My Authors
Read all threads
2. Bugün, 11 Nisan 2020 #cumartesi. Ve her zaman olduğunca, günahsız bir gün dilek ve dualarımızla Milletimizi Selamlıyoruz. "Herkesin, kendi hayatına bir borcu vardır!" Ramo'dan...
#HükümetinYanındayız
3. Notların Adamına Bir Adamın Notları
ÜÇÜNCÜ YOL YOK MU?
Ahmet YOZGAT
#darbe #Luppo
#sokagacikma
#HükümetinYanındayız
4. Derindunyanın Sevgili Kardeşlerinden, Notların Adamı 12 kısa bölümlü mesajının son kısmında şöyle yazdı: “Şimdi; biz Hanif Türkler, ne yapacağız? Satan’la masaya oturmuş Kraliçe ile mi iş tutacağız?
5. Ya da yüz yıl önce, Osmanlı'yı çökertmiş yapı ile mi sorunsalı ile yanacak beyinlerimiz? Bu ne yaman huzursuzluk, sıkıntı, karınağrısıdır. Bıkmadık mı, bıkmadık mı, yok mudur bir 3.yol?”
#HükümetinYanındayız
6. Biz de kendisine, bu konuya dair bir makale yazacağımızı söylemiştik … Bugün başladık yazmaya, artık ne zaman biterse… Önce uyaralım sizi: Yazı, biraz uzun olacak… Başlangıca Tarih düşelim: Hala Virüs Salgınının zirve günlerindeyiz...
7. Felaket, musibet ya da adı her ne şekilde tarif edilirse edilsin; şu an, insanların bir bütün olarak yaşadığını/yaşadıklarını tarif etmede aciz kalmış bir insanlık görselindeyiz. Dolayısıyla evvela felaketin adını koyalım, sonra da yolu tarif ederiz kendi anlayışımızca.
8. Bunun için bu yazmamız/konuşmamız, bir kriz masası işlevi görsün istiyoruz. Hani kriz masalarında, önce bir “Durum Tespiti” yaparlar ya… Ya da enkazın envanteri çıkartılmadan evvel, adı konur ya. İşte, birinci bölümde yapacağımız bu. #HükümetinYanındayız
9. Mevcut zaman diliminde yaşananların müsebbibi, her kim olursa olsun… Artık bu konuyu; en azından burada tekrar ısıtmayı lüzumsuz görüyoruz; zaten yerimiz dar!
10. Gerek insanın, gerek insanlığın, gerek kavimlerin, gerek dünyanın kaderinde olan bitenleri; İslam nazarında genelgeçer tarif cümlesine bağlayalım: İyi, güzel ve Hayırlı olan her şeyin sebebi belli: Şanı Yüce Allah! Kötü, çirkin ve Hayırsız olan her şeyin nedeni ise insan!
11. Hülasa herkes; suçu, kendisinde arasın! Lakin “Hayırsız Kader”in de “Kaderin Hayırlısı”nın da yegane Yaratıcısı, Halik Olan Şanıyüce Allah… Yani Amentü Lisanınca, Hayr ve Şer, Allah'tandır!
12. Dolayısıyla diyebiliriz ki şu günlerde, insanoğlunun başına gelen musibeti; bizzat kendisi istedi, Allah yarattı; Kaza ve Kader ölçüsü içerisinde gelişti her şey, gelişiyor…
13. Bu felaketin tetikleyicileri, hak ettiklerini buldu/bulacak. Çünkü daha bitmedi; “Ceza”nın büyüğü, “Din Günü”nü beklemede…
14. Fakat insan olarak, onların dışında kalanların da bu musibetten etkilendikleri bir gerçek... Salgının sıkıntısı, tüm insanoğlunun hayatına yansımış durumda: yakınlarını kaybeden, hastalanan ve ölenler var.
15. Hemen söyleyelim; virüs meselesine dahli olmayanların çektikleri sıkıntılar, hastalıklar ve ölümler; onlar için birer mükafatın tarifi olarak hayatlarına yer tuttu.
16. Ölenler şehit, hastalanıp iyileşenler Gazi, hastalanmayanlar büyük müjde ve mükafatların sahibi olarak, İlahi planda kayda geçtiler; Allahualem!
***
17. İkinci fasla geçmeden önce, şunu da söyleyelim: Dünyanın, bu noktaya gelmesinin müsebbibi olarak, ortaya çıkan gücün adını koymuştuk. Bize göre: Binyılcılar…
18. Ama doğrudan ama dolaylı olarak, kanaatimizce suçlu, onlar. Çünkü taammüden; bin yıl süresince planlayarak, programlayarak, tasarlayarak yapmaya kalkıştılar; Şanı Yüce Allah’ın hazzetmediği bir şeyi... Tanrı’dan rol çalmak…
19. Onların, niha iamaçları Kıyamet’ti… Bu nedenle onların karşısındakiler; topyekün olarak “Anti-Kıyametçiler” olarak tarif edilebilir. Anti-Kıyametçiler; bu noktada masum sayılmalı.
20. Fakat bundan sonra Anti-Kıyametçiler arasında ayrışmalar yaşanacak. Yaşanmaya başladı. İşte bu nedenle “Masumiyet” bir kısmı için kalkacak; bir kısmı için devam edecek denilebilir. Bu devrede başladı zaten…
21. Diyelim ve şuradan devam edelim: Vaziyeti tarif için İnsanlar arasında ya da televizyonlardaki tartışma konularından birisi, şu sualle dillendirilmekte: “Dünya bir Kıyamet dönemine mi girdi?
22. Yaşananları, Kıyamet’in ön safhaları olarak mı tarif etmek mi gerekir?” Cevaben diyelim ki Hayır! İnsanlığın, Hz. Muhammed Aleyhisselam ile birlikte “Ahir Zaman”a girmiş olduğu; malum.
23. Bunun böyle olduğunu bizatihi Ahir Zaman Peygamberi, kendisi söylüyor. Ahir Zaman, Kıyamet’le kapanacak ki bu da malum. Fakat bugünlerde yaşananlar bir Kıyamet manzarası değil. Kanaatimizce, Kıyamet şartları tam anlamıyla oluşmadığı için bir ara bölgedeyiz.
24. Bu sebeple “Coronavirüs Sorunu”nu ancak bir “Tufan” olarak tarif etmek mümkün: Virüs Tufanı… Fakat Virüs Tufanı'nın; bir önceki “Nuh'un Su Tufanı”ndan ayrılan bir farkı var; bir de benzer yanı bulunmakta…
25. Önce benzer olan yanını kayda geçelim: Hilkata/Yaradılışa/ Fizik Kuralları ya da Şanı Yüce Allah'ın; Halik Esmansına/İsmine/Sıfatına müdahale söz konusu.
