, 35 tweets, 9 min read
Arkadaşlar, toplanın size Elif Şafak'ın son romanı "10 dakika 38 saniye"nin niye kötü bir roman olduğunu anlatayım. Man Booker ödüllerinde son raunda kalmış olmasa, bu kadar uğraşmazdım herhalde. Hayatımda ilk defa bir romanı okurken en tırt cümlelerinin altını çizdim.
Evvela derdim Elif Şafak kötülemek değil. Kendisinin daha önce okuduğum Pinhan, Baba ve Piç, Araf romanlarını beğenmiştim. Aşk'ı ise vasat bulmuştum. O zamandan beridir de okumuyordum. Dediğim gibi, Man Booker işin içine girmese, okumazdım da.
Roman, ölen bir insanın beyninin 10 dakika 38 saniye daha faaliyetlerini sürdürebildiği bilgisi üzerine kurulu. Tekila Leyla isimli bir kadının, çöpte bulunan cesedinin bu sürede film şeridi gibi zihninden geçen hayatını okuyoruz ilk bölümde.
Yazar, Leyla karakterine ve beş arkadaşına bütün Türkiye'yi ve dünyayı sığdırmaya çalışmış, yetmemiş bunlardan bir "öteki İstanbul" yaratmaya çalışmış, lakin o kadar acemi ki, o kadar olur.
Mesela, Leyla'nın dedesi Van'da Kürt ağalarından. Oturdukları mülk, Ermenilerden gasp edilmiş. Ama yani bunu anlatırken şöyle bir açıklamaya ne gerek var?
Ya da Anadolu'dan sürülen Ermenilerin gömülerini aramaya çıkan insanlarla ilgili şu naif cümle, yakıştı mı anlatıcıya?
Zaten kitabın en büyük problemi, anlatıcı. Aşırı didaktik, aşırı açıklayıcı, her şeye burnunu sokuyor. Ufacık da olsa ahlakî belirsizlik yok. İyiler iyi, kötüler kötü. Bütün "queer" karakterler şahane, mücadeleci insanlar. Bütün "normaller" yobaz, bağnaz.
Karakterler alabildiğine basmakalıp, karikatür. Mesela Leyla'nın arkadaşı Sabotaj Sinan'ın babası asker. Şöyle bir asker:
Taşraya giden doktor karakterinin ağzından da şöyle sözler dökülüyor:
Bir insanın anası babası böyle olabilir. Bunda sıkıntı yok. Ama bu karakterlerin böyle oluşunun romandaki akışa, karakterlerin derinliğine hiçbir etkisi yok. Öyle değinip geçilmiş, acemi politika yazarları gibi.
Leyla'nın babası içkisini içen ama içten içe Allah'a da inanan bir karakter. Oğlu Down sendromlu olunca "Bu Allah'ın bana cezasıdır" deyip bir şeyhe bağlanıyor. Yobaz, lanet bir adam oluyor. Ama anlatıcımız hemen bu konuyu açıklıyor:
Leyla 16 yaşındayken babasına itiraz edecek oluyor ve o da ne? Öğreti ne?
Leyla, sonraki hayatında evden kaçıp İstanbul'da kötü yola düşecek. Bu yoldan da Türk filmlerini aratmayacak bir bayağılıkta geçiyor. Ama oraya varmadan anlatıcımız bize "ver duyguyu" çekiyor bir aralık:
İstanbul'a vardığında okuduğumuz satırlar, bu yolculuğun hiçbir inceliği olmadığını, karakterin Türk filmlerinden, melodramlardan çıkmış, basit bir tipleme olduğunu anlatmıyor mu sizce de?
Tabi bu arada Leyla'nın 5 arkadaşı var. Kitabın ikinci bölümü onlarla ilgili biraz. Onların da hikâyelerini anlatıyor ara ara. Afrika'dan gelen Cemile isimli bir karakter var. Hikâyesi Wikipedia'dan derlenmiş resmen:
Leyla'nın lakabı Tekila. Geneleve düştükten sonra maması tarafından veriliyor bu isim. Bakın nasıl vermiş ona bu ismi maması?
