Değerli arkadaşlarım;
Uzunca süredir takipleştiğim dostlar beni az çok tanır.
Zor durumdaki insanlar karşısında kayıtsız kalamıyorum.
Burada ( tweter ) tanışıp gerçekliğine ikna olduğum bir kaç arkadaşımız var çaresizlikten çırpınan; ama sesini duyuramayan!
Kendisi her yolu denemiş iş bulmak; destek almak için ama bir sonuca ulaşamamış.
Belediyede çalışıyorken; kullandığı belediyeye ait aracın deposundan gizlice benzin almak isteyen müdürlerinin emrini yerine getirmedi diye işten atılmış.
1 "Evren sayılardan ibarettir" diyen Pisagor'dan bu yana, insanoğlu rakamlar arasındaki şaşırtıcı tesadüflerden rahatlatıcı anlamlar çıkarmayı başardı. Kutsal kitaplardaki kutsal sayılan rakamların yanı sıra şeytana atfedilen uğursuz sayılar da hayatımızda yer aldı.
Bunun da ötesinde rakamlara dayanan tesadüf efsaneleri yaratıldı. Önce efsanelere bir göz atalım.
2 Rakam efsaneleri - (11 Eylül): New York City - 11 harf, Afganistan - 11 harf, Ramsin Yuseb (1993'te İkiz Kuleleri tehdit eden teroristin adı) - 11 harf, George W. Bush - 11 harf,
New York Amerika'nın 11. Eyaleti, İkiz Kulelere çarpan ilk uçağın uçuş numarası 11'dir.
Olay 11 Eylül'de yani 9/11 de meydana geldi. Amerika'da tarihler ay önce olacak şekilde yazılır.
9+1+1= 11 ve 911 aynı zamanda acil servis numarasıdır 9+1+1=11
plansız şehirlere şekilsiz gökdelenler inşaa ederek yaşanmaz hale getirir, ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir.
Kendi tarihinden habersizdir.
Aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evriminden haberdardır.
■Muhteşem Yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemde, devletinde Amerika'dan gelen gümüşün ilk enflâsyonu başlattığını bilmez
“İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur!”
Sembène, 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü‘ne layık görüldü. 74 yaşındaki yazar, törene katıldı, kürsüden Kraliçe II. Elizabeth’in yüzüne karşı,
dünyayı şok eden şu konuşmayı yaptı ve ödülü almadan salonu terk etti:
⏬
“Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim. Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde, sizin tarafınızdan payelendiriliyorum.
Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler…
İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
2011’de yazdığımız yazıya bir daha gözatalım:
***
Kraliçeye Biat Etmek!
Önde İngiltere Kraliçesi ve Gazi paşa’nın İngilizlerden kurtardığı VATAN’ın bugünkü Cumhurbaşkanı … Şatafatlı muhafız alayının eşliğinde atlı araba konvoyunda, onları Prens Philip’le ‘first lady’ izliyor.
Konvoyun üçüncü atlı arabasında rüyada olduğunu sanan Ali Babacan ve eşi…. Fonda İstiklal marşının nağmeleri!
Aslında tarihte bu sahne binlerce kez yaşandı.. Kraliyet ziyaretçilerinin gözleri, yüzyıllardır şaşaalı karşılamalarla kamaştırılırdı…
Bu kamaşmadan sonra İngilizler, Hindistan’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Bengladeş’de, Güney Asya’da ve tabii Ortadoğu’da pohpohladıkları liderlere acımasız ‘elveda’lar yaşattılar. Elleri büyük gözleri kör olanlar yaklaşan felaketi anlamadılar..
Gelecekte bile seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır. Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar hiç uygun olmayan bir durumda kendini gösterebilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetini yıkmak isteyecek düşmanlar, dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir galibiyetin, bir gücün temsilcisi olabilirler.