1 Eylül 1859 sabahı, amatör astronom Richard Carrington, malikanesinde bulunan özel gözlemevine gitti.
Teleskopunu güneşe doğrulttu.
Carrington aniden, güneş lekelerinde “yoğun parlak ve beyaz ışıktan oluşan iki parça” olarak tanımladığı patlamaları fark etti.
Beş dakika sonra her şey normale döndü. Ancak birkaç saat içinde etkileri tüm dünyada hissedilecekti.
O gece, dünyanın dört bir yanındaki telgraf altyapısı çöktü.
Bazı telgraf makinelerinden kıvılcımlar çıktığına ve kağıtları tutuşturduğuna dair raporlar vardı.
Gezegenin her yerinde, renkli Auroralar gece gökyüzünü aydınlattı.
O kadar parlak bir şekilde parlamışlardı ki kuşlar cıvıldamaya, işçiler güneşin doğmaya başladığına inanarak günlük işlerine başlamışlardı.
O dönem bu durumu açıklanırken kullanılan söz : “Gece o kadar aydınlanmıştı ki, kitap bile okunabiliyordu.”
Carrington, güneşten “iki parça yoğun şekilde parlak ve beyaz ışık patladı” diye yazdı ve görünmez parçacıkları dünyaya doğru fırlattı.
Carrington, insanlık tarihinde tespit edilen en büyük güneş patlamalarından birine gözleriyle tanık olmuştu.
Bu jeomanyetik fırtına ilerleyen süreçte “Carrington Olayı” olarak tarihe geçti.
Bu olağanüstü gözlemin birkaç saat sonrasında Dünya’nın dört köşesindeki manyetometrelerde şiddetli dalgalanmalar kaydedildi.
Kutup ışıkları o kadar şiddetlendi ki, manyetik kutuplardan çok uzak olan Hawaii’de ve Roma’da bile seyredilebildi.
2 Eylül günü Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’daki telgraf hatlarındaki “anormal akımlar” o kadar şiddetlenmişti ki, operatörleri elektrik çarpıyor, direklerden kıvılcımlar çıkıyordu.
Hatta, cihazların elektriğinin kesilmesine rağmen tellerdeki bu akımlar sayesinde tam iki saat boyunca ABD’nin kuzeyindeki Boston ile Portland (Maine) şehirleri arasında telgraf sinyalleri göndermek mümkün olmuştu.
28 Ağustos 1859’da, Güneş’in yüzeyinde bir dizi güneş lekesi oluşmaya başladı.
Büyük güneş fırtınası ise 1-2 Eylül 1859’da gezegenimizi etkiledi.
Resmi olarak SOL1859-09-01 olarak bilinen Carrington Olayı, ilk kez Güneş’in enerjik mizacı ile
19. yüzyılın gelişmekte olan teknolojisi arasındaki potansiyel olarak feci ilişkiyi gözler önüne serdi.
Bu olay aynı zamanda Aurora gösterileri ve Güneş arasındaki bağlantıyı da anlamamızı sağladı.
Bu tarz olayların ortalama olarak birkaç bin yılda bir meydana geldiği tahmin ediliyor.
1859’da Dünya henüz elektrikli teknolojilere bağımlı değildi, dolayısıyla medeniyet fazla zarara uğramadı.
Ancak günümüzde durum farklı.
Elektrik şebekelerine yayılan manyetik alanda olan değişmeler, donanımları eritecek kadar kuvvetli akımlara yol açacaktır.
Ayrıca asıl risk altında olan uydular olacaktır.
İletişim uyduları, meteoroloji uyduları, Küresel Konumlandırma Sistemi hep tehlike altındadır.
1989'da gerçekleşen bir güneş fırtınası, Kanada'nın neredeyse tamamında 9 saatlik bir elektrik kesintisine sebep olur ve 6 milyon insanı etkiler.
O olay esnasında ABD'nin bazı bölgelerinde güç transformatörleri erir.
2005'in Aralık ayındaki başka bir olayda ise, tüm dünyada GPS sistemleri 10 dakikalığına devre dışı kalır.
Jeomanyetik fırtınaların ilk kez gözlemlendiği 1940 yılından beri, güç kesintilerini tetiklediği, ekipman fonksiyonlarını bozduğu, trafo kayıplarına neden olduğu ve
uzun hatlı iletişim kablolarında sıkıntılara sebep olduğu bilinmektedir.
3 Eylül 1859 Cumartesi günü, Baltimore American and Commercial Advertiser raporuna göre, “Perşembe akşamı geç saate kadar dışarıda olanların Auroral ışıkların muhteşem görünümüne şahitlik etme şansı oldu.
Bu fenomen, ışık oluşumu saatlerinin farklı olmasına rağmen Pazar günkü görünüme çok benzerdi, eğer muhtemel olsaydı, daha parlak ve prizmatik tonlar daha çeşitli ve enfes olacaktı.
Işık, parlak bir bulut gibi tüm gökyüzünü kaplıyordu ve
daha büyük boyutlu yıldızlar belirsizce parlıyordu. Işık, Ay’ın dolunay halindeki parlaklığından bile fazlaydı fakat etrafındaki her şeyi kaplayan tanımlanamaz bir yumuşaklığı ve narinliği vardı.
Saat 12 ile 1 arası görünürlüğü en yüksek muhteşemliğindeyken, bu garip ışığın altında duran şehrin sessiz sokakları, bu tek görünüş kadar güzel bir görüntü sergilemekteydi.”
Günümüzde bu boyutta bir patlama olması durumunda dünya genelinde zararın trilyonlarca dolar olması muhtemeldir. Günümüzde gerçekleşmesi durumunda tv, radyo, yayınlarının tamamen kesilmesi, elektrik sisteminin devre dışı kalması, cep telefon şebekelerinin çökmesi,
suların kesilmesi, gps sisteminin devre dışı kalması muhtemel felaketlerdendir.
Kaynaklar;
tr.wikipedia.org/wiki/1859_
evrimagaci.org/tarihteki-en-s…
mozartcultures.com/1859-gunes-fir…
matematiksel.org/urkutucu-bir-g…
aklingolgesi.com/1859-carringto…
foicey.com/gunes-firtinas…
blog.newspapers.com/the-solar-stor…
acikbilim.com/2014/12/dosyal…
arstechnica.com/science/2012/0…
spaceweatherarchive.com/2020/08/30/a-w…
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.