2. Derindunyanın Teorisyenlerinden Sevgili Recep Özbay, son on günün görselleri üzerinden hareketle dedi ki: “Ahmet abi! Bu BAE’yi, Libya’da karşımız diktiler de... Niye BAE? Muhtemelen, BAE ve diğerlerinin arkasındaki güç: Binyılcılar!
3. Libya konusuna, bir de bu çerçeveden bakmak gerekmiyor mu? Ve Ateşkese rağmen, hala kısmi çatışmalar, coğrafyada devam ediyor. Bunun sonu Libya’nın bölünmesi mi? Ya da Libya’dan ötede, coğrafya sakinleşir mi?
4. Yoksa Libya; Afrika üzerine bina edilen, bir büyük kavganın ekranı görevini mi gösteriyor bize? Ve bu, nasıl bir kavga ve niye Afrika? Malum, ‘Amerika-Mısır Orduları arasında bir tatbikat yapıldı!’ dendi. Ama tatbikat, fotomontaj çıktı. Fotoşopçu Mısır’ın derdi ne?
5. Fotoşop Tatbikatın ardından; Rodos’dan başlayarak, Akdeniz’deki gerilimi boşaltmak istercesine; Amerika; bir uçak gemisi ve 12 savaş hücumbotunun katılacağı bir tatbikat düzenlemek üzere Akdeniz’e indi dendi.
6. Hem de Yunanistan ile bir tatbikat… Buradan ne çıkar, verilmek istenen mesaj ne? Mısır ile olan tatbikat, zaten fotomontaj; ciddiye alınmaz. Ama Yunanistan ile yapılacak olan tatbikatın anlama büyük gibi gelmiyor mu size?
7. Erdoğan; İtalya Başbakanı ile bir telefon konuşması daha yaptı; bu görüşmede, ne konuşulmuş olabilir? Ermenistan; Türkiye aleyhine, yeni bir cephe açma derdinde... De, arkasındaki Akıl, tam olarak kim ve biz, bu akıldan korkmalı mıyız?
8. Ahmet abi; malum Çin, Küreselcilerin merkezi konumunda. Bu arada; dendiğine göre, Yahudi Lordlar, Amerika’yı terk ediyor. Bu çerçevede; birçok proje, Çin’e kaçırılmış durumda. Bu bağlamda; Yahudi Dünyasında, son durum ne?
9. Şimdilerde; Amerika-Çin arasında görünen ‘Pasifik Savaşı’nın perde arkasında da esasında, Yüzyılcı-Binyılcı Savaşı olsa gerek; buna, ABD’deki savaşı da eklemek lazım...
10. Anlaşılan bu, iki cepheli Büyük Savaş; Binyılcıların ellerinden, her şeyleri, tamamen alınana kadar devam edecek mi desek? Bu panoramada; Türkiye’den n’aber? Yani ne durumdayız; iyi mi kötü mü?
11. Bundan sonrası için Erdoğan’ın ajandasında, neler var? Yani yakın zamanda; Ankara’nın yapacağı ne tür hamleler olacak? Rusya, her cephede karşımızda; bu nahoş durum, nereye kadar sürecek ve nasıl sonlanacak? Fransa da öyle… Fransızlarla nereye kadar koşacağız?
12. İngiltere, Ankara’yı destekliyor görüntüsü veriliyor. Bu ne kadar doğru? Amerika; zaten karışık; malum, iç savaş her geçen gün daha da harlanmakta. Bunun sonunda, Amerika; parçalanmaya gider mi? Giderse ne olur?
13. Yok, parçalanmaz ve Trump, Kasım Seçimlerini kazanırsa anlaşılan o ki Binyılcıları, o topraklardan süpürecek. Nereye süpürecek peki? Türkiye’nin, bu arada yapacağı büyük bir hamle olmalı diye düşünmekteyim… Mesela, Yüksek Ölçekli Sanayide bir sıçrama mümkün mü?
14. Malum; Savunma Sanayisindeki kısmi gelişmeye rağmen, kronik dışa bağımlılık devam ediyor. 2020-2050 Aralığındaki, 25 senelik geçiş dönemde Türkiye; Savunma Sanayisindeki temel bağımlılığını, en aza indirmeli.
15. Misal, Türkiye’nin, kendine has bir motoru olmalı değil mi? Belki de en büyük sorun, motor konusu… Ne dersin? Bilindiği gibi Ekonomi, sıcak paraya endeksli… Peki, bu endeks, nasıl kırılır?
17. Konumuza, şöyle başlayalım: Erdoğan, zaman zaman söyler ya: “Güçlülerin değil, haklıların dünyasında olmalıyız! Doğru bir tespit! Lakin “Güçlülerin Dünyası”nda geçersiz. Çünkü Dünyanın Hukuku, güç ile kuruluyor ne yazık ki.
