#1Mayıs, fabrikalarda, tarlalarda, tezgâhlarda çalışan, üreten, emeğiyle kazanan herkesin bayramıdır. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun.
Bugünü bayram gibi kutlayabilmek için yapılması gerekenler bellidir...
Sendikal haklar, işçilerimizin olmazsa olmaz hakkıdır. Sendikal alanı düzenleyen mevzuat AB ve ILO standartlarına uygun hâle getirilmelidir. Tüm çalışanlar sendikal hak ve özgürlüklerden yararlanırken sendikalı iş yerlerinin de rekabet gücü korunmalıdır.
Kayıt dışı istihdamı önleyecek yasal düzenlemeler, sosyal taraflarla iş birliği içinde revize edilmelidir. Çalışma hayatı; çalışma barışı tesis edilerek, ekonomide kayıtlı istihdamı, iş sağlığı ve güvenliğini, verimliliği ve yenilikçiliği artıracak şekilde düzenlenmelidir.
Pandemi döneminde işçilerin can güvenliği de şirketlerin hayatiyeti de çok önemlidir. Hem çalışanların can güvenliğinin sağlanması hem de şirketlerin varlıklarını sürdürebilmesi için doğru adımların atılması gerekmektedir. Burada sorumluluk ülkeyi yönetenlerdedir.
Okul sıralarında olmaları gerekirken, çalışmak zorunda bırakılan çocukları koruyacak düzenlemeler, mutlaka ILO standartları çerçevesinde ve ivedilikle uygulamaya konulmalıdır.
Türkiye büyük bir ülkedir. Pandemi öncesi ve sonrasındaki ekonomik zorluklarla başa çıkabilecek potansiyele sahiptir. Doğru politikalarla hem işçilerin #1Mayıs’ı bayram gibi kutlaması hem de şirketlerin büyümesi mümkündür.
Örgütlü bir toplumun Türkiye’nin yaralarını saracağına eminiz. @devapartisi olarak emeği ve emeğin sahibi işçilerimizi koruyacağız. #1Mayıs’ı meydanlarda özgürce kutlayacağımız günlerin gelmesini dileriz. Tüm emekçilerin Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlarız. #İşiDeğilİnsanıKorumak
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Kendimi bildim bileli bazı mahallelerde “Elim altı oka gitmiyor, elim CHP’ye gitmiyor” denirdi.
Bu seçimde insanların tam da o mahallelerde ve pek çok evde kısık sesle “Elim AK Parti’ye gitmiyor. Elim ampule gitmiyor” dediğini gayet iyi biliyorum. (1/6)
İnsanlar artık “Elim bu yoksulluğa, bu açlığa, bu zulme gitmiyor. Yolsuzluğa gitmiyor. Yüzde 100’ü aşan enflasyona gitmiyor” diyor. (2/6)
Bir zamanlar AK Parti’ye oy vermiş kardeşlerimin eli, sınavı kazanan başarılı gençler torpilsiz işe giremezken, birilerinin haksız kazançla servetine servet katmasına gitmiyor.
1/5 Bugün açıklanan ekonomik program Türkiye’nin fakirleştiğini hem tescil hem de ilan etmiştir.
2013 yılında 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimizin bu yıl 702 milyara gerileyeceği, aynı dönemde fert başına gelirimizin 12.594 dolardan 8.381 dolara düşeceği açıklanmıştır.
2/5 İsraf ve yanlış yönetim sonucu bütçe açığı tarihi yüksek seviyeye çıkmıştır.
Ekonomi yönetimini bıraktığım 2015 yılında 24 milyar TL olan bütçe açığının 2020 yılında tam on kat artarak artarak 239 milyar olacağı ve bu açığın 2023 yılına kadar da düşmeyeceği açıklanmıştır.
3/5 Türkiye yeniden borç faiz sarmalına geri dönmüştür.
Yıllık 53 milyar TL olarak bıraktığım bütçeden yapılan faiz ödemeleri, bu yıl 137 milyara, gelecek yıl ise 179 milyara çıkacaktır.
Yüzde 27,5 olarak devrettiğim kamu borç yükü, bu yıl milli gelirin yüzde 41,1’e çıkacaktır.
Bugün COVID-19’la beşinci günümüz, karantinadayız. Benden hemen sonra eşim Zeynep ve küçük oğlumuz Emir’in de testleri pozitif çıktı. Üçümüzün de şikayetleri aynı: Halsizlik, ateş, yoğun kas ve eklem ağrıları.
Tedavimiz evde devam ediyor. Doktorlarımızın tavsiye ettiği tedavi programını aynen uyguluyoruz. Gün içinde bazen daha iyi, bazen daha bitkin oluyoruz ama iyileşme sürecinde olduğumuza inanıyorum.
Bu süreçte tekrar şahit oldum ki, sağlık çalışanlarımızın hakkı çok büyük. Büyük fedakarlıklarla çalışıyorlar. Ben hepsine teşekkür ediyorum, onlara minnettarız. Lütfen onların emeklerini, özverilerini kanıksamayalım. Üzerimize düşen tedbirleri yerine getirmekte titiz olalım.
Özgür basın, demokrasinin temel taşlarından ve güvencelerinden biridir. Basın özgürlüğünün doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlanması, insan haklarına ve demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Basını özgür olmayan bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Bugün ülkemizdeki basın kuruluşlarının büyük bir bölümü devlet gücüyle iktidar partisinin yayın organına ve propaganda aracına dönüşmüştür. Özgür sesler, yargı yoluyla veya çeşitli baskılarla kısılmaktadır.
Bugün tam 91 gazeteci, haberleri ve fikirleri nedeniyle tutuklu veya hükümlü olarak hapiste tutuluyor, yazması engelleniyor. Türkiye, 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 154’üncü sırada bulunuyor. Bu demokrasi ve özgürlükler adına büyük bir utançtır.
Özgür internet, gelişmiş toplumların vazgeçilmezidir. Türkiye'deki internet ortamının gelişmesi ve özgürleşmesi için gerekli olan tüm adımları atacağız. Türkiye’de internetin 27. yaşını kutluyorum. #internetTemelHakkım
Vatandaşlarımız internet erişiminde, kullanımında ve içerik paylaşımında özgür olacaklar. Gençlerimiz korkmadan Tweet atabilecek, like’layabilecekler. #internetTemelHakkım
Tüm internet düzenlemelerinde ilk kriterimiz kullanıcı hakları ve teknoloji ekosisteminin gelişimi olacak. #internetTemelHakkım
1) İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü demokrasilerin en temel ilkelerindendir.
Bu özgürlüklerin varlığı, adaletsizlik, ayrımcılık, yolsuzluk ve diğer tüm hukuksuzlukların ortaya çıkarılması ve kamuoyu vicdanında yargılanması açısından hayati önem taşımaktadır.
2) Devlet, medyadaki ifade çeşitliliği ve özgürlüğünü yaptırım ve cezalarla sindirmeyle değil, tam aksine güvence altına almakla mükelleftir.
Düzenleyici kurumlar siyasal iktidarın bir sopası, tedip ve terbiye aracı olarak kullanılamaz.
3) Verdiği cezalar ile medyayı baskı altına alan RTÜK’ün en son Fox Ana Haber ve bazı yayın organlarına verdiği cezalar, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik Anayasal güvenceyi ortadan kaldırıcı niteliktedir ve kabul edilemez.