Modern tarihin ilk denizden çıkarma operasyonlarını Ruslara karşı yapmıştık. Bu tür operasyonlarda önce bir köprübaşı (çıkış bölgesi) tutulur ve ardından intikallerle genişletilir. Burası Abhazya. 1877'de Osmanlı Rus savaşında başarılı bir çıkarma yaptık ama devamı hüsrandı.
⬇️
Gudauta operasyonu, Osmanlı Rus savaşı içerisindeki en sofistike operasyondur. 30 Nisanı 1 Mayıs'a bağlayan akşam üstü karanlığı ile buraya yaklaşan buharlı savaş gemilerimiz, limandaki Rus garnizonlarını topa tutar ve bölgeye ilk çıkarmayı başlatır. Ruslar gafil avlanacaktır.
⬇️
1864'ün üzerinden 13 sene geçmiştir. Kuzey Kafkasya müslümanları, gözyaşları ile terk ettiği yurdunu geri almak için belki son ümit bu çıkarmadır. Operasyona Çerkesler ve Abhazlar da katılır. Çünkü yerel halkın dilini bilmek ve lojistiği bu sahadan sağlamak gerekmektedir.
⬇️
Rusların beklemediği bu çıkarmalarda büyük moral çöküntüsü olmuş,Kafkasya'yı tekrar kaybetme telaşı başgöstermişti.Kafkasya valisi Büyük Dük Mikhail Nikolayevich Romanov,İmparator II.Aleksandr'a, Türk filosunun Abhazya'daki eylemlerini operasyonel raporlarında şöyle anlattı:
⬇️
“2 Mayıs Dün, öğleden sonra 3'ten akşam 6'ya kadar düşman gemileri Oçamçıra'yı bombaladı. Birkaç bina yıkıldı. Bugün Suhum'a karşı 6 gemilik bir filo tutuluyor. 3 Mayıs. Dün öğleden sonra Suhum ile telgraf iletişimi kesildi. Durumumuz kötü, dayanamayabiliriz. Türkler dönüyor!
⬇️
"Efendim..Özel bilgilere göre, dünden bu yana 9 Türk gemisi Suhum'u bombalıyor.Şehrin yarısı yandı. Çıkarma girişimi var, iki silahlı beş birlik tarafından zekice püskürtüldü. Düşman gemileri Suhum yakınlarında durmaya devam ediyor." der. Çanlar sabahlara dek çalınmaya başlar.
⬇️
Türkleri bu bölgelerde hiç beklemeyen Rus ordusu, ufak kıyı garnizonlarından ibaretti ve dağlık bölgeler zaten Çerkeslerin zorunlu göçü ile hayli boşaltılmıştı. İtaat etmeyi kabul eden az sayıda Çerkes klanı ise dağların arkasında idi. Kıyıda ise Hristiyan abazalar kalmıştı.
⬇️
Bu durumda operasyonun 2 hedefi olduğundan bahsedebiliriz.
1-İç kesimlerde Ruslara boyun eğerek veya işbirliği yapmak zorunda kalarak vatanlarında kalabilmiş çerkeslere ulaşmak
2-Ruslara buradan bir şaşırtma operasyonu yapmak.
Amaç 1 ise başarılamadı. 2. si ise başarıldı
⬇️
Ruslar hem sayıca az hem de güvenli olarak sırtını dayadığı ve büyük ölçüde boşaltılmış dağlardan tehdit gelmeyeceği için sayıca azdı. Bölgedeki Hristiyan abazalara asil soyluluk ve Rus bürokrasisinde görev almaları vaadinde bulunuldu. Samurzakan işbirlikçileri hemen geldi
⬇️
Her milletin satıcı ve haini olur. Abhazlarda da Samurzakan aşireti 1840'ta Çar Nikola'nın safına geçip isimlerini değiştirerek Hristiyan adları almış ve Nikola'dan diğer Abhazlar üzerine yapılan saldırılar ve yerlerini ifşa ettiklerine dair gayretleriyle berat bile almışlardı
⬇️
Abhazlar, onları artık Abaza değil, ayrı bir kavim olarak, "Samurzakan" olarak anmaya başladı. Zaten kardeşleri Türkiye'ye sürülürken Samurzakan Abazaları tam kadro Abhazya'da kalmıştır. İşte Türklerin üzerine gönderilen savaşçılar ise bunlar olur. Hepsi paye için savaşır.
