Profile picture
Victor Navorski @Heimatlosst
, 148 tweets, 14 min read Read on Twitter
Size bu gece Kaczynski'den bahsedeyim mi biraz?
Theodore John Kaczynski veya kısaca Ted Kaczynski 22 Mayıs 1942 Chicago doğumlu Amerikalı matematikçi, anarşist teorisyen ve eylemci.
Harvard Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Michigan Üniversitesi'nde matematik alanında doktora yapmış, Berkeley Üniversitesi'nin o döneme değin en genç öğretim üyesi olarak görev almıştır.
Harvard Üniversitesi'ne kabul edilme yaşı ise 16
Polonya asıllı Amerikalı babası yerel bir sosis imalatçısı, annesi ev hanımı olan Ted küçük yaşlarından itibaren bilime yoğun bir ilgi duymaya başlar.
Kim bilir belki de savaşlardan kaçarak Amerika'ya yerleşmiş olmaktan kaynaklı olarak babasının doğada hayatta kalma konusunda ki ilgisi; babasının öğretmenliği ve katkısı ile Ted'de de özel bir ilgi haline gelir.
İki sınıf birden atlayarak liseden mezun olur. Lise hayatı boyunca matematiğe büyük bir ilgi gösterir.
1958’de, 16 yaşındayken Harvard matematik bölümüne kabul edilir. Harvard’da öğrenciyken bazı psikoloji deneylerine katılır fakat deneylerin “zihin kontrolü”ne malzeme yapılmasından çekindiği için deneyleri terk eder.
1962’de Harvard’dan mezun olur. Doktorasını yapmak için Michigan Üniversitesi’ne kaydolur. Kompleks analiz çalışır ve “Sınır Fonksiyonları” ismiyle doktora tezini teslim eder.
Tez danışmanı Maxwell Reade’ye göre bu tezi Amerika’da anlayabilecek ve takdir edebilecek yalnızca 10 veya 12 kişi bulunabilir.
1967’de California-Berkeley’de profesör olarak akademisyenliğe başlar ve tezinden ötürü ödül alır.
Bu sırada yazdığı sekiz makaleyle saygın bir matematikçi olarak adını duyurur. 1969’da hiçbir açıklama yapmadan görevinden ayrılır.
Bundan sonra, hayatının sonuna kadar düzenli bir işte çalışmaz.
Geçici işler yapar, ailesinden yardım alır ve çok az bir parayla hayatını sürdürür.
Kardeşiyle birlikte Lincoln Montana’da bir arazi satın alır.
Burada kendisine bir kulübe inşa eder. Yabani tavşan avlayarak ve sebze yetiştirerek teknolojiden tamamen uzak bir hayat yaşamaya başlar.
Teknik aksaklıktan ara vermiştim devam edeyim.
Dediğim gibi Kaczynski Berkeley üniversitesindeki yardımcı profesörlük görevinden istifa ettikten sonra Montana'ya yerleşerek ormanın içinde bir kulübede yaşamaya başlamış, yaşamını tamamen kendi kendine sürdürmenin yollarını aramıştır.
Ancak endüstriyel gelişmenin yaşam alanını gittikçe daha çok daralttığına ve çevresindeki doğanın sürekli olarak tahrip edildiğine şahit olması, kendisini önce ufak tefek sabotaj eylemlerine, daha sonra ise kararlı ve planlı bombalamalar yapmaya itmiştir.
1978 Mayıs’ında Prof. B. Cist’e mektup şeklinde bir bomba gönderir, mektubu güvenlik görevlisi açar ve hafif şekilde yaralanır.
1979’da havayolu şirketlerine bombalar göndermeye başlar. Bir uçak zorunlu iniş yapmak zorunda kalır. Polis raporlarına göre bomba düzeneğindeki bir aksaklık sonucu bomba patlamaz. Gönderilen pakette uçağı havaya uçurmaya yetecek kadar patlayıcı vardır.
