Habertürk Kanalı’nda “Veyis Ateş’in Büyük Sorular programına felsefeci Dücane Cündioğlu konuk olacak” diye duyuru yapılıyor! Dücane Cündioğlu hangi üniversitenin hangi bölümünden felsefe alanında lisans, yüksek lisans veya doktora derecesi almıştır; açıklar mısınız?!
Bir felsefe bölümünden lisans, yüksek lisans veya doktora derecesi olmayan birisine felsefeci denir mi? Felsefeyle dini harmanlamak amacıyla felsefeyi hobi olarak edinenler felsefeci ilan ediliyor!!!
Burada yaptığım yorum hakkında ortaya atılan boş ve cahilce yanıtlara yanıt vereyim: 1)Her alanda söz konusu olduğu gibi, felsefe de emek ve çaba gerektiren bir şeydir; Sokrates zamanında lisans, yüksek lisans, doktora derecesi diye bir şey yoktu, ama adam tüm ömrünü felsefeye+
+adamıştı ve felsefe için felsefe yapmıştı; dini süsleyip püslemek için felsefe yapmamıştı; felsefe bir süs malzemesi ve aracı değildir. 2)Sokrates’in öğrencisi Platon (Eflatun) “Akademia” adını verdiği bir okul kurmuştu ve Aristoteles bu okulda eğitim görmüştü; tarihteki+
+filozofların büyük çoğunluğu öyle ya da böyle ciddi bir felsefe eğitiminden geçmiştir; eğitim sistemi geçmişte farklında olsa, eğitim adı verilen oluşum ve etkinlik farklı formlarda her zaman var olmuştur. 3)Herkesin felsefeci (veya herhangi bir şey) olabileceğine inanmak+
+ahlaksızlıktan ve şarlatanlıktan başka bir şey değildir; bu anlayış arkası boş ego patlamalarının sonuçlarından başka bir şey değildir. Bizim ülke bu egosu şişmiş şuursuz ahlaksızların hiper enflasyonunu yaşamaktadır; tıp eğitimi almayanın doktor; hukuk eğitimi almayanın hukuk+
Fakültesi dekanı; psikoloji eğitimi almamış birisinin “yaşam koçu” ve psikolojik danışman olduğu vs. vs. bir ortamda yaşıyoruz!!! Liyakat yerlerde sürünüyor, ahlaksızlık ve popülizm ego patlaması eşliğinde tavan yapmış durumda.+
4)Herkes felsefeyle ilgilenebilir ve ilgilenmelidir de; ama herkes kendisini felsefeci ve/veya filozof ilan edemez!!! Felsefe meraklısı olmak felsefeci ve/veya filozof olmak için yeterli değildir. NOKTA!!! 5)Felsefeci ve filozof olmak aynı şey değildir, ama Dücane Cündioğlu+
+ikisi de değildir, ne felsefecidir ne de filozoftur. Felsefeci değil, yani felsefe uzmanı değil, bu alanda yaptığı yüzlerce hata ve aktardığı yanlış bilgi ansiklopedi olur. Topluma aktardığı bilgilerin tamamı olmasa da çoğu yanlış. Filozof değil, çünkü filozof olabilecek+
+nitelikte hiçbir özgün, orijinal kuramı, teorisi yoktur; dünyada esamesi okunmaz; hiçbir uluslararası ciddi felsefe antolojisinde, ansiklopedisinde, felsefe tarihi eserinde adı geçmez! Sağdan soldan duyduğu şeyleri dinle harmanlayıp anlatıyor.+
+Ancak bizim gibi cehaletin esaretini yaşayan ülkelerde televizyonlara, gazetelere felsefeci/filozof sıfatıyla çıkabilir; okumuş cahiller de onun karşısında ondan büyülenip afyon içmiş gibi beyinlerini uyuştururlar.
+6)Bütün bunlar, felsefe alanında her lisans, yüksek lisans ve doktora derecesi almış kişinin iyi bir felsefeci olduğu ve/veya filozof olduğu anlamına gelmez. Özellikle Türkiye gibi felsefe eğitiminin yerlerde süründüğü az gelişmiş ülkelerde verilen eğitim ortada.+
+Üniversitelerimizde felsefe bölümlerinden lisans, yüksek lisans veya doktora derecesi almış olanların çoğunluğuna felsefeci denmez; filozof hiç denmez. Ama bu doğru dürüst hiçbir felsefe eğitimi almamış olan şarlatanların ahlaksızlıklarını da örtbas edemez!!!+
7)Bu arada bu tartışma nereden çıktı; Habertürk Dücane Cündioğlu’nu felsefeci olarak tanıttı ve duyurdu olayından çıktı. Kendisi kendisini öyle tanımlıyor mu bilmiyorum; geçmiş kayıtlara bakmak lazım. Ama görebildiğim kadarıyla arkası boş, içi boş bir ego var; “ben şunu+
+yapıyorum, bunu yapıyorum, şunu kuruyorum” vs gibi kimsenin yapmadığı çok önemli bir şeyi ilk kez kendisi yapıyormuş gibi, kendisini anlatıyor. Türkiye’nin düştüğü haller gerçekten üzücü!!!