18. Mesela... 1.Dünya Savaşı; İngiliz Hukukunun geçerli akçe olmasını sağladı, dünya yüzeyinde. 2. Dünya Savaşı ise Binyıl+Windsor Hukukunu (Ya da Hukuksuzluğunu) geçerli kıldı.
19. 21. Yüzyılın başında; Erdoğan'ın sözündeki gerçekliği hayata geçirmek isteyen Türk Aklı, bir şeye karar verdi: Haklılığı ispat için güçlenmeye! Bu nedenle Türkiye; insanlık adına, “Hem Güçlü ve hem de Haklı olmak” üzerine bina etti idealini.
20. Ve bir “Gerçek Dünya Hukuk”u kurmak için meydana çıktı. Bu sebeple Yüzyıl öncesinin “Türk İslam Hukuku”nu ya da “Pax Otomana”sını, “Yıkılış Süreci”nde düştüğü yerden güçlendirerek kaldırmak adına meydana çıkan bir Türkiye ile karşı karşıya dünya artık. Sırada Pax Türkiye var!
21. Bu anlamda Türkler; 1911 Yılında başlayan, “Düşüş Süreci”nin kötü hatıralarından sayılan adreslerden doğrulmaya başladılar: Yani 1911'de Osmanlı, İtalyanlara yenilmişti. Şimdi; Türkiye, o Libya'dan Zafer'le doğruluyor.
22. Ve Sevr Hukukunu yok etmek hatta “Lozan Hukuku”nu tamir etmek üzere koşuyor hedefe doğru. Bunun için bugünlerde Libya’da Türk Askeri… Hem de Türklere, 1911 Yenilgisini tattıran İtalyanları, “Zafer Katarı”nın kuyruğuna takmış olarak Libya’da.
23. Bundan sonra; Kafkasya'dan doğrulacak gibi gelişiyor olaylar.. Ve devam edecek hamleler ve Türkler, kendi Hukukukunun hem güçlü ve hem de haklıları olarak; Balkanlardan doğrulacak... Ortadoğu'dan doğrulacak... Ve Viyana'dan doğrulacak…
24. Muhtemelen kurulacak bir masaya, Haklıların Hakkını ve Hukukunu koyacak. Ondan sonra da “Nerede kalmıştık?” deyip Batıya doğru olan yolculuğuna, devam edecek İnşallah!
25. Türkiye'nin, Libya Zaferi'nin ilk adımı görüldüğünde bir anda her şey durdu durduruldu. Tıpkı; en son, Barış Pınarı Harekatı'nda olduğu gibi. Yani Anti Türkler; dost ya da düşman olarak görünsün, fark etmiyor...
26. Türkiye'nin karşısında yer alanlar; Türk Ordusunun, daha fazla Zafer biriktirmesini engelleyemedikleri an da Ateşkese sığınıp Harekatı durduruyorlar. Akabinde, başka bir cephe açıyorlar. Veya başka biriyle bir başka boyutta, farklı bir savaş başlatıyorlar.
27. Libya’da, Hafter’i öne süren arka plandakiler yenilince, Zafer yolculuğu durduruldu. Türkiye'nin karşısına, Mısır’ı çıkartmak için sahaya sürecekleri anlaşıldı. Yapılan hesap kitapla Mısır'ın, böyle bir karşılaşmada anlamsız kalacağı anlaşılınca…
28. Bizatihi, Rusya sürülmek istendi sahaya. Ancak Türk-Rus Savaşını, Libya’da yapmak İstemediler. “Ya Türkiye, Rusya'yı da yenerse!” Korkusuyla... Bu nedenle Kuzey Cephesini açtılar.
29. Bu anlamda; Ermenileri, Azerbaycan'a saldırtarak, Türkiye'yi kışkırttılar. Aynı anda; Yunanistan, Türkiye'nin burnunun dibinde yani Meis Adasında “Navteks” yani savaş durumu ilan etti.
30. Başta Yunan olmak üzere, “Kulağı Kesikler” zannediyorlardı ki Türkiye, burnunun dibindeki meseleyle alakadar olur. Ve Azerbaycan'ı görmezden gelir! Ama öyle olmadı. Türkiye; aynı anda, iki noktada birden, hamlenin zirvesini yaptı.
31. İşte bu nedenle dünyadaki Savaş ortamı, sessize alındı/durduruldu. Mola esnasında; Tatbikatlarla idare etme yoluna girdiler. Fakat Türkiye; tatbikatında, kralını yapacağını zaten “Mavi Vatan”ı sürekli kılarak, göstermişti.