Bu olaydan sonra FBI, kimliğini belirleyemediği bombacıyı “Unabomber” “University and Airline Bomber” olarak isimlendirir. FBI’ya göre bombacı bir havayolu çalışanıdır.
Ajan J. Douglas, bomba düzeneklerinin çok kompleks olduğunu ve bunun bir akademisyenin işi olduğunu söylese de dikkate alınmaz.
1985’de Amerikan uzay yolculukları için çalışan bir yüksek lisans öğrencisi, gönderdiği bomba neticesinde ciddi şekilde yaralanır. Bombayla beraber gönderdiği mektubu “FC” (“Freedom Club”) imzasıyla bitirir.
Aynı yıl bir bilgisayar şirketi yöneticisini gönderdiği bomba ile öldürür. 1987’de benzer şekilde bir bilgisayar mağazasını bombalar. 1993’de bilgisayar bilimi profesörü D. Gelernter’e bombalı bir mektup gönderir. Yine aynı yıl, genetikçi C. Epstein’e benzer bir mektup gönderir.
The New York Times gazetesine bir mektup göndererek, eylemleri anarşist FC gurubu adına üstlenir. 1994’te bir reklam şirketi müdürünü yine bombalı mektupla öldürür.
Mektupta, “halkla ilişkiler sahasının halkın davranışlarını manipüle etme teknikleri geliştirmekten ibaret” olduğuna dikkat çeker.
1995’te Kaliforniya Ormancılar Birliği başkanı G. Murray’ı benzer bir yolla öldürür. Bu terörist ve dâhi matematikçi, yaptığı eylemlerle 3 kişiyi öldürmüş, 29 kişiyi yaralamıştır.
On yedi yılın sonunda 1995 senesinde Kaczynski, hazırladığı elliden fazla sayfa ve otuz beş bin kelimeden oluşan manifestosu “Industrial Society and Its Future” yani Sanayi Toplumu ve Geleceği'nin
The Washington Post ve The New York Times gazetelerinde yayımlanması koşuluyla bir daha bombalı eylem yapmayacağını aksi halde daha fazla bombalı saldırıda bulunacağını bildirmiştir.
Bunun üzerine bu metin, söz konusu gazetelerde 19 Eylül 1995 tarihinde özel bir ek şeklinde yayımlanmıştır.
Kardeşi David, manifestonun üslubundan şüphelenerek FBI yetkililerine abisini ihbar eder.
David, abisine ölüm cezası verilmemesi ve kendi kimliğinin açıklanmaması şartını koşsa da, yerine getirilmez.
3 Nisan 1996’da Kaczynski tutuklanır.
Bir edebiyat öğrencisi, Kaczynski’nin hayatının Joseph Conrad’ın “The Secret Agent” romanına çok benzediğini fark eder.
Romanda anarşist profesör Verloc, akademik hayatı terk ederek bilim ve teknolojiyle ilgilenen akademisyenlere bombalar göndermektedir.
Kaczynski’nin bu romanı defalarca okuduğu ve mektuplarını “Conrad” veya “Konrad” müstear ismiyle imzaladığı ortaya çıkar.
Yargılamalar sonucunda ömür boyu hapse mahkûm olmuştur. Mahkemeler sırasındaki savunmalarda, avukatının Kaczynski’nin akıl ve ruh sağlığının bozuk olduğunu söylemesine rağmen
Kaczynski bunu reddetmiş ve incelemeler sonucu şartlı tahliye ihtimali olmayan ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.
Halen mahkumiyeti devam etmektedir.
Kendisi, modern toplumun nimetlerinden en üst düzeyde yararlanabilecek ve akademik kariyer basamaklarının sonuna kadar ilerleyebilecek bir kişi iken
İnsanları, etkilerini yeterince sorgulamadıkları tekno-endüstriyel toplumun boyunduruğundan kurtarmak için ömrünün geri kalanını hapiste geçirmeyi seçmiş bir fikir savaşçısıdır.
