::: DANONE ve Emenuel Karasu ::
Herşeyin Başlangıç Tarihi 1492 Yılıdır Diye
Konuya Bodoslamadan Dalıyorum
Midesi Bulananlara
Koltuk Altlarında Torbalar Mevcuttur
Emmanuel Karasu
denen bir kişiyle konuya başlıyorum Ey Ahali
Atam Sultan II. Beyazıt'ın 1492 yılında İspanyadan Sürüldüğü idda edilenlere Acıması
Selanik ve Çevresine SEFARİD YAHUDİLERİ nin yerleşmesine izin vermesiyle
Her Şey Başladı
Emmanuel Karasu da selaniğe yerleşmiş Sefarad'lardan
Bir ayağı İtalya'da olan Osmanlıyı Yıktıktan sonra
İtalyada yaşayan (İtalyan vatandaşlığına geçtiği çok yıllar sonra ortaya çıktı)
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk mason localarını o örgütledi, Biraz Uyanmaya Başladıkmı ?
Siyonizm'in kurucusu Theodor Herzl,Rorchildlarla ile birlikte Abdülhamit'e çıkıp Osmanlı'nın tüm borçlarını
üstlenmeleri karşılığı Filistin'den toprak isteyen
İstanbul Mebusu Emmanuel Karasu
Ölüm tarihi: 1934.
Mezarlığın kayıtlarına göre 1 Haziran 1934'te toprağa verildi
Bu Kadar Magazinsel Bilgi Yeter
Haydi Bakalım Motoru Soğutmadan
Direk Dalışa Geciyorum
O dönemde 80 bin Yahudi
ve 20 bin kadar Sabetaycı'nın yaşadığı Selanik'te
Karasu'lar önde gelen ailelerden biriydi. Emanuel Efendi'nin hukuk okuduğu yıllarda amcasının oğlu İzak Karasu tıp öğrenimini tercih etti. Muayenehane açtı. Evlendi.
Bir oğlu oldu. Adını Daniel koydu
Sonra iki de kızı dünyaya
gelecekti. Balkan Savaşları'nda Selanik düşünce, yani Yunanistan tarafından işgal edilince, Yunanlılar'ın Selanik'e girmelerinden kısa bir süre sonra İzak Karasu, eşi ve oğluyla birlikte İspanya'ya göç etti. Tam 420 yıl sonra, kovuldukları topraklara geri dönüyorlardı.
İlginç ayrıntı; İspanya 1492'de Yahudiler'i topluca sürmüş ama vatandaşlıktan çıkarmamıştı
(Nedeni ? Araştıran Olmuşmudur ? Devletten Sürüyor Atıyorsun Ama Hala Vatandaş ???)
Karasu ailesi Barselona'ya yerleşti. Yıl: 1912.
Önce adını Latin alfabesine uyarladı. İzak oldu Isaac
Karasu ise Carasso. Sonra bir muayenehane açtı. Çok az hastası vardı, ailesini geçindirmek için zeytinyağı ticaretine de girişti. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da müthiş bir yoksulluk dönemi başladı. İspanya da bundan nasibini aldı. En çok ilaç sıkıntısı çekiliyordu
Tam da o günlerde Barselona'da çocuklar arasında salgın halinde bağırsak hastalıkları patlak vermesin mi! Gözleri yaşlı anne-babalar kucaklarında bir deri bir kemiğe dönmüş yavrularıyla diğer doktorlar gibi Isaac Karasu'nun da muayenehanesine dayanıyor,
"Kurtar çocuğumuzu" diye
yalvarıyorlardı. Ama diğer doktorlar gibi Carasso'nun elinden de pek bir şey gelmiyordu. Gözünün önünde ölüp giden çocukların acısıyla uykusunun kaçtığı gecelerin birinde, bir ses yankılandı belleğinde: "Yoğurtçu geldi. Kaymaklı yoğurtlarım var."
İrkildi. Selanik'te
gün aşırı evlerine bir tepsi kaymaklı yoğurt bırakan Türk satıcının sesiydi bu. Ve "Eureka" çığlıklarıyla hamamdan dışarı koşan Arşimed gibi yataktan fırladı. "Tabii ya" dedi, "Tabii ya."
Selanik'te bağırsak hastalıklarının tedavisinde yoğurt kullanıldığını anımsamıştı.
Günde üç öğün birer kase yoğurt yediriyorlardı hastaya ve birkaç günde sağlığına kavuşuyordu Yoğurdun nasıl yapıldığını biliyordu. Hemen ertesi gün,evinin bodrumunu hazırlamaya koyuldu
Orası artık mandıraydı
Birkaç çiftlikten topladığı sütle yoğurt imalatına girişti. Yıl:1919.
Ancak bir sorun vardı. Avrupa'da yoğurt bilinmiyordu
Evet
1500'lerin ortalarına doğru Kanuni Sultan Süleyman bağırsak enfeksiyonuna yakalanan dostu Fransa Kralı I. François'ya bir yoğurtçu göndermişti
Ne var ki, kral iyileşince yoğurtçu sırlarıyla birlikte İstanbul'a dönmüştü
Kayıtlarda öyle yazıyordu
Isaac Carasso, ürettiği şeyin Balkanlar'da ve Anadolu'da yaygın bir tüketim maddesi olduğunu nasıl anlatabilirdi?
