Okul ve TV'lerde gizlenen gerçek M.Kemal Atatürk...
Kemalistler esasen M.Kemal hakkında hiçbir şey bilmezler. Okullarda "olmasaydın olmazdık" seansları, TV'lerde ise "Laiklik Cumhuriyet" edebiyatı.
Bu kadar...
Gelin, M.Kemal'i bir de dönemin temel kaynaklarından okuyalım:
.
Hatta M.Kemal’in, insanların arkasından konuşup hakaret ettiğini yazar:
“Bir akşam yanındaki hanıma sofrasındaki bir davetliyi göstererek:
– Bu adamın ne bayağı olduğunu bilemezsiniz, demişti.
Sonra fikrine daha da kuvvet vermek için:
.
– Hani çöp tenekesi vardır. Içine her türlü süprüntüler konur. Ne kadar boşaltsanız, dibinde yapışık bir şeyler kalır. Işte bu o şeylerdendir, sözlerini ilave etmişti.”[3]
***
M. Kemal bir gece Köşk’ün kapıcısı Sudanlı Nesip Efendi’yi Dolmabahçe Sarayı’ndaki meşhur içki
sofrasına davet eder. M.Kemal’in arkadaşları hep beraber Arap Nesip Efendi’ye bir oyun tertip edip eğlenmek isterler.Gerisini M.Kemal’in Kütüphanecisi Nuri Ulusu‘dan dinleyelim:
“Tertip edilen oyun şöyle olacaktı. Nesip Efendi’yi sofraya davet edecekler ve de sofraya oturarak
bir kadeh rakı içmesini söyleyeceklerdi. Tam sofraya otururken vazifeli bir kişi sandalyeyi arkasından çekecek ve Nesip Efendi halıya gömülecekti.Bu tertip üzerine Nesip Efendi’yi çağırdılar.Atatürk ‘Gel bakalım Nesip Efendi, otur bir tek rakı iç’ dediler. Belini büküp yerlere
kadar eğilen Nesip Efendi ‘Aman paşam teeddüp ederim oturamam’ dediyse de ısrarı üzerine oturmak üzere arkasına getirilen sandalyeye eğile eğile oturmak isteyen Nesip Efendi, kendini bir anda halının üstünde bacakları havada buluverdi.”[4]
80 yaşlarında biriyle eğlenmek!
Cumhuriyet’in 10. yılı kutlamaları münasebetiyle birkaç dostuyla birlikte Ziraat Bankası’nın Cumhuriyet Balosu’na katılan M. Kemal, vatandaşların kendisine soru ve isteklerini arzetmesinden sıkıldı. Hatta Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun sözlerine bakılırsa;
“gençliğin ihmal edildiğini” söyleyen bir Deniz Subayı’na kızdı ve sert bir şekilde ayağa kalkarak;
“Sus be adam, gençliğin sıkıntılarını ben de çok iyi biliyorum. Tek başıma, gençlerle tek tek konuşarak bu sıkıntıları çözemem.” dedi.[5]
*
Aydın Doğan’a ait “Doğan Kitap”tan
çıkan bu hatıratta yazdığına göre, M. Kemal, yakın dostu Fethi Okyar’ın arkasından şöyle hakaret etmiştir:
“Yahu şaşarım akl-ı perişanına bu ahmak adamın.”[6]
Okuyuculara soruyorum:
Yakın dostunun arkasından “ahmak adam” diyebilecek kaç kişi var aranızda?
3 Temmuz 1927’den ölümü olan 10 Kasım 1938’e kadar M. Kemal’in yanından hiç ayrılmayan ve bu müddet zarfında M. Kemal’e hizmet eden Cemal Granda‘dan da bir-iki anekdot dinleyelim:
“Ben böyle masayla uğraşırken
– ‘Yahu!..’ diye seslendi. Sandım ki sigara yakacak. Hemen koştum
davetliler geldiler. Salondaki koltukların hepsini dışarıya taşımıştım.Fakat koltuklar yetmemişti. En son Rukiye Hanım geldi.Koltuklar bitince aynı renkte olsun diye kırmızı Hereke kumaşından bir sandalye getirdim. Böylece takım bozulmamış oluyordu.Atatürk bunu görünce sordu:
– ‘Niye koltuk vermiyorsun?’
– ‘Koltuk bitti. Aynı desenden sandalyesini verdim.’
Atatürk sinirlenmişti:
– ‘Hayvan kafanı kullan, koltuk ver,’ dedi.
– ‘Aynı renk olsun diye sandalye getirmiştim efendim.’
Tekrar: ‘Hayvan kafanı kullan.’ dedi. Bu sözlere çok canım sıkıldı.
Gerçi arada sırada alışkanlıkla bu hitabı işitmiyor değildim. Nedense bu kez bana dokunmuştu. Koşa koşa yukarı çıktım. Kendimi tutamayıp başladım koca adam hüngür hüngür ağlamağa. Az sonra eski başyaver Cevat Abbas’la, ikinci yaver Naşit yanıma geldiler:
– ‘Niye ağlıyorsun?’
– ‘Hayvan dedi.’
– ‘Bize her gün **eşşoğlu eşek** diyor. Darılıyor muyuz? Ne var dediyse. Hayvan mı oldun hemen.’ (..)
Birkaç saat önce elimi smokinimin yeleğine takmış, hem ağlıyor, hem gidiyordum. Meğer görmüş benim gittiğimi. Oysa ben farkında bile değil sanıyordum.
–‘Paşam… Şey… ‘ diyecek oldum.
–‘Hayvansın,nereye gitsen yine hayvansın.’ dedi.
(Başka anekdot):
–‘Çelebi (Cemal Granda) Efendi, meyva getir.’ Yediğini unuttu sandığımdan mı ne,‘Yediniz efendim’ deyince kıyamet koptu.
–‘Hayvan,yediğimi sana mı sordum.Gene istiyorum”[9]
Soruyorum:
Size hizmet eden birine veya herhangi bir insana böyle bir muamelede bulunur musunuz?
Böyle bir şeyi onaylıyor musunuz?
Vicdanınız kabul ediyor mu?
Eğer iş yerinizde böyle bir muameleye maruz kalsaydınız eminim mahkemeye gidip “Mobbing” davası açardınız.
.
KAYNAKLAR:
[1] Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle Imtihanı, cild 3, Cumhuriyet Yayınları, Istanbul 1998, sayfa 10.
[2] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, cild 2, Dünya Yayınları, Istanbul 1958, sayfa 645. (Sansürsüz baskı).
[3] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, cild 2,...sayfa 354.
[4] Atatürk’ün Yanı Başında-Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Hatıraları, (Derleyen: M. Kemal Ulusu), Doğan Kitap, 5. Baskı, Istanbul Aralık 2008, sayfa 37.
[5] Atatürk’ün Yanı Başında-Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Hatıraları,...sayfa 198-200.
[6] Atatürk’ün Yanı Başında-Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Hatıraları,... sayfa 193.
[7] Hıfzı Topuz, Bana Atatürk’ü Anlattılar, 12. Baskı, Istanbul 2017,sayfa 137.
[8] ve [9] Cemal Granda, Atatürk’ün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları,1973, sayfa 166, 246-248.
.