Elbette Kaczynski'nin yargılama sürecinden ve manifestosundan; hatta yazdığı tiyatro oyunundan da bahsetmek gerekir. Bunları da bugün anlatmaya devam mı etsem, yarına mı bıraksam bilemedim şimdi. Kahve molası :)
Uzunca bir mola oldu Ufaktan devam edeyim hikaye tamamlansın. Başlamadan önce 1992 - 1999 yılları arasında 10 sayı yayınlanan Ateş Hırsızı dergisini de anmam gerekir.
Çünkü floodun bundan sonraki kısmı derginin özel olarak verdiği bir ekte yayınlanmıştır zamanında.
Birde parantez açayım buraya; bu dergicilik konusu yaradır bende. Kafamız ve havamız güzel olduğu bir akşam bu konuyu anlatacağım size.
"Bu adam federal hükümeti* federal hukuku, FBl'ı ve koca bir adalet sistemini hiçe sayarak kaos yaratıyor. " Federal savcı Donald Heller, Unabomber zanlısı Theodore Kaczynski'nin da­vasıyla ilgili tavrını böyle açıklıyordu.
Uzun za­mandır beklenen Theodore Kaczynski davası ni­hayet geçtiğimiz Kasım ayında (1997) görülmeye baş­landı.
Unabomber olayı 18 yıl boyunca ABD'yi nasıl sarstıysa, Theodore Kaczynski davası da bir o kadar yankı yarattı.
7 Nisan 1996 günü dünya med­yası "Bombacı yakayı ele verdi" haberleriyle çalkalanıyor­du. Ajanslar, 18 yıl­dan beri gönderdiği bombalı paketlerle 3 ki­şinin ölümüne, 23 kişinin de yaralanmasına yol açan,
hazırladığı teknoloji karşıtı manifestosunu bomba tehdidiyle The Washington Post gazetesinde yayınlatan ve Unabomber olarak adlandırılan kişinin Montana'daki bir orman kulübesinde yaka­landığını duyuruyorlardı.
Böylece Har­vard mezunu, 54 yaşındaki matematik profesörü Theodore Kaczynski'nin macerası başlıyordu.
19 Ey­lül 1995 günü The Washington Post'ta çıkan Unabomber Manisfestosu, Kaczynski ailesinin ya­şamında yeni bir sayfa açıyordu. Mani­festo ABD ve uluslararası kamuoyunda muazzam bir yankı yaratmış, kim tarafından yazılmış olabileceği sorusu büyük bir merak konusu olmuştu.
Zaten FBl'ın istediği de buydu. Una­bomber adı verilen kişi veya kişiler 18 yıldan be­ri esrarını korumuş, FBI tarihindeki en pahalı in­san avı operasyonları fiyaskoyla sonuçlanmış ve bu başarılı eylemci(ler) her defasında hiçbir iz bırakmadan kayıplara karışmıştı.
CIA profesyo­nellerinden, suç analistlerinden tutun da, büyücü ve medyumlara dek, tüm uzmanlar şanslarını de­nemişler ama bütün bunlar doğru dürüst bir ipu­cu bile ortaya koyamamıştı.
İşte FBI ve Federal Savcı böyle bir çaresizlik içinde bombacının teh­ditlerine boyun eğerek manifestonun yayınlanma­sına izin vermişti.
Gazetelerde ya­yınlanacak olan bu manifesto şüphe yok ki yo­ğun bir ilgi görecek ve bu arada böyle "saçma" düşüncelere sahip olan birini tanıyan bir komşu, bir dost, bir okul veya askerlik arkadaşı bel­ki de bombacının kimliği hakkında FBI'a bazı ipuçları sağlayabilecekti.
Nitekim 18 yıllık başa­rısızlığının ardından FBI, bu son oltasıyla bir ipucuna ulaşmakta gecikmeyecekti...
Bundan sonra kardeşi David'in ihbarı daha önce bahsetmiştim. Böylece yıllardır peşinde ol­dukları kişinin izini bulan FBI ajanları bir yan­dan David ve annesi Wanda ile görüşürken diğer yandan da büyük Unabomber operasyonunun ha­zırlıklarına başlamışlardı.
