Doğum günün kutlu olsun Paşam ❤
Attığın ilk adımın önemini bugün her zamankinden iyi bilerek şükranla anıyorum. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun🇹🇷
İlelebet! #19MAYIS1919
Nutuk'tan #19Mayıs bilgiseli yapacağım🇹🇷
Atatürk: "1919 Mayıs’ının 19.günü Samsun’a çıktım.
Genel durum ve manzara:
Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu devletler, Dünya Savaşı’nda mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, şartları ağır bir Ateşkes Anlaşması imzalanmış."
Atatürk: "Dünya Savaşı boyunca, ulus yorgun ve yoksul. Ulusu bu savaşa sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek, kaçmışlar. Vahdettin, soysuzlaşmış, yalnız kendisini ve tahtını güvence altına almak peşinde.
Ordunun silah ve cephanesi alınmış." #Nutuk
Atatürk: "İtilaf Devletleri Ateşkes'e uymuyor.
Adana'ya Fransızlar; Urfa, Maraş, Antep'e İngilizler girmişler. En sonunda, İtilaf Devletleri desteğiyle Yunan ordusu 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkarılıyor." #Nutuk#19Mayıs
Atatürk: "Ülkenin her yerinde Hristiyan azınlıklar, devletin bir an önce çökmesi için gizli açık çaba harcıyorlar...
Müdafaa için kurulan örgütler yanında yurtta, yabancı devletlerin kanatları altında, birtakım kuruluş ve girişimler de ortaya çıkmıştı." #Nutuk#19Mayıs
Atatürk: "İstanbul'un ileri gelenleri, kurtuluşu Amerikan manasında görüyordu.
Kurtuluş yolu aranırken İngiltere, Fransa, İtalya gibi büyük devletleri gücendirmemek temel ilkeydi..." #Nutuk#19Mayıs
Atatürk: "Öyleyse, kurtuluş yolu ararken, İtilaf Devletlerine düşmanlık edilmeyecek, Padişah ve Halife'ye bağlı kalınacaktı.
Şimdi Baylar, izin verirseniz size bir soru sorayım: Bu durum ve koşullar altında kurtuluş için nasıl bir karar akla gelebilirdi?" #19Mayıs#Nutuk
Atatürk: "Beni İstanbul'dan uzaklaştırmak amacıyla Anadolu'ya gönderenlerin bana verdikleri geniş yetkiye şaşabilirsiniz... Bunu bilerek ve anlayarak vermediler. İstanbul'dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe, 'Samsun ve yöresindeki güvensizliği önlemek' idi." #Nutuk
Atatürk:"Ben bu işin başarılmasının, bir görev ve geniş yetki verilmesine bağlı olduğunu ileri sürdüm. Bunda sakınca görmediler. Müfettişlik görevini buldular, yetkiyle ilgili talimatı da ben yazdırdım. Harbiye Nazırı Şakir Paşa bu talimata imza atmaktan çekinmiştir." #Nutuk
Atatürk: "Düşünülen kurtuluş yolları:
1)Açıkladığım bilgilere ve gözlem sonuçlarına göre, üç türlü karar ortaya atılmıştı:
İngiltere'nin koruyuculuğunu istemek,
Amerika'nın güdümünü istemek, Bölgesel kurtuluş yolları..." #Nutuk#19Mayıs
Atatürk: "2)Ya bağımsızlık ya ölüm: Baylar, ben bu kararların hiçbirini yerinde bulmadım. İçinde bulunduğumuz o günlerde, Osmanlı'nın temelleri çökmüş, ömrü tükenmişti. Ortada bir avuç Türkün barındığı ata yurdu kalmıştı. Son olarak, bunun da paylaşılması için uğraşılmaktaydı."
Atatürk: "Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulusal egemenliğe dayalı, koşulsuz (tam) bağımsız bir Türk devleti kurmak.
İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'a ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu olmuştur..." #Nutuk
Atatürk: "Bu kararın dayandığı en sağlam düşünüş ve mantık şuydu:
Temel ilke, Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsızlıkla sağlanabilir. Bağımsızlıktan yoksun ulus, uygarlık önünde, uşaklıktan öte gözle görülmeye layık olamaz." #Nutuk
Atatürk: "Yabancı bir devletin güdümüne girmeyi istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü, uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. Bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez." #Nutuk#19Mayıs
Atatürk: "Oysa, Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir.
Öyleyse ya bağımsızlık, ya ölüm!" #Nutuk #19Mayıs1919
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke...
