Celal Eren Çelik Profile picture
Sep 12, 2020 138 tweets 13 min read Read on X
"KÜRESEL SİSTEMİN" DARBESİ:12 EYLÜL
1-Evet sevgili dostlar,bugün 12 Eylül 2020… 12 Eylül faşist askeri darbesinin tamı tamına 40.yılı…
2-Ancak yıllardır Türkiye’de kamuoyunda var olan “Ülkede sağ-sol çatışması öyle bir hal almıştı ki ordu darbe yapmak zorunda kaldı.İyi ki de yaptı” şeklinde özetlenebilecek yaklaşımın bugün dahi büyük oranda geçerli olduğunu sosyal medya paylaşımlarında görüyoruz…
3-Kimi kesimlerin bal gibi bir askeri darbe olan 27 Mayıs’ı darbe olarak görmeyip“Devrim”olarak tanımlayarak darbeye bir meşruiyet zemini oluşturmaya çabalaması gibi+++
4-+++ 12 Eylül darbesini de bu şekilde değerlendirmek darbeye meşruiyet kazandırmaktan başka bir şey değildir öncelikle bunu belirtelim…
5-Ve temel tespitimizi yapalım 12 EYLÜL ASKERİ DARBESİ “Türkiye için hazırlanmış ve planlanmış bir sürecin sonucudur” Ve yaşanan 12 Eylül darbesinin siyasi sonuçlarını Türkiye bugün dahi iliklerine kadar hissetmekte ve yaşamaktadır…
6-12 Eylül askeri darbesi “Ülkede kardeş kanı akıyordu,ordu geldi yönetime el koyup kanı durdurdu” diyerek değerlendirilecek kadar basit bir olay değildir.
7-Tam aksine 12 Eylül askeri darbesinin Türkiye’nin iç dinamiklerinden çok daha bağımsız Dünya ekonomik ve siyasal dinamikleri gereği gerçekleştirildiğini anlamamak,+++
8-+++ ve yine Dünya’da o tarihlerde yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmeleri göz ardı ederek yapılacak her türlü değerlendirme eksik,sağlıksız ve yüzeysel olmaya mahkumdur…
9-Bu nedenle bu akşam tüm yönleri ile 40.yılında 12 EYLÜL askeri darbesini ve darbeye giden sürecin arka planındaki küresel gelişmeleri anlatacağımız bu floodu kaleme alacağız…
10-Evet bu kadar girizgah yeter,sizler hazırsanız biz de hazırız.İşte başlıyoruz,çayı kahveyi kapan gelsin…
11-Tarih yaprakları 4 Nisan 1952’yi gösterdiğinde Türkiye’nin NATO’ya girmesi ile birlikte hemen arkasından ilk GLADİO şubesi Türkiye’de faaliyete geçiyordu…
12-1953 yılına gelindiğinde ise Ankara Bahçelievler semtindeki 2 katlı küçük bir binada faaliyetlerini sürdüren Amerikan Jusmatt (Amerikan Askeri Yardım Birliği)aslında GLADİO’nun üssü konumundaydı ve +++
13-+++burada faaliyet gösteren Türkiye kontrgerilla birimi Seferberlik Tetkik Kurulu olarak isimlendiriliyordu.
14-Türkiye’de GLADİO’nun temelleri böyle atılırken Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde 1924 yılından sonra istihbarat biriminin (Daha sonra MİT adını alacak Milli Amale Hizmetleri/MAH) başına getirilen Behçet Türkmen 1954 yılında istihbaratta Amerikan modeline geçiş yaparken +++
15-+++ABD’ye 4 seçkin istihbaratçıyı gönderecek,bu istihbaratçılar içerisinde ise Fuat Doğu ön plana çıkan isim olacaktır…
16-+++Fuat Doğu 1955 yılında Türkiye’den bir grup “seçkin subayın” seçilerek ABD Texas’ta eğitim göreceği ilk Kontrgerilla kamplarında da eğitim görecek ve +++
17-+++ sonrasında 1960 darbesi sonrasında o zamanki adının MAH olduğunu belirttiğimiz Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başına 27 Mayıs askeri darbesinden hemen 2 yıl sonra atanan isim olacaktır.
18-Şimdi tabii siz "Arkadaş sen bize 12 Eylül Darbesi yazacağım dedin,gittin 27 Mayıs Darbesi dönemini anlatıyorsun,GLADİO'dan bahsediyorsun. Ne alaka şimdi?" diyebilirsiniz.Ama bence böyle diyorsanız öyle heme erken davranmayın.Zira kazın ayağı öyle değil...
19-Evet efendim devam edelim biz anlatmaya...
20-Fuat Doğu MİT üzerinde etkisi bugün dahi hissedilen çok güçlü bir ekolün yaratıcısı olmuş,27 Ağustos 1962-25 Ağustos 1964 tarihleri arasında ilk kez,1 Mart 1966-23 Temmuz 1971 tarihleri arasında ise 2. Kez MİT Müsteşarlığı görevini yapmıştır…
21-Tarih yaprakları 1971 yılının Temmuz ayını göstermektedir…Ankara’nın “Derinliklerinde” yaz sıcağının yanında “Buz gibi soğuk” kalacağı sıcak gelişmeler yaşanmaktadır…
22-23 Temmuz günü MİT’in efsane müsteşarı Fuat Doğu müsteşarlık koltuğunu Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinden ismi kamuoyunda o zamana kadar çok da duyulmamış bir isme devretmektedir…
23-Daha sonraki yıllarda “Ben MİT Müsteşarlığı değil,CIA’nın şube müdürlüğünü yaptım” sözlerini söyleyecek Fuat Doğu sıcak bir temmuz günü,23 Temmuz 1971 tarihinde MİT Müsteşarlığı koltuğundan ayrılırken 2 Ağustos 1971 tarihinde yerine gelen ve çok da fazla tanınmayan o isim...
