Bu nedenle, askere gittiğinde, adına "Koca" lakabı da eklendi.
Koca Seyit, askerliğinin üçüncü yılındayken 1912'de Balkan
#GeceyeNotum
Çanakkale Boğazı' nın Rumeli yakasında, Kilitbahir denilen mevkide 28'lik Mecidiye bataryasında Seyit ile birlikte kırk kişi vardı. 17 Mart 1915 'te Çanakkale'deki bütün birliklerde yoğun bir faaliyet sürüyordu,
18 Mart 1918'de, önce Fransız daha sonra İngiliz zırhlıları Çanakkale boğazında görülmüşlerdi. Anadolu ve Rumeli kıyılarından ateş ve dumanlar göklere yükselmekteydi, ateş aralıksız sürüyordu.
Ateş çemberi genişleye, genişleye Koca Seyit'in bataryasına ulaşmıştı. Bataryanın sağına soluna mermiler
Durumun kritik oluşunu gören batarya komutanı "sığınağa!" emrini vermişti.
Fakat batarya erleri sığınağa ulaşmadan müthiş bir gürültü kopmuş, sanki yer yerinden oynamıştı.
Koca Seyit de o gürültüden sonrasını hatırlamıyordu.
Bataryadaki erlerden on dördü hayatını kaybetmiş, yirmi dördü ise yaralanmıştı. Sadece Seyit ile Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtulmuşlardı.
Bataryanın toplarından ikisi toprağa gömülmüş ve kullanılmaz hale gelmişti.
Koca Seyit, bir denizde hâlâ ateş püsküren düşman zırhlısına bir yerde yatan arkadaşlarına, bir de topa bakmış ve her biri 215 okka (276 kilo) ağırlığındaki mermilere yönelmişti.
Seyit, arkadaşına
"yardım et de mermiyi yükleneyim" demiş,
ardından da
"Ya Allah"
diyerek koca mermiyi kavramış ve Ali'nin yardımıyla sırtlamıştı.
Topun namlusunu Ocean'ın üzerine çevirmiş, topu ateşlemişti.
Gemi isabet almıştı. Batarya komutanı Hilmi Bey, derhal Mecidiye bataryasına koşmuş
"Nasıl yaptın?" sualine ise şu cevabı veriyordu:
"Cenab-ı Hakkın yardımıyla."
Koca Seyit 1918'de terhis oldu, köyüne döndü.
Zaferi hastanede öğrendi. Köyüne döndü. Çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için dağdan odun getiriyor, odun kömürü yapıp satıyordu.
"Müracaat et sana madalya versinler, maaş bağlasınlar" diyenlere,
"Biz madalya için, maaş için dövüşmedik" diyordu.
Aralık 1939'da öldüğünde 50 yaşındaydı.
(Alıntı)
Bu Vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun 🙏