Çareyi yoğurdunu ilaç olarak kabul ettirmekte buldu Ve Carasso'nun yoğurdu eczanelerde satılmaya başladı
Hasta çocuklarda etkisi çok çabuk ortaya çıktı
Doktor meslektaşları ona bir tavsiyede bulundular: Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden fermante edilmiş laktik getirtirse, yoğurdun ömrünü uzatabilirdi
Sözlerini dinledi. Böylece pastörize yoğurt doğacaktı. Ama Isaac Carasso
bu buluşun önemini pek kavrayamayacaktı. "İlaç" tutunca, Isaac özel ambalajlar yapmayı akıl etti. Kapakları porselen cam kaseler. Sıra artık ilaca patent almaya gelmişti. Onun için de bir ad koymaya.
Bir ışık çaktı; neden oğlunun adı olmasın ?
Yani minik Daniel'in ?
Yaşadıkları Barselona'nın yaygın dili Katalanca'da küçük Daniel'in ya da "Daniel'cik"in karşılığı çok hoştu doğrusu: "Danon"
Ancak bu özel ad olduğu ve marka namıyla tescil edemeyeceği için sonuna bir "e" ekledi.
Hoşgeldin "Danone" yoğurtları
Yoğurtçuluk çok kısa sürede
Isaac'ın asıl mesleği haline gelince oğlunu
Daniel'i onun "tahsili" ni yapmaya gönderdi Fransa'ya: Marsilya'da ticaret lisesinde okuttu
İşin pazarlama, satış, muhasebe bölümünü bilimsel olarak öğrenmesi için. Ardından Paris'te Pasteur Enstitüsü'nde bakteriyoloji stajı yaptırdı
İşin üretim aşamasına hakim olabilmesi için. Daniel öğreniminden sonra Fransa'da kaldı, çünkü babası, Isaac Carasso dünyadan göçmüştü. 6 Şubat 1929'da, Paris'te 18'inci bölgedeki bir dükkanda "Danone Yoğurtları Paris Şirketi" kapılarını açtı. Onu 1932'de Levallois-Perret'te
ilk fabrika izledi. Danone imparatorluğu işte böyle doğdu
Öyle bir imparatorluk ki o,
5 kıtada at koşturuyor
Cirosu 15 milyar euro'nun üstünde. 100 bin kişi çalıştırıyor
- Sütlü ürünlerde dünya birincisi:
18 ülkede (Türkiye dahil) 48 fabrikası var
- Şişe suyunda dünya ikincisi:
13 ülkede (Türkiye dahil) 97 fabrikası var
- Bisküvi ve tahıllı kahvaltı ürünlerinde dünya ikincisi: 21 ülkede 53 fabrikası var.
İmparatorluğa -babasının sayesinde- adını verilen Daniel Carasso,
Daniel'cik,
6 Aralık 1905, Selanik,
Ölüm tarihi : 17 Mayıs 2009, Paris, Fransa
Bu Kadar Uzun yaşamasının sırrı mı?
Herhalde söylemeye gerek yok;
her gün birkaç kase yoğurt
EEE Zaten Kitaplarında Ne Yazıyordu :
Levililer 20/25:Ve Onlardan (yani Goyyimlerden)
nefret ettim
fakat size dedimki siz onların topraklarını miras olarak alacaksınız ve ben size
mülk olarak verecegim
Osmanlıyı Yıkanlar,Bizi Hiç Boş Bırakmışlarmı ?
Hep diyorum Araştırın,bazı şeylerin akıl süzgecinden iyi geçirin. 2 okuyun 40 sorgulayın 80 düşünün ama 1 inanın.Hatta inanmayın bilin, kanaat getirin. Bilmek ve inanmak çok farklı şeylerdir ve unutmayın ki
bu hayatta kimse size asla salt gerçekleri aktarmayacaktır
Sizi bir yalana inandırmak için 99 doğru anlatmaktan da çekinmeyeceklerdir
İşte bu yüzden araştırmaktan çekinmeyin,
Algı oyunları ile yapraklar gibi savurulmayın,
Artık Yeter deyin, bizden gözüküp kuyumuzu kazanları
görün artık,ingiliz temenlleri,
başörtülü ajanları görün,
Olaylarda ne kazanıyoruz ?
Ne kaybediyoruz,bunu sorgulayın
sadece sizin değil çocuklarınızın geleceği içinde bu önemli Hala İçimizdeki Sebatayist Dönmeleri,Pagan Küreselcileri Tanıyormuyuz ?
Biz Gerçekten Türkiyede Neyiz ?
Share this Scrolly Tale with your friends.
A Scrolly Tale is a new way to read Twitter threads with a more visually immersive experience.
Discover more beautiful Scrolly Tales like this.