24-İşte bu "Devir-teslim" törenine ve Fuat Doğu'nun yerine gelen o "İsme" burada geri dönmek üzere bir virgül koyalım ve sizlerle takvim yapraklarını biraz daha ileriye saralım...
25-Takvim yaprakları 1971 yılını göstermektedir ve 1971 yılında Dünya yeni bir küresel ekonomik düzenin Dünya çapında oluşmasının “Doğum sancılarını” yaşamaktadır…
26-İkinci Dünya Savaşı sonrasında toplanan Bretton Woods Konferansı ile ABD’nin altının 1 onsunun fiyatını 35 Dolar’a sabitlediği küresel sistem geçerli kabul edilmişti.Yani Dünya ülkeleri ABD’ye 35 Dolar getirdiklerinde1 Ons altın alabiliyorlardı.
27-Ancak ABD'nin giriştiği Vietnam Savaşı tüm dengeleri alt üst edecekti.Vietnam Savaşı ve soğuk savaş döneminin getirdiği askeri ve sosyal harcamalar bütçe açığını yükseltti. Bütçe açığının yükselmesiyle ABD'de enflasyon da yukarı doğru hareketlendi.
28-1971 yılında ABD, altın arzının dolaşımdaki dolar sayısını karşılamak için artık yeterli olmadığından endişe etmeye başlamıştı ve Dolar'ın değeri sürekli düşüyordu.Hali ile bu şekli ile Altına bağlı dolar politikası ABD tarafından “Sürdürülemez” bir hal alıyordu…
29-Ve kimsenin beklemediği şekilde, 15 Ağustos 1971 tarihinde ABD Başkanı Nixon tarihi bir karar alarak ABD’nin bu sistemden tek taraflı olarak çıktığını,artık 35 dolar getiren kimseye ABD tarafından 1 ons altın verilmeyeceğini duyurdu.
30-Küresel piyasalar şok içerisindeydi.Şok pek çok ülkenin fiyatlamasını başka para birimleri ile yapma şansı doğmuşken yine de Dolar ile yapması ile atlatılmış gibi gözükse de aslında hiç bir şey atlatılmış değildi…Ve aslında her şey yeni başlıyordu...
31-ABD ile SSCB arasında soğuk savaşın en sert şekli ile sürdüğü 1970’li yıllarda ABD’nin üretiminin devamlılığı için hayati önem arz eden petrolün merkezi olan Ortadoğu’da başta Mısır ve Suriye SSCB’ye doğru kaymış ve bu ülkenin etki alanına girmişti.
32-Mısır lideri Cemal Abdülnasır’ın etkisi Ortadoğu’da her geçen gün artarken,Nasır SSCB’den büyük krediler alıyor,ülkesinde SSCB ile ile birlikte barajlar,yollar inşa ediyor,Mısır ordusu SSCB’nin en son model silahları ile donatılıyordu.
33-(İhvan'ın tam da burada nasıl "Kritik" bir rol oynadığını ise sizlerden gelen istekler sonucu yazmaya karar verdiğimiz İhvan floodunda anlatacağız tüm detayları ile)
34-Suriye için de durum pek farklı değildi.Suriye’de iktidara gelen BAAS Partisi,SSCB ile çok yakın ilişkiler kurmuştu ve ABD durumdan rahatsızdı.
35-İşte tam da bölgede bu gelişmelerin yaşandığı dönemde Arap-İsrail gerginliği had safhaya çıkarken 1973’e gelindiğinde Arap-İsrail Savaşı patlak verdi.Mısır ile Suriye İsrail ile karşı karşıya gelmişti.
36-Yom Kippur Savaşı olarak bilinen bu savaşı ABD,SSCB’nin Mısır ve Suriye üzerinden bölgedeki etkisini kırmak için fırsat olarak gören ABD savaşta ,İsrail ordusuna muazzam bir akeri teçhizat desteği verince çok büyük bir ekonomik krizi de tetiklemiş oldu…
37-ABD’nin İsrail’e destek verirken hiç hesaplamadığı bir olay meydana gelmiş ve başta Suudi Arabistan olmak üzere petrol üreticisi Arap ülkelerinin oluşturduğu OPEC petrol üretimini %5 kısmış ve +++
38-+++zaten azalan petrolü başta ABD ve Hollanda olmak üzere Arap-İsrail Savaşı’nda İsrail’e destek veren ülkelere vermemeye yani Batı'ya "Petrol ambargosu" uygulamaya başlamıştı…
39-Petrol fiyatları bir anda zirveyi görürken,ekonomik güçleri sanayi üretimine dayalı ABD ve Batılı ülkeler adeta felç olma noktasına gelmişti,
40-ABD’de benzin kuyrukları oluşuyordu, arabası olanlara plakalarına göre plakaları tek sayılı olanlara bir gün çift rakamlı olanlara diğer gün benzin verilecek boyuta varan büyük bir kriz ABD'yi adeta sallıyordu…
41-Petrol artık sadece bir enerji değildi,bir "SİYASAL SİLAHTI" Ve ABD bu silahın gücünü ilk kez kendisine namlusunu doğrultmuş şekilde acı biçimde anlamak zorunda kalıyordu...