Arada şehrin tarihiyle yüzleşiyormuş gibi yapan cümleler var. Ama ne hikâyede, ne de karakterlerde şehrin adamakıllı, o şehre özgü bir etkisini bulmak mümkün değil. Değinip geçilmiş şöyle:
Karakterlerin karikatürlüğünden bahsetmiştim değil mi? Bunu en çok diyaloglarda görüyoruz. Tekila Leyla'nın aşkı D/Ali... (Evet Salvador Dali ile ilgili)
Anlatıcının böyle nasıl desem, uyduruk "bilgelik" sözleri serpiştirilmiş içeriye. O kadar sakil duruyor ki:
Leyla'nın "naif bir kızcağız" mı, yoksa "güngörmüş Türkan Şoray" karikatürü mü, yoksa her şeye vâkıf incelikli bir bilge mi olduğunu bir türlü çözemiyoruz. Mesela beş arkadaşıyla ilgili Leyla'ya atfen şunu yazıyor yazar:
Böyle bir parça mindfulness da serpiştirelim:
Basmakalıp karakterlerden bahsetmiş miydim?
Leyla'nın arkadaşlarına yardım eden hastane hademesi Kâmil Efendi, kendinden beklenmeyen bir cümle kuruyor mesela şöyle:
Böyle acayiplikler de var mesela. Fırat Nehri'ni kullanayım şurada değişik dursun denmiş herhalde.
Bir de Amerikanca cümleler. İngilizce'de iyi duruyordur belki de, bu karakterler Türkse, böyle konuşmazlar zannedersem:
Travesti kahramanımız olağanüstü orijinal bir tespit yapıyor:
Bir yerde Pablo Neruda'nın bahsi geçiyor ve hemen yazarımız yine şu orijinal tespiti yapıştırıyor:
Romanın bir "evrensellik" iddiası var ama yapamıyor. Mesela Leyla'nın hayatıyla alakasız bir şekilde onun yaşadığı yıllarda dünyada olup biten gelişmelerden haberdar oluyoruz ama o kadar. O olaylarla hiçbir bağımız yok. Bir de şöyle tespitler var:
Düşkün zannettiğiniz kimseler aslında çok iyi insanlardır, asıl kendini normal sananlar şirrettir mesajını o kadar vurguluyor ki, o kadar olur:
Leyla'nın 5 arkadaşından biri Lübnanlı Müslüman bir cüce olan Zeynep122 (122, boyunun ölçüsü). Ortamda kim dine diyanete laf söyleyecek olsa Zeynep'e dönüp bir özür diliyor. Zeynep de şöyle bir karakter:
Doğu-Batı kıyaslarının olmazsa olmazı, "Batı'da mezarlıkları şehrin dışına yaparlar çünkü ölümü düşünmek istemezler" bahsi geçiyor. Sonra da tespit yapılmış:
Nihayet Leyla bir şekilde denizin dibini boyluyor. Orada denizin içindekileri anlatıyor bize anlatıcı. Orhan Pamuk'un Kara Kitap'taki "Boğaz'ın Suları Çekildiği Zaman" bölümünden esinlenme var ama nerede o, nerede bu:
Fark etmişsinizdir, kitapta çok sık "kadim" kelimesi geçiyor. Durup durup bir şeylere kadim diyor yazar ama kelimeyi hiç tartmadığı çok belli. Nihayet, romanın bir başka "bilgece" çıkarımı:
Daha uzatmayayım. Bana kalırsa Elif Şafak, eskisi kadar vakit ayıramıyor yazmaya. Vasata hitap etme kaygısı var. Yazdığı dizide de buna benzer tiplemeler vardı. Man Booker network'üne girmiş bir yazarsın, azıcık güzel işler ortaya koysa nesiller boyu okunabilir. Ama malzeme bu :/
Guardian'da neyse ki kibarca da olsa romanı yerin dibine batıran bir eleştiri çıkmış: theguardian.com/books/2019/jun…
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with yavuz altun

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!