ERLİK ADI ATATÜRK
Türklerde ad verme çok özel ritüeller ile yapılan bir ERGİNLENME işlemidir. Doğumdan sonra çocuğa ad verilir, fakat bir de ileriki yaşlarda gösterdiği kahramanlığa göre ERLİK adı verilir.
Atamız hayatı boyunca İKİ AD ALMIŞTIR.
ADI VEREN DE ALANDA ÖZEL İNSANLARDIR, bunlar asla “Anlamsız Tesadüfler” değildir. O, Tanrının Türklere verdiği en büyük hediyedir.
Atatürk’e “Kemal” adı, Askeri Rüştiye okulunda Yüzbaşı Mustafa Efendi tarafından verilmiştir. Peki neden Mustafa efendi “Kemal” adını vermiştir.
Elbette ondaki KEMALETİ gördüğü için bu adı vermiştir, ve MUSTAFA KEMAL olmuştur.
Eski Türk mitlerinde Hz. Hızır ya da İslam öncesinde "Ak Sakallı Kocalar" ve "Gök Sakallı İhtiyarlar", Kutsal Kayın Ağacından inerek, Kahramanlık gösteren "ERLERE",, bir "AT ve bir de "AD" verirdi.
Doğum adının dışında verilen bu AD'a "ERLİK ADI" denirdi. Savaşta ya da avda kahramanlık gösteren yiğit bir anlamda İnisiyasyon yani Erginlenme ritüelinden geçer ve Erginleşmiş sayılırdı.
Dede Korkut hikayelerinde "BAMSI BEYREK", bir "BOĞA" öldürür ve Dede Korkut ona bu kahramanlığından dolayı "BOĞAÇ HAN" adını verir. Boğaç han, Boğayı öldürerek bir anlamda kendini ispatlar ve Erginlenir.
Atamıza ikinci ad Safvet Arıkan tarafından “TÜRKATA” olarak verilmiş, sonra ATATÜRK olarak değiştirilmiştir. MUSTAFA KEMAL’E ikinci ERLİK adı kendi milleti tarafından verilecektir.
Bu büyük insan, Türk milleti için, cepheden cepheye koşarak savaşmış, ÇAKIR gözlerinin içine bakan Mehmetçikler onun bir el hareketiyle ölüme koşmuşlardır.
Göktürk Mitolojisinde biz Türk milletine adını veren ve adı “Türk” olan bir “Ata’dan” bahsedilir.
Göktürklerin Aşina boyundan gelen bu Ata, ilk ateşi yakan ve Kögmen dağlarında milletini donmaktan kurtaran Atadır. Ve işte “O millet”, “ONU” kendine “Baş” seçer ve adına ATA-TÜRK der. Biz hala bu Atanın yaktığı ateşi taşır ve “O” Atanın ismini kullanırız. Yani “TÜRK” ismini.
“O” İLK ATEŞİ yakan ve Türk OCAĞINI şekillendirip, kendi milletine armağan eden Türk'tür. Türk mitolojisinin en büyük kahramanı, milletimizin isim babasıdır “O”.
Ne büyük tesadüftür ki O TÜRK, yeniden doğup bu sefer kurtuluş ateşini yakmış ve o ateşi tekrar Türk Milletine armağan etmiştir. Evet ATATÜRK. Göktürk mitlerindeki, adı Türk olan Atamızın yaktığı ilk ateş, ve Mustafa Kemel Ata-Türk’ün yaktığı son ateş. TÜRKLERİN ATASI ATATÜRK.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ayna ya da Gözgü Türk gelinlerin başlıklarını süsleyen önemli bir nesnedir. Başlığın üzerindeki ayna, eski Türk inanç ve gelenekleri ile alakalıdır. Günümüzde, kötü bakışları içine alacağı ya da geline bakan kişinin, "Nazarının", tekrar kişiye döneceği düşüncesi ile kullanılır.
Nitekim Ayna kötü ruhları içine çeker.Ayna,Şamanların öteki taraftaki ruhları görebildiği ve gaipten haber verdiği bir araçtır.Ruhlar bu yolu kullanarak dünyaya gelip gidebilirler.Bir anlamda ruhların "Geçiş Kapısıdır". Bundan dolayı Türkler ölülerini Ayna ile birlikte gömerler.
Ayna ölen ruhun, öteki dünyaya geçişini kolaylaştırır. Arkaik insanlar Aynaya bakan kişinin ruhunun çalınıp kaçırılacağını düşünürler. Bu yüzden aynaya her zaman bakılmaz. Bir takım ayna ritüelleri vardır, örneğin evde ölüm olduğunda ve gece vakti aynaya bakmak iyi sayılmaz.
Göktürk komutanı Anlu Shan'ın askerlerine de Çakarlar adı verilirmiş. Ayrıca Çin dilinde Çakar savaşçı anlamına geliyormuş. Çinli keşiş Xuanzang Çakarlar hakkında şöyle yazmış:
“Kralın muhteşem bir ordusu vardı, askerlerinin çoğu Çakar-čākar adamlarından oluşuyordu. Bunlar, ölümü akrabalarına geri dönüş olarak gören ve karşısında hiçbir düşmanın duramayacağı ateşli yiğit adamlardı."
Jiu Tangshu “Cesur ve güçlü adamlar Çakar-čākar olmak için kaydedilirler. Čākar, Çince 'savaşçı' anlamına gelir” şeklinde kaydeder.Türk komutan An Lushan'ın ordusuna ilişkin, An Lushan'ın binlerce cesur askeri evlat edindiği söylenir ve onlara Çakar Unvanının verildiği yazılıdır.
Göktürkler döneminde Atlı Süvariler ÇAKARLAR.
Türkler, süvari birlikleri ile rüzgar gibi gelip giden, cesur ve iyi savaşan Alp'lar yetiştirmiştir. Onlara Sogd döneminde Çakarlar adı verilmiş. Onlar