Bu akşam 72 kanalda bir tane bile HDP temsilcisi olmadan HDP tartışılacak. Çünkü hepsi sansürlü. 90lar dahil siyaset üzerinde bu kadar şedit, izansız bir baskı kurulmadı. Demokratik siyaset alanı yok oldukça Türkiye Mübarek Mısır'ına döner. Barış ve refahın tek yolu demokrasi.
Toplumsal muhalefeti bastırmak, kriminalize etmek, sorunların konuşulmasını, tartışılmasını engellemek bir ülkeye yapılan en büyük kötülüktür. 21'inci yüzyılda Türkiye gibi bir ülkeyi Ramses kafasıyla yönetemezsiniz. Bedeli yoksulluk, huzursuzluk, sefalet olur.
Bırakın bu siyasi intikam histerisini. Millet oyunu vermiş, seçmiş. Kürtler orada bu ülkeye bir şey anlatıyor, demokrasimize katkı sunuyor. Bu kapıyı kapatırsan o enerji başka yerde patlar. HDP'yi kriminalize etmek teröre destektir.
Milletin parasıyla alınan gazetelerde çalışıp, AKP kalemşörlüğü yapacaklar bir de asgari ücretle bu ülkede çalışan milyonların çektiği acıya, yoksulluğa burun kıvıracaklar.
Sen ver bu millete İsviçre'deki asgari ücreti, tasasını çeker merak etme.
İsviçre'de kişi başına düşen gelir 83 bin dolar, burada 9 bin dolar.
İsviçre'de işsizlik oranı yüzde 5, AKP Türkiye'sinde yüzde 12,8.
İsviçre'de enflasyon 0,36. Türkiye'de 12,6.
AKP'ye kalırsa İsviçreliler çok zor yaşıyor, biz bolluk bereket içindeyiz.
Tam 24 gün önce Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası açıkladı, ben de uyardım. Ankara'da 50 bin vaka var, sağlık emekçileri de tehdit altında dediler, o günden sonra tüm sağlık kuruluşları uyardı. Ne yaptılar? Hiçbir şey. Bugün Ankara'da tam 693 sağlık çalışanı hasta!
Hükümetin açıklamalarına bakıyorum. Efendim "vatandaş şöyle yapsın, böyle yapsın" bir şeyler. Ne yapsın vatandaş? Afet ilan etmediniz. İdari bir karar yok. İşe mi gitmesin? Otobüs yerine ata mı binsin? İdari tedbiri alması gereken makam hükümet. Umurlarında değil.
Ne yapacağını bilmez, önlem alma iradesi de becerisi de olmayan AKP yönetimi yüzünden bu ülkede salgın yayılıyor, insanlar hayatını kaybediyor. Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara diyor ki: "Yakında hastaları tedavi edecek sağlık çalışanı kalmayacak."
Albert Kahn arşivinde 1922-1923 arasında Türkiye'de çekilmiş fotoğraflar var. İşgalcilerin nasıl bir yıkım bıraktığını ve Kurtuluş Savaşı'nın hangi şartlarda verildiğini gösteriyor. "Keşke Yunan Kazansaydı" diyenlerin de görmesini isterim.
Eskişehir, savaştan hemen sonra
Aydın, Ocak 1923. Zafer kazanılmasına rağmen o büyük yıkımın izleri henüz silinememiş.
Manisa, Ocak 1923. Halk yıkıntılar içerisinde yaşamak zorunda kalmış. Yüzlerde çekilen büyük acıların izleri var.
238 gündür ölüm orucunda olan Av. Ebru Timtik vefat etti. Anayasa Mahkemesi "ölüm riski yok" diyerek tahliyesini reddetmişti.
Siyasallaşan yargı, cellatlaşan yargıdır. Hukuk yoksa sadece zulüm vardır. AKP rejimi adalete karşı işlediği suçlarla tarih ve millet önünde yargılanacak
17 yaşında gencecik bir kıza tecavüz edip intihara sürükleyen bir caniyi hızla tahliye edenler, kaçma, delilleri karartma şüphesi olmayan sadece adil yargılanmak isteyen bir avukata ölene kadar alenen zulmettiler. Manzara bu kadar açık, bu kadar nettir.
Efendim birileri çıkmış diyor ki "Yok terörist" yok bilmem ne. Şemdin Sakık'ı tanık yapıp, bu ülkenin 26'ıncı Genelkurmay Başkanı'nı tutuklarken, baş terörist Fethullah'ın sümüklü mendilini yutanlara kapınızı açarken aklınız neredeydi?
Tüpraş ham petrol satın alan bir kurum. Ham petrol de muz yaprağı ile değil dolarla alınıyor. Sene başında dolar 5,95'ti şimdi 7,40. Bu oynaklıkta riske karşı korunmak için dolar tutması normal.
Madem bu kadar hassassınız köprüye, yola, hastaneye niye dolarla ödeme yapıyorsunuz?