32. Şimdi de her yerde; savaş ateşinin volümünü yükselti, tandırların harını artırdı. Yani Yunanistan'ın Teorik Navteks Bölgesinde, Pratik Navteks ilan etti. Ve bölgede;“Füze Tatbikatı” yapacağını, tüm dünyaya duyurdu. “Buradan uzak durun!” Uyarısıyla. #DevletimizinYanındayız
33. Şimdi, gelelim yukardaki mesajın şu cümlesine: “Amerikan-Mısır tatbikatı yapıldı dendi ama tatbikat, fotomontaj çıktı!” Aynı şekilde Yunanistan; Türk Navteksinin karşılığını vermek; Amerika ile Yunan Ordusunun tatbikatından söz etti.
34. Lakin Akdeniz'e geçen bir Amerikan uçak gemisi; Girit Adasının uzağından geçip Atlantik Okyanusu'na yöneldi. Yani tatbikat, tatbikat yok!
35. Hatta şöyle söyleyelim: Söz konusu uçak gemisi; Girit yakınlarından geçerken, kendisini selamlayan Yunan jetlerine, kendi jetlerini kaldırarak karşılık verdi. Yani bu minik Selamlaşma Seremonisi ile birlikte güya tatbikat bitti.
36. Bu esnada; üç Amerikan jetinin; Türkiye'nin “Mavi Vatan Tatbikatı”na katılmak için filodan ayrıldığı haberi verildi. Yani görünen o ki Amerika; Yunanistan ve Türkiye konusunda, nötr kalmak niyetinde. Çünkü… #MilliHesaplarBuradaDerindunya
37. Yukarıda; Savaş, sessiz sürecine girdi dedik ya! Aslında, bunun nedeni; Amerikan savaş sahasında, Kasım Seçimleri olarak yaşananların, Yüzyıl-Binyıl Savaşı'nın, belki de en büyük Muharebesi diyebileceğimiz kapışmalarının belirsizliği olarak oknabilir.
38. Yani Amerikan Seçimleri bitinceye kadar; dünyada, olağanüstü ya da mevcut Statükoyu değiştirecek hamlelere müsaade etmiyor Galler Masasındaki Akıl. Uzun lafın kısası... Üç ay kadar bir süreçte, Dünya Siyaseti, askeri sahada stabil olmak durumunda.
39. Ancak bu süreç içerisinde taraflar, “Diplomasi Oyunları” oynayabilirler. Sadece, bu kadarına müsaade var!
Nasıl ki Amerika'da; Binyıl ve Yüzyıl Savaşı'nın Seçim görünümlü Muharebesi devam ediyorsa… Aynı şekilde; Çin'de de bu savaşın, bir başka ve ifadesi faal durumda.
40. Bu faaliyet; bazen virüs, bazen Ticaret Kapışmaları şeklinde kendisini gösteriyor. Ve bağlı olarak; taraflar, bir başka cephe daha açtılar dünya genelinde! Nasıl mı? Birbirlerinin; dişe dokunur adamlarını, suikastla indirmeye başladılar!
41. Amerika ve Çin... Dünya Küresel Sermayesini döndüren/idare eden/elinde bulunduran Yahudi Kökenli Kriptolar; Binyılcılığın, Küresel Para Departmanını oluşturuyordu.
42. Bunlar; 2.Dünya Savaşı'ndan sonra; Amerikan merkezli Dünyanın Ticari/Endüstriyel, daha sonra de Dijital manada “Ulusüstü Şirketler”ini kurdular. Çünkü Amerikan Devleti adına Binyılcılar; Windsor Kralıyla 75 Yıllık bir “İşletme Anlaşması” imzalamışlardı.
43. Bu anlaşma; 2025 yılında bitmek üzere, süreliydi. Bu nedenle Binyılcı Ulusüstü Şirketler; 2000 Yılına yedi kala, kendilerine bir “Yeni Amerikan Kozası” örneklemek için Çin’e göçtüler. Hem de bir darbe marifetiyle Tiananmen Darbesiyle...
44. Ve şirketlerinin ikinci merkezlerini; 1997'de Bağımsızlıklaşarak, Çin'in, bir bakıma Vassalı sayılan Hong Kong'a taşıdılar. Çin Ülkesinin ve Çin Komünizminin gizli sahibi olan Windsorlardan izinsiz olarak yapılan bir göçtü bu.
45. İşte; Kraliçe, bundan hoşlanmadı. Ve göçten dört sene sonra; İkiz Kulelerle birlikte, Binyıl-Yüzyıl Savaşı başladı, malum!
46. En son; “2 Yahudi”den “1 Yahudi” çıkartıp Aşkenaz+Sefarat Ortaklığı eliyle İsrail'de, yeni bir yönetim kurmak düşüncesiyle yola çıkan bir akıl var: Galler Masası… Masa; Aşkenaz ve Seferatları, masaya davet etmişti; tarafları, anlaştırırmak için.