42-Dünya 1.Petrol Krizi’nin etkisi sonrası ABD’nin yanı sıra Japonya’nın Asya’daki ekonomik gücünün yükselmesine tanık oluyordu…
43-Öte yandan SSCB ve Çin,ABD’nin özellikle hem ekonomisinin bozulması hem de Vietnam’dan mağlup ayrılması ile birlikte soğuk savaş sürecinde “Komünist Blok” olarak ABD’nin prestij kaybı yaşadığı siyasal konjonktürde etkisini arttırıyor,+++
44-+++68’Kuşağının başlattığı eylemsellikler ile Dünya’da sol ve sosyalizm yükselen değer haline geliyordu.
45-Şimdi ise sizlerle 1977 yılına doğru uzanıyoruz…
1977 Dünya ve Türkiye için önemli gelişmelere sahne olacak, bu gelişmeler Türkiye’nin bugün yaşadığı siyasal sürecin başlamasına neden olacaktır…
46-1977 yılının Eylül ayı geldiğinde ABD’de nefesler tutulmuş ve tüm dikkatler ABD Başkanlık seçimleri sonrasında yeni başkanının kim olacağına çevrilmiştir.
47-Ve nihayet gerçekleşen ABD Başkanlık seçimlerinde James Earl Carter,Jr küçük bir oy farkı ile ABD’nin yeni başkanı seçiliyor,ABD’de yeni bir dönem başlıyordu.
48-Ancak Carter’in seçilmesi ile birlikte bilinmeyen şey sadece ABD için değil Dünya için de çok yeni bir dönemin başladığıydı…
49-ABD Başkanı Carter’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine Zbigniew Brzezinski getirilmişti. Bu ismi Dünya daha sonraları adeta “Ezberleyecekti”…
50-Rockefeller’e en yakın isimlerden birisi olan,Dünya'yı yöneten en etkin gizli yapılanmalardan CFR ve Trilateral Komisyon'un"Beyni"Brzesinski,Dünya’da yükselen sol-Komünist dalgaya karşı ABD’nin“Kontrol edebileceği”yeni model bir İslam’ın panzehir olabileceğini savunmaktaydı…
51-Hemen burada çok kısa bir ara verelim ve dönelim 1977’de Türkiye’de yaşanan önemli gelişmeye…
52-1977 tıpkı ABD gibi Türkiye’de de seçim yılıydı,Türkiye’de Ecevit liderliğindeki CHP en parlak dönemlerini yaşamaktaydı.Nitekim 1977 seçimlerinde Ecevit liderliğindeki CHP %41’İ görerek 1.parti olarak çıkmıştı…
53-Ancak bu seçimlerden hemen önce bir isim Türkiye’de Siyasal İslam'ı temsil eden Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi’nden İzmir Milletvekili adaylığı için başvuru yapıyordu...
54- Ve o isim daha sonra Türkiye’de bir döneme damga vuracak olan Turgut Özal’dan başkası değildi. Ancak Özal seçilememişti…
55-Turgut Özal,Milli Selamet Partisi’nin en ağır toplarından Korkut Özal’ın kardeşiydi…Özal ,Dünya’da “Yeni bir küresel ekonomik sistemin” doğum sancılarının yaşandığı 1971-1973 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde,Dünya Bankası’nda "Danışman"olarak görev yapmıştı.
56-Peki Milli Selamet Partisi’nin İzmir 1. Sıra adayı olarak seçimde aday gösterilecek olan ama “Burası sanayi şehri burada Turgut Bey’in iş adamları ile iyi münasebetleri vardır.Benim terime onu 1.sıraya yazın” diyen kişi kimdi?
57-O isim Fethullah Gülen’in Diyanet İşleri Başkanlığı içerisindeki koruyucusu,göreve getirilirken altında imzası olan kişi olan Yaşar Tunagör’dü desek!
58-KAYNAK:RECAİ KUTAN'ın AA'ya verdiği "Çocukluk arkadaşının gözünden Özal başlıklı röportaj
59-Ama bitmedi,Yaşar Tunagör dediğiniz zaman şöyle iki dakika durup düşüneceksiniz...Ve aynı Yaşar Tunagör'ün meşhur RABITA ve onu fonlayan o dönem Rockefeller kontrolündeki ARAMCO ile bağları MİT raporlarında mevcut diye eklesek...
60-Kaynak:Soner Yalçın-22 Temmuz 2016-ERDOĞAN'IN İSTİHBARATI başlıklı makale-SÖZCÜ GAZETESİ
61-Devam edelim efendim...Seçimlerden istediği sonucu alamayan Milli Selamet Partisi içten içe kaynamaktadır…
62-Parti içerisinde ilk kez Necmettin Erbakan’ın “Katı şekilde batı karşıtı”, “Anti-amerikancı” ve “Anti-Siyonist” söylemleri ile iktidara gelinemeyeceğini ve politik değişiklik yapılmasının gerektiğini savunan bir grup ortaya çıkmıştır…
63-Bir yerlerden tanıdık geldi mi? :))
64-Bu grubun başını ise Turgut Özal’ın ağabeyi Korkut Özal çekmektedir.
