Fenerbahçe'nin diğer kulüp ürünlerini de kendi mağazasında satmak istemesi, bundan tam 16 yıl önce yaptığımız bir toplantıyı anımsattı.
Tarihe not düşmek için bilinmesinde fayda var.
Belki futbolda ufku olmayan kişilerin hakimiyetinde neden ilerleyemediğimizi de açıklar. (1)
2004'de Bilgi Üniversitesi'n bir toplantı yapıldı.
Dönemin TFF Başkanı Levent Bıçakçı, üniversiteden Türk futbolunun nasıl çağdaş bir yapıya kavuşturulabileceğine dair bir çalışma yapmasını istemiş, üniversite de değişik açılardan bakabilecek isimleri bir araya getirmişti.
Levent Bıçakçı ve arkadaşları, hocalar, gazeteciler, yazarlar yaklaşık 20 kişi o saatlerce konuyu masaya yatırdı.
Herkesi hatırlayamıyorum ama Mehmet Demirkol'dan Tanıl Bora'ya, Atilla Gökçe'den Yiğit Ekmekçi'ye Levent Bıçakçı'dan Aydın Uğur'a geniş bir spektrumdu. (3)
İlk defa bir Federasyon, insanları masa etrafında toplamış, futbolun kemikleşmiş sorunlari için yeni bakış açıları, yeni öneriler istiyordu.
Bir tür "brain storming" toplantısı... (4)
Bilgi Üniversitesi, zaten epey bir hazırlık yapmıştı.
Konuya bir bilim adamı titizliğinde yaklaşmış, ekipler oluşturarak Avrupa futbolunu, dünyayı, spor endüstrisinin "yönetim" biçimlerini araştırmaya başlamıştı. (5)
O toplantıda TFF'ye önce "marka oluşturma" önerildi. Ardından da o marka altında mücadele eden kulüpleri- diğer pek çok şey yanında- tek bir mağaza üzerinden ürünlerini pazarlama olanağı sağlanması fikri sunuldu.
Marka oluşturma fikrinin hemen 4-5 ay sonra uygulandığını biliyoruz. Süper Lig, logosuyla filan o toplantının ardından çıktı...
Ama diğer hiçbir konuda adım atılamadı.
Nedenini anlatayım biraz. Bugünlerin kabus yönetim noktasına neden gelindiğini anlayabiliriz belki. (7)
Levent Bıçakçı bu ülkede nasıl TFF Başkanı olabildi gerçekten bilmiyorum ama kafası çalışan, aydın fikirli, çağdaş ve döneminde bir şeyler yapmak isteyen bir insandı.
Ama klasik rekabet hırçınlıklarına yenik düşmüş ve "Galatasaraylı, taraflı" kampanyasına maruz kalmıştı. (8)
O toplantıda samimi olarak bize anlattığı kulüplerin yönetiliş biçimi "manzarası", içler acısıydı:
Hiçbir profesyonel bakış açı olmayan, tamamen futbolla ilgisiz bir takım yeni türedi zenginlerin, hobi-ego heveslilerinin, siyasi kariyer hesaplarının cirit attığı alan... (9)
"Futbolu markalaştıralım" önerimize gülerek verdiği cevabı hala unutmuyorum.
- Harika fikir, yapalım da ama kulüp yöneticilerine anlattığımda bana ne diyeceklerini çok iyi biliyorum. Ya yap Başkan ne yapacaksan ama bize acil para lazım, biraz mahsuben gönderebilir misin? (10)
Çok açıkça, bugünkü TFF'nin işi esas bunlar olmalı ama ne bu ufuk var, ne bu konuda ufak da olsa fikirleri...
Kapılmışlar siyasetin rüzgarına, öyle gidiyorlar.
Futbola ilişkin tek bir yeni ve yaratıcı fikirleri olduğuna inanmıyorum hiçbirinin.. (11)
Fenerbahçe'nin niyeti yeni değil elbette. Yazdığım gibi, çok eski.
Ama şu açıklananın sahibi tüm kulüpleri içerecek şekilde TFF olmalıydı.
Saçma işlerle, garip günlük cambazlıklarla uğraşacaklarına ülke futboluna, tüm kulüplere fayda sağlayacak projeler yapmalılardı. (12)
Btireyim.
O toplantıdan sonra ne mi oldu?
İşte, markalaşma yolunda ilk adım olarak logo yapıldı. O kadar..
Ondan sonrası Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir filan...
Yazmaya bile gerek yok...
(13)
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bu akşamki çok önemli maç dolayısıyla şu harika flamayı paylaşayım.
Flama, 19 Eylül 1951 yılından. Galatasaray ile PAOK arasında oynanan ilk maç için yapılmış. Yer, Selanik...
Galatasaray'ın "komşu" kulübü, Beyoğlu kökenli PAOK hakkında kısaca yazayım./1
Bugün, Galatasaray'ın Beyoğlu’ndaki tarihi merkezinin bulunduğu Hasnun Galip sokağına çok yakın olan Katip Çelebi Sokağı’ndaki tarihi bir binada sessiz sedasız faaliyetlerini yüz yılı aşkın bir süredir devam ettiren sarı-siyah renklere sahip bir kulüp vardır: Beyoğluspor…/2
Galatasaray’ın doğduğu semtin diğer kulübü olan Beyoğlu Spor Kulübü, bugün Avrupa Ligi’nde ilk maçımızı yapacağımız PAOK’un İstanbul’da kalan ana gövdesi, Beyoğluspor’u yönetenlerin deyimiyle “anne”si. ( Atina merkezli AEK takımının da “babası”)…/3
Bugün verilecek tarihi karar öncesinde bir de Florya Tarihi hazırladım
Çoğu ilk kez yayınlanacak fotoğraflarla, Galatasaray'ı şimdi milyonlarla buluşturan başarılara götüren, bilinmesi gereken müthiş bir fedakarlık hikayesi...
Florya'nın Kapıları flood'u...
2
Bugün Florya'daki Galatasaray futbol üssü, büyük olasılıkla üyelerin onayıyla elden çıkacak, satılacak, paraya çevrilecek; her neyse...
Birkaç yıla, orada -yine büyük olasılıkla imar değişeceği için- dev gökdelenler yükselecek.
Tıpkı Mecidiyeköy'de olduğu gibi...
3.
Florya, aslında Galatasaray için bir araziden öte anlam taşıyor.
Bugünün değerleriyle pek uyuşmayan uzun vadeli bir bakış açısı... Yenilikçi-modern, öngörülü bir vizyon...
...ve sabrederek, dayanışmayla, imeceyle başarılan, başka türlü anlatılması, anılması gereken...
30 Temmuz 1951 tarihli Cumhuriyet Gazetesi, Ali Sami Bey'in ölüm haberini 1. sayfadan ve 4. sayfada devam eden bir yazıyla okurlarına duyurur.
Klasik bir ölüm haberinin ötesinde bir yazıdır bu ve içinde hiç alışılmadık şöyle bir cümle geçer:
3
"Bütün hayatında ciddi bir karakter sahibi olarak fikir ve kanaatinin daima cesaretini taşımış, çok defa nikbete uğramış olmasına rağmen kimseye boyun eğmeyerek bütün hayat zorluklarını tek başına yenmeğe muavaffak olmuş pek kıymetli bir zattı..."