47. Ancak anlaşma sağlanamadı. “2 Yahudi” Masadan ve Hanedanlar Konseyi'nden koptu. Şimdi; kendilerine, yeni adresler ve yeni ortaklar aramak üzere, harıl harıl çalışıyorlar. Zaten; bu ayrılış nedeniyle İsrail'de, Netenyahu Protestoları başladı. Telaviv’de sokaklar yanıyor.
48. Bu arada; galiba Seferadlar, kendilerine sığınacak bir yer buldular. Fakat Aşkenazlar sıkıntıda.
Konuyu ayrıca yazdık, koşuruz da İnşallah!
49. Amerikan Seçimlerinin; Yüzyılcılar lehine sonuçlanma ihtimali, “1 Puan” önde diye tahmin edelim. Yani yüzde 49'a 51 demek için argüman çok.
50. Bu nedenle Kripto Tefecilerin; Amerika'daki Ulusüstü Şirketlerinin ana karargahları, Yüzyılcıların gözetiminde işletiliyor; birkaç aydan beri. Lakin her an, Amerikan Cumhuriyetçileri adına, sokaklara inen “Federal Güvenlik Ordusu” el koyabilir sözkonusu merkezlere.
51. Bu nedenle yaklaşık, bir aydan beri Şirketler; zaten, oralardan çekiliyordu. Fakat Çin’e gittikleri de söylenemez. Şimdilik; dünyanın, “3. Sınıf Ülkeleri”nde sayısız Merkez oluşturularak, gizli bir Networkle rutin işlemlerine devam etme niyetindeler.
52. Tabii ki özellikle Dijital Firmalar, “Çok Merkezlilik Dönemi”ne geçmek üzere, alt adreslerde, ayrı ayrı antlaşmalar yapıyorlar. Bir bakıma; güvenilir “Binyıl Acentaları”na geçici yetki devirleri yaparak, “Uyku Dönemi”ne girmek niyetindeler.
53. Bu anlamda; söz konusu toplantılara, Türkiye'deki Binyılcı Şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı söyleniyor. Zaten; yukarıda sözünü ettiğimiz suikastlar, biraz da bu “Üçüncü Dünya Binyılcı Temsilciler”le ilgili olsa gerek...
54. İngiliz Gizli Servisi MI6 ve uzantısı olan çeşitli Gizli Servislerin, bu anlamda mermileri, namluya sürdüklerini söyleyebiliriz. Yani “2. Ve 3. Sınıf Ülkeler”deki Binyılcı Patronlar, diken üstünde! Kiminle nasıl çalışacaklarını bilmez durumdalar.
55. Bir çoğunun “İkili Oynama” niyeti sezinlenmekte. Ya da ikili oyuna zorlandıkları hissediliyor… Pek çoğunun; tehdit, şantaj ve suikastlerle olmazsa şirket satışları ya da iflaslarla piyasadan çekilecekleri bir döneme girdikleri biliniyor.
***
56. “Bu aralıkta, Türkiye'nin aklında ne var?” Sualinin karşılığı olarak denilebilir ki “Anladığımız kadarıyla Türkiye, Ayasofya hamlesiyle periferisinde, geniş bir taraftar kitlesi oluşturmuş durumda.” Ankara; bu kazanımını, Askeri Üslerini çoğaltarak gösteriyor bugünlerde.
57. Son bir hafta içerisinde, ajanslara yansıyan malumata göre; Nijer ve Umman'da,birer askeri üs çalışması başlamış durumda. Bu arada; Arnavutluk’la ciddi manada bir Askeri Savunma Stratejik İşbirliği Anlaşması imzalandı ve belge, Arnavut Meclisi'nde, oybirliği ile kabul edildi.
58. Azerbaycan’la ilişkiler, müttefikliğin ötesinde bir noktaya doğru koşmakta. Ağustosun ilk on gününde; Türk ve Baycan Ordusu, ortak tatbikat için Eemenistan sınırına yığınak yaptı ve oyununa başladı.
59. Bu bağlamda; Türk Ordusu, Nahçıvan'a girdi bile.
Yakında, bunlara benzer “Türkiye Atakları”yla karşılaşmamız olası.
***
60. Kanaatimizce… Bu arada; Türkiye, en büyük atağını Malta üzerinden yaptı. Konuya dair, daha evvel Twitter'da kısaca, söz etmiştik.
61. Belki hatırlayanlarınız olacaktır; bir buçuk yıl kadar önce; Türkiye'ye, Binyılcılar adına elçi olarak geldiği iddia edilen Malta Şövalyeleri Devleti'nin Cumhurbaşkanının ortaklık teklifine, o vakitler Ankara, soğuk bakmıştı.
62. Ancak Galler Masasının; Ankara konusundaki dışlayıcı tavrının, Erdoğan tarafından hiç de hoşnut karşılanmadığını biliyoruz. Bu anlamda; Türkiye, Malta ile çok ciddi bir Stratejik Anlaşmanın altyapısını, Libya’da kuracağını gösterdi.
