Rektörlüğü sırasında neler yaptı, neler yapmamayı tercih etti?
Serinin son programında: Akademinin siyasi güçle ilişkisi.
12 Şubat 2019 Salı 09:30 acikradyo.com.tr/stream ve acikradyo.com.tr/program/44255/… podcast.+
Düşünce dünyasına katkıları neler?
Önce, Felsefe tarihi içinde bu soruları kısaca ele alalım.
Bir yanda toplumsal çalkantılar, diğer yanda doğa bilimlerinin büyük ilerlemeler yapması ve giderek Felsefe'den kopması, bir tür kimlik krizine yol açıyor.
Bu çaba, Analitik Felsefe ve Fenomenoloji olarak bilinen iki temel ekolün temellerini oluşturacaktır.
Bu başlıbaşına bir başka program konusu olsun!
Fenomenoloji okulunun kurucusu olan Husserl, Freiburg Üniversitesi'ndeki en önemli felsefeci profesörüdür. 1928'de emekliye ayrılır.
Kürsüye, doktora çalışmasında Husserl'dan etkilenmiş olan Heidegger atanır.
Böylece bu iki ismin yoları kesişmiş olur.
Bildiğimiz, yeni okulunda ideolojik ve siyasi ilişkilerini ilerlettiği ve 1933'de rektörlük görevine getirildiği.
Fakat Heidegger biyografları, bu büyük felsefecinin akademik etik açıdan affedilemeyecek başka faaliyetleri de olduğunu yazıyor.
Uzaklaştırılanlardan birisi de, Heidegger'i en parlak öğrencisi gibi görmüş olan Husserl'dır.
Heidegger ise 1934'de rektörlükten istifa etmiştir fakat ağzından Nazi rejimine muhalif tek bir sözcük bile çıkmaz.
Fakat o mektuplara değinmeden önce, Heidegger konusunda birkaç Türkçe kaynağı işaret etmek isterim.
jimithekewl.com/2016/08/30/hei…
[Çeviriyi hatırlattığı için @dlnrguns'e teşekkür ediyorum.]
Bu öğrencilerden ikisinden söz etmek isterim: Hannah Arendt ve Herbert Marcuse.
Önceki bir programda, sosyolog @zgambetti ile Arendt'in diktatörlük ve totalitarizm kavramlarından söz etmiştik: acikradyo.com.tr/acik-bilinc/ha…
["Siyaset bilimi" yerine "siyaset kuramı" demek daha doğru, @zgambetti'ye teşekkürler.]
Melaen özetleyeyim.
"Nazi ideolojisi ile Felsefe, uzlaşamaz. Eğer siz bir Nazi destekçisiyseniz, felsefeci değilsiniz demektir."+
Bu, Marcuse'nin bir yakarış gibi yazılmış mektubundaki en çarpıcı cümle.
Sorunun cevabı, yaklaşık 5 ay sonra Heidegger'in mektubunda geliyor.
Ümit verici bir başlangıç sayılmaz, fakat devamı çok daha kötü.
"Ben Nasyonel Sosyalizm'in ruhani bir uyanışa sebep olacağına ve Batı medeniyetini komünizm felaketinden koruyacağına inanmıştım. Bugün, o günkü konuşmalarımdan yalnızca bir kaç satırın yanlış olduğu kanaatindeyim."+
1945'den sonra da sessiz kaldım çünkü eski Nazi destekçileri saf değiştirmişlerdi ve onların yanında yer almak istemedim."+
Tek cümleyle özetleyeyim: "İnsaf, bu kadar da olmaz!" mealinde, Marcuse'nin düş kırıklığını yansıtan bir mektup.
Bunu yaparken öne sürdüğü mazeretlerin ve kullandığı akıl yürütmenin bariz zayıflığı, sığlığı, hatta zavallılığı.
anlamazsın", çok bayat bir mazeret hamlesi.
Aynı metnin içinde Heidegger'in hem "Alman halkı olan bitenden habersizdi", hem de "muhalif bir şey söylesem, benim ve ailemin sonu olurdu" demesiyse, acıklı.
Ama bu muhakemenin öznesi, yüzyılın en önemli felsefecilerinden addedilen ve doğru muhakemenin ne olup olmadığını herkesten iyi bilen Heidegger olunca, durum acıklı bir hal alıyor.
Kaydı uzun, ama ilgilenen ve İngilizce bilenler için izlemeye değer:
Diğer yandaysa, son derece somut ve banal denilebilecek kadar basmakalıp, önyargılarla şekillenmiş siyasi/ideolojik fikirleri olan Nazi destekçisi Heidegger.
Ayırmalı mıyız?
Hatta, daha genelleştirerek soralım: Kötü bir insan, iyi bir felsefeci veya bilimci olabilir mi?
Bu gölgenin kapsamı ve derinliğini anlamak içinse, Heidegger uzmanlarının yeni çalışmalarına ihtiyacımız var.
Etik açısından doğru olan, insanlık suçu işlemiş bir felsefecinin tezlerini veya bir bilimcinin buluşlarını reddetmeyi gerektirir mi?
Yoksa, yararlı sonuç, faili ve yöntemi meşru kılar mı?
Fakat, genel olarak, "sonuç, yöntemi meşru kılar" tezinin insanı ilkesizliğe iten kaygan bir zemine oturttuğunu ve karşı çıkılması gerektiğini düşündüğümü not edeyim.
"Bilimin karanlık yüzü"nün örneklerinden ilerideki programlarda da söz edeceğiz.
İnsanin zihninden sessizce geçirdiği düşünceler bir bilgisayar sistemi yardımıyla kodlanarak sese dönüştürülebilir, ve böylece içsel dünya dışsal bir ifadeye tercüme edilebilir mi?
Geçmiş programların özetleri ve aktardığımız kaynaklar: acikradyo.com.tr/program/acik-b…
Podcast kayıt arşivi: acikradyo.com.tr/program/44255/…