Felsefe ve bilimin öncüsü olarak adlandırılan Thales ve kadın:
Hermippos “Yaşamlar” adlı eserinde kimilerinin Sokrates hakkında söyledikleri şeyi ona yakıştırır. Nitekim, dediklerine göre, üç nedenden ötürü Talih’e minnet
Kypselos’un oğlu Periandros Korinthosludur, Heraklesoğullarının soyundandır. Melissa adını verdiği Lyside ile evlendi. Periandros’un bu kadından Kypselos ve Lykophron adında iki oğlu oldu: Küçüğü akıllı, büyüğü aptaldı. Daha
sonra, bir öfke anında, cariyelerinin iftiralarına kanıp (sonradan onları diri diri yaktırmıştır) hamile karısını, tabureyle vurarak ya da tekmeleyerek öldürdü.
Yunan Felsefesinin kurucularından olan Sokrates ve kadın:
Aristoteles onun iki kadınla evlendiğini söyler. Kimileri ilk olarak Myrto ile evlendiğini söylerler, kimileri de, ki aralarında Satyros ile Rodoslu Hieronymos da
Antik Yunan filozofu ve matematikçisi Zenon ve kadın:
Oğlanlarla pek ilişki kurmazdı, kadın düşmanı görünmemek için bir iki kez küçük bir köle kızla birlikte oldu; Persaios ile aynı evde oturuyordu: Bir gün Persaios ona
küçük bir flütçü kız getirince, onu tuttuğu gibi Persaios’a götürdü. Dediklerine göre, her duruma kolayca uyum sağlarmış; öyle ki kral Antigonos onunla cümbüş yapar, kitharacı Aristokles’in evinde cümbüşe onunla birlikte
1) Belgeleriyle Atatürk döneminde Hacca gitmenin yasaklanması..
Atatürk döneminde hacca gitmek yasaktı. 1947’ye kadar yani onun ölümünden ancak 9 yıl sonra ilk kafile hacca gidebildi.
9 eylül 1947 tarihli Cumhuriyet gastesi, Hacca giden ILK kafileyi böyle duyurmuştu. Kemalist⏩
2) devrimbaz Prof. Dr. Neşet Çağatay bile bunu itiraf etmektedir. Çağatay’a göre, hacca gidilmesine izin verilmesi, Imam Hatip okullarının açılması, okullarda din dersi verilmesi; çok partili sisteme geçildikten sonra halktan oy alabilmek için Kemalist rejimin verdiği⏩
3) tavizlerdi.
“CHP Kadın Kolları” tarafından 2005’de yayınlanan ve yayın hakları CHP’ye ait olan “Cumhuriyeti Kuşatanlar” isimli kitapta, çok partili hayata geçişten sonra halktan oy alabilmek için verilen tavizlerden şikayet edilmekte ve 30.sayfada⏩
1) Sultan II. Abdülhamid Han için "Kıbrıs'ı ingilizlere sattı" diyen utanmazlara belgeli cevap..
Tarihlere dikkat… Sultan II. Abdülhamid Han "31 Ağustos 1876"da tahta çıktı. Aradan çok geçmeden "1877"de ise 93 Harbi denilen Osmanlı-Rus harbi başladı. Sultan⏩
2) II. Abdülhamid’in karşı olmasına rağmen kemalistlerin iftihar ettikleri mason Mithat Paşa ve avenesinin ısrarlarıyla harbe girildi. Bu mason güruh, Sultan Abdülaziz'i katledip yerine kendileri gibi mason olan Beşinci Murad'ı Padişah yaptılar, fakat onun akli dengesini⏩
3) kaybetmesi üzerine Sultan II. Abdülhamid'i tahta geçirmek mecburiyetinde kaldılar. Yani o tarihte henüz ipler Sultan'ın elinde değildi.
Her ne kadar Sultan II. Abdülhamid Han devri 33 yıl sürmüş olsa da, 3 yılı (1876-1878 ve 1908-1909) Meşrutiyettir. Yani Padişah⏩
1) RT ettiğim bu yazı zincirindeki ifadelerimi "mübalağalı" bulanlar olabilir. O halde delillerimi zikredeyim.
Diyanet işleri eski Başkanı ve Devlet eski Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, 2013 yılında neşredilen hatıralarında, Sünnet-Hadis inkarcısı Yaşar Nuri Öztürk’ün 5⏩
2) akademisyenle ortaklaşa hazırladığı “Islam Gerçeği” isimli kitabın, 12 Eylül askeri darbesinin mahsullerinden olan “YÖK”ün verdiği bir talimat ile Ankara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi yayınları arasından çıktığını yazdı.
Yazıcıoğlu hatıralarında, “28 Şubat Ürünü Iki Konu”⏩
3) başlığı altında o günlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bir gün dönemin Ankara Üniversitesi Rektörü arayarak YÖK’ten bir yazı aldığını, bir kısım akademisyenler tarafından hazırlanan ‘Islam Gerçeği’ adlı kitabın fakültemizce basılmasının talep edildiğini söyledi; bir⏩
1) Yeni Proje: Laikliğin miadı doldu, "Meal Müslümanlığı" verelim..
Hz.Peygamber'in sav. sünnetini inkar, ulusal boyutta kemalizmin, küresel boyutta ise siyonizmin bir projesidir. Kemalizm, güçlü iken Ehl-i Sünnet'e açıkca cephe alarak medrese ve tekkeleri kapatmış, alimleri⏩
2) asıp kesmiştir.
Bugün kemalizm ideolojisinin Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu kadar gücü yok. Gücünü büyük ölçüde kaybetmiş vaziyette. Bu sebeple açıkça Ehl-i Sünnet’e cephe alamıyor. Tıpkı Hz. Peygamber sav. döneminde güçsüz kalan müşriklerin Medine’ye gelerek⏩
3) “münafıklık” yaptıkları gibi, bugün de bazı kimseler "Meal müslümanlığı" adı altında müslümanları Ehl-i Sünnet’ten yani Islam’ın ana yolundan ayırarak güçsüz bırakmanın gayreti içerisinde.
Islami bir hayat sürmek istemeyen ve fakat kendilerinin de müslüman olmadığının⏩
1) Deve idrarı hadisi uydurma değil, adeta bir Mucizedir...
Hadis-i şerif inkarcılarının kendi tezlerini delillendirmek gayesiyle ve “çok bilmiş” bir edayla yaptıkları ilk iş; uydurulmuş olduğunu zannettikleri hadislerin bir listesini hazırlayıp muhatabını akıllarınca ⏩
2) “etkisiz” hale getirmektir. Bu listenin başına umumiyetle “deve sidiği hadisi” dedikleri rivayeti koyarlar. Halbuki bu şekilde önümüze getirilen birçok hadis-i şerifin aslında uydurma olmadığını gerek ayetlerle ve gerekse mantıki izahlarla defalarca delillendirmiştik. Bu⏩
3) yazıda ise hadis inkarcısı cahillerin “en etkili silahı” olarak gördükleri “deve sidiği” hadisini masaya yatıracağız. Bakalım onların iddia ettikleri gibi uydurma ve akla ziyan bir rivayet miymiş göreceğiz…
Evvela hadisin bir versiyonunu özetleyerek buraya alalım:⏩