Kapheros Profile picture
Müzmin muhalif, evli, çocuklu, kedili, sana uymadıysa zamanımı alma, dm yok...

Jun 11, 2021, 18 tweets

“İnsanın kucaklaşması ve sevgisini anlatırken Akdeniz aklıma geldi.
Akdeniz büyüktü, bizden bir denizdi.
Kucak açmayı bu adla anlatmak istedim.
Sevgiyi ve kucaklaşmayı anlatırken bir kadının bütünlüğünden yararlanmak istedim.”

İlhan Koman bu cümleleri adıyla bütünleşmiş ünlü heykeli Akdeniz için sarf etmiştir.

Türkiye’nin Leonardo da Vinci’si olarak anılan usta bir sanatçı İlhan Koman.
Edirne’de 17 Haziran 1921’de doğar.

Edirne Lisesi’ni bitirdi ve 1941’de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde sanat eğitimine başladı. Derslerde antik heykellerden yaptığı kopya ve orneman (süsleme) çalışmalarıyla hocalarının dikkatini çeker, resimden çok bu işlere yatkın olduğunu,

bu sebeple heykel bölümüne gitmesi gerektiğini öneren hocalarının öğüdüne uyar ve bir yıl sonra Akademi’nin Heykel Bölümü’ne geçer.
Heykel bölümünde Alman sanatçılardan olan Rudolf Belling ’in öğrencisi olarak 1945’te eğitimini tamamladı.

1947 yılında devlet bursu ile Neşet Günal, Refik Eren ve Sadi Öziş gibi isimlerle birlikte Paris’e gitti.
1947-50 arasında Fransa’da Academie Julian ve l’Ecole du Louvre’da çalışmalar yaparak yeteneğini gösterdi.

İlk sergisini 1948’de Paris’te açtı.
1951’de Türkiye’ye döndü. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde mecburi hizmetine başladı.
1952’de düzenlenen Anıtkabir Heykel Yarışması’nda, “Şeref Holüne Çıkan Merdivenlerin Sağındaki Kabartma Kompozisyonu” isimli eseri

birincilik ödülüne layık görüldü ve rölyefleri Anıtkabir’in merdivenlerinin doğu tarafına yerleştirildi.
1953'te Sadi Öziş ve Şadi Çalık ile "Karametal" adını verdikleri mobilya atölyesini kurup burada modern mobilyalar tasarladılar.

1958 yılında Brüksel’de düzenlenen uluslararası bir sergide Türk pavyonunun yapımını üstlendi.
Bu çalışma sırasında tanıştığı mimar Ralph Erskine’in daveti üzerine İsveç’e, mimari tasarımları araştırmak üzere gitti

1959’da İsveç’e yerleşti.
Hulda isimli 2 direkli bir yelkenliyi restore ederek içinde yaşayabileceği ve atölye olarak kullanabileceği bir alana dönüştürdü.

1967 yılından itibaren Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu’nda sanat eğitmeni olarak göreve başladı.

Bu süreçte yeni geometrik türevler ve yel değirmenleri gibi bilimsel buluşları tescillendi. 1969’da İsveç’te Sundsvall’da bir alan düzenlemesi için açılan yarışmada birincilik ödülü aldı.
1970’te Örebro Belediye Sarayı önüne konulması için yaptırılan heykel yarışmasında

birincilik ödüllerinden birini aldı.

1980’de en önemli eserlerinden biri olan “Akdeniz Heykeli” ile 1981’de Sedat Simavi Görsel Sanatlar ödülünün sahibi oldu.

Koman, sanata olan bakış açısını ‘İnsan her şeyin ölçüsü olduğu zaman, şehir gerçekten yaşanılır bir yer olacaktı…’ cümlesinde ifade eder.
Koman sanat anlayışını şöyle özetlemektedir:
”Bir nesnenin sanat olması için has, öz, gerçek olması gerekir.

Sanatta tek ölçü budur. Sanatın kopya, özenti, taklit olmayan, kendi kendine bir olay olması gerekir.
Bu küçük veya büyük de olur, obje de eşya da olur, figüratif veya non figüratif de olur.
Bütün sorun tek ve gerçek olmasıdır.

Bir de Racinen’in sanatı tarifi vardır: Sanat hiçbir şeyden bir şey yapmaktır. Ben bazen çalışmamdan memnun olmayınca kendi kendine küfür ve alayla Racinen’in lafını tersyüz edip şimdi bir şeyden hiçbir şey yaptın be mübarek adam, derim.

Aslında sanat, bence insanın bilinmeyene doğru çıktığı bir serüvendir, sanatçı devamlı kendisini yenileyebilmelidir…”

Leonardo’ya Selam Söyle adlı eseri ,Stockholm Mimarlık Yüksek Okulu’nun önünde bulunmaktadır.

Çoğunluğu Stokholm'da olmak üzere 20 şehrin sokak ve meydanlarında Koman’ın heykelleri bulunur.

İlhan Koman 30 Aralık 1986’da 65 yaşındayken İsveç’in başkenti Stockholm’de hayatını kaybeder.
Vasiyeti üzerine yakılıp külleri çok sevdiği Baltık Denizi’ne dökülür.

Bir Evliyaya

İlhan Koman ki tıraşsız heykeltıraş
Uçmağa doğru sakallı…
Elinde bombalarla bebekler
Heykel gibi olmayan heykeller,
Taşınırdı garip maacir
Güneyinden Kuzeyine Kutupların
Battı batacak teknesiyle
Varmak için Edirne’ye
Selimiye’ye

Can Yücel

Share this Scrolly Tale with your friends.

A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.

Keep scrolling