26. Kanaatimiz o ki… Tufan’dan önceki Nuh Kavmi; aynı şekilde, karada ve denizde, canlıda ve cansızda, değişmez İlahi Kuralları bozmaya kalkışmıştı. Tıpkı bugünün Kıyametçileri dediğimiz Binyılcıların, Hilkate sızma girişimleri gibi…
27. Bir densiz hamle olarak; Genetik müdahale, GDO ve Klonlama girişimleri, İlahi Planda “Dur!” demeyi gerektirecek haller olarak algılanmakta. İşte, bu tür girişimleri durdurmanın adı: Tufan!
28. Yani bu anlamda; “Su Tufanı”nı tetikleyen, bir önceki insanlık döneminin Mesih'i/Son kurtarıcısı Hazreti Nuh oldu. Lakin “Mesih Nuh,” toplumunda ancak bir gemi büyüklüğünde bir topluluğa ulaşabildi ya da ailesinden bir kısmına…
29. Bu yüzden; sadece bir avuç insan “Masum” olduğu için Tufan, boğucu/yokedici oldu. Böylece ancak bir gemi insan, Tufan’ın bu yanına geçti. Ve bir önceki dönemin Mesih'i olan Hz: Nuh, geçilen tarafın ya da bu dönemin Peygamberi oldu; diyelim mesela anlaşılsın diye.
30. Allahualem… Ve muhtemelen sormuş olmalı o bir avuç insan, “Yeni İnsanlık Atası”na… “Eğer, bu dönemde de İnsanoğlu, bir önceki dönemde olduğu gibi densizlik eder ve de Yaratılışa el katmaya kalkarsa ne olacak; bizi kim kurtaracak?” diye.
31. Muhtemelen Hazreti Nuh; küçük Ümmetine, Yeni Dönemin Son Kurtarıcısının adını vermiş olmalı: Hazreti Muhammed… Ve demiş olmalı ki… “Girdiğimiz bu dönem, Muhammed Ümmeti dönemi! Biz de O’nun Ümmetinin ilk adayları ve tohumlarıyız. Çok şükür!
32. Zira gelmiş, geçmiş Peygamberlerin içinde en mutlu Ümmet, Muhammed Ümmeti! O nedenle bu Ümmetin, bizim yaşadığımız gibi yok edici bir Tufan ile karşı karşıya geleceğini zannetmiyorum. Elbette; onların da Tufan tetikleyicisi asileri olacaktır.
33. Ancak Şanı Yüce Allah; buna karşı, topyekün bir yok etme ile cevap vereceğini zannetmiyorum. Fakat şunu da söyleyeyim; Kıyamet de bu Ümmet üzerine kopacaktır.”
34. Evet, öyle bir şey! Konuyu kapatmadan… Bu arada; şunu da söylemiş olalım: Nuh'un Gemisiyle bu tarafa geçenler ve onların evlatları açısından, “Büyük Su Felaketi”nin adı Tufan…
35. Ancak arkada kalan ve yok olanlar için Tufan değil, Kıyamet! Çünkü dünyanın Tufandan öncesinin dosyasının kapatıldığını görüyoruz. Hatta buradan hareketle Nuh Ümmetinin ya da daha önceki Tufanlarda topyekün ortadan kalkmış olan Ümmetlerin “Mahşer”leri de kurulmuş olabilir.
36. Allahualem! Ve onlar, bir ihtimal, bu aradaki sürede beklemedeler diyesimiz var. “Kimi mi beklemedeler?” Tabii ki “Son Ümmet/Muhammed Ümmetinin gelişini…
37. Evet, mesele anlaşılsın diye densizlik ederek bir mizansen ifadeleri kullandık; yoksa işin hakikatini, Aliym Olan Şanıyüce Allah biliyor!”
***
#HükümetinYanındayız
38. Bu arada fakire; “Sen, Deccale inanmıyor musun? Eğer, ona inanıyorsan; Mehdi Mesih’e de inanmalısın!” Diye soran kardeşime cevap olmak üzere, şunu da söylemeliyiz: Deccal, Şeytan’ın diğer adı denilebilir.
39. Kur’anla sabit olan Vesveseci Yaratıkın varlığına inanmamak olmaz… Deccal'in planlarının adına, “Deccaliyet” diyebiliriz. Fakat bu “Vesveseci Kara Güç” kendi planlarını, somut dünyada hayata geçirme kuvvetine sahip değil. Onun için insanları kullanıyor.
40. Bu hususta, tek silahı var: Vesvesesi… Onun “Vesvese”sine kapılanlar, maliyetin şu oranda ya da bu oranda Askeri uygulayıcısı olabiliyorlar. Bu itibarla günümüz Deccalcılarını, Binyılcılar olarak tarif etmeye devam edelim…
41. Ve diyelim ki; Hazreti Nuh Ümmetinde Deccaliyet, umuma şamil hale gelmişti. Bunun nedeni Hakk’ın ve hakikatin üstünün örtülmesi; bilgisizlik/cehalet ve gafletti. Apaçık söylemek gerekirse ortada vahiy kaydı yoktu.
42. Dolayısıyla Deccal, Deccaliyete çok kolay taraftar bulmuş. Ve toplumun tamamını, bilerek ya da bilmeyerek kendi, “Deccaliye Partisi”nin taraftar yapmıştı. #HükümetinYanındayız
43. İşte, bu nedenle Hazreti Nuh, belki de asırlara uzanan tebliğinde tek başınaydı. Vahiy, sadece onun ağzından çıkıyor ve kabul görmüyordu. Zira toplumda, kendilerine miras kalmış Vahiy atmosferi yoktu.
44. Ve Vahyin koruculuğundan/şemsiyesinden yoksundular diye tarif edelim. Dolayısıyla tek kurtarıcı o an Vahyin tek sahibi olan ancak toplum onda vücut bulan Vahiy kabul etmedi. O nedenle Tufanları topyekün oldu.
45. Gemi ile su duvarının bu yanına geçen ve Muhammed Ümmetine dahil olan Nuh ve Gemi Ahalisi, Son Ümmetin ilk Peygamberine indirilen Vahyi kayda geçirdiler. Onun ışığında yaşadılar ve gittiler.
46. Bir zaman sonra o kayıtlar da ortadan kalktı. İşte, o nedenle çeşitli bölgelerde Vahyin korumasının dışında kalan toplumlar ortaya çıktı. Yani küçük Deccaliyet bölgeleri…
47. Onlar küçüklükleri nedeniyle Tufan’a değil, Kıyamete hiç değil; Gazabı İlahiye uğradılar. Yani onların Deccalliyeti, dünya ölçeğinde, umuma şamil olamadığı için cezaları sınırlı/lokal kaldı.