63.Temmuz ayının bitimine üç kala, Malta Güvenlik Bakanı, Ankara'daydı. Aynı gün; İtalya’yla da bir görüşme yapıldı, bu bağlamda. Böylece Türkiye,İtalya ve Malta'nın; Libya ve Akdeniz konusunda, aynı tezin etrafında halkalandığının ilanı dünyaya duyuruldu. Bizce, önemli olan bu!
64. Peki; “Bu gelişme neden önemli?” Sorusunun cevabı olarak diyebiliriz ki… Malta, bir Şövalye Devleti… Dolayısıyla Binyılcıların birkaç üssünden biri esasında…
65. Yani Avrupa Binyılcılığının Merkezi olan Fransa'nın; Türkiye karşısında yer almasını, Avrupa Binyılcılığının ikinci biraderi diyebileceğimiz Malta, reddettiğini açıklamış durumda. Yani Türkiye; Avrupa Binyılcılığını, tam da orta yerden, ikiye çatlatmış görünüyor.
66. Bu çatlak; Almanların Berlin Masasında, “Amerikan ve Avrupa Binyılcılığı”nı birleştirme planını çelmek üzere atılmış bir adım sayılmalı kanısındayız.
67. Haçlı Seferleri'nin Şövalye Tarikatlarından biri, Kripto Fransızların kurduğu Tapınak Şövalyeleriydi. Bu tarzın birincisi ise bizzat Devrin Papasının, İtalyanlardan müteşekkil olarak oluşturduğu, o zamanki adıyla Hospitalyenler/Hastaneci Şövalye Tarikatıydı.
68. Üçüncü Şövalye Tarikatı ise Töton Şövalyeleri olarak yer tuttu, Haçlılar arasında ve Seferlere etki etti. Hospitalyenler/Hastanecilerin diğer adı Saint Jean Şövalyeleriydi.
69. Seferleden sonra; Rodos’u mekan tuttukları için Rodos Şövalye Tarikatı; Rodos’un, Osmanlılarca Fethinden sonra da yerleştikleri Malta Adasından ötürü, Malta Şövalyeleri olarak anıldılar. Şimdi…
70. 2020 Temmuz’unun sonunda Türkiye, Malta Şövalyeleri ile yaptığı el sıkışmayla birlikte; “Binyılcı Şövalye Dünyası”nı ortadan ayırarak, Tapınak Şövalyelerini, Biraderleriyle karşı karşıya getirmiş görünüyor.
71. Bu durumda, şu merak konusu; Töton Şövalyeleri, hangi cepheyi tercih edecek? Ona bakacağız. Bu arada; Malta Şövalyelerinin, Kutsal Roma German’ı temsil ettiğini söyleyelim.
72. Töton Şövalyeleri, Almanya’yı; Binyılcılığın Kökenini oluşturan Kripto Fransız Lordlarından köklenen Tapınak Şövalyelerininse İsviçre’yle bağlarına vurgu yapıp bağlatılı olarak, Papanın Muhafızlığını yapmakta olduklarını da kayda geçelim.
73. Konuyu, daha geniş olarak ele alma niyetimizi söyleyerek devam edelim…
74. Eğer, bu ayrılık da Alman Töton Şövalye Aklı, “Kutsal Roma Cermen İmparatorluğunun Patronu” olmaktan ötürü, Maltalı Hospital/Hastaneci/Sein Jean ya da Rodos Şövalyelerinin yanında yer alırsa Türkiye, Avrupa Birliği'nde de bir, temel çatlağı tetiklemiş olacak.
75. Bu durumda; Galler Masası, Kraliçe’nin kurduğu “Maviler Koalisyonu”nu, yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir.
76. Görüldüğü gibi Türkiye'nin, bu alemdeki atakları; Sıcak Cephelerin yanı sıra, “Derinler”de de devam ediyor. Derinler demişken; bir daha hatırlatalım: Ayasofya’nın aslına rücu ederek, yeniden Cami olması, “Derin Bizans’ın “Konstantin Tarikatı”nı işlevsiz hale getirmiş durumda.
77. Yani “Bizans İmparatorluğu”nu yeniden diriltmek adına Ayasofya’ya haç dikmekle görevli, 400 Yaşındaki Kutsal Konstantin Tarikatı ve bağlı olarak, günümüzde “Bizans İmparatoru” olmak üzere, .........................
78. “Hanedan Mahkemeleri”nde davalar açan “Angelus Prensi” ve “Paleolog Prensi”nin hevesleri kursaklarında kalmış oldu. Zira onları; hem Papa ve hem de İtalyan Devleti, terk etmiş görünüyor. Bakmayın siz, Ayasofya konusunda Papa’nın “Üzgünüm!” dediğine; sevinmiş bile olabilir.
