Siyanobakteriler de olarak bilinirler...
Fotosentez yaparlar.
Güneş ışığına ihtiyaç duyarlar.
havaların ısınması onlar için bir avantaj.
ANCAK, Sıcaklık tek başına YETERLİ DEĞİL.
Bu besin ortamda bulunan doğal mineral olabildiği gibi bir kaynaktan da gelmiş olabilir.
Kaynaktan gelene her ne kadar besin deniliyor olsa da esasında bir KİRLİLİK..
Organik bir Kirlilik..
İçerisinde FOSFOR ve AZOT barındıran bir kirlilik..
Kıyılarda ise bataklık.
Su yüzeyindeki tabakadan dolayı suyun altına güneş
ışığı gitmez.
Işığa ihtiyaç duyan diğer canlılar, bitkiler ölür.
Suda çözünen oksijen azalır, zamanla yok olur.
Sonuçta HİÇBİR CANLI YAŞAYAMAZ orada.
Her ne kadar besin diyorsak da bunları tüketen tek hücreli canlılar.
Bakteriler..
Siyanobakteriler.
Diğer mikroorganizmalardan olduğu gibi bunların da temel görevi atıkları parçalayarak çürütmek..
Doğal dengeyi ve yaşamın devamını sağlamak..
Bu kirliliğin birçok kaynağı var;
👉Evsel deterjanlı atıksular,
👉Sanayi atıksuları,
👉Yağmurla tarım alanlarından gelen yüzey suları ki tarım gübre ve ilaçları alg patlamasına yol açan fosfor-azot bakımından zenginler.
Hatta bölgeye azot ve fosfor giderimi sağlayacak bir tesis dahi planlandı.
Malumunuz yaprakların alkışladığı "Temel Atmama Töreni".
Bu bölgeye İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi yapılacaktı.
Her geçen gün artan atıksu miktarının sağlıklı yönetimi için yıllarca inşa edilen arıtma tesislerine bir yenisi daha eklenecek, bölgeye hayat katacaktı.
Ancak denizlerdeki akıntılar yoluyla geçici olabiliyor.
Özelikle akıntıların, suyun kendisini yenilemesinin çok mümkün OLMADIĞI alanlarda..
Ancak KİRLİLİK devam EDERSE süreç uzuyor.
Zamanla kötü kokuya da yol açıyor.
Bazı Örnekler👇👇
Göl canlanıyor.
Balık sayıları artıyor.
Yıllık 10 MİL.$ turizm potansiyeline ulaşıyor.
Ama yıllar sonra yine kirleniyor.
Nedeni iklim değişikliği sonucu oluşan yoğun yağışların taşıdığı tarımsal gübreler
Marmara'da her yıl görülebiliyor.
Ancak bu alanlar kendilerini yenileyebiliyor.
Kirlilik yükü ile baş edebiliyor.
Peki ya Haliç..
Haliç'i besleyen derelerden çoğu zaman su gelmiyor..
Boğazdan iletilen can suyu var sadece...
94'de büyük bir dönüşüm yaşıyor.
Haliç'e akan atıksular durduruluyor.
Arıtma tesislerine yönlendiriliyor.
Yüzlerce km uzunluğa sahip atıksu inşa ediliyor.
Sahil kuşaklamaları hayata geçiyor..
25 yıl sonra eski tanıdık manzaralar görülüyor.
Alışılan mavi renginden eski kara renklerine geri dönüyor.
Yetkililer ise masum bir alg patlaması ve geçici diyor.
UMUT EDELİM Kİ ÖYLE OLSUN