⬇️
Samurzakan Abhazyası'na gönderilmiş olan Çar tezkeresinde vaktiyle "Dal'de düzenin sağlanması için milis kuvvetleriyle Dallilere karşı gösterdiği örnek cesaret için Samurzakan kavminden hoşnut olduğu bildirilir. Bir de Çar hizmetinde kullanmaları için bir kutsal bayrak verilir
⬇️
Peki bir halk komşusunu, aynı kökenden geldikleri kardeşlerini niçin satar?
Cevabı coğrafyada saklıdır. Abhazya, dağlık ve ekilebilir arazisi az bir bölgeydi. Herkes malını mülkünü bırakmış sürülüyorken eğer az bir kısım topluluk anlaşarak boyun eğerse, Toprak onlara kalırdı
⬇️
Satışın mantığı budur.Birileri gemilere binip giderken, birileri kalır. Çoğunluğun zulme uğradığı birçok coğrafyada az bir kısım, çoğunluğun bıraktığı ranta ortak olmaya, muktedir Tiranların çanağını yalamayı karlı görür. Savaşta yenilmeyen kalabalıkların kanseri de bunlardır.
⬇️
Dağdan düze inen çoğu millette şehre sahip olma ve rant hırsı vardır.Dağlık ve kıyı gerisi bölgelerin insanlarında sık görülür bu.Çar Nikola'nın kumandanlarından Alexandr Baryatinsky'nin bir lafı vardır. "bana 100 top değil, dağdan düze inmiş bir hain getirin, 100 köyü alırız"
⬇️
Yaşadıkları yer Galidzga nehrine bakan tepelerdi.Bu ormanlık yamaçlardan Oçamçira ve Suhum'a geldiklerinde özenerek gezinen bu millet,Ruslarla anlaşıp Çar hizmetine girdi ve kardeşlerinin Abhazya'ya dönüşünü sağlayacak çıkarma operasyonuna da böyle acı bir şekilde mani oldular
⬇️
"Asaletsiz bir dağlının ihaneti anlaşılmaz, ruhunu, gönlünü okşar, sen acırsın o ise arkandan gölgeni çiğner ve bir bakarsın seni vatanından etmiştir. Çünkü hünerini senden önce, anlaştığı yeni sahibini ikna etmek için kullanmıştır" Böyle demiş Asil Çerkes beyi Sefer Zanuko.
⬇️
Düze inen dağlılardan bahsedilirken lütfen kimsenin gözü haritamızın sağ üst ve sağ alt kısımlarına gitmesin. Biz burada oralardan bahsetmiyoruz, şakasını bile sevmeyiz.Bizim milletimizden öyle rantçı dağlılar çıkmaz,çıkması dahi düşünülemez,kim demişse bilin ki haram yemiştir
⬇️
Devam ediyoruz. Gagra, en büyük çıkarmanın merkezi olacaktır. Çünkü arkasında Rus liman bölgeleri olan Adler, Soçi gibi Rusların ana üsleri bulunmaktadır. Buralardan Gagra'ya ulaşım ise zordur ve bu geçen sürede de biz Gagra'da teşkilatlanmaya çalışacağızdır. Plan biraz buydu.
⬇️
Lakrba Sosirkva Tlapsoviç ve Marganya David Katsiyeviç gibi samurzakan hainlerine Ruslar komutan ünvanı ve biner dönüm arazi ve asillik ünvanı verir. Hepsinin onurlandırma beratında şu sözler vardır. "Türklerle ilişkilerindeki farklılık sebebiyle....payesine uygun görülmüştür"
⬇️
Türkler 6 Mayısta Oçamçira, 10 Mayısta ise Abhazya'nın haritada bittiği yerin solundaki Adler'e Çerkeslerle birlikte çıkarma yapar. Geride kalan diğer dinden kardeşlerinin kendileri için pişirdiği ağulu aştan habersiz Çerkes ve Abhazlar, Gagra'yı henüz kontrol altına almıştır.
⬇️
Lojistik hatlar bir türlü sağlanamaz. Gagra arkasında müslüman tek köy kalmamıştır. Çoğu yerde ya boş dağlar ya da harap köyler vardır. Gagra'ya çıkan 500 küsur askerimizin iaşesi bir türlü temin edilemez. Bölgede kalmamız da sıkıntıya girer. Asker takviyesi de gelememektedir.
⬇️
Gagra'nın arkası, günümüzde bile insan çölüdür. Bu dağlarda, önceden yaşayan hiç kimse kalmamıştır. Uydu haritalarında bile 27 yerdeki harabeler,dikenlerle ve sarmaşıklarla kaplı haldedir. Çıkarmayı yaptığımız yer, coğrafi olarak çok uygun, beşeri olarak ise bitmiş bir yerdir.