65-Korkut Özal,Nakşibendi Tarikatı’nın Halidi koluna bağlı Gümüşhanevi Tarikatı üzerinden bu tarikat ile girift ilişkiler içerisindeki Arusi Tarikatı’ndaki bağlantıların kullanılması ile ABD ile de “Enteresan” bağlantıları olan bir isimdir.
66-(TEKKEDEN DEVLETE:YEŞİL İKTİDAR kitabımızda bu tarikat ve gerek Türkiye,gerekse küresel çaptaki girift ilişkiler ağını detayları ve kaynakları ile kaleme aldık)
67-Ve en nihayetinde 15 EKİM 1978 tarihinde gerçekleştirilen 4.MSP Büyük Kongresi’nde MİLLİ GÖRÜŞ ekolünde bir ilk yaşanıyordu...
68-Ve eşine daha hiç rastlanmamış biçimde Korkut ÖZAL hareketin tartışmasız lideri Erbakan’a açık muhalefet bayrağı açıyor,çıkardığı muhalif liste ile Erbakan’ın listesini deliyordu.
69-İşte o kongrede Erbakan'a karşı muhalefet bayrağını çan Korkut Özal'ın en büyük destekçilerinden birisi ise,o yıllarda gençlik kolları başkanı olmasına rağmen parti içerisinde karizması ve ağırlığı olan Recep Tayyip Erdoğan'dı...
70-Bu ekip AKP kurulmadan önce FAZİLET PARTİSİ içerisinde "Yenilikçiler" olarak adlandırılıp Erbakan'ın desteklediği Recai Kutan'a muhalefet bayrağı açlan,Abdullah Gül'ü aday gösterip,kaybedince AKP'yi kuran ekipti...
71-Efendim biz dönelim ABD’ye ve ABD’nin “Ilımlı İslam Projesine”…
ABD’de başkan Carter 1977’de iktidara geldikten 2 sene sonra 1979’da SSCB’nin Afganistan’a girmesi ile birlikte ABD “Ilımlı İslam” modelinin artık hayata sokulması konusunda kesin kararını verdi…
72- (İhvan floodumuzda tam da bu Afganistan işgali ile ilgili bazı bölümler de olacak)
73-Yine 1979 yılında patlak veren 2.petrol krizi ve İran’da gerçekleşen radikal İslami devrim artık bu doktrini hayata geçirmeyi zorunlu kılmaktaydı.
74-Bu bağlamda NATO’da ABD’nin en önemli müttefiki konumunda olan Türkiye ve İtalya’da NATO koordinasyonu ile birebir aynı şekilde bir “Destabilazsyon” politikası yürürlüğe koyuldu…
75-İtalya’da da sol çok güçlenmişti gelmişti ve ABD’nin gerek Akdeniz çıkarları,gerekse NATO’nun Güney Komutanlığı’nın (Napoli) bu ülkede olması nedeni ile bu kabul edilemez bir durumdu.
76-İtalya ve Türkiye’de bombalar patlamaya,suikastler düzenlenmeye başladı…Aslında 1977’den beri başlayan bir süreçti bu ama 1979 yılından itibaren bu 2 ülkede kaos kontrollü olarak KONTRGERİLLA/GLADİO operasyonları ile yükseltildi.Ama aslında bu süreç 1972 yılında başlatılmıştı
77-(Bu konuyu ve çok daha fazlasını 2 sene önce tüm detayları ile KANLI BIÇAK:GLADİO isimli e-kitabımızda yazdık,isteyen okurlarımız bu e-kitabı alttaki linkten kitabı temin edebilirler)
shopier.com/1311882
78-Artık hem İtalya hem de Türkiye “Düşük yoğunluklu iç savaş yaşayan” ülkeler haline getirilmişti…
79-Ancak işin bir de ekonomik yönü vardı ve Türkiye bu bağlamda İtalya’dan ayrışmaktaydı.
Zira Türkiye 1979’a gelindiğinde hala devletin piyasalara müdahil olduğu,yüksek gümrük duvarları olan bir planlı karma ekonomik model ile yönetilmekteydi.
80-ABD için Türkiye’nin Dünya’nın Batı cephesi içerisinde yer alırken SSCB modeline daha yakın böyle bir modelle yönetilmesi,kapitalist ve liberal dünya ile entegre olmaması kabul edilebilir bir şey değildir.Hem de bu kadar büyük ve bakir bir pazarken bu asla kabul edilemezdi.
81-Üstüne üstlük 2.petrol krizi patladığında ABD’li küresel çok uluslu devasa petrol şirketlerinin lehine hemen hemen bütün ülkelerde arama izinleri çıkartılıp bu şirketlere izin ve imtiyazlar verilirken,+++
82-+++Türkiye devletçi ekonomisi gereği petrol arama çalışmalarını devletin kontrolüne bırakmıştı.
ABD için Türkiye “Ilımlı İslamın kapitalist sistemle entegre olarak iktidarda olduğu” bir ülke olması gerekiyordu.