48. Lut Peygamber'in, Şuayb Peygamberin, Salih Peygamber'in ve daha başkalarının “Minik Tufan”ları “Minnacık Kıyamet”leri, İlahi Gazaplar olarak tecelli etti. Diyebiliriz!
49. Dikkat edin; saydığımız o toplumları, yine Peygamberlerin adıyla kodladık. Çünkü O Peygamberler de o küçük toplumların Mehdi-Mesih'i yani Kurtarıcılarıydılar.
50. Lakin kurtaramadılar toplumlarını. Ama onlardan çok fazla sayıda Peygamber de kurtaramamış olmalı kendi Ümmetlerini. Doğal oalarak; Kur'an, hepsinin hikayesini yazacak değil ya…
***
51. Gelelim bugüne…
52. … Dedik ya… Tufandan sonraki dönemde yaşamış ilk insan olan Hz Nuh ve son doğan çocuğa kadar herkes, Muhammed Ümmeti listesine dahil. Müslüman olsun ya da henüz Müslüman olmasın.
53. Ancak Muhammed Ümmetinin dışına çıkanlar, Gazabı İlahi ile lokal yok edilişlere muhatap kaldılar. Ama Deccal bıkıp usanmadan Deccalcılar oluşturmaya devam etti/ediyor. Onun iğfal ettiklerinin en sonuncusu günümüz Binyılcıları oldu.
54. Muhammed Ümmeti Döneminin en kapsamlı Deccal Planı ve onun insanlığın içine sızmış toplumların her tarafına yayılmış olan Deccalcıları yani Binyılcılar, kapsadıkları ya da yayıldıkları alan bu kadar geniş olmasına rağmen, .....................
55. ..........Toplumlardaki/Kavimlerdeki miktarları topyekün bir Gazabı tetiklemeye müsait değil. Yahut iyi kötü terazisinin, kötü tarafındakiler, yeterince/olabildiğince ağır değiller.
56. Yani günümüzün Deccalcıları, zamanın “Ad, Semud Kavmi” gibi bir yerde/ tek adreste yaşamıyorlar ki orada yok edilsinler. Belki de Deccal'in en son ve en akıllıca işi bu olsa gerek. Deccalcıları, dünyanın dört bir tarafına yaymak…
57. Ve buna rağmen; Vesvesecinin, Deccalcı/Satancı miktarını artırmakta başarılı olamadığını görüyoruz. Söz buraya gelmişken; bir parantez içi bilgisi verelim:
58. 2 Yahudinin, dünyanın dörtbir tarafaına yayılmalarının, İmani bir mecburiyet olduğunu biliyoruz ve bu “Yahudi Nass’ın” başarıyla uygulandığını da… Böyle bir “İmani ve Farz Ritüel” neden, niye?
59. Ve bu “Yahudi Farz”ının ikinci dönemi de Kıyamet öncesi, Arzı Mevud’da toplaşmak da farz! Neden niye niçin?
Her neyse!
60. Devam edelim: Dedik ya bunca çabasına rağmen, günümüzde, “Vesveseci”nin başarısız olmasının nedeni; Vahyin, yeryüzündeki atmosferinin sürüyor olması. Ümmeti Muhammed’in İslam Devresinde; Vahiy, her yerde ve Vahye muhatap olanlar durumun farkında.
61. Bu farkındalıkla Deccalcıları, kolaylıkla teşhis ve tespit edebiliyorlar. Çünkü Şanı Yüce Allah'ın koruma garantisi altındalar. Daha önceki Ümmetlere verilmeyen bir “Koruma Garantisi” lütfedilmiş durumda Muhammed Ümmetine…
62. Ve o garanti; Kur'an Mesajının, yeryüzünden kaldırılmayacağınna dair bir vaad olarak, duruyor ve Kıyamete kadar duracak.
63. O nedenle insanlar, yukarıda söylediğimiz gibi Nuh Ümmeti döneminde, topyekün Deccalyete intisap etmiş ve sadece karşılarında bir tek “Hz. Nuh” kalmış gibi değiller.
64. Şu anda; Yüce Allah'ın koruyucularındaki Kur'an'ın, korunuyor ve duruyor olması ve o mesajı almış/içselleştirmiş olanların sayısının Deccalcılardan çok olması ve ..............
65. ......her Deccalcının çevresini Vahiy Atmosferinin sarmış olması, sadece Vahiycileri değil bütün insanlığı koruyor, demek mümkün. Yani dolaylı olarak, Deccalcıların dışında kalan herkesi hatta “tekin" durdukları sürece Karanlığın Şövalyelerini dahi...
66. Yukarıda Binyılcıların, dışında ve karşısında olanların hepsinin masumiyetinden söz ettik ya… İşte, o masumiyet mensuplarının tamamı da Vahyin/Hz. Muhammed'in mesajının ve Şanı Yüce Allah'ın koruyuculuğuna muhatap…
67. Ta ki -taammüden/İnisiyasyonla- Deccal’e intisap etmesin! İntisap etmeyenlerden bir kısmı Müslüman; ama diğer kısmı Müslüman olmaya aday çünkü.
68. Hatırlayın, Siyer okumalarınızı: Hz: Peygamber'e; zaman zaman, düşmanları karşısında beddua etmesini tavsiye edenlere, Efendimizin uymadığını biliyorsunuz. Niye acep?
69. Çünkü Hazreti Resul, umutlu onlardan ve onların oğullarından, kızlarından… Çünkü hepsi, Muhammed Ümmetinin kapsayıcı alanı içerisinde... Vahye muhatap ve Vahiy, her daim dünyada…
70. Sonuç olarak… Ortada Vahiy varsa; hele kayıtlarda kitap olarak, hele ruhlarda/bedenlerde yaşanıyor olarak Vahiy Varsa… Ve o Vahyi, koruma hususunda Yüce Allah'ın bir vaadi varsa… Yeis yok, problem yok, mesele değil!
71. Çünkü Deccaliyete karşı insanlık, kendi kendisini korumakla kodlu demektir. Ayrıca, bir Nuh beklenmesine de gerek yok! Yukarıda anlatıldığı gibi bir önceki dönemin, topyekün Deccallaşmış toplumunu; kurtarmakla görevlendirilmiş
72. ....olan Hazreti Nuh'un da kurtaramadığı ortadayken.
73. Konunun burasında, başlığımızı hatırlayalım: “3. Yol”du değil mi? Kurtuluşun yegane yolu olarak görünen yol… Hatırlayalım ve Hz: Nuh örneğinden devam edelim ve “Tufan öncesi Ümmetin 3. Yolu var mıydı?” Diye bir soru soralım kendimize.