⬇️
Bu sebepten bir yere yapılacak olan çıkarmada sadece askeri ve fiziki uygunluk değil, beşeri ve kültürel uygunluk da esastır. İşte Beşeri Coğrafyanın savaş stratejisindeki önemi de budur. Milletleri tanımak,kim kiminle işbirliğinde, kime tabi olmuş bilmek esastır. Sır burdadır
⬇️
Yönetmek vergi almak, yönetmek asker toplamak, yönetmek kendine tabi etmek değildir. Yönetmek, bir bölgeyi idare ederken hakkındaki tüm bilgileri toplamaktır. İşte İngilizlerin bundan tam 160 yıl önce 1860 yılında yaptıkları Arap yarımadası aşiretler haritalarından bazısı.
⬇️
Bir tane genel aşiretler haritası vardır bir de bunun daha detaylısı. O tam 210 sayfa ve 34 paftadan oluşur. Tüm bu zaman içerisinde Osmanlı'nın bir tane bile aşiretler haritası yoktur. Şimdi de yoktur. Libya'ya çıktık ama hiçbir aşireti tanımadan. Çünkü sana bana ihtiyaç yok!
⬇️
Ülkemizde maalesef "her şeyi bilen amirler yüzünden bilimin detay alanları "ben yaptım oldu" mantığıyla göz ardı edilir ve keyfe keder yürür. Etno kültürel coğrafya bir bölgeyi ele geçirmenin kilididir. Coğrafyayı tanımak yetmez onun üstündeki beşeri de tanıyacaksın!
Al Yemen!
⬇️
İşte Rusların 1859 ve 70'te yaptıkları haritalar. Daha Kafkasya tam onların değilken. Etnik bölgeleri gösteriyor. Ubıhlar nerede? Şapsuğlar nerede? Bugün bir Ubıh bir Şapsuğ geldiği yeri gösteremiyor haritada. Bu haritaları bizde yaptıracak vizyonlu amir yoktu. Hala da yoktur.
⬇️
Alman Justus Perthes'in /Berghaus atlasından bir çalışma. Vadi vadi göstermiş ayrıntılarda. Altlara doğru Anadolu da var. Türk, Kürt, Ermeni gidiyor. 1848'lerde çizmişler bunu at sırtında eşek sırtında devlet desteği ile. Biz ise delikli kuruş alamıyoruz böyle çalışmalar için.
⬇️
Yavrum benim. Fransız bu işte. O da girmiş sahaya. Sınırı ulaşmasa da vizyonu ulaşıyor. İleride lazım olur demiş çizdirmiş. 1887'de çizilmiş bu da. Detayları ile çok büyüktür ama ben sağ üst kısmı göstermek istedim. 1887'de biz N'apıyorduk? Ulu hakanımız vatandaşını fişliyordu
⬇️
Ey millet bunları senin ülken için de çiziyorlar bilesin. Ama ülkenin evlatlarının yurtdışında yapacağı çalışmaları bile engellemek için yurt dışı çıkışına mani olan hainler de var bil. Bunları tek tek isim isim ve arkalarındaki kişilerle birlikte gerekli yerlere de söylerim.
⬇️
Türkiye'de sosyal bilimler öksüz, sosyal bilimler yetimdir. İdealist bir saha araştırmacısı köyün delisi hükmündedir. Çok zorlarsa, çok bağırırsa ayağına çelmeler takılır. Bağırma, kaşınma derler. Gırtlağına etnik bıçaklar saplanırken sus, maaşını al derler. İşte burada susmam
⬇️
Bu ülkede bölgesel çalışmaların merkezi metropoller olmalıdır. Taşrada bu işler yapılmaz. Dünyada bile merkezi metropollerdir. Araştırma enstitüsü kurdun, içini tek tarihçi doldurdun.Çöptür orası.Harita hazırlayamaz, sosyolojik çalışma yapamaz, milletleri, aşiretleri tanıyamaz
⬇️
Aşiretleri tanımak için sosyolog,dilci ve coğrafyacı göndereceksin, her aşiretin ince noktalarını, kültürel farklılıklarını yazacak. Bir bölgedeki azınlığının asimilasyonunu anlamak için orayı tanıyan sosyologlar göndereceksin. Başka türlü hiçbir şey yapamazsın para tüketirsin
⬇️
Çok ama çok geç kaldık. Atı alan,Mars'a uzay aracı indirdi. Biz hala şu silahı yaptık diyoruz. Bir bölgeyi, halkıyla birlikte kaybettiğin vakit istediğin silahı geliştir. En büyük silah,kilitlenmiş bir halkın iradesi ve kararlılığıdır. Biz, faydalanacağımız halkları bilmiyoruz
⬇️
Arnavutluk'ta süt ineği projesi başlatıyor bir kurumumuz.Dağıttıkları köyler de katolikti. Katolik zaten Vatikan'dan,Avusturya'dan,Caritas'tan almış semirmiş ama oraya projeyi yapan nereden bilsin? Müslüman yine garip.Küsüyor bu kez Türkiye'ye.Küser tabi! Dua et düşman olmuyor
⬇️
1839. Biz Gülhane Hattı Hümayunu ile daha ortalığı yatıştırma derdinde iken, adam bizim Karadağ ve Kuzey Arnavutluk bölgesinin kabile haritalarını yapmış. Aslanım benim. Allah ilim ile yürü diye bana mı demiş gavura mı? Bana demiş! Ama benim müslümanım gavura rahmet okutur.