83-Böylece hem Türkiye’ye İran’ın radikal İslam devrimi ihracı önlenecek,hem Türkiye Ortadoğu’daki SSCB etkisindeki ülkelere “Rol model” olacak,+++
84-+++hem de Türkiye’nin tarihi ve kültürek bağları olan SSCB kontrolündeki Türki sovyetlere (Daha sonra her biri ayrı bir devlet olacak olan Türki özerk bölgeler) etki edilecekti.
Bu arada Türkiye önce ABD’nin ambargosu ile adeta diz çöktürüldü,ülke borç bulamaz hale getirildi…
85-İşte meşhur “70 Cent’e muhtaç” kalmamız tam da bu önemdeydi.
ABD ile iyi ilişkileri olan,Anti-Siyonist ve Anti-Amerikancı Erbakan muhalifi Korkut Özal’ın ABD’de “Önemli bağlantıları olan” +++
86-+++Dünya Bankası etiketli kardeşi Turgut Özal tam da bu esnada Demirel tarafından kurulan 43. Hükümette DPT Müsteşar Vekilliği’ne ve Başbakanlık Müsteşarlığı’na getiriliyordu…
87-Ve ülkenin içerisinden geçtiği zor ekonomik şartlardan çıkış için Demirel Özal’a meşhur 24 Ocak kararlarını hazırlaması için onay verdi.
88-Kimseyi işine karıştırmayan Özal da 24 Ocak’ta açıklanan ve Türkiye’de devlet destekli karma ekonomik politikayı tarihe gömen ve +++
89-+++Türk ekonomi politikasını baştan sona değiştiren ama aslında “Hiçbir altyapısı ve birikimi olmadan Türkiye’yi kapitalist,liberal sisteme entegre etme amacı taşıyan” ekonomik kararları açıkladı…
90-İşte o kararlarda şu maddeler vardı;:
Yüzde 32,7 devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı uygulamasına gidildi.
- Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırıldı.
- Yurt dışında sunulacak müteahhitlik hizmetleri desteklendi.
+++
91-+++- Devletin ekonomideki payını küçülten önlemler alındı.
- KİT'lerdeki uygulamaya paralel olarak tarım ürünlerini destekleme alımları sınırlandırıldı.
- Dış ticaret serbestleştirildi.
- Yabancı sermaye yatırımları teşvik edildi.
+++
92-+++- Kâr transferlerine kolaylık sağlandı.
- İthalat kademeli olarak serbestleştirildi.
- İhracat vergi iadesi, düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti, sektörlere göre farklılaşan teşvik sistemiyle teşvik edildi.
93-+++- Dövize çevrilebilir mevduat uygulamasına son verildi.
- Döviz alım satımı serbest bırakıldı.
- Döviz piyasası üzerindeki kontroller kaldırıldı, faiz oranları serbest bırakıldı ve reel faiz politikasına geçildi.
+++
94-+++ Fiyat kontrol ve sınırlamalar kaldırılarak serbest piyasa uygulamasına geçildi.
95-Karar verilmişti ve kesinlikle uygulanacaktı:”TÜRKİYE KÜRESEL SİSTEME ENTEGRE EDİLECEKTİ”
96-Ancak bir sorun vardı ki böylesi radikal ve sıkıntılı,halka etkisi ilk etapta çok ağır olacak kararları Türkiye'de bir "Sivil iktidar" ile uygulamak mümkün değildi...
97-Bu kararları uygulamak için bir "Olağanüstü dönem" uygulaması gerekiyordu...Türkiye için ise "Olağanüstü yönetimin" adı darbe,uygulayıcısı ise TSK'ydı...
98-Ve düğmeye basıldı, KONTRGERİLLA/GLADİO faaliyetlerine dahada hız verdi. Artık ülke kan gölüne dönmüştü…Kurtarılmış mahallelerde devlet artık otorite sağlayamazken,her gün onlarca genç “Sağ-sol çatışması” adı altında ölüyordu…
99-Türkiye kan gölüne dönerken GLADİO sağcı-solcu tüm yapıların,sokakta çatışan fraksiyonların içine sızmıştı.Sabah bir ülkücünün öldürüldüğü silahla akşama bir devrimci öldürülüyordu…
100-Aslında tüm bu yaşananlar “Kontrollü bir tansiyon yükseltme” stratejisiydi,ülke bir askeri darbeyi sevinç çığlıkları ile karşılayacak psikolojik konuma getiriliyordu…Ve maalesef celladının bıçağını yalayan kurbanlar gibi koca bir ülke bunu görmüyor,göremiyordu...
101-Daha sonra 12 Eylül Darbesi’ni gerçekleştiren dönemin Genel kurmay Başkanı Kenan Evren’in “Şartların olgunlaşması için 1 sene bekledik” sözleri boşa söylenmemişti.
102- Evet o 1 senede terörün şiddeti en yüksek noktaya GLADİO/KONTRGERİLLA tarafından çıkartılırken,yüzlerce genç, darbecileri Türk milleti “Kurtarıcı olarak görsün” yani Evren’in tabiri ile “Şartlar olgunlaşsın” diye ölüyordu…
103-Dedik ya efendim açıklanan 24 Ocak kararları çok çok ağırdı ve normal bir sivil hükümet tarafından uygulanma şansı yoktu…
Böylesi ağır bir program ancak “Askeri yönetim sopası” altında uygulanabilirdi…
104-“Netekim” 12 Eylül sabahı radyolardan Kenan Evren’in darbeyi haber veren bildirisi okunuyordu,TSK yönetime el koymuştu,ABD Başkanı Carter’a durum “Bizim çocuklar başardı” diye haber edilmişti.
