Galatasaray’ı iyi yönetmek, bir “namus meselesi” değil, stratejik, uzun vadeli, iyi düşünülmüş bir planlama meselesidir.
Eski usül kavramlarla, ülkenin bir çok konuda ilklerini gerçekleştiren, Batıya açık bir kurumunu tarif etmek, yönetmeye çalışmak, başarsızlık getirir.
Yeni sezon, bir fırsat sunuyor bize.
Futbolda akıllıı bir küçülme, Avrupa’da planmış örneklerinin artık başarıya ulaşmaya başladığını gördüğümüz “yatırım kulüpleri”nin izlediği yolu incelemek için tam zamanı...
Ülkemizdeki koyu partizanlaşmış, futbolu tamamen kapsamış kayırmacılığın egemenliğindeki dünyaya karşı geliştirilebilecek stratejinin en önemli ayağını, daha az bütçeyle daha yetenekli ve cevval, genç bir takım yaratmak oluşturuyor.
Bununla birlikte ve aynı anda, bu yeni stratejiyi belagatlı, bilgili, gösterişli ve inandırıcı bir şekilde aktaracak modern bir Galatasaray Yüzleri gerekiyor...
Çekişmeyi bırakıp, bu@yönetimin içinde de dışında da olan İnsan gücünü harekete geçirecek bir aktivasyon lazım.
“Sen yanlış yaptın, sen kulübü batırdın’dan biraz yukarı çıkıp bakarsak, fırsat da potansiyel de orada duruyor bence...
Galatasaray, genellikle bu tip durumlarda, sancılı da olsa, bazen çok zaman da alsa, kendine yeni bir yol yaratacak düşünceleri ve kadroları içinden çıkarıyor.
Bakalım; bu refleksini koruyabiliyor mu?
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bugün verilecek tarihi karar öncesinde bir de Florya Tarihi hazırladım
Çoğu ilk kez yayınlanacak fotoğraflarla, Galatasaray'ı şimdi milyonlarla buluşturan başarılara götüren, bilinmesi gereken müthiş bir fedakarlık hikayesi...
Florya'nın Kapıları flood'u...
2
Bugün Florya'daki Galatasaray futbol üssü, büyük olasılıkla üyelerin onayıyla elden çıkacak, satılacak, paraya çevrilecek; her neyse...
Birkaç yıla, orada -yine büyük olasılıkla imar değişeceği için- dev gökdelenler yükselecek.
Tıpkı Mecidiyeköy'de olduğu gibi...
3.
Florya, aslında Galatasaray için bir araziden öte anlam taşıyor.
Bugünün değerleriyle pek uyuşmayan uzun vadeli bir bakış açısı... Yenilikçi-modern, öngörülü bir vizyon...
...ve sabrederek, dayanışmayla, imeceyle başarılan, başka türlü anlatılması, anılması gereken...
30 Temmuz 1951 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Ali Sami Bey'in ölüm haberini 1. sayfadan ve 4. sayfada devam eden bir yazıyla okurlarına duyurur.
Klasik bir ölüm haberinin ötesinde bir yazıdır bu ve içinde hiç alışılmadık şöyle bir cümle geçer:
3
"Bütün hayatında ciddi bir karakter sahibi olarak fikir ve kanaatinin daima cesaretini taşımış, çok defa nikbete uğramış olmasına rağmen kimseye boyun eğmeyerek bütün hayat zorluklarını tek başına yenmeğe muavaffak olmuş pek kıymetli bir zattı..."
Rıdvan Dilmen'e üç soru, ardından kısa bir flood...
Dönemin Fenerbahçe Başkanı Şehzade Ömer Faruk Efendi, o General Harington'un Çay Partisi'ne niye katıldı?
Yoksa "dostluk maçı" mıydı?
"Destansı" anlattığınız "direniş maçı" kupası öznesinin çay partisine kim katılmadı?
2
Tevhîd-i Efkâr’ın 6 Ağustos 1923 tarihli haberine bakalım:
Baaşlık “Tarabya’da Dünkü Bahçe Eğlencesi”...
“Dün, General Harington tarafından Tarabya’da Summer Palace’ta (garden party) denilen bahçe eğlencesi tertip edilmiş ve bu eğlenceye Türk ve ecnebi olmak üzere..."
3
"beş yüz kişi davet olunmuştur”.
Habere göre bir İngiliz vapuru öğleden sonra
saat üçte misafirleri İstanbul’dan alıp Tarabya’ya götürmüş ve İngiliz sefaretinin yazlık sarayının kapısında General Harington ve eşi tarafından karşılanmışlardı.