74. Görünen o ki onların 3. Yolu yok; iki yolları var. Birinci yola, topyekün insanların kendisi dahil olmuşken; tek bir adam 2. Bir yol açmış görünüyor azıp sapıtmışların önüne. O zat Hz: Nuh ve O’nun güzergahı da Kurtuluş Yolu…
75. Açmış da Mübarek ancak o’nu da kimsenin dinleyecek hali kalmamış dünyada. Herkes, kör ve sağır! İşte, bu yüzden; Deccaliyet, tüm insanlığın üzerine, bir karabasan gibi çökmüş durumda.
76. O nedenle herkesin kulağı, Nuh Peygamberin Vahyine; gözleri de o’nun 2. Yoluna kapalı. Anlaşılan o ki toplumun/toplumların, önlerine konan 2. Yola girme ihtimalleri, imkanları ve olasılıklar da sıfırlanınca; 3.Yol, onlara felaket olarak gelmiş görünüyor.
77. Yani kendilerinin, “Su Kıyameti” buradan bakınca da “Suyun Tufanı” yakalayıvermiş, zamanın Deccalcılarını yani herkesi.
78. Yukarıda unuttuğumuz bir hususu aralığa koyalım: Dedik ya “Hazreti Nuh zamanında toplum, Vahyi unutmuş böylece Vahiy ortadan kalkmış, dolayısıyla ve bütünsel olarak kavimler, Deccaliyet’e açık hale gelmişti.
79. Yakalandıkları Lanetten (Deccaliyetten) de kurtulamadılar. Sonra Vahiy, Hazreti Nuh'la geldi. Lakin söyleneni anlayamdaılar bu sebeple Peygamber, tek başına bırakıldı. İnsanlar, O'na rağbet etmedi.
80. Burada; “İnsanlar, Peygamberlere, ne zaman rağbet eder?” Diye bir soru soralım ve Muhammed Aleyhisselam Nübüvvetinden örnekle diyelim ki:
81. “Eğer, üzerlerine Elçi gelen toplumun içerisinde, bir “Hanif Damar” varsa bu, Vahyi hatırlayan/Vahiyce'yi/Vahyin Lisanını bilen birileri var anlamına geliyor.
82. Ve bu itibarla Yeni Peygamberin getirdiği mesaj; o toplulukta derhal, daha ilk günden ve doğru olarak algınıyor ve böylece oluşuyor arkasından Yeni İnanç. Ve hızla Yeni İnancın Ümmeti bina ediliyor.
83. Anlaşılan o ki… Hazreti Nuh Döneminde; Vahiy ortadan kalkmakta kalmamış, Vahyi hatırlayan herhangi bir Hanif, Hanifler Topluluğu da hayatiyetini sürdürüyor değil gibi görünmekte.
84. O halde; Şanı Yüce Allah'ın; Muhammed Aleyhisselam'ın, O’nun Mesajının, Kur'an'ın, İslam'ın hayatiyetini kendi koruması altına almasının en en saklı unsuru, dünyanın saklı bir köşesinde, bir Hanif Toplumun her daim bulunuyor olması diyebiliriz.
85. Zaten onu diyoruz, “Hanif Türkler” vurgusunu yaparken ya da “Hanif Afrikalılar” diye meselenin altını çizerken hata belki “Hanif Aborjinler” demeye getirirken. Anlatabilmiş olmayı dileriz!
86. Dönelim tekrar, Hazreti Nuh'un hikayesini dinlemeye. Dedik ya Vahiy ortadan kalkmış, bir Hanif Damarın da bulunmadığı toplum, topyekün Deccaliyete, ram olmuş demektir.
87. İşte, Nuh Toplumu böyleydi. Tek Yolları vardı: Deccaliyet... 2. Yol, Kurtuluş Yolunun, Yol Gösterici olarak Hz Nuh geldi.
88. Burada duralım. Ve gözümüzü biraz daha kısalım. Ve diyelim ki… Galiba, o toplumun içinde, bir 3. Yol potansiyeli vardı. Belki bir Hanif Topluluk da olabilir.
89. Şöyle ki eğer, Batılı Efsane Tarihçilerinin dedikleri doğruysa… Ve anlattıkları Atlantis ve Mu Medeniyet rivayeti gerçekse ve bu Medeni Toplumlar, Hz. Nuh Döneminin Tarihini oluşturan Siyasi Kamplar/Kutuplar/Bloklar idiyse… diyebiliriz ki…
Orada da bir “hakk-Batıl” veya “Hanif-Saabi” ve de bir “Binyılcı-Yüzyılcı” ikilemi olmalıydı ve zamanın son diliminde bir “Binyılcı” ve diğerleri çatışması yaşanmış olmalı. Efsaneler, yaşandı diyor.
91. Fakir ölçeğinde, adını açık seçik ve özellikleri üzerinden koy masa da “Atlantis ve Mu çatıştılar!” diyor. İşte, bu çatışma üzerine gelmiş olmalı bir Peygamber ve galiba Hz: Nuh...
92. Ancak görülüyor ki Hanifliği temsilen, Vahyi vazeden Peygamberi mesaj, her iki kamp tarafından da dikkate alınmamış. Yani yol tek kalmış; Peygamberin 2.Yolu, yoldan sayılmamış.
93. O nedenle Nuh Peygamber, sadece bir gemi dolusu Hanifle yalnız başına kalmış ve “3. Yol”un yolculuğuna çıkmış/çıkartılmış.
94. İşte, Hazreti Nuh Aleyhisselam'ın 3. Yolu, Tufan’ın bu yanında, yeni başlayan insanlık olarak karşımıza çıkıyor. O halde diyebiliriz ki…
95. Muhammed Ümmeti yani şu anda dünyada olan herkes, Tufan öncesinin dünyasında; 2. Yolu hayata geçiremeyen bir avuç insanın, suyun arkasına yolculuk yapılışıyla başlayan “3 Yol”un son yolcularıyız.
96. Lakin aradan geçen şu kadar zaman içerisinde; Suyun bu yanında da 3. Yoldan çıkanların olduğu da malum. Onlar, kendi Tufancıklarını “Gazap” şeklinde yaşayarak temizlendiler diyor Kur’an mealen.
97. Fakat Deccal’ın “Son Deccaliyeti,” tüm insanlığın içine sızdırıldı. Bu “Sızıntı Deccal Planı,” doğrudan Tanrısal biyofizik Kurallarına saldırdığı için “Son Deccalciler” günümüzde “Çağdaş Tufan”ın muhatabı oldular: Virüs Tufanı'nın…
98. Ve Şanı Yüce Allah, bu Tufanı yine onların, bilimleriyle oluşturdukları kötülüklerini, kendilerine musallat ederek, önleme yolunu seçti diyesimiz var. O nedenle bugünlerde; dünyanın her tarafında, virüs saldırısı söz konusu…
99. Deccalciler; Sızıntı yoluyla taammüden dağıtıldığı ve seyreltildiği için salgın da dağınık ve seyrek… İşte; o nedenle yok edici bir Tufan özelliği görünmüyor; biz de bir “Seyreltilmiş Tufan”dan söz ediyoruz; Kıyamet’ten değil. Durum bu Allahualem!
