Ankara sabaha tarihindeki ilk bisiklet yoluyla uyanmış. Devamı gelebilsin, yaşatılabilsin ve kenarındaki o bariyere gerek kalmayacak bir kentlilik bilinci gelişebilsin umuduyla. 🚴♀️🚴♀️🚴♀️
O halde hem madem #tercih2020 dönemindeyiz de, Eee siz de gelir misiniz bizimle #Ankara'ya bisiklet sürmeye...
"Seversin Ankara'yı, içinde yaşadıkça daha çok seversin."
🙄
😻
Uzun süredir Yeşilçam'dan İçtimai Esintiler (YİS) için video hazırlamamıştım. Hazır klipleri çekmişken bari birleştirip oraya da kaldırayım istedim. Buyrunuz, tekmili birden Ankara sevdamız.
Bunların olacağını biliyoruz. Bir yaşam biçimi olarak kent aynı zaman da bir toplumsallaşma alanıdır. Nihayetinde bu toplumsal olarak inşa edilmiş kentsel bir şiddettir ve dönüştürülemez değildir.
Tabi bir sosyal bilimci olarak ben daha çok süreç odaklı toplumsallaşma ve alışkanlık kazandırma gibi araçlarla düşünüyorum ama işin başına tezini Fransız Devrimi üzerine tamamlamış siyaset bilimciler de gelebilir nihayetinde. 🤖
KK'nin adaylığının yanlışlığını beton bir alt metin olarak Aleviliği üzerinden açıklama hezeyanlarına bir de bu ışıkta bakmak lazım. Tabi bunu yazınca bazı şeyleri daha yazmak gerekiyor.
1. Eğer iddianız doğruysa ve KK'ya sadece Alevi olduğu için oy vermeyecek bir kümenin Alevi olmayan bir başka adaya oy verdiğinde gelecek iktidar değişikliğinden tam olarak ne bekliyordunuz?
2. Hangi diğer evrende Alevi olmayan diğer adayla seçim yapmış ve kazanmış olmalısınız ki sonuçtan bu kadar eminsiniz? Kamuoyu yoklaması kabilindeki araştırma sonuçlarına dayanarak bu keskinlikte konum almıyorsunuzdur diye düşündüğümden bunu merak ediyorum.
Sabah bir kalktım site #BirBaşkadır konusunda yay-ler ve meh-ler arasında tam olarak ortadan ikiye ayrılmış. Bu noktadan sonra tartışmaya girilmez ama diziyi mutlaka izlerim. Her şeyden evvel Kuzey-Güney'in hatırı var. Teşekkürler ayrıca önerdiğiniz için.
Madem vakadır, ilgili tartışmalar açısından nasıl konuşulduğuna dair bir derlemeyi şurada biriktirmeye başlayalım. Katkıya açıktır elbette ki. Dönem sonunda güzel bir ödev çıkar burada birikecek malzemeden diye düşünüyorum:
YL-Doktora sonuçları açıklandıktan sonra sitede bir akış başladı. Ben de bir kaç email aldım sonuçlarla ilgili. Bu konuda bir kaç şeyi not etmek isterim:
1. Ortalama, ALES ve dil sınavları ağırlıkları nesnel bir kriter olarak notlamanın %75'ine tekabül ediyor benim bildiğim. Dolayısıyla sadece mülakat/kağıt üzerinde değerlendirme belirlemiyor sonuçları.
2. Doktoranın aksine YL başvurusunda genelde SoP (statement of purpose) ve RP (research proposal) tek bir dokuman olarak talep ediliyor - ki bu durumu biraz karmaşıklaştırıyor bence. Bu belge itinalı hazırlanmalı.
Mektup meselesine dair paylaşımla ilgili soruşturan başka mesajlar da aldım. Kibir konusunda bir savunma olarak değil ama tartışabilmek için şu iki düzlemi birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum:
(a) bir bildung olarak yüksek öğretim sürecinin "bizden" ve "sizden" kaynaklanan sorunları, (b) YL gibi oldukça prosedürel bir sürecin yönetilmesiyle ilgili [sizin hayrınıza] oldukça teknik hatalarına dair biraz farkındalık.
İşin (a) noktasını dilediğiniz gibi konuşalım ama (b) noktasına dair sizin kibir olarak algıladığınız bu gibi paylaşımlara dair not etmek gerekir ki: "siz" hayatınızın bir aşamasında bir aksiyon alıyorsunuz ama "biz" bulunduğumuz konumda onlarca aksiyonun toplamını görebiliyoruz.
Mevsiminde Kısa Hikaye: YL başvuruları için her işini son güne bırakan birey, referans mektubu meselesini de ciddiye almamıştır. Son gün arkadaş WA gruplarında "ACİLLLLL" diye mesaj atarak ne yapacağını, diğerlerinin ne yaptığını sorar.
Cevaplar umut verici, bilakis teşvik edicidir, "Aaa o zaten hep okulda," "hem herkese veriyor," "tabi tabi yaz hemen." Geç kalmış birey büyük bir şevkle bilgisayar başına geçer ve o WA grubunda dahi olmayan diğer geç kalmış birey kankisine de aynı gazı verir: "tabi tabi oluuum."
O kadar eminlerdir ki işin böyle döndüğünden attıkları e-postalar en son dört yıl önce tek dersini aldıkları hocayla daha geçen dönem seçmeli dersini almış yakınlıkta (lakayıtlıkta) haberleşir ve ertesi güne referans mektubu isterler.
Bizim alan için de son derece geçerli bir saptama/öneri. Ek olarak belirli bir konuda haber takip etme ve anlaşılır bir çerçeveden raporlama dilinde aktarma becerisini not ederim.
Britanya tarihinde ilk en çok satan antropoloji kitabı olan "Watching the English" kitabının yazarı Kate Fox yıllarca akademik yayınevleri için katalog özetleri yazmanın kitabın diline büyük katkısı olduğunu söylerdi.
Ben de yüksek lisansta yaptığım mülakatları kendim çözerken mülakat yapmayı [görüşmeciden daha az konuşmam gerektiğini] öğrendim diyebilirim. Ne kadar okursanız okuyun insanın kendi yaptığı bir görüşmeyi dinlemek de değil deşifre etmesi kadar değerli bir öğrenme yolu yok.