⬇️
Kıbrıs Barış Harekatı öncesindeki Erenköy harbinde silahları kıyılardaki Türk köylerini işaretlediğimiz ve güçlü bir istihbari çalışma yaptığımız için bu köylere çıkarma yaptık. Yoksa o zamanda da bu çalışmalar yoktu. Şu anda ne Libya'da ne Somali'de aşiretlerin haritaları yok
⬇️
TİHA kadar SİHA kadar önemlidir bu işlere harcanacak paralar. Bir araziye çıktın, havadaki güvenlik kadar yerdeki de önemli ama eğer o bölgedeki halkı tanır, onların damarına oynarsan, dillerini bilen adamlarla gidersen yerdeki masrafın,zayiatın azalır. Yoksa tutunamazsın orda
⬇️
Önemli kurumların yetkililer ve hocalarının,onca zeki gençlere hala os..ktan ödevler verdiğini görüyorum sinirlerim zıplıyor.Ver Somali'nin doğal kaynak haritasını yapsın.Trablus'un, Güney Libya'daki Tubuların kabile haritasını yapsın. Göç aşağı göç yukarı. Başınızı yesin göç!
⬇️
Sonra da Yüksel'in dili sivri oluyor. Sivri de anana bacına mı sivri? İş olsun,iş yürüsün diye sivri. Bu sözler, bu meseleler dikkat çeksin diye böyle sivri konuşuyorum çünkü sivri bir dönemdeyiz. Gül devrinde yaşasak biz de bülbülü olurduk ama bu devrin baykuşuyuz n'apalım?
⬇️
Tome Karayovov. Balkan savaşından önce Edirne'de BG elçiliğinde ateşe. Adam Edirne Vilayeti diye kitap makale yazmış. Edirne'yi köy köy, yolların genişliğine, şose yol mu taşlık mı yazmış. Savaşa birkaç sene var. Ülkesinin alnından öpülecek evladı idi o adam. Biz uyuyorduk
⬇️
O makale uluslararası bir dergide de yayınlanıyor üstelik. O makaleyi bir adam bizden sadece bir adam okusa idi derdi ki lan bi dakka Bulgarı biz yanlış yerden bekliyoruz adamlar burada bilimsel altyapısını hazırlamış?
Sonra ne oldu? Bulgar gerçekten oradan girdi.
Yenildik.
⬇️
Çalıştığınız kurumda, çevrenizde eğer adım geçer ve Yüksel sivri dilli diyen olursa bilin ki trafikte anama sövene bile cevap vermem ben. Ama ülkem bazı meselelerde imkanları varken kumda oynuyorsa üzülürüm, hiddetlenirim kendi kendimi yerim.
Ne olur bir asır daha kaybetmeyelim!
Son olarak,1877 senesinde Abhazya'ya çıkardığımız kuvvetlere ne oldu? Bin kişiyle gelinen bölgede yine de 5 bine yakın kişi bizlere katıldı ve Ruslara karşı ölümüne savaştı.20 Ağustos 1877'ye dek karşımızda 25 bini bulan işbirlikçi Abhaz ve Ruslara karşı savaştık ve geri çekildik
Tarih ne acıdır ki bundan sonraki ilk çıkarmayı Balkan savaşında Tekirdağ'a, Şarköy'e yapacaktık. Bu da başarısız olacaktı. Ama ümit güzel bir şeydir ve 1974'te Kıbrıs'la güvenimiz yerine geldi. Resimde Batum önlerinde batırılan ikmal gemimiz İntibah görülmekte.
Rahmet olsun.
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.