Theodore Kaczynski' nin yaşadığı orman kulübesinin yeri Mart 1996 başlarında belirlenmiş ve bu arada Unabomber'ın yakalanmak üzere olduğu haberleri basına sızma­ya başlamıştı..
Montana yakınlarında, Lincoln isimli kü­çük bir kasaba vardır. Birbirine birkaç adım uza­klıkta bir kütüphane ve bir postaneden başka bir şeyi olmayan bu kasabaya yıllar önce ilginç bir kişi gelmiş ve kasaba yakınlarında çam ağaçla­rından yaptığı bir orman kulübesine yerleşmişti.
İlk başlarda herkeste merak uyandıran sessizliği, yıllar geçtikçe kasaba halkı tarafından kanıksan­mıştı. Zamanının çoğunu kulübesinin çevresinde geçirir, bazen haftalarca hiç dışarı çıkmazdı.
Ge­nellikle siyah giysiler giyer, eski püskü parçalar­dan yapılmış tek pedallı bisikletiyle arada bir kasabaya inerdi.
Pek kimseyle konuşmaz hatta kimi zaman başladığı cümleyi bile tamamlamazdı. Kasabaya indiğinde çoğunlukla kütüphaneye gider ve orada saatlerce okurdu.
Gazetelerin yanı sıra kütüphane görevlisinin başka yerlerden ge­tirttiği Almanca ve İspanyolca kitapları ve en önemlisi de Amerika'daki başlıca bilim dergileri olan Scientifıc American ve Omninin yeni sayıla­rını okurdu.
Ayda bir kere bakkala gider ve arada bir bazı yerlere telefon eder, bazen de kasabanın dışına seyahate çıkardı. Bu ilginç adam Theodore Kaczynski'den başkası de­ğildi.
Acaba hangi neden­ler Theodore Kaczynski'yi ABD'nin seçkin üniversi­telerindeki matematik pro­fesörlüğünden koparıp Montana dağlanndaki bir orman kulübesine getir­mişti? Belki de yüzlerce yıllık çam ağaçlannın rüz­gârlı gecelerde çıkardığı o büyülü ezgilerdi...
Ancak son birkaç haf­tadan beridir bu büyülü ezgilere başka sesler de karışmaya başlamıştı. Çünkü, oduncu, postacı ve dağcı kılığına giren FBI ajanlan oldukça geniş bir alanı abluka altına almışlardı.
Kulübenin yakınlanna mikrofonlar yerleştirilmiş, koca bir or­man termal kamera ve benzeri bir yığın gözetle­me aletiyle doldurulmuş, hatta uydu aracılığıyla kulübenin içi de gözlenmeye başlanmıştı.
Keskin nişancılardan, helikopterlerden, zırhlı kara araçları filolarından oluşan devasa FBI operasyon timleri, haftalarca Theodore Kaczynski'nin ku­lübesini ve bulunduğu bölgeyi ablukaya aldılar.
Nihayet 1996 yılı Nisan ayının ilk haftasında ku­lübeye baskın yapılarak Theodore Kaczynski gözaltına alındı.
Kulübede patlayıcı yapımında kullanılan çeşitli maddeler ve bomba yapımıyla ilgili kitaplar bulunmuştu. FBI ajanları, yakala­dıkları kişinin Unabomber olduğundan şüphe etmiyorlardı.
Unabomber, ABD tarihinde FBI'ı en çok uğraştıran, en başarısız ve de en pahalı operasyonlara mal olan eylemci(ler)den biriydi.
18 yıl boyunca 200'den fazla şüpheli gözaltına alınıp sorgulanmış, herhangi bir ipucu verebile­cek binlerce kişiyle görüşmeler yapılmış ve FBI' in kurduğu 800-701 BOMB rumuzlu ihbar hattı­na 20 000 telefon gelmişti.
