Resmi Sitelerinde yazmışlar: "1932-33 Türkiye Futbol Birinciliği Şampiyonluğu".
Sanki bir "sezon" var gibi; değil mi?
Sanıyoruz ki; o "sezon" 1932 yılında başlamış, 1933'de devam etmiş!
Zeytin yaprağı süsüyle de "1. Türkiye Şampiyonluğu"!
2
Oysa gerçek asla böyle değil. Algı yaratmaya çalışıyorlar
Bakalım mı?
Anlattıkları o turnuvanın 1932 yılıyla hiç bir ilgisi yok...
1932 yılındaki o turnuva 14-21 Ekim tarihleri arasında İzmir'de yapılmış ve İstanbulspor birinci
olmuş!
3
Anlattıkları turnuva, 1933 yılının 25 Ekiminde, Ankara'daki İstiklal sahasında 25-28 Ekim tarihleri arasında yapılmış.
1933.
4
25 Ekim 1933'de 2 maç. Ertesi gün 1 maç daha. Ertesi gün 1 maç.. 28'inde final maçı oynanıyor.
Hakem Fenerbahçe lehine penaltı verince seyirci sahaya girmiş ve maç yarıda kalmış! 10 Kasım'da bu sefer İzmir'e alınmış ve İzmirspor'u tam 8-0 yenerek birinci olmuşlar!
5
Mesela buna da 1934-35 demişler...
Tabii ki öyle birşey yok... 1934 turnuvasının galibi Beşiktaş oysaki...
Kendilerince "2. Türkiye Şampiyonluğu" adını verdikleri turnuva, 4-8 Eylül 1935 tarihleri arasında oynanmış!
6
Evet, sadece 1935.
Ve SADECE 4 GÜNDE 2 MAÇ yaparak sonuca ulaşmışlar!
1935 yılında yine 4 günde, yani 4-8 eylül tarihleri arasında oynanan hızlı çekim maçlar sonucu birinci olmuşlar. (4 Eylül'de gariban Adana Toros'u 9-0 yenmişler. 8 Eylül'de de Altınordu'yu 3-1 yenmişler.
7
Bana bazı Fenerbahçeliler yazmış; "Mehmet Bey, siz sadece grup finallerini yazıyorsunuz o yüzden az
maç çıkıyor. Oysa oraya gelene kadar biz ne maçlar yaptık."
Anlaşılmaz bir inanç.
Peki, Fenerbahçe'nin "oraya gelene kadar" yaptıkları maçları da alıyorum şimdi buraya:
8
"Balıkesir Grubu"nda oynamışlar. 25 Ağustosta, bir diğer amatör takım olan Çanakkale Türkgücü'nü 8-0 yenmişler. 29'unda da Balıkesir Spor Yurdu'nun 5-1 yenip "oraya" gelmişler :-)
Yani "orada" da 4 günde 2 maç, İstanbul'da oynanan finalde de yine 4 günde 2 maç...
9
Toplamda 8 günde 4 maçla 1 şampiyonluk daha...
Fenerbahçe'nin bu ironik "29 şampiyonluk" kurgusunu hazırlayan/seslendirenlere aslında bildiklerini tekrar hatırlatmak isterim.
2 ardışık yıllı sezon, gerçekten başlangıç ve bitiş tarihleri o iki farklı yıla denkse kullanılır.
10
Yani örneğin bu sezon, 16 Ağustos 2019'da başlayıp 2 Mayıs 2020'de biteceği için "2019-2020 sezonu" deriz.
Her takım tam 34 maç yapılır. Ve 8.5 ay sürer bu büyük mücadele. İşte şampiyonluk bu yüzden çok değerlidir. Emek ister, zahmet ister, büyük mücadele, strateji ister.
11
8 Günde 4 maç yapıp birinci olduğun, üstelik bunu gariban amatör takımlara 8'er 9'ar gol atarak yaptığın bir turnuvadan yola çıkarak Şampiyonluk istemek, gerçekten çok büyük bir görgüsüzlük.
Tamam, kupanı sergile, gurur duy, anlat ama Şampiyonluk ve Yıldız istemek???
12
8 günlük/4 maçlık kısa turnuvaları sanki uzun zahmetli bir ligmiş gibi yutturabilmek için öyle "1932-33", "1934-35" sezonu diye yazarak olmuyor bu işler...
Dürüst olmak lazım.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bugün verilecek tarihi karar öncesinde bir de Florya Tarihi hazırladım
Çoğu ilk kez yayınlanacak fotoğraflarla, Galatasaray'ı şimdi milyonlarla buluşturan başarılara götüren, bilinmesi gereken müthiş bir fedakarlık hikayesi...
Florya'nın Kapıları flood'u...
2
Bugün Florya'daki Galatasaray futbol üssü, büyük olasılıkla üyelerin onayıyla elden çıkacak, satılacak, paraya çevrilecek; her neyse...
Birkaç yıla, orada -yine büyük olasılıkla imar değişeceği için- dev gökdelenler yükselecek.
Tıpkı Mecidiyeköy'de olduğu gibi...
3.
Florya, aslında Galatasaray için bir araziden öte anlam taşıyor.
Bugünün değerleriyle pek uyuşmayan uzun vadeli bir bakış açısı... Yenilikçi-modern, öngörülü bir vizyon...
...ve sabrederek, dayanışmayla, imeceyle başarılan, başka türlü anlatılması, anılması gereken...
30 Temmuz 1951 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Ali Sami Bey'in ölüm haberini 1. sayfadan ve 4. sayfada devam eden bir yazıyla okurlarına duyurur.
Klasik bir ölüm haberinin ötesinde bir yazıdır bu ve içinde hiç alışılmadık şöyle bir cümle geçer:
3
"Bütün hayatında ciddi bir karakter sahibi olarak fikir ve kanaatinin daima cesaretini taşımış, çok defa nikbete uğramış olmasına rağmen kimseye boyun eğmeyerek bütün hayat zorluklarını tek başına yenmeğe muavaffak olmuş pek kıymetli bir zattı..."
Rıdvan Dilmen'e üç soru, ardından kısa bir flood...
Dönemin Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi, o General Harington'un Çay Partisi'ne niye katıldı?
Yoksa "dostluk maçı" mıydı?
"Destansı" anlattığınız "direniş maçı" kupası öznesinin çay partisine kim katılmadı?
2
Tevhîd-i Efkâr’ın 6 Ağustos 1923 tarihli haberine bakalım:
Baaşlık “Tarabya’da Dünkü Bahçe Eğlencesi”...
“Dün, General Harington tarafından Tarabya’da Summer Palace’ta (garden party) denilen bahçe eğlencesi tertip edilmiş ve bu eğlenceye Türk ve ecnebi olmak üzere..."
3
"beş yüz kişi davet olunmuştur”.
Habere göre bir İngiliz vapuru öğleden sonra
saat üçte misafirleri İstanbul’dan alıp Tarabya’ya götürmüş ve İngiliz sefaretinin yazlık sarayının kapısında General Harington ve eşi tarafından karşılanmışlardı.