+Sonuç: Filozof olmak için bilgeliği sevmek, bilge olmak için mütevazı olmak lazım. “Bildiğim tek şey hiçbir şeyi bilmediğimdir” diyebilen Sokrates bir yana, Kur’an ayetlerini tartışma konusu yapmaya bile cesaret edemeyen; her şeyi biliyormuş gibi ahkam kesen Dücane Cündioğlu+
+başka bir yana. Sokrates örneği üzerinden beni eleştirip Dücane Cündioğlu’nu savunanları kınamıyorum; ama aydınlanmaya davet ediyorum! 1700 yıllık mağaradaki kış uykusundan çıkın artık!
Son olarak şunu da ekleyeyim: Her kitap yazanı, yayınlayanı ciddiye almayın. Türkiye’de kitap yayınlamak dünyanın en kolay işlerinden birisidir. Eş-dost-akraba-yandaş ilişkileriyle liyakat esasları hiçe sayılarak kitap yayınlanıyor. Yayınlanan kitapların çoğu cehalet ürünü.
+Bu arada cemaat kafalı akıl ve bilgi yoksunu DC amigosu cahil bir topluluk sosyal medyada bana yönelik bir linç kampanyası başlatmış anlaşılan! Hepsine hodri meydan, biz daha neler gördük, sizin gibi zavallılardan korkacak değiliz; kökenimiz Kuva-yi Milliye; önderimiz Mustafa+
+Kemal Atatürk; aydınlanma düşmanı şarlatanlar bize vız gelir!!!
+Bu ülkede felsefeyi üniversitenin dışına çıkartıp halka yayma misyonuna öncülük eden ve bu doğrultuda en büyük örgütlenmeyi ortaya koyan kişi zaten benim. 36 yıldır bu işin içindeyim, bu doğrultuda mücadele veriyorum; 20 yıldır “Assos’ta Felsefe” etkinliği ve Felsefe+
+Sanat Bilim Derneği üzerinden binlerce kişiye ulaşmış birisiyim. “Assos’ta Felsefe”, 20 yıl boyunca üniversite dışında, kaliteden taviz vermeden gerçekleşen ilk ve tek etkinlik, cumhuriyet tarihinde örneği yok bu kadar süreklilik sağlamış herkese açık bir felsefe etkinliğinin.+
+Buna rağmen benim yazdıklarımı “felsefeyi diplomaya, üniversiteye, ünvana indirgemek” olarak yorumlayan, anlama yoksunu cahillere söyleyecek söz bulamıyorum; onlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar. İnsan sadece söyledikleriyle değil, eylemleriyle kendisini var eder.+
+Sadece söylemlerimiz değil, eylemlerimiz de ortada! Benim derdim, bir işin uzmanı olmadan uzmanmış gibi davrananlarla, bilmediği halde biliyormuş gibi yapanlarla. Sadece ekranlarda değil, sosyal medyada da anlaşılan bunlardan bolca var!
Sonuç itibarıyla bir televizyon kanalının bir programı duyurma biçimini ve felsefeye yönelik popülist bir anlayışı bir soruyla eleştirdim diye, kendi şahsına yönelik bir şey yazmadığım halde, Dücane Cündioğlu kendi “Tweeter” hesabından programdan bir kaç saat önce hakkımda bir+
“Tweet” yazdı; bunun üzerine takipçileri/cemaati sosyal medyada hakkımda bir linç kampanyası başlattı; olmayacak hakaretlerle karşılaştım ve bu yazılanlara yanıt yetiştirerek sizi de meşgul etmek zorunda kaldım.+
Son sözüm ve daha fazla uzatmayacağım: Erdem hem bir değere sahip olmaktır hem de bir değere sahip olmanın sonucunda o değere sahip çıkmaktır ve bu değerin ne olduğu çok önemlidir. Örneğin, adalet adlı değeri ortadan kaldıran zalim bir düzenle işbirliği yapmak erdem değildir!