18 yıllık bu sürek avı Montana dağlarındaki bir orman kulübesinde 1996 Nisan'ının ilk haftasında böylece noktala­nıyor ve ABD kamuoyunun gündemine Theodo­re Kaczynski davası geliyordu...
Unabomber olduğunu henüz kesin olarak ka­bul etmemiş olan Theodore Kaczynski'nin yaka­lanması, Unabomber olarak bilinen kişi veya ki­şilerin verdiği teknoloji karşıtı devrim mücadele­sinde yeni bir dönemin başlangıcı niteliğindeydi.
Manifestoda savunulan görüşler sadece ABD'de değil, dünya çapında da yoğun bir ilgi görmüş ve manifesto kısa süre içinde Fransızca, Japonca ve Türkçe'ye çevrilip kitaplaştırılarak yayınlanmıştı.
Evet Kaczynski'nin manifestosunun çevirilerek kitapçık halinde yayınlandığı ilk dillerden birisidir Türkçe. Buradan zamanın anarşistlerine bir selam çakalım. Şimdi neredeler acaba!?
Bu yoğun ilgi, Theodore Kaczynski'nin yakalanmasıyla birlikte an­lamlı bir dayanışma* hareketini de çabucak yarattı. Kısa süre için­de ABD ve birçok di­ğer ülkede Theodore ; Kaczynski ile dayanışma komiteleri ku­ruldu.
Çoğunlukla anarşistler ve radikal çevreciler tarafından kurulan bu komiteler bir yandan davayı yakından izleyip Theo­dore Kaczynski ile çok yönlü bir dayanışmaya girerlerken, diğer yandan da mani­festoda savunulan devrim perspektifini tartışma­ya açıyorlardı.
Savcının idam talebini açıklama­sından sonra Unabomber Politik Eylem Komite­si, çalışmalarını hızlandırdı. ABD'de 1996 yılın­da yapılan başkanlık seçimlerinde Theodore Kaczynski komite tarafından başkan adayı gös­terilerek yoğun bir dayanışma kampanyası başla­tıldı.
Tüm bu eylemlerle amaçlanan şey; Theodo­re Kaczynski'yi muhtemel bir ölüm cezasından kurtarmaktı, öte yandan dayanışma kampanyaları boyunca manifestoda savunulan düşüncelere de dikkat çekiliyordu.
Theodore Kac­zynski davası ABD'nin gündeminden düşmüyor­du. Bunun nedeni yalnızca ABD kamuoyunun her defasında belli bir davayla oyalanma mera­kından öte bir durumdu, zira bu dava pek çok "ilk"i gündeme getirmişti.
En ilginç "ilk"lerden biri, Theodore Kaczynski'nin içinde yaşadığı ku­lübenin olduğu gibi yerinden sökülüp mahkeme binasına getirilmesiydi. Bu gelişme üzerine med­ya manşetleri patlatmıştı:
"Birleşik Devlerin tarihinde görülmemiş bir savunma! Müvekkilinin yaşam tarzı konusunda mahkeme heyetine ve jüriye yeterli kanıt sunmak isteyen avukat,
koca bir kulübeyi Lincoln kasa­basındaki ormanın içinden söküp özel bir kamyonla Sacramento'daki mahkeme binasına getir­terek, mahkeme heyetini ve jüriyi kulübenin içini 'turlamaya' davet etli."
Diğer bir ilk ise, Theodore Kaczynski'ye veri­lecek ceza için halkın görüş bildirebileceği iki te­lefon hattının açılmasıydı. "Theodore Kaczynski asılmalı mı, asılmamalı mı?" isimli bu hatlara gelen telefonların dökümü yapıldığında, "asılma­malı" diyenler çoğunluğu oluşturuyordu.
Theodore Kaczynski'yi Dennis Wacks, isimli fe­deral bir avukat savunuyordu. Bu avukat sanığın tercihi değil, yargı kurumları tarafından tayin edilen bir avukattı. Yine de avukatın savunma stratejisi belirginleşene kadar Theodore Kac­zynski avukatına fazlaca itiraz etmemişti.
