, 23 tweets, 3 min read Read on Twitter
🔴Sosyal medyadaki bir dizi tepki ilgili olarak kendimi ifade etmek istiyorum: Ergenekon/Balyoz davalarının zaman içinde bir işkence mekanizmasına dönüştürüldüğü, “gerçek darbeci”leri aramak yerine esas karakteri siyasi muhalif olmak dışında bir özelliği olmayan geniş bir kesimi+
kriminalize etmek (“suçlular” olarak yaftalamak) üzere suistimal edildiğini buna Gülen çevresi (gazetesi, televizyonları vs. ile) dahil çok sayıda toplumsal yapının, grubun “nitelikli bir biçimde” alet olduğunu düşünüyorum...
AKP iktidara geldiğinde (2002) AB üyeliği vadediyordu. 2004 yılında AB 2014 yılında AB’ye girmemizden söz ediyordu. Zaman içinde “demokratikleşeceğimiz” beklentisi vardı. Ben de buna inanmak istiyordum. Anayasa değişikliği dahil olumlu oy kullandım. Gelinen noktada TR kandırıldı.
Ben de “demokrasi yanlısı” ve “darbe karşıtı” bir kişi olarak Ergenekon dava sürecinde adil olmayan, aşırı tepkiler verdiğimi şimdi uzunca bir süredir daha net görüyor ve üzülüyorum. Ülkemizde geniş kesimler birbirine kırdırılarak “iktidar” elde tutuluyor. Bu çok eski tekniktir.
Her dönem için farklı toplumsal gruplar “hedef” haline getirilip Tüm toplumsal kesimlerin o hedefe saldırması amaçlanıyor; çoğu zaman da başarılıyor. Bunun daha önceleri 6-7 Eylül olaylarında azınlıklara karşı, daha sonra Kürt’lere karşı, daha sonra ulusalcılara “ETÖ” denilerek +
şimdilerde ise daha farklı toplumsal kesimlere karşı bir “cadı avı” yürütüldüğünü görüyoruz. Ben de maalesef bu yüksek basınç altında Ergenekon dava sürecinde “darbeci” askerlerin olduğunu düşünerek, var sayarak, propaganda tesirinde kalarak bu yaygın düşmanlaştırmayı zamanında+
kavrayamadım. Bu nedenle bariz bir değerlendirme hatası yapıp Ergenekon sürecinde “darbecileri” yargıladıklarını düşündüğüm hukuki otoritelerin yanında yer aldım. Bununla birlikte o süreç sırasında da “yargı sistemimizdeki aksamalar nedeniyle sorun yaşandığına” işaret etmiştim.
Şimdi geriye doğru baktığımda “ciddi düşünce hataları” yaptığımı görüyorum. Bununla birlikte hasta, ölümün kıyısına gelmiş insanların zor şartlarda “tutuklu vs. yargılanması”na hele de cezaevinde ölümleri gibi faciaları asla onaylamadım. Bu dehşet bir şeydir; asla kabul edilemez!
Şimdi geçmişte yaşanan bu olaylara “zamanında ve doğru tepki”leri verememiş olduğum için pişman ve üzgünüm. Okkır, Tatar, Saylan vs. olayları ve muamelelere zamanında “sadece üzüntülü hissetme”nin dışında tepkiler vermiş olmam gerektiğini düşünüyorum. “ETÖ” yargı sürecinin tıpkı+
geçmişte “azınlık” Rumlara (6-7) Eylül olayları, daha sonra Kürtleri hedef gösterme ve şimdi de farklı toplumsal kesimleri “günah keçisi” ilan edip “orantısız”, “suç şahsidir” ilkesine uyulmadan bir yargı, kovuşturma, idari tedbir vs. uygulandığını çok net görüyorum, değişmiyor!
Geçmişte kendi tutumuma yönelik eleştirimi yaptım. Sürecin mağdurlarını yeterince “görüp/desteklemeyen” davranışlarım için şimdilik söyleyebileceklerim bunlar. Üzgünüm, “fail” değilim ancak “düşünme hatalarım” olduğu açık. Mağduriyet yaşamış insanlara karşı insani vazifemi +
zamanında ve doğru bir biçimde yapamadığım onlardan özür dilerim. Bu vesile ile tedavimle ilgili ortaya çıkan toplumsal destek ve vicdani yaklaşımdan rahatsız olan ve bir tür itibarsızlaştırma kampanyasına dönüşen yaklaşımı da görüyor ve farkediyorum. Samimiyetsizce saldırganlık+