79. Çünkü korkulu rüyası diyebileceğimiz, Fener Rum Patriği’nin “Ekümeniklik” ideali, ilelebet Tarihe gömülmüş durumda. Yani en büyük rakibi öldü Papa’nın.
Bu çerçeveden olmak üzere; bir sevinen daha var:
80. Rus Ortodoks Kilisesi… Çünkü Fener Rum Patriği’nin “Ekümeniklik” ideali, bundan böyle Moskova Metropolitine kaldı; niye sevinmesin ki?! Bununla aynı sebepten ötürü, Yunanistan kilisesine de “Ekümenik Güneş” doğmuş olmakta.
81. Tek üzülen ise Yunanistan Devleti… “Ham Hayal: Bizans ya da Konsnstantinopolis dedikleri İstanbul hülyası, bir kabusla sonlanmış oldu! Bu çerçevede; Moskofların, Korkunç İvan’dan kalma “Çargrad/Çarın Şehri İstanbul İdeali” de bitti diyemeyeceğiz.
82. Ama bir başka dosyanın konusu oldu dememiz mümkün: Avrasya İdealinin... Bir bakıma, Milli Moskoflar adına Vladimir Putin ve Aleksander Dugin’e, ideali resetleme ve modernize etmenin yolu açıldı yani Çargrad değil, Vladimirgrad, olmadı Putingrad!
83. Dikkatinizi çekmedi mi?
Libya ve Baycan’da kılıç kılıca gelmiş olan Putin’in adamları, Ayasofya’nın açılışının ertesinde, İstanbul’daydı ve “Türk-Rus Heyetleri Arası Görüşmeler”e başlandı.
84. Bir çerçeve antlaşmasında mutabık kalındı ve görüşmelerin Moskova’da devam edeceği konusunda anlaşıldı.
Niyekine?
85. Efendim… Amerikan Seçimlerine, üç ay kala; sıcak cephelerin mola vermesi, “Derin Cephe”lerde yoğunlaşmış olan Türkiye'nin, işini kolaylaştıracaktır diye düşünüyoruz.
86. Bu anlamda Ankara’nın; 2020 Eylül'üne doğru, “Türk Siyaset Oyunu”nun, dünya genelinde oynanan tek oyun olma ihtimali yönünde hızla hedefine doğru koştuğunu söyleyebiliriz.
87. Son bir husus olarak; yeniden, Libya'ya ve Libya bağlamında, Mısır'a dönelim.
Amerikan Binyılcılığının; Ortadoğu'daki Kasası: Emirlikler ve Suudi…
Fitnecisi Fransa…
Tetikçisi de Mısır olmuş durumda.
88. Bu nedenle Türkiye'nin; Libya'daki başarıları karşısında, Tetikçiye “Haydi koçum!” dediler. Bunun üzerine Sisi, Orduya hazır ol emrini verdi. Akabinde; Mısır Meclisi'nden Libya Tezkeresini geçirdi.
89. Lakin İnternet site ve platformlarından izlediğimiz kadarıyla Mısır halkı, Türklerle savaşmaya “Hayır!” noktasında, bir Milli Mutabakat sağlamış görünüyor. Bu mutabakatın için için büyüyeceği; teoriden, pratiğe çıkacağını düşünüyoruz.
90. Zira Mısır’ın Mazlum Halkı da Türklerin, kendilerini kurtarmak üzere sınırlarına dayandığını görüyor olmanın, dayanılmaz cazibesine kapılmış durumda!
91. Bugün yarın; “Nerede kaldın Ey Osmanlı? Mısır, senin eski vilayetin değil miydi? Hadi gel kurtar tebanı..”. diyen imdat çığlıklarının ayyuka çıkacağını duyacağız. Teneke Madalyalı Sisi, bu Muhalefete dayanamaz kanaatimizce.
92. Dememiz o ki…
Mısır'ın 15 Temmuz'u, şekillenmeye başladı.
Elhamdülillah!
Hemen söyleyelim:
93. Mısır düşerse, Suudi ve Emirlikler dayanamaz; çünkü “Sisi Binyıl Devşirmeciliği”nin yerini alacak olan “Yeni Mısır İdaresi”nin, etrafında “Türk Danışmanlar”nın olması, “Kılıç Hakkı” gibi bir şey anlama gelecektir.