Avukatı Theodore Kaczynski'nin haberi ve onayı olmadan savunma stratejisini müvekkilinin akıl hastası olduğu üzerine kurmuştu Zaten kulübeyi mahkeme binasına getirtmesinin nedeni de, an­cak akıl hastası olan bir insanın böyle bir kulübe­de yaşayabileceğine jüriyi inandırmaktı.
Theodo­re Kaczynski. avukatının uygulayacağı savunma stratejisini anlar anlamaz, mümkün olan her yolla savunmaya müdahale etmeye başladı. Aşağı yu­karı her duruşmada avukatıyla tartışmaya, kavga etmeye başladı.
Bir türlü avukatım bu savunma biçiminden vazgeçiremeyince bu defa mahkeme­ye çeşitli dilekçeler vermeye başladı.
Şunları is­tiyordu; mevcut avukatını azletmek, savunmasını "akıl hastalığı" üzerine kurmayacak olan yeni bir avukata vekalet vermek ya da savunmasını ken­disinin yapmasına izin verilmesi.
Theodore Kaczynski'nın bu doğal talepleri, davayla ilgili olarak cereyan eden tartışmaların odak noktasını bir an­ da değiştiriyordu: artık tartışılan ABD hukuk sis­temiydi.
Kamuoyunun üzerinde durduğu temel sorular söyle sıralanıyordu: "Birleşik Devletler Anayasası'na göre, yargılanmakta olan bir sanığın ne şekilde savunulacağına kim karar verir, avukatı yoksa sanığın kendisi mi?
Avukat, müvekkili tarafından kendisinin idam edilmesine yol açacak bir savunmaya zorlanabilir mi?
Bir sanığın akli dengesi duruşmalara katılacak kadar yerinde ise bu, o sanığın kendisini savunacak kadar sağlıklı olduğu anlamına gelir mi, hele de sanığı ölüm cezasından kurtaracak en iyi savunma, sanığı akli dengesinin yerinde olmadığı biçiminde savunma ise?
Nasıl olur da Birleşik Devleti Anayasası, deli olduğu iddia edilen bir matematik profesörü tarafından böylesine içinden çıkılmaz bir düğüme dönüştürülecek hukuksal boşluklar taşır?
Birleşik Devletlerin hukuk sistemi yasal haklarını tersi yönde kullanan bu 'çılgın dahi'nin matematiksel manevraları karşısın tökezleyecek kadar gevşek midir?"
Medyanın, Anayasa uzmanlarının ve Adalet Bakanlığı temsilcilerinin kesin bir cevap veremediği bu sorular mahkeme heyetini de günlerce meşgul etti.
Öylesine bir belirsizlik söz konusuydu ki. davaya bakan Yargıç Garland Burrel bile basına verdi demeçte şaşkınlığını itiraf etmek zorunda kalıyordu: "Size düşüncemi söyleyeceğim, ancak bu şekilde düşünmeli miyim yoksa düşünmemeli miyim, doğrusu bunu bilmiyorum."
Duruşmaşlar Kasım 1997'de başlamasına rağmen her duruşmada yeni bir durumun gündemi gelmesinden dolayı 1998 Ocak ayının sonlanna kadar dava bir türlü sonuca bağlanamadı.
Bu arada Theodore Kaczynski'nin intihar girişi­minde bulunduğu şeklinde bir haber de yayıldı, ancak ne kendisi ne de avukatları bu konuda bir açıklama yapmadı.
Adeta çıkmaza giren davayı bir an evvel bitirmek isteyen mahkeme heyeti, çareyi bazı kararları vermekte aradı; savunma stratejisine sanık değil avukat karar verirdi, sanık ancak suçlamaları kabul veya reddedebilirdi,
sa­nığın avukatını azledip yeni bir avukat tayin et­mesi için artık çok geçti, aynı nedenlerle sanığın kendisini savunması artık mümkün değildi ve sa­nığın akli dengesinin yerinde olup olmadığı psikiyatristler tarafından yapılacak bir muayeneyle belirlenecekti.