100. Burada duralım ve 90’ların başından beri sıkça söz edilen; “Tanrı’yı Kıyamete zorlamak” tabiri, doğru bir tarif miydi diye soralım. Ve cevap olsun diye: “Hayır!” Diyelim.
101. Zaten zorlayanlar da biliyorlardı “Tanrı’yı Kıyamete zorlama”nın mümkün olmadığını. Ve bu nedenle “Zorlayıcılar” Tanrı’yı gazaba ya da Tufana zorladılar. Bu ikisi mümkün fakat Kıyamet namümkün...
102. Çünkü Kıyamet, hepten yok oluş… Gazap kısmi… Tufan ise topyekün bir “Dünyevi Resetleme” olarak tarif edilebilir ancak. Zaten Sızıntı Binyılcıların amacı da buydu: “Dünyayı Resetleme...
103. Zira onlar, biliyorlardı ki “Kıyamet” kendilerini de yok edecekti dünya ile birlikte. O halde niye zorlasınlar ki!? Zorlarken onların niyeti; Dünyanın sonunu getirme değildi, kendi Dünya Krallıklarını kurmaktı.
104. Bu kurgu da Kıyametle değil bir ara Gazap ya da Tufan Resetlemesi ile olabilirdi ancak. İşte, bunu denediler.
105. Yani Kırallıklarını veya Medeniyetlerini Dijital zeminde kurabileceklerine inanmışlardı çünkü icad ettikleri ve tekellerinde tuttukları “Dijital Sırlar” teorik olarak bu fırsatı verir gibiydi kendilerine.
106. İşte, Teoriyi Pratiğe dönüştürmek amacıyla harekete geçtiler ve kısmi Dijital kullandılar başlangıçta. Bu kısmilik bile güçlü kılmaktaydı, “Fani insanlık” karşısında onları, evdeki hesaplarına göre...
107. Ve bu nedenle çok yakın hissediyor lardı hedefi. Zira “Reset” için tüm argümanları, bilgiyi ve bilimi ellerinde ve tekellerinde toplanmışlardı.
108. Ve biliyorlardı ki Yeni Medeniyetin Paradigmasını portföylerinde bulunduranlar için bir Kıyamet denemesinde, Dijital Medeniyet Potansiyeli sıfırdı ama bir Tufan denemesinde, başarı, yüzde yüz oranındaydı.
109. O halde; Peki, Binyılcılar, “Deccaliyetin Tufanı” ya da “Tanrıyı Tufan’a zorlama” Planlarını gerçekleştirmekte neden başarılı olamadılar.
110. Söyleyelim: iki sebepten… Bir: Yukarıda dedik ya Ahir Zamanın Muhammed Ümmeti, dolayısıyla İslam ve Vahiy, İlahi koruyuculuğa muhatap…
111. Bu nedenle Binyılcılar, “Şanı Yüce Allah'ın; bir Hanif Toplumu, her daim, ihtiyatta bekler!” gerçeğini ya bilmiyorlardı ya da göz ardı ettiler. Korunaklı Muhammed Ümmeti Dönemini, korunaksız Nuh Ümmeti Dönemi ile karıştırdılar.
112. Zannediyorlardı ki Virüs Tufanını patlattıklarında, topyekün Deccaliyete intisap etmiş olan insanlık, kıvrana kıvrana “nefessizlik”ten boğulurken… Onlar, ............
113. Tıpkı Nuh Peygamberin İnanmışları gibi kendi Seçilmişleriyle kendi Nuh'un Gemilerine binerek ya da girerek ya da saklanarak musibet virüs duvarını aşar ve arkadaki 3. Yolu kuracakları zamana sağ sağlim ulaşırlar.
114. Ve böylece insanlığın 3. Dönem Ataları olarak, kendi Dünya Krallıklarını kurarlardı. Zaten “Deccali Dijital” dünyanın, tüm planları ellerindeydi ya da yeraltı sığınaklarında. Ama olmadı, beceremediler.
115. İşte; ikinci sebep: Çünkü Yüce Allah'ın “İhtiyat Gücü” olarak, yedekte tuttuğu “Hanif Ümmet” uyandı. Galiba, bu Hanif Damarın uyanacağını da tahmin ediyorlardı onalar. Hatta nereden uyanacağını da…
116. Bu nedenle Yeni Medeniyetin arifesinde, Katastrof Dönemde yaptıkları planlardan birisi Hanif Damar üzerineydi. Zaten, binlerce yıldan beri o damarın içinde dolanıyorlardı. Zira temel düşmanları, Haniflerdi.
117. Ve İmparatorlukları çökertilen Son Hanifler, 1.Savaştan beri “Saabi Uyku”suna yatırılmışlardı. Ve 3.Binyılın başında, herhangi bir uyanış emaresi de yok gibiydi.
118. Buna rağmen ve yine de garanti olsun diye; Son Haniflerin üzerine, bir “Satancı Mesih”i Deccaliyet Şövalyesi olarak tayin ettiler 1975'te... Ve 40 yıl Satanik Eğitim'e tabi tuttular uykudaki Hanif Mirasçılarını. Ve bu uğraşlarında, epey bir başarı sağladılar.
119. Bununla kalmadı ve “Deccaliyet Operasyonu”nu oradan başlatmak niyetiyle 2016’nın 15 Temmuz’unda harekete geçtiler.
120. Önce Hanifliğin üzerine konacak ve oralarda “Deccal’in Son Mehdi”sine intisap etmeyen ya da Cemaate uyum sağlayamamış olanları, bir gecede kılıçtan geçireceklerdi. Olmadı, planları yırtıldı ve yüzlerine çarpıldı.
121. Yani Hazreti Nuh gibi Hz Muhammed'in Mesajını, kendi Ümmeti yalnız bırakmadı; diyelim. Ve böylece ta o zamndan, 3. Yolun önü açılmış oldu. Hatta 3. Yolun Kılavuzları ve Yolcuları tayin edildi. Yani Hz Nuh'un Gemisindeki Tennur kaynamaya başladı.
122. Ondan sonrası malum: 1. Zalimler, 2. Zalimin katkısıyla vuruldu. Virüs geldi; o da 2. zalimi vurdu/vuruyor. Şimdi, Hanifler; Virüsten sonrasının dünyasını kurmak için harekete geçmek zorunda.
123. 3. Yolun yolcularını taşıyan Nuh'un Gemisi için artık “Tam yol ileri!”den başka komut yok… Hatırlar mısınız bilmiyoruz. Birkaç yıl evvel “Nuh'un Gemisi Anadolu” diye iki makale yazmıştık.
