Sayın @baristerkoglu’nun bu sorgusuyla birlikte canlanan, Rus pilotun düşürülmesi ve öldürülmesiyle ilgili bir anımı katkı maksatlı paylaşmak istiyorum.
Öncesinde o günkü ortamı ve ilişkilere biraz değinmem gerekiyor.
++
Rus pilot düşürüldüğünde ABD Savunma İş Birliği Ofisi (Office of Defense Cooperation-ODC)/Ankara’da Birleşik İstihbarat Paylaşım Merkezi Kıdemli Türk Subayı olarak görev yapıyordum.
++
Görev tanımım içinde, Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yürütülen operasyonların istihbarat destek, planlama ve koordinasyonunun sağlanması da bulunmaktaydı.
++
Olay zamanında TR-ABD istihbarat paylaşım birimi Türk Kıdemli Subayı ve Suriye IŞİD ile mücadele Koalisyon gücü Genelkurmay İstihbarat Koordinasyon Subayı olarak görev yapıyordum.
ABD başta olmak üzere tüm koalisyon ülkeleri ve MİT ile birlikte çalışıyorduk.++
Rus uçağının düşürüldüğü o günün öncesinde Genelkurmay büyük bir baskı altındaydı. Erdoğan ve MIT herhangi bir Rus uçağının misilleme olarak düşürülmesi gerektiğini düşünüyordu.
Bu baskı Hava Kuvvetlerini sosyal medyada hedef alacak kadar ileri götürülmüştü.++
Yer: Ankara, Genelkurmay Karargâhı, Komuta Katı, Küçük toplantı salonu.
Tarih: Doğu'da TSK'nın tarihi Sur şehrini tanınmaz hale getirdiği dönem.
Oyuncular: Yaşar Güler ve çoğu şu an esir tutulan Generaller.
Konu: Sur'da mevcut ve müteakip harekât.++
Yaşar Güler'e sabah 0700-0730 sularında yapılan günlük arz esnasında Güler her zamanki Sin Kaf'lı ağır sözleriyle köpürür birden.
Normalde bu tablo her sabah görmeye alışık olduğumuz saçma bir durum. Ancak bu sefer Güler bir adım daha ileri götürür olayı ve emir verir.++
"Lan n'oldu bizim şu üzerine çalıştığınız ... silahı?! Kullanın lan işte onu burda. Bundan daha iyi deneme yeri mi bulacaksınız! Tamam mı? Çekin şehrin merkezine dört yol ağzına, döşeyin kabloyu dört bir tarafa! Deneyin de görelim!"
@ahmetnesin1 yeni kaleme aldığı yazısında; isim değişse de yıllar içinde aslında JITEM hep var olduğuna, eylemler arkasındaki bağa ve bunca şiddet eylemine rağmen halkımızda her daim var olan eylemsizliğe dikkat çekmiş.
Sayın Nesin özellikle CB Iletişim Daire Başkanlığına temas etmiş ve kesinlikle bu tespitinde de haklı olsa da, diğer taraftan @suleymansoylu ve İçişleri Bakanlığı içinde kurduğu çeteyi unutmayalım.
Malumunuz, Jandarma ve Sahil Güvenlik bir süredir İçişleri Bakanlığı bünyesinde++
görev yapmaktadır. Yani ilk defa bu hükümet döneminde, askeri üniforma içindeki şahıslar Hudut Komutanlığı gibi bir kavram içinde siyasilerden direkt emir hale gelmiştir.
Elbette seçilmişlerin ülkeyi yönetmesi olması gereken ve asla askeri vesayeti savunmuyorum. Ancak,++