105-Hani floodun en başında MİT'de gerçekleşen bir devir teslim töreninden bahsetmiş ve efsane MİT Müsteşarı Fuat Doğu'nun yerine o tarihlerde adı pek de bilinmeyen bir ismin TSK içerisinden gelerek MİT Müsteşarı olduğunu söyleyerek virgül koymuştuk...
106-İşte 12 Eylül’e gelen süreçte memleketin kan gölüne dönmesini sağlayan ve bilinçli olarak yaratılan,adım adım 1972 yılından itibaren uygulanan "Terörize etme" ve “Destabilizasyon” eylemleri yaşanırken 1971-1973 arası MİT’in başında +++
107-ABD’de CIA tarafından özel eğitim almış ve “Ben MİT Müsteşarlığı değil CIA Şube Müdürlüğü yaptım” ifadelerini kullanmış Fuat Doğu’dan koltuğu devralmış olan o isim Tuğgeneral Nurettin Ersin vardı.
108-Aynı Nurettin Ersin 12 Eylül sabahı darbeyi gerçekleştiren 5 general içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanı olarak belki de Kenan Evren’den dahi güçlü bir konuma sahipti.
109-Darbe günü ABD’nin o dönem ki Ankara Büyükelçisi olan James Spain’in darbeden hemen 1-2 saat sonra ABD Washington’a geçtiği “GİZLİ” ibareli mesajda şu ifadeler yer alacaktı:
110-"Mevcut askeri liderlerin tamamını iyi tanıyoruz ve özellikle de NATO üyeliği başta olmak üzere Türkiye'nin güvenlik ya da dış politikasında değişim yaşanacağı yönünde bir endişe taşımamıza da gerek yok."
111-"Buradaki esas mesele, bu çıkarları etkin ve hızlı bir şekilde yeniden tesis edilen demokratik ortamda da korumak olacak. Ancak bunun olmayacağına inanmak için de herhangi bir neden bulunmuyor.
112-"Bu ilk günlerde daha da önemli olan ise bizim kamuoyu önündeki tutumumuz. ABD devleti adına konuşan sözcülere, +++
113-+++durumu yakından takip ettiklerini söylemelerini ve yorumlarını Türkiye'nin NATO üyeliği gibi dış politika yaklaşımlarında herhangi bir değişim görmeyi beklemedikleri yönündeki ifadelerle sınırlı tutmalarını öneriyoruz."
114-İşte o Büyükelçi,işte o belge...
115-(Kaynak:12 Eylül 2018-İrem KÖKER-BBC TÜRKÇE-ABD gizli diplomatik belgelerinde 12 Eylül darbesi: 'Askeri liderleri iyi tanıyoruz, endişelenmek için neden yok' BAŞLIKLI HABER…)
116-Askeri darbe yöneticileri kurdurdukları hükümetin başına eski bir asker olan Bülend Ulusu’yu atarken,ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı ise 24 Ocak kararlarının mimarı,ABD bağlantılı Korkut Özal’ın kardeşi,eski Dünya Bankası danışmanı Turgut Özal getiriliyordu!
117-Askeri yönetim ülkede darbe sonrasında devrimcilerin adeta tankla üzerinden geçerken,darbenin kendisini koruyacağına zira kendilerinin “Devlet için Komünizmle mücadele ettiğini” sanan ülkücüler büyük hayal kırıklığına uğrayacaklardı…
118-Kenan Evren ve darbe yönetimi ülkücüleri de hapislere atıyor,bir soldan bir sağdan idamları gerçekleştiriyor,Kenan Evren “Asmayalım da besleyelim mi?” diyordu…
119-Devletin istihbaratı da artık Evren'in damadı olan Kenan Gürvit'ten soruluyordu...Damat Erkan Gürvit'in ABD ile iyi ilişkileri dilden dile geziyordu...Havalı da bir unvanı vardı: Güvenlik ve İstihbarat Başdanışmanlığı
120-Askeri darbe sonrasında devrimciler eziliyordu,ülkücüler eziliyordu,sendikacılar,aydınlar eziliyordu…Ancak siyasal İslamcılara hiçbir şey olmamıştı…
121-Darbe niyeyse onlara pek bir şevkatli (!) davranıyordu…Hatta önleri açılmıştı.
122- İstihbarat kelimesinin manasını 80 darbesi sonrası iliklerine kadar hisseden,acılarını Mamak'ta,Metris'te Diyarbakır Cezaevinde çeken Türkiye'de "Damadın" istihbaratına Siyasal İslamcılar takılmıyordu...