124. Ses kaydını yaptık mı aklımızda değil. Ancak makaleler bir yerlerde bulunabilir. İşte; şimdi, Nuh’un Ahir Zamandaki Gemisi Anadolu, harekete geçmek üzere… Rota, 3. Yol…
***
125. Deyip devam edelim. Yazının buraya kadarki kısmı girizgah oldu. Bundan sonrası, ondan sonrasına dair…
126. 2001/2020 arasındaki olan biteni yani Binyıl-Yüzyıl savaşını; sonra Windsor-Habsburg Hanedanlığı Savaşını yani İngiliz-Alman Vuruşmasını hatta bu bağlamda; Mısır-Babil Ekolü Kapışmasını, uzun uzun anlattık.
127. Bu arada Hanifler ve Saabiler konusunu, kardeşlerimizin bilgi dağarcığına emanet ettik. Ve böylece bir çember çizdik. Bu çerçeve içinde hareket eden Derin İş, vardı; 2019 Aralık’ının Londra Masasına dayandı…
128. Ancak orada durmadı, dört ay sonrasına geldi ve de tıkandı: Galler Masasında…
129. Ta yukarılarda bir yerlerde dedik ya: Deccaliyeti temsil eden, zamanımızın Sızıntı Binyılcılarının karşısında duran Anti Kıyametçiller; ............
130. gerek Yüzyılcı Hanedanlar olsun, gerek Türkiye, Rusya gibi “Bağımsız Emperyal Güçler” olsun, ya da sahne kenarda duran Seyirci Halklar olsun; bunların hepsi, “Mazlum ve Masum Milletler” çerçevesi içerisinde değerlendirilebilir!
131. Ancak orada kalıp kalmayacaklarını; takip edecekleri Politikalar belirleyecektir. Sözü edilen çerçevenin temel unsuru ve Hanif Damarın bizatihi kendisi olarak Türkiye’nin; merkezdeki duruşunu sürdüreceği veya sürdürmekte olduğunun altını çizelim.
132. Fakat görülüyor ki başta Türkiye olmak üzere, antik Kıyametçiller'in, bu aradaki zafer birikimlerine bir güruh çökmek üzere hareket halinde hatta çöktü: “4 Britanikler!”
133. Zira son hamleyi, onlar yaparak; Pentagon NATO Birleşik Orduları eliyle Yeni Medeniyetin Paradigmalarına/Enstrümanlarına/Malzemelerine el koymuş durumdalar. Binyılcılara karşı verilen savaşın sonunda elde edilen “Zaferler Demeti,” Türkiye'nin elinde.
134. Lakin Yeni Medeniyeti kuracak “Medeni malzeme” yani Binyılcılardan aparılmış ganimet, Britaniklerin kasasında. Ve durum bu noktada stabil. Gündem: Corona virüs… Bu nedenle taraflar; bir bakıma pusuda…
135. Bununla birlikte; şu konuda, anlaşılma sağlanmış durumda: Eski Yüzyılcı Medeniyet yani Anglosaksonik Maddeci Medeniyet yıkılacak! Şu anda, bizzat Yüzyılcıların ön vermesiyle yıkılıyor. Yani hem de Anglosaksonlar eliyle…
136. Onun yerine Yeni Medeniyet kurulacak, hem de Binyılcıların Medeniyet Planları üzerinden ve Dijital olarak…
137. Yani Kıyametçi Dijitalizmin yerine, dünyanın yaşamasından yana olan Antikıyametçi Akıl, aynı Dijitalizmi, Yeni Medeniyetin zemini olarak pratize etmeye kararlı/edecek görünüyor. Evet, buraya kadar yani bu hususta/hususlarda, genel bir çerçeve anlaşması sağlanmış durumda.
138. Lakin sorun şurada: Yeni Medeniyet Treni, Londra Garında ve oradan kalkacakmış gibi görünüyor. Dolayısıyla Makinist Kraliçe… Malum; 6 Nisan 2020'de, Kraliçe, ulusa sesleniş etiketiyle bir konuşma yapacaktı/yaptı.
139. Aslında, bu konuşma bir “Dünyaya Sesleniş Deklarasyonu” olarak planlanmış olsa gerek kanaatimizce. Hem de Dünya Hükümetinin konuşulduğu günlerde bir sesleniş oldu. Bir bakıma Kraliçe, kurmayı tasarladığı Dünya Hükümetine onay istedi ima yoluyla.
140. Ve Yeni Medeniyetin, 2. Yoldan devam edeceğinin işaretini de verdi. Onlar ya da herkes açısından olabilir! Ama Hanif Ruh zaviyesinden zinhar!
141. Çünkü biz biliyoruz ki Mavi Hanedanlar da kendi Tanrılıklarına inanıyorlar. Tıpkı Kıyametçi Binyılcılar gibi… Bu durumda Kıyametçi Tanrılardan alınan Medeniyetin Son Kargosu ve yol haritası, Anti Kıyametçi Tanrısoyluların elinde.
142. Ve onlar, 2.Yoldan yürüyecekmiş gibi hazırlık içerisindeler. Ama bu durumda, 3. Yol geride ve boş kalmak durumunda. Yani Peygamberi Yol, Hanifler Yolu…
143. Bu durumda; Türkiye, ne yapacak? İki seçenek var Ankara’nın önünde: Ya ikincilliğe razı olup 2. Yoldan devam edip 3. Yolu, boş bırakacak…
144. Ya da Peygamberi Yolu tercih edecek ve Hanifler Yolu diyebileceğimiz bu kanalda, “Nuh'un Gemisi Anadolu” üzerinden bir hamle yapmak durumunda kalacak. Yani hangisi?
145. Bugün, bu hafta, bu ay… Yani henüz ortalıkta, Yeni Medeniyetin görünmez ve temel kurucusu olarak, Virüs dolanıyorken ve dünyada tüm kurallar geçersiz haldeyken, tüm antlaşmalar (Lozan hatta BM Sözleşmeleri dahil spontan olarak) feshedilmişken…
146. Türkiye; kaldığı yerden doğrulur ve kendisini Yeni Medeniyeti kurma hazırlığındaki Yüzyılcı ya da onların içine sızıp ruhlarında, belki yüz, belki bin yıl daha uyumaya hazırlanan “Şimdilik Pasif Binyılcıları” tekrar ortak olarak kabullenmenin eşiğindeki “Britanik .........
147. ...........4 Britanik Hanedanlar” hamlesine karşı, kendini tarif eder ve dünya sahnesinde yer alır. Ya da geç kalır ve insanlığın yüzyılına hatta bin yılına sebep olur.
148. O durumda; yeni bir Tufan takviminin ya da Kıyamet’in hazırlığı başlar. Artık ne zaman geleceğini Allah bilir. Biz bilemeyiz lakin .......
