerek haraç mezat satıldı, el değiştirdi.

+++👉👉👉

Binaların % 67’si Müslüman Türkler,
% 30’u resmi kurum ve kuruluşlar tarafından alındı.
Varlık Vergisi 16 ay yürürlükte kaldıktan sonra 15 Mart 1944 tarihinde yürürlükten kaldırıldı. TBMM o güne kadar tahsil edilemeyen vergiler ve borçların silinmesine karar vermişti.

Aralık ayının ilk günlerinde Aşkale ve Sivrihisar sürgünleri yaklaşık on aylık esaretten sonra evlerine dönebildiler.

Varlık Vergisi, Türkiye çapında 114 bin 368 kişiye uygulandı. Toplam 314 milyon 900 bin TL vergi toplandı. Bu paranın yüzde 70’i İstanbul’dandı.

Toplanan para devlet bütçesinin yüzde 80’ini buluyordu
1935 sayımında Türkiye nüfusuna oranı %1,98 olan gayrımüslim azınlıklar vergiden sonra başlayan göç nedeniyle 1945'te %1,56'ya ve 1955'te %1,08'e düştü

Varlık Vergisi bazılarınca ,“ Cumhuriyet mali tarihinin yüz kızartan bir sahifesi” olarak nitelenirken, bazıları da devlet aracılığı ile milyonlar kazanan savaş vurguncuları ve azınlıkları hedef almasından dolayı vergiyi savunmuşlardır.

Share this Scrolly Tale with your friends.

A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.

Keep scrolling