123-Kenan Evren elinde Kur’an ile il il miting yapıyor,açtıkça imam hatip açıyor,Allah-peygamber laflarnı ağzından düşürmüyordu ülkenin rengi giderek “Yeşile” boyanıyordu…
124-Ve bu kendisini “Devlet Başkanı” da seçtirerek darbeciliğine meşruiyet sağlayan Kenan Evren 1984 yılına kadar Türkiye’de 24 Ocak kararlarının Özal eli ile en mükemmel şekilde uygulanarak Türkiye’nin küresel ekonomik sisteme entegre edilmesini sağlıyordu…
125-1983 yılında ABD’ye giden Turgut Özal burada kiminle yaptığı hala meçhul olan bazı görüşmelerden sonra siyasete girmeme fikrini değiştiriyor,özel rejim uyguluyor,imaj çalışması ile ABD’den gelip ANAP’ı kuruyor ve +++
126-+++ağabeyi Korkut Özal sayesinde Nakşi-HALİDİ KOLU /Gümüşhanevi Tekkesi desteğini de arkasına alıyordu…
127-Bu arada Özal'ın ABD'ye gitmeden kısa süre önce Evren ile görüştüğünü ve Evren'e siyasete girmeye niyeti olmadığını söylediğini ancak bu kararını daha sonra ABD'ye yaptığı ziyaret ve +++
128-+++oradaki temaslar sonrası değiştirdiğini 32.Gün tarafından yayınlanan Özal belgeselinde yine Evren'in ağzından öğreniyoruz...
129-1984 seçimlerinden 1 gün önce Türk siyasi tarihinin en büyük psikolojk harp uygulamalarından birisi sahneye konuldu...
130-Cumhurbaşkanı Kenan Evren tek kanallı dönemdeki etkisi çok büyük olan televizyona çıkarak,isim vermeden Özal'ı eleştirdi,vatandaşları yine isim vermeden askerlerin desteklediği Turgut Sunalp'in MDP'sine oy vermeye çağırdı...Yapılan kusursuz bir FALSE FLAG operasyonuydu.
131-Burada amaçlanan zaten askeri yönetimin bir an önce sivil yönetime devredilmesini isteyen seçmen gözünde eski asker Sunalp'in kazanması halinde aslında askeri yönetimin devam edeceği algısını oluşturmak ve Özal'ı eleştirerek Özal'a "Mağdur" algısı oluşturmaktı...
132-Operasyon mükemmel yapıldı,plan kusursuz şekilde işledi.Ertesi gün sandıklar açıldığında Evren'in açıklamalarından sonra özellikle kararsız seçmen Özal'a kanalize olmuş ve Özal'ın ANAP'ı tek başına iktidara gelmişti.
133-Küresel planın ekonomik ayağından sonra siyasi ayağı da başarı ile tamamlanmıştı..."TAKUNYALILAR" artık iktidardaydı...Ve aslında bir daha hiç iktidardan gitmeyeceklerdi.Çünkü ABD için Ilımlı İslam Projesi yeni başlıyordu...
134-Sonra mı? Sonrasını hepiniz az çok biliyorsunuz..."Sonrası" aslında "BUGÜN"...Yani bugün yaşadığımız AKP yönetimi öyle 2002'de falan gelmedi bu ülkeye...1970'lerin sonu itibariyle bu "Siyasal İslam" illeti ilmek ilmek dokundu adeta bir kaneviçe misali...
135-Dün adı ANAP oldu Özal oldu,Refah oldu Erbakan oldu,bugün adı AKP oldu Erdoğan oldu...Ama kısa aralıklar haricinde hep "Ilımlı İslam" iktidarda oldu ve o "Ilımlı İslam'ı" iktidara aslında 12 Eylül darbesi taşıdı...
136-İşte o nedenledir ki 12 Eylül Darbesi öyle "Kardeş kanı dökülüyordu,ordu geldi kan durdu" diyerek elde çiçek koştur koştur gidilip sevinilecek,değerlendirmesi de bu kadar basite indirgenemeyecek bir "KÜRESEL ENTEGRASYON" darbesidir...
137-Bunu görmek istemeyenler yahut göremeyenler ise eksik,sağlıksız ve yüzeysel değerlendirmeler ile hamasi 12 Eylül Tweetleri atmaya devam edebilirler...
138-Bu saate kadar bizlerle olup okuyan yahut daha sonra bizi okuyacak tüm dostlara Twitter'daki 3. yıl dönümümüzde yaptığımız bu flood sonunda "Bin selam olsun" derken, klasikleştiği şekli ile bitiriyoruz floodumuzu:"Takdirleriniz beğenilere,beğenileriniz RT'lere yolculuk etsin"

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Celal Eren Çelik

Celal Eren Çelik Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @yazparov

Jul 27
METİN FEYZİOĞLU “TERFİSİ” ve BİR KLASİK: “ERDOĞAN YEDİRMEZ”
1- Bu ülkenin ana muhalefet partisi lideri olarak düşünecek ve kendisine dert edecek, mücadelesini vereceği tonla dert varken kendisine KKTC’de “Büyükelçi tarafından karşılanmamayı” dert eden Sn.Özgür Özel,KKTC Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nu kameralar önünde eleştirmiş ve Dışişleri Bakanlığı’na şikayet etmişti.
2-Peki Sn.Özel bunu yaptı da ne oldu? Ne sonuç elde edebildi? Hiç bir sonuç elde edemediği gibi bir Erdoğan “Klasiği” yaşandı ve Özel’in eleştirip,Dışişleri Bakanlığı’na şikayet ettiği Metin Feyzioğlu hoop Prag’a büyükelçi yapılarak adeta “Terfi” ettirildi.
3-Bakın efendim boşa yazımızın başlığını “Erdoğan Yedirmez” koymadık… O halde peşrevi daha fazla uzatmayalım ve yazımıza geçelim. İşte başlıyoruz. Sizler hazırsanız biz de hazırız. Çayı,kahveyi kapan gelsin…
Read 82 tweets
Jul 12
AĞIZDAKİ "EKŞİ" TAT: MEHMET BÜYÜKEKŞİ'YE NEDEN DOKUNULMAZ?