149. ....şunu sezinleyebiliyoruz: Gelecek Tufan ya da Kıyamet döneminde Türkler, Haniflerden sayılmaz ve Sabi Ortaklarıyla Müstakbel Hanif Gücün hedef tahtasında olur. Ama olmamalı!
150. O halde ne yapmalı 3. Yolun Kurucu Hanifleri? Şunu söylemeliyiz ki an itibariyle Sıcak Çatışma durdu. Sıcak Savaş mola halinde. Bu yüzden; Türkiye, şimdilik yeni bir Sıcak Savaşa girmek zorunda değil.
151. Çünkü zaten, İngiltere ve ortakları; hele hele Türklerle bir sıcak savaş denemesinden çekinir, giremez … Bundan sonranın tek Paradigması, Siyaset ve Diploması…
152. Kraliçe, Ulusa Sesleniş içinde ayrıntıya girmedi ve gene konuştu. Kafasında; Türkiye için biçtiği rol nedir, bilmiyoruz. Bu sıralar; Ankara ile gizli saklı bir irtibatı söz konusu mu? Onu da bilmiyoruz.
153. Ama 9 Nisan’da Ankara’nın, İngiltere’ye bir uçaklık “Virüsle Mücadele” gönderdiği haberlerde yer aldı ve aynı gün İngiliz Başbakan B. Jonson, yoğun bakım odasından normale çıktı.
154. Çakışan bu iki gelişme, iyiye de yorumlanabilir kötüye de. Yorumcunun durduğu yere bağlı. Biz şimdilik rengimizi değil ama kuşkumuzu belli edebiliriz. Diyeceğiz de…
155. Haberden öncesini yani Ulusa Seslenişteki karamsar suretini ve tehdit imaları hususunu Negatif bakış açısıyla değerlendirerek diyebiliriz ki… Erdoğan, harekete geçmeli.
156. Ve Kraliçe’nin, Ulus'a seslenişine alternatif olarak, bir “Dünyanın Uluslarına Sesleniş” konuşması yaparak bir “Wilson Deklarasyonu” yayınlayabilir mi? Bilmiyoruz. Henüz yayınlamadı.
157. Yayınlarsa içerik nasıl olmalı? Sualine cevap olarak, “Vahiy Temelli” olmak zorunda ve Tufan’dan Öncesinin Toplumlarına karşı Hz: Nuh tavrı özelliğinde olmalı.” diyoruz.
158. Birkaç hafta evvel yaptığımız bir video kaydımız da Laisizm’in, artık Türkiye'de geçersiz hatta anlamsız olduğunu söylemiş ve “Türkiye'nin, bir an evvel; Kur'an'ın Evrensel Mesajını, insanlığa duyurmasının vakti gelmiş demektir!” demiştik ya…
159. Oradan devam ediyoruz… Elzem gördüğümüz, “Dünya Uluslarına İstanbul Seslenişi”nin temel mesajı, “Vahiy” olabilir.
160. Ve hemen arkasından; Dünyanın Başkenti İstanbul'da, bir İslam Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi, İslam Dinişleri Uleması ile bir konferans ve “Mazlum Milletler Teşkilatı”nın kurulmasının ön hazırlıklarına başlanması icap eder.
161. Yine bir süre önce yaptığımız “Ayasofya ve Halifelik Meselesi” Bu toplantılar esnasında, paydaşların önüne konulabilir diye düşünüyoruz.
162. Ve tabii ki bütün bunlar olurken; Ordu'nun bir üst seviyeden teyakkuz haline getirilmesi; Suriye hududundaki yığınak korunurken, Trakya'ya ve Kars bölgesine de asker kaydırma çalışmalarına başlanmalı.
163. Uluslararası Diplomasinin önemli bir parçası olarak; Rus Devlet Başkanı Putin ile çok özel bir görüşme yapılabilir. Ve Putin'e, açık açık halkını Müslümanlaştırma çağrısında bulunulabilir/bulunmalı.
164. Zira şu anda; Rusya'nın durumu, hiç de iç açıcı görünmüyor. Galler masasında ve bu yüzyılda Rusya’nın parçalanma kararı, alınmış/alınacakmış gibi görünüyor.
165. Mart başında; teorik olarak, Polonya'dan başlatılan Penta-NATO ile Avrupa ülkelerinin ortak savaş oyunu yani Defender/Avrupa Savunması 2020 Tatbikatı, Moskova’ya verilen bir gözdağı olarak hala gündemde.
166. Yukarıda sözünü ettiğimiz şekilde; Türkiye'nin, herhangi bir Siyasal/Diplomatik bir kalkışması söz konusu olduğunda, Defender Tatbikatın kırmızı güçleri olarak, Rusya'nın yanına, Türkiye'de konacaktır .
167. O zaman konmasa dahi, Rusya’nın çökertilmesinden sonra mutlaka... İşte, böyle bir tehlike ve şekillenen ortak düşman, iki halkı ve Devleti, Taktik bir beraberliğe zorlamakta... Stratejik beraberliğe karşı fakir, malum!
168. Fakat İslam ülkelerini arkasına alma hamlesi yaparak kısmi bir cihat gündemi oluşturmayı da başarabileceğini gösteren Türkiye, Rusya'nın Müslümanlaşmasının yolunu açabilirse şayet... 3. Yolu da açmış demektir.
169. Lakin 3. Yol; Taktik ya da Stratejik olsun, Rusya ile ittifaka bağlı değil/olamaz. Her ne olursa olsun Türkiye, bu konuda 3.Yol Deklarasyonu ile Mazlum Milletlere, kendi durumunu tarif ederek sıcak/soğuk, her ne şekilde olursa olsun bir savaş alanına çıkarsa şayet…
170. “Londra'dan kalkacak, ‘Ara Medeniyet Treni’ni, daha ilk seferin başında durdurabilir!”
Bu arada, bir not düşeyim: 2025'te girilecek olan 21. Yy. aynı zamanda birçok dinlerin terkedileceği bir yüz yıl olacaktı. Katolizm'in yok oluş dönemi başladı bile...
171. Ortodoksluk da onu takipte.. Protestanlık'ın içi boşalalı çok zaman oldu. Hatta en önemlisi; Kavmin, her ikisinin inancının da sonu bu yüzyıl. Ya İslam... Ciddi bir Zelzele bekliyor... Allahualem! Ama şunu da ekleyelim: Aynı 21. Yüzyıl, yeni ve sağlam oluşumlara da gebe.
172. Devam edelim... Hani hep diye geliyoruz ya… “Bizim büyük müttefikimiz/Stratejik ortağımız Coronavirüs…” diye… Şaka değil ha! Bilinmeli ki o, hala bizimle hatta bir süre öncesine göre, ilişki daha da sıkı ve sıkılaşmakta.