O yıkık ülke nasıl ve kimin sayesinde ayağa kalkıp özgür oldu, hiç unutma...
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun!🇹🇷
Medeni Kanun'un 94. Yıldönümü kutlu olsun!
Bugün bizim için çok önemli.
17 Şubat 1926'da İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak TBMM'de kabul edildi ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi. Türk kadını artık erkekler gibi eşit yurttaş oldu. Sadece kendine ait oldu ve özgür kaldı.
Türk Medeni Kanunu ile:
*Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı.
*Resmi nikâh zorunluluğu getirildi.
*Tek eşle evlilik esası getirildi.
*Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı.
*Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit oldu.
Ve Türk Medeni Kanunu’nun doğal sonucu olarak, kadınlara siyasal alanda haklar tanındı:
1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı.
1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı.
1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı!
Emeği geçen herkese ve bilhassa Atatürk'e minnetle.
Türk Dil Bayramı kutlu olsun🇹🇷
Bu bayramın kısaca tarihini yazacağım: 1) 10 Temmuz 1932: Atatürk, Tarih Kurultayı üyelerini Çankaya Köşkü'ne çağırır. Kurultay çalışmalarının değerlendirildiği bu toplantıda dil sorununun nasıl çözüleceği de tartışılır.
2)Atatürk görüş alışverişinde bulunduğu konuklarına, "Dil işlerini düşünecek zaman da gelmiştir. Ne dersiniz?" diye sorar.
Öneri sevinçle karşılanır.
Atatürk, "Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi ona kardeş dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun" der.
3)Atatürk, Türk Tarih Kurumu'nda olduğu gibi, bu yeni derneğin de koruyuculuğunu kabul eder. Derneğin tüzüğü düzenlenir.
Sami Rifat başkan, Ruşen Eşref genel yazman, Celal Sahir sayman, Yakup Kadri de üye olarak saptanır. #TürkDilBayramı
"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü..." (Nazım H.)
"...Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı...” Nazım Hikmet #BüyükTaarruz
8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grup Komutanlığına atanan Mustafa Kemal komutasındaki kuvvetler 9 Ağustos 1915’te Anafartalar'da düşmana saldırır. 10 Ağustos 1915’te ise İngilizlerin 8 Ağustos’ta ele geçirdiği Conkbayırı, taarruzla alınır. Ve memleketin işgali böylece önlenir...
Mustafa Kemal taarruzdan önce askerlere şöyle der: "Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işret verdiğim zaman hep birden atılırsınız..." #10AğustosAnafartalarZaferi
Mustafa Kemal: "... Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu. Allah, Allah, Allah… Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonunda ilk hatta bulunan düşman tümüyle imha edildi.”
Minnetle🙏
Mustafa Kemal: "Lozan, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir yok etme eyleminin önlenişinin belgesidir. Osmanlı tarihinde eşi görülmemiş bir siyasal utku anıtıdır!"
Kutlu olsun, ilelebet! #LozanBarışAntlasması
Türkiye'nin tapusu #LozanBarışAntlaşması'nın 97. yaşı kutlu olsun! Atatürk ve İsmet İnönü'ye saygıyla🙏 Lozan ile Osmanlı Devleti'nin sona erdiği resmen kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti devleti varlığını dünyaya kabul ettirmiştir! Lozan olmasa Ayasofya'da namaz kılınamazdı.🇹🇷
Nutuk'ta Lozan Barış süreci:
21 Kasım 1922'de Lozan Konferansı genel toplantısı yapılır, Türkiye'yi İsmet İnönü temsil eder. Lozan, iki dönem ve 8 ay sürer. Görüşmeler ateşli ve tartışmalı geçmektedir. Mustafa Kemal, "Lozan'da 3-4 yıllık değil, yüzyıllık hesaplar görülüyor" der.
Ah! Bir genç kadın daha yok edildi. Ve bu ülkede kadınların her türlü şiddetten korunması için imzalanmış İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor. Güvende olmamız için birinin kızı mı olmak lazım? İstanbul Sözleşmesi için herkes ayağa kalkmalı burada, bilmeyene anlatmalı.#Yeter
İstanbul Sözleşmesi'nin tam adı Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'dir.
11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için adı İstanbul Sözleşmesi'dir. Türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülkedir. (14 Mart 2012)
Özel olarak kadınlara (kızlara) yönelik şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği; biyolojik, hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve mücadeleye ilişkin standartlar öngörmesi.