1-Efendim malumunuz son günlerin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi TFF Başkanlık seçimleri. Son yıllarda zaten yönetilemeyen TFF''nin tarihindeki en kötü başkanı olan Mehmet Büyükekşi'nin adaylığı ile tartışmalar başlamıştı.
2-Kamuoyu ve futbolseverler Mehmet Büyükekşi'nin değil yeniden aday olmasını TFF'ye kendisi ile birlikte getirdiği çaycısına kadar alıp gitmesini isterken Büyükekşi hiç de oralı değildi ve adaylık kulisi yapıyordu.
3- Ancak Büyükekşi'nin karşısında bu kez dişli bir rakip vardı: Servet Yardımcı
Kamuoyu bu kez aday olsa da Büyükekşi'nin Yardımcı karşısında kazanamayacağını düşünüyordu,Yardımcı da dün saat 17.00'a kadar tüm hızı ile kulis çalışmaları yapıyırdu.
Read 102 tweets
Jun 22
BU ÜLKEDE “MUHALİF MEDYA” DİYE BİR ŞEY YOKTUR, 2 TANE “YANDAŞ MEDYA HAVUZU” VARDIR
1-Malumunuz Türkiye’de AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte en önem verdiği şeylerden birisi kendi “Yandaş medyasını” oluşturmak oldu.
2-Yeni Şafak,Kanal 7 ve Akit ile başlayan “Yandaş Medya” zaman içerisinde yandaş iş adamlarına kurdurulan “Havuz” ile satın aldırılan SABAH-ATV grubunun gazete-dergi ve kanalları eklendi.
3-AKP’nin “Servet transferi operasyonu” kapsamında batırılan Karamehmet Grubu’na ait Türk Medya ve Akşam Grubu’na ait olan kanal ve gazeteler ile Uzan Grubu’na ait olan kanal ve gazeteler Ethem Sancak başta olmak üzere yandaş iş adamlarına satıldı.
Read 51 tweets
Jun 19
DİAMOND TEMA VAK’ASI VE SİYASAL ISLAM’IN “FİİLİ OTOKRASİSİ”
1-Bu ülkede siyasal islam her geçen gün fiili otokrasisini çok daha fazla hissettirirken Saray’a çıkarak “Verimli toplantılar” yapan “Saray Güdümlü Muhalefet”+++
2-+++ bir münazarada fikirlerini ortaya koyan Diamond Tema’nın açıkça hedefe konulması ve hakkında başlatılan hukuki süreç için kılını kıpırdatmıyor.
3-Aynı münazarada karşısındaki kişi açıkça Anayasa’ya aykırı şekilde Şeriat ve Şeriat sisteminin siyasal felsefesini savunurken ses çıkartmayan siyasal irade iş Diamond Tema’nın sözlerine geldiğinde “Halkın bir bölümünü kin ve nefrete teşvik ettiği” gerekçesi ile soruşturma açıyor.
Read 23 tweets
Jun 7
NEDEN YENİ PARTİ KURUYORUZ VE PARTİMİZİN ANA İLKELERİ NELER OLACAK?
1-Türkiye yeni bir siyasal döneme girerken toplumdaki büyük değişim ve yenilenme talebi, bugün var olan sistemin tıkanması ve çürümesi ile birleşmiştir.
2-Gelinen bu nokta kendisini tıkanan ve çürüyen bu sistemden var eden siyasal aktör ve partilerin bu sistemi değiştirmesinin ve Türkiye’de halkın talebi olan büyük değişim talebini “Eski yüzler ve eski sözler ile” karşılamanın mümkün olmadığı gerçeğini ortaya koymuştur.
3-Bu gerçeklik önümüzdeki süreçte yeni siyasi kadroların ve yeni siyasi partilerin "Zamanın ruhuna" ama daha da önemlisi "Halkın karşı konulamaz değişim beklentisine" uygun olarak Türkiye siyaset sahnesine çıkacak olmasını kaçınılmaz hale getirmektedir.
Read 167 tweets
Jun 6
CHP’Lİ ESKİŞEHİR TEPEBAŞI BELEDIYESI’NDE NELER OLUYOR?
1-Eskişehir’in CHP’li Tepebaşı Belediyesi son Belediye Meclis toplantısında aldığı karar ile “Kamuda Tasarruf Tedbirlerini” gerekçe göstererek 150 işçiyi işten çıkarttı.
2-Ancak bu işçilerin işten çıkartılmalarının aslında tasarrufla alakası yok asıl sebep çok başka.Zira işten çıkarılan işçilerin “Ortak özelliği” seçim döneminde “Kanuna aykırı olduğunu” belirterek Başkan Ahmet Ataç için belediyedeki işlerini bırakıp seçim kampanyasında çalışmayı reddetmiş işçiler olması.
3-Tepebaşı Belediye’sinde işten çıkartılan 150 işçi haklarını savunması için sendikaları olan DİSK’e gittiklerinde de bir başka şok yaşadılar. Zira DİSK işçilere “Yasal bir işten çıkartma yapılmış,başınızın çaresine bakın” cevabını verdi.
Read 18 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(