173. Zira Virüs; Doğudan uzaklaşmakta, Batıyı gözüne kestirmiş halde ilerliyor. Bu nedenle Şanı Yüce Allah'ın en küçük Savaşçısıyla ya da “Görünmez Ordular”la desteklenecek olan bir Kızılelma kalkışmasının karşısında, kimse duramaz; diyelim…
***
174. Gelelim en son bölüme… Ve yine Hz: Nuh Aleyhisselam'ın Kıssasından hareket edeceğiz. Dedik ya yukarıda; yekpare olarak, Deccal’e intisap etmiş; içlerinde Hanifler kalmamış olan Tufan Kavmine, Şanı Yüce Allah, Nuh Peygamber aracılığıyla Vahyini iletti.
175. Onlar; kendilerine Tevhidi anlatan, Vesveseci Mahluku haber veren ve insanları, Allah'ın Hakikatine çağıran Hz. Nuh'un Mesajını dinlemediler. Ve böylece üzerlerine Tufan, hak oldu. Bu tamam!
176. Yine yukarıda dedik ya “Nuh'un Gemisi Anadolu” diye… Ve geldiğimiz bu noktada; Türkiye, Tıpkı Hz Nuh'un mesajı gibi onun daha ötesinden, Şanı Yüce Allah'ın Vahyini ihtiva eden Kur'an'ın Mesajını insanlığa duyurduğunda, Hazreti Nuh'un görevini yapmış gibi olacak demektir.
177. Malum, Nuh'un Kavmi; O’nun ağzından çıkan vahyi dinlemedi ve su ile helak oldu.
178. Bu bağlamda; şayet çıkarsa… “Günümüz Dünyası da Türkiye'nin ağzından çıkan, Kur'an Vahyini dinlemezse virüslerle helak olacaktır!” diyebilir miyiz? Galiba!
179. Hz. Nuh’un Hikâyesinden hareketle ve o halde, şu tespiti de yapmak durumundayız: Nasıl ki Hz Nuh, Gemisi ile suyu deldi arka tarafa geçti ve 3. Yolu kurdu ise…
180. Türkiye de; İstanbul’dan yükseltilecek olan Kur'an Vahyinin, dinlenmemesi durumunda Virüs Duvarını deler, arkaya geçer. Ve 3. Yolu; insanların 3. Evresini kurar. İçindeki Hanifler eliyle…
181. Şu günlerde, dünyanın en gelişmiş adresi olan Batı Medeniyetinin ve Binyılcılık’ın Zirve ülkesi olan Amerika'yı (Ve Avrupa’yı) pençesine alarak yok oluşa doğru sürükleyen Virüs Tufanı'nın; bu şiddetine karşı Türkiye'de, salgının serin geçmesi neye delalet eder ki?
182. Düşünmek gerek! Türkiye'nin üzerinde oturduğu “Anadolu Gemisi”nin, Kıyamet’ten öncenin Nuh Gemisi olacağına mı acaba?
183. Fakat kanaatimiz o ki… Nuh'un Gemisi ile açtığı ve 3. Yolu kurduğu Tufan duvarına Anadolu Gemisinin muhatap olmasına gerek kalmayacak. Zira Nuh Döneminde; insanlığın tamamı Binyılcılaşmış yani hep birden Deccal’a intisap etmişti.
184. Lakin bugün öyle mi, hayır?! Yani Dünya Toplumunun tamamı Deccalcı değil. Üstelik Deccaliyet, şu anda yenik durumda.
185. Öyle zannediyoruz ki bugünlerde; gerek Kraliçe, ağzından duyurulan kendi mesajı; gerek Erdoğan ağzından duyulmasını istediğimiz Kur'an mesajında insanlık, Türkiye'ye meyledecek ve Türklerin, 3. Yolu İstanbul'dan başlayacak.
186. Şanı Yüce Allah'a yolculuk; Hakka, hukuka, adalete yolculuk anlamı taşıyacaktır ki “17. Empergamlık” bu amaca matuf bir organizasyondur. Yine, Kün Medeniyetine yolculuk, dünya cennetine yolculuk olarak nitelense yeri var.
187. Unutulmamalı ki… yukarıda söylediğimiz gibi her hangi sebeple ve kim eliyle başlatılırsa başlatılsın “Corona Harekatı” Yüce Allah'ın izni dairesinde gelişmekte.
188. Zira Kaderlerin sahibi de Şanı Yüce Allah'tır; virüsün kaderinin sahibi de O!
189. Ve öyle anlamaktayız ki Rahman ve Rahim olan Yüce Allah, kendi dünyasının Fizik Kurallarına/İlahi Kanunlarına müdahale edenleri, “Ceza Evi”ne yolladıktan sonra; hemen arkasından ve bir kez daha aynı müdahaleye kapı açmaz.
190. Yeter ki kapıları kilitlemeye talip gönüllü Hanifler çıksın! Öyleyse Hanif Muhammedi Oğuzlular adına diyoruz ki… “Daha ne duruyoruz! Orta yere çıkalım; ya Adam gibi konuşarak ya da Arslanlar gibi vuruşarak bu işi çözelim!” Buna inanıyoruz. O halde Zafer ve 3. Yol bizim!
191. Ve her zaman olduğu gibi biz/fakir yine konuştuk da… İşin hakikatini Aliym Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle…
192. Bu arada; bir iki notumuz var. 3. Yolun bir sahip aradığı ve onu, şu andaki Hanif namzet olan Türkiye ve Türkler temsil etmez ve geri dururlarsa…
193. Söz konusu yolun kendisine, bir başka yolcu/sahip bulacağı ve o sahibin ilk önce Türkiye ve Türkleri vuracağını ve bunda başarılı olacağını düşündüğümüz de kayda geçsin.
194. Bu arada, Sevgili Faruk Badıllı’nın sorduğu; “Avrupa'nın çeşitli yerlerinde; birdenbire, ezanların okutulmasının arkasında kim var?
195. Kuşkullanalım mı?” Sorusunun cevabı olarak yazacağımız bir makalenin haberini verelim size, “3 İslam.” Konuyla alakası var mı? Hem de nasıl! Artık onu da daha sonra inşallah!
#darbe #Luppo
#sokagacikma
#HükümetinYanındayız
Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh.

Enjoying this thread?

Keep Current with Ahmet Yozgat

Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

Twitter may remove this content at anytime, convert it as a PDF, save and print for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video

1) Follow Thread Reader App on Twitter so you can easily mention us!

2) Go to a Twitter thread (series of Tweets by the same owner) and mention us with a keyword "unroll" @threadreaderapp unroll

You can practice here first or read more on our help page!

Follow Us on Twitter!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just three indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3.00/month or $30.00/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!