Ancak, Theodore Kaczynski, psikiyatristlerden özel bir korku duyduğunu belirte­rek böyle bir muayeneyi kendi rızasıyla kabul etmeyeceğini belirtti.
Bir sonraki duruşmanın baş­langıcında Theodore Kaczynski kısık ve sakin bir sesle tekrar söze başladı: "Sayın ekselansları, du­ruşma başlamadan önce izninizle, avukatlarımla aramdaki ilişkiye yeniden değinmek istiyorum. "
Bezgin bakışlarla Theodore Kaczynski'yi süzen Yargıç Garİand Burrel, sanığın ve avukatının yargıç odasına gelmelerini emretti. Yargıç oda­sındaki görüşme tamı tamına dört buçuk saat sür­dü.
Theodore Kaczynski davanın hiçbir aşama­sında deli biri olarak değerlendirilmesini asla ka­bul etmeyeceğini kesin bir şekilde ifade etti,
yeni bir avukatın tayin edilip davanın birkaç ay daha uzaması pahasına olsa bile. Yargıç odasındaki uzun görüşme esnasında avukatlarıyla arasında büyük bir anlaşmazlık olmasına rağmen, Theo­dore Kaczynski avukatlarına ve yargıca son dere­ce kibar davranıyor,
sık sık espriler yaparak ger­ginleşen havayı yumuşatıyordu.
Bu arada San Francisco'dan Tonny Serra isimli bir avukat mah­kemeye bir fax çekerek, eğer avukatını azletme­sine izin verilirse, Theodore Kaczynski'yi ücret­siz olarak savunacağını belirtiyordu.
Telefonda Theodore Kaczynski ile konuşturulan Tonny Ser­ra savunmayı akli dengesinin bozuk olduğu olgu­su üzerine kurmayacağı konusunda güvence veri­yordu.
Theodore Kaczynski bu avukata vekalet vermek istediğini belirtti, ancak yargıç Burrel, bunun için artık çok geç olduğunu ileri sürerek bu talebi reddetti.
Yargıç odasından çıkıp duruş­ma salonuna döndüklerinde yargıç Burrel, savun­ma sorununun çözümlendiğini, Theodore Kac­zynski'nin bundan böyle avukatlanyla uyum için­de davranacağını duyurarak o günkü oturumu kapattı.
Herkes artık davanın çıkmazdan kurtul­duğunu ve ertesi günkü duruşmanın karar duruş­ması olacağını sanıyordu. Oysa tam tersi oldu, bir sonraki gün davanın içine düştüğü çıkmaz daha da derinleşti.
Duruşmanın başlamasıyla bir­likte avukat ayağa kalktı ve mahkeme heyetine dilekçesini sundu: "Bay Kazinski'nin talebi üze­rine, akli dengesinin bozuk olduğu biçimindeki savunmamızdan vazgeçiyoruz.
Müvekkilimiz ken­di kendisini savunmaktan başka bir seçeneği olmadiğını düşündüğünden, davadan çekilmemizde ısrar etmektedir ve bizler de böyle bir durumda sanığı temsil etmemizin doğru olmadığını düşün­mekteyiz. "
Böylece yeniden başa dönülmüş olu­yordu. Davanın bu şekilde kilitlenmesi her iki ta­raf için de yeni bir seçeneği gündeme getiriyor­du: tarafların oturup bir pazarlık yaparak anlaş­maya varmaları!
Acaba bu pazarlık nasıl sonuç­landı, yani davanın sonucu ne oldu?
Bu konuyla ilgili Kaczynski'nin kendi el yazısı ile yazdığı ve avukatı aracılığı ile kamuoyuna ulaştırdığı bir metin var aslında. Bulabilirsem onu da sizinle paylaşırım.
ABD ve uluslararası medya tarafından ilgiyle izlenen duruşmalara. Theodore Kaczynski'nin 80 yaşındaki annesi Wanda ve 47 yaşındaki "ihbar­cı" kardeşi David'in yanı sıra,
Unabomber eylem­lerinde yaşamlarını kaybedenlerin yakınları ve bombalı paketlerin infilak etmesiyle yaralanan çeşitli kişiler de katıldılar.
Her de­fasında son derece kararlı ve kendinden emin bir edayla salona giren Theodore Kaczynski, annesi­ni ve kardeşini görmezden geliyordu.
Annesi Wanda bir duruşmada "Niçin böyle yapıyorsun oğlum?" diyerek hıçkırıklarla seslendiği halde Theodore Kaczynski dönüp bakmadan annesinin yanından geçip gitmişti. Ailesine epeyce kızgın olduğu her halinden belliydi.
Yine de kamuoyu ilgisinin odak noktacı bu manzaralardan çok da­vanın hukuksal seyriydi. Dava, emekli hukukçu­lar ile çeşitli üniversite profesörleri arasında il­ginç tartışma ve polemiklere yol açmıştı.
En il­ginç görüşlerden biri, Stansford Üniversitesi Hu­kuk Profesörü George Fisher tarafından ileri sü­rülmüştü: "Kanunlarımız bazı durumlarda, daha büyük bir kötülüğü önlemek için küçük bir kötü­lük yapmanızı onaylayabilir.
Bu noktadan hare­ket edecek olursak, Unabomber zanlısı, Ameri­ka'yı kurtarmak için Amerika'yı bombalaması ge­rektiğini hissetmiş olabilir"!
Bu açıklamayla şim­şekleri üzerine çeken Fisher, sözlerini çabucak düzeltecekti: "Elbette böyle bir savunmanın te­rörizmin gerekçesi olarak kullanılmasına izin ve­rilemez. "
ABD'nin tanınmış hukukçularından biri olan eski Federal Savcı Donald Heller'ın yaptığı ve pek çok profesör, hukukçu, sosyolog ve med­ya mensubunun katıldığı bir yorum ise;
"Bu adamın akli dengesi bozuk olabilir, ama ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Theodore Kaczynski'nin amacı kendisini kurtarmak değil, hukuk sistemimizi delerek, topluma karşı yeni bir eylem geliştirmektir.
Bu adam federal hükümeti, federal hukuku, FBI'ı ve koca bir adalet sistemi­ni hiçe sayarak kaos yaratıyor. Unabomber'ın Manifestosunda savunulan zihniyete sahip olan biri için bu dava bulunmaz bir fırsattır. "
Elbette Kaczynski'nin manifestosu çok önemli bir metin. Oldukça da uzun bir metin aynı zamanda. üzerine başlı başına konuşabiliriz bir gün. Mutlaka bulun ve okuyun.
Ted'in hayatı ve dava sürecinin anlatıldığı orjinal bir Netflix dizisi de mevcut. "Manhunt: Unabomber" Sekiz bölümlük kısa bir dizi. Soluk soluğa izleyeceğinizden eminim.
Kendisine bir mektup yazmak istersiniz kimbilir? Bu da mümkün elbette 😉
Okumak isterseniz kendisi ile yapılmış bir röportajın linkini de şuraya bırakayım. academia.edu/36765506/Ted_K…
Bitirmeden; madem manifestoyu sonra tartışalım dedik Kaczynski ne diyor bir kaç paylaşım da onunla ilgili yapayım.
Biraz sonra paylaşacağım görselleri direk bir linkle paylaşmayı düşündüm ancak sunum şekli hoşuma gitmedi açıkçası. Şöyle diyordu sayfada "bir katilin dehşet verici sözleri" Bakın bakalım o sözlerin dehşet verici kısmı neresi İroni önemli mevzuu
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Victor Navorski
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member and get exclusive features!

Premium member ($3.00/month or $30.00/year)

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!