Almanya'dan sömestr tatili için ailemin yanına Tarsus'a gelmiştim. Malûm sıcaklar ve çocukluğumun güzel anıları sebebiyle birkaç günlüğüne Namrun'daki evimize gitmiştik. Tarih #12Eylül rahmetli babam sabahleyin tam yüzünü yıkarken radyodan (yanılmıyorsam) Hasan Mutlucan'ın +
kahramanlık türküleri çaldığını duyunca yüzünü yıkamaya ara verip Oğlum bugünün tarihi ne, dedi ben de, #12Eylül dedim. Babam tekrar sordu, bugün olan bir bayram falan var mı? Ben, hayır yok, dediğimde ise yüzünü bile yıkamayı yarım bırakıp, haydi Oğlum çarşıya+
gidelim demek ki, darbe olmuş, dedi. Ben bir genç olarak bir türkü okunmasından darbe yapıldığı kararına varmayı çok tuhaf bulmuştum...tabii o neslin her 10 senede bir darbeye maruz kaldığını bilemediğimden.
Ne demişti ABD'nin Türkiye CIA direktörü #12Eylül için; our boys dit it
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Kadın ve erkek birbirlerini tamamlayan iki unsurdur. Bir elmanın iki yarısı, demek yerine bir çift ayakkabı örneği daha uygundur çünkü aynı değillerdir. Sağ ayakkabıyı sol ayağınıza giymek ne kadar doğru ise kadınla erkeği her yönden eşit görmek de o kadar+
doğrudur. Rabbimiz bize; "sizleri bir erkek ve bir dişiden yarattık..." diyor. Yani biri tercih edip diğerini ötelemek veya kötülemek sözkonusu değildir.
Kadın tarladır erkekse tohum. Kadın, Rabbimizin Rahiym isminin tecellisi ile embriyoyu 9 ay karnında taşıyan+
ve koruyandır. Yine kadın, Rabbimizin Rezzak isminin tecellisiyle dış dünyaya bağımlı olmadan bebeğini besleyendir...ve yine Kadın Rabb isminin tecellisinin bir parçası olarak çocuklarını terbiye edendir. Ancak kulluk ve beşeri boyutta kadın ve erkek eşit haklara+
İnsanlar arası sevgi fedakârlığa dayanmıyorsa ona 'beğeni' denir. Her ne kadar gençler bir pop yıldızını "seviyorum" dese de aslında beğeniyorum demek istemektedirler. Oysa çocuğunu seven bir baba canını vermeye hazırdır. Evlilikte de bağı ancak fedakârlık sağlamlaştırır. İlk+
görüşte aşk, aslında doğal dürtüler ve çağın sloganlaşmış modellemelerinin sonucudur. Bundan 200 sene önce tombul hanımlar revaçtayken son yüzyılda zayıf hanımlar moda ikonu haline gelmiştir. Güzelliğin sevgi temeli olarak alınması 'sevgi' kavramına haksızlıktır. İnsan+
karşısındaki kişiyi karekteri, inancı uğrundaki mücadelesi ve insanlığı sebebiyle sevebilir. Bu sevgi temeline fedakârlık da eklenince gerçek aşk olur.
Allah sevgisi ise, kulun Allah c.c.'yu ne kadar dikkate aldığı ve hayatının merkezine oturtmuş olmasıyla belli+
Durum tespiti; yaklaşık 100-150 yıldır bizden çıkmış gibi görünen aslında beyin ve ruhen bize düşman olan bir güruh peydah oldu. Bizim dinimiz başta olmak üzere gelenek, görenek, kültür, müzik, dil...yani bizi biz yapan ne varsa nefret eden, aşağılayarak prim yapmaya+
çalışan. En kötü tarafı da kendilerinde olan bu hastalığı sağlam milli temeli olmayanlara da bulaştırıyor olmaları. Gerçek şu ki, TC kimlikli olmalarına rağmen en azılı Türk ve Türkiye düşmanı bunlardır. Türkiye'ye saldıracak her terör grubuyla ortak çalışma yapmaya gönüllü+
olurlar. Bunların bazıları dönme yahudi, bazıları ajan ama çoğunluğu beyni yıkanmış mankurttur. Bizim için en önemli grup beyni yıkanmış olanlar çünkü beyin yıkama işlemi yapabilmek için ya kafatasına deve derisi sarıp güneşte bırakılırsın ya da kemalist bir eğitim+
İnsanın birçok görevi birçok rolü vardır; çocuk, anne/baba, arkadaş, akraba, işveren, vatandaş ve en önemlisi insan rolü. İnsan olabilmenin de en önemli yönü iman etmekten geçer. Çünkü bizleri yaratan Allah c.c. ne yarattığını bilir. Bizlere muhteşem bir yardım+
olarak Kur'an'ı ve efendimiz s.a.s.'i vermiştir. Kur'an'da teorisini öğrendiğimiz şeylerin pratiğini de efendimiz s.a.s.'in hayatında ve bize ulaşan hadislerinde buluruz. Böylece hangi rolde olursak olalım efendimiz s.a.s.'in hayatına bakmamız bizi en doğru yola+
iletecektir. Rabbimiz bir ayetinde "resulüm gönülden iman edenler için en iyi örnektir" diyor.
Örnek almadan, esinlenmeden yeni bir şey yapabilmek sadece Allah c.c.'na aittir. İnsanlar, davranışları için genelde beğendikleri insanları rol model olarak alır ve+
Küfür tek millettir...çalışma şekli ve şablonları da aynıdır. Önce piyasaya bir yalan sürerler ve bu yalanı sürekli tekrarlarlar. Bunun yalan olduğu belgelenmesine rağmen yalana devam ederler. Bu yalanı bilerek veya bilmeyerek yayılmasını sağlaması için de yalana alışmış+
içinde Allah korkusu olmayan, kul hakkına girmekten korkmayan kalabalıklar lâzımdır. Bu günümüzde işin en kolayıdır zaten. Özellikle de sosyal medyada insanların 280 karakteri bile okumaya üşendiği şu günlerde, kendi çıkarlarına uygun gelen bilgiyi araştırmadan,+
soruşturmadan kendi etrafına yaymaya başlarlar. Hatta kendi inanç ve çıkarlarına ters olanlar bile farketmeden bu algının yerleşmesine vesile olurlar.
Bu mecrada bir karikatür dolaşıma girdi; CB Erdoğan, ay yüzeyinde bir su birikintisi üzerine 'mavi vatan' ibaresiyle+
Rad Suresi 11. Ayet; "bir toplum kendindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez" diğer bir ayet, Maide 105; "Ey İman edenler, siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin..."
Bu ayetlerin ışığı altında, biz 'kullar' olarak önce üzerimize düşeni yapmakla mükellef+
olduğumuzu anlıyoruz. Sadece anlamayıp uygulamamız da gerekiyor. Bu sebeple kendimize soralım: İslâm'ı ne kadar anladık ve Allah'ın emirlerine ne kadar uyuyoruz?
-5 vakit namazı ihlasla ikame ediyor muyuz? Namazda Rabbimizin bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu+
hissediyor muyuz? Yalandan, iftira etmekten, kul hakkına girmekten veba salgınından kaçarcasına uzaklaşıyor muyuz? Başkalarının günahını dile getirmek yerine kendimizi düzeltmeye çalışıyor muyuz? Bir ayet duyduğumuzda bunun alemlerin Rabbinin kesin emri olduğunu+