sergilediklerinden hiç şüphem olmayan bir grup var onlarda asla özür dileyecek değilim. Samimi duygularla beni nedamete davet eden geniş ve insani duyarlılıkları olan bir grup var onlara da beni uyardıkları, yanlışlarımı gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Diğer yandan eski+
Tweetlerimi karıştırarak kendince “suç üretmeye” çaba sarfeden bir grup ve onların kışkırtması ile de hareket edebilen daha geniş ve masum sayılabilecek bir başka grup var. Bu kışkırtmaların da bir itibarsızlaştırma ve sosyal medya linçi işlevi gördüğü çok açık. Hedefi bu...
Bu çerçevede 1-Beni “Gezi karşıtı” gibi gösterme gayreti, 2-Atatürk karşıtı gösterme gayreti de gözleniyor...
Gezi’nin hep yanındaydım, hala yanındayım, hep yanında olacağım. Gezi’nin sonuna doğru bir biçimde “Ergenekon” denilen yapı ile o zamanki düşüncem gereği yakınlaşmasının+
olumsuzluğuna işaret etmişim. Benim “Gezi”den bir kaç ay sonra herkesin fellik fellik dindiği zamanda “Gezi” eyleminin Türkiye demokrasi tarihi için ne kadar önemli olduğunu anlatan röportajım var, kayıtlı duruyor. Ancak Gezi’nin içine belki de provokatörlerin en sonunda+
Dükkanlara, ATM’lere molotof vs. atma şeklinde eylemi ana hattından çıkaran ve halk nezdinde itibarını düşürmeye yönelik müdahalelerini de görmüştük. Bunlardan geriye kalan “Gezi” direnişinin geniş toplumsal kesimlerin “tabiatı korumak” üzere giriştikleri masum bir eylem olduğu!
Ben Adana’da doğdum büyüdüm. Burada insanlar küçük yaştan dine,Allah’a bile küfretmeyi sıradan bir alışkanlık olarak sürdürür (asla tasvip etmiyorum, yanlış). Bugüne kadar bu kişileri “Allah’ın çarptığı”na hiç şahit olmadım. Anlaşılan Allah kendisine karşı girişilenlere demokrat+
Allah’a bile insanların rahatça küfrettiği (onaylamam,karşıyım) bir ülkede hepimizin daha demokrat olup bir kişi hakkında yapılan olumsuz yorumlara tahammül gösterip dinlemesi gerekmiyor mu?Demokrat tutum “zararlı” bir şey mi?
Geçenlerde Boğaziçi Üni’de bir konuşmacı asla tasvip+
etmeyeceğim bir konuşma yaptı oldukça çirkin ve provakatif ifadelerle Atatürk’e saldırdı. Buna karşılık çok geniş ve kızgınlık içeren bir toplumsal tepki oluştu. O kişinin kitabını basacak yayınevi bu kararını değiştirdi vs. Diyeceğim şudur tüm toplumsal kesimler olarak daha+
fazla esneklik, tahammül, düşünce/ifade hürriyetine saygıya ihtiyacımız var. Nitekim o kişiye de karşı fikirleri olanlar kendilerini rahatlıkla ifade ettiler. Bu Hürriyet’in hem tüm toplumsal kesimler hem de her bir birey tarafından rahatça kullanılabilmesi gerekir...
Aksi takdirde sürekli birbiriyle didişen/kavga eden, birbirine düşman kesilen bir toplum oluruz, oluyoruz, olduk. Dinci yobaz, milliyetçi yobaz, Atatürkçü yobaz, solcu yobaz, inançlı yobaz, ateist yobaz, deist yobaz, agnostik yobaz vs. olarak yaşar gideriz, asla çağdaş olamayız.
Çocuklarımıza böyle geri bir toplumsal düzen bırakmak istiyorsak buyrun kavga etmeye, birbirimizi linç etmeye, aşağılamaya,düşmanlaştırmaya kriminalize etmeye devam edelim.Ben bundan sıkıldım. Böyle yaşamak istemiyorum. Batılılar gibi medeni olmak istiyorum.Çok selam ve sevgiler.
Missing some Tweet in this thread?
You can try to force a refresh.

Like this thread? Get email updates or save it to PDF!

Subscribe to Prof.Dr. Haluk Savaş
Profile picture

Get real-time email alerts when new unrolls are available from this author!

This content may be removed anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!