94. İşte, o zaman; Sisi’nin Meclisinden geçen, “Libya’ya Müdahale Tezkeresi” işe yarar ve Mısırlılar, Doğu Libya’daki işgali kaldırır. Ve Türkler, Libyalılar ve Mısırlılar kucaklaşır. Bu bağlamda; şunu kayda geçelim:
95. Türkiye, Kafkasya Cephesi’ni açılmadan kapatma konusunda ısrracı ve bu konuda, Putini zorlamakta/zorlayacak! Çünkü Ankara için önemli olan Akdeniz ve Libya üzerinden Afrika…
96. Yukarıda sözü geçen, “Nijer’de “Türk Askeri Üssü” konusu, Ankara’nı aklının “Fizan’dan Öteye” atlamak olduğunu göstermekte bize. Malum; Nijer, Libya’nın güney komşusu…
97. Kendilerini Türkmen sayan ve bölgedeki yedi ülkenin çöllerine yayılmış olan Tuareg Coğrafyası’nın da merkezi durumunda. Türkiye’nin, Sahra ve Sahraaltı Afrikasındaki ezeli müttefikleri olduklarını söyleyen Tuaregler, Ankara ile irtibata geçmiş durumdalar.
98. Yanlış hatırlamıyorsak; “Çeribaşı” diyebileceğimiz öndeleri de Osman Ağa olup Ağamız, Türk Bayraklarıyla süslü çadırında, bir “Yörük Beyi” gibi oturuyor. Kadınların değil, erkeklerin peçe taktığı Tuaregler; “Yıldırım Beyazıd'ın torunları” olmakla öğünüyorlar.
99. Osmanlı'nın en uzak ve sürgün bölgesi Libya-Fizan'ın güneyinde yer alan Nijer’de, Osmanlı kültür izlerini sürdüre gelen Tuareg Halkının başkenti, Sahra Çölü'nün ortasındaki Agadez ya da İstanbulewa...
100. MİT’in yeni “Operasyon Alanı”nın, İstanbulewa merkezli “Sınırsız Tuareg Çölü” olduğuna dair duyumlarımız var.
101. Bir süreden beri kardeş Tuareglere sahip ve mukayyet olan Türkiye, Fransızların kurduğu ve bölgedeki 15 ülkenin dahil olduğu “EKOVAS” olarak bilinen “Batı Afrika Ekonomik Topluluğu”a sızmış olmalı. Ki, ECOVAS’ın merkezi Senegal, Türkiye ile yakın ilişkileri olan bir ülke.
102. Trabzonda çay ve fındık toplayan Bilali talebelerin ülkesi olan “Türkiye Dostu Senegal” ECOVAS’ta Fransa’ya bayrak açmış durumda. ECOVAS Örgütünün hedefleri arasında ticari bölgeler, gümrük birlikleri, ortak piyasa ve merkez bankası ve ortak bir para birimi oluşturulması...
103. Bu anlamda; Türkiye, “Dijital Lira”yı bu örgüt üzerinden hayata geçirebilir, diyelim.
104. Ve ekleyelim: O bölgede olup bitenleri fakire ulaştıran, Derindunyanın kardeşlerinden Afrika Diplomatik Örgütünün Türkiye Temsilcisi olan Sevgili Mustafa Keçilioğlu… Bu anlamda, Sevgili Mustafa’ya müteşekkiriz.
***
105. Konuyu bitirirken; bir son not olarak diyelim ki… Burada anlatılanlar girizgah olsun! Konuyu devam ettireceğiz! Çünkü Sevgili Recep, yukarıda öyle bir mesaj yolladı ki fakire…
106. Her cümlesinden bir makale ve konuşma konusu çıkartmak mümkün. Biraz uzun tutulsa; orta karar bir kitap bile olabilir! Canı sağ olsun kardeşimin!
107. Diyelim ve konuyu noktalayalım! Ve her zaman olduğu gibi… Biz fakir, yine siz büyüklere, bir Pinokyo Masalı daha anlattık. Lakin işin hakikatini Aliyim Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle…
***
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1... 5 Kasım'ın Dünyadaki Zirve Etkisi
Barışın Savaşçısı Rolünü Üstlenen
ERDOĞAN NİÇİN BREZİLYA'DA?
Avro-Güney Amerika’nın Startı
Ahmet Yozgat
2. Bugün 18 Kasım 2024… Derindünya yorumcularından sevgili Ali Uyanık, konuya dair diyor ki: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18-19 Kasım'da Rio de Janeiro'da düzenlenecek 19'uncu G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere Brezilya'yı ziyaret edecek. ABD seçimleri ile birlikte Erdoğan'ın muazzam diplomasisi: Türk Dünyası (Asya) Macaristan (Avrupa) Suudi Arabistan (Arap Yarımadası) Azerbaycan (Asya) Brezilya (Güney Amerika)” AvroBabil ve AvroMısır nüfuz alanlarını içine alacak şekilde bir ziyaret silsilesi. Şimdi de Brezilya ziyareti ile AvroAfrika'yı arkadan dolanacak şekilde bir hamle aynı zamanda ise Güney Amerika içinde yeni bir pencere açılıyor. O coğrafyada zaten, Venezuela ile çok iyi bir diploması güdülüyor.
3. Aynı zamanda o bölgede Bolivya da var. Bolivya'nın bir özelliği de kendi 15 Temmuz’unu yaşayan ülkelerden olması. Hatırlarsanız, 2024 yılı içerisinde, bu ülkede bir Darbe girişimi oldu. Başkaldırı girişimi hâlindeyken Devlet başkanı, halkı sokağa çağırdı ve halk, Darbeyi önledi. Böylece, Hanif Muhammedî Anadolulu Türkler, ta Anadolu'dan uzanıp Güney Amerika'ya ilham olarak, eski nesil askeri Darbeyi sonlandırdı. Bakalım; Erdoğan, bu Buenos Aires’te de bir masa kurup kimleri ağırlayacak. Merakla bekliyorum.
1 AK Parti Kim Kurdu?
Erdoğan’ı Kim Atadı?
ERDOĞAN, DEVLERE KAFA TUTAN BİR ŞÖVALYE Mİ?
Ahmet YOZGAT
2. Bugün 29 Ekim 2024... Efendim cumhuriyetimiz hayırlara vesile olsun. Epey bir zamandan beri X.twitter'da makale yayınlamıyoruz. Bugün bir başlangıç yapalım istedik. Buyurun o halde…
2. Derindünya’nın sadık kardeşlerinden sevgili Mustafa Kemal KURT: Ahmet abi, Ak Partiyi de Küreselci ABD kurdu, öncekileri kurduğu gibi. Peki Sn. Erdoğan, bu yapıya sızdı mı? Ve kurucu yol arkadaşlarının her birini, makam verip diskalifiye etti. Yoksa süreç içerisinde, ipi dışarıda olmayan Erdoğan’ı; Devlet, kendi adına sahada iş yapması için mi bıraktı?” Bu mevzuda, bir kardeşimiz de şöyle diyor: “Ak Partiyi kurmayı planlayan Küreselci Akıl, başına geçecek adamı da belirlemiştir diye düşünüyorum. Parti de başı da belliydi. Fakat sonradan parti de lideri de makamından gönderilemedi? Ne olduysa ondan sonra oldu.”
**
9. Dolayısıyla gemiyi merkeze alan bu bölge için İnsanlığın Anavatanı demek lazım. İnsanlık, ilk anavatanında, hazreti Nuh’un üç oğlu üzerinden türedi. İlk babalarsa Yafes, Sam ve Ham’dı…
Başlangıç için rivayet böyle.
10. Bununla birlikte, Gemiyle gelen 80 İnanmış adam iddiası da var hatta bu sayının 200 olduğu da söylenmekte. Her neyse! Neticede insanlığın yeni nesli, böyle doğdu. Günümüze kadar gelen tüm kavimlerin ilk tohumu, bundan ibaret.
2. Bugün, 26 Ağustos 2023…
Konumuza, dün kaldığımız noktadan başlayalım.
Demiştik ki… Binyılcıların uhdesindeki Medeniyet tasavvurundan, Yüzyılcıların pay alıp almaması konusunda, anlaşmaları ya da anlaşamamaları, Ortak Masanın temel sorunu olarak duruyor.
3. Çünkü ortak bir Medeniyette, elbette dümenin, Binyılcılarda olacağı biliniyor. Çünkü Dijitalizm’in bundan ötesinin şifreleri, onların kasasında saklı. İşte bu ihtimal, Yüzyılcılar adına İngilizleri kara kara düşündürüyor.
58. Yani Erdoğan, kısmi bir iktidar sahibi olarak; sadece, Dış Politika ve Devlet ölçeğinde, belediye hizmetlerinden sorumlu durumunda oldu Türkiye. Bu bir...
Ve iki yapılı Hükümet…
59. İkili Hükümet bağlamda, Seçim sonrasında kurulan veya kurdurulan Yürütme Organı, saklı İngiliz IMF’si ve gizli Amerikan IMF’sinin adı konmamış ortaklığındaki Ekonomik uygulamayla bir süreden beri fiiliyatta.
Tanrının Mirası Ne? 3
Mülk, Tebaa ve Bilgi
TANRININ MİRASÇILARI KİM?
Ve Neo Paylaşım Savaşları
Ahmet YOZGAT
#TanrısalMiras #PaylaşımSavaşları
#Trump #Erdoğan #Putin #ŞiJinping
#Kraliçe #William #Charles
#Mülk #Tebaa #Bilgi
#GıdaSavaşı #SuSavaşı
#HanedanSavaşları #PinokyoTarihi
21. İşte, bu durum, sorun oldu ve Kraliçe Doktrinini, yumuşak karnından yaraladı.
22. . Çünkü böylesine girift ve iç içe geçmiş; 2+1 Tanrı, 12 Hanedan, İki Amerika ve Birleşik Üç İngiltere aralığında yapılmak zorunda olan “Son Paylaşım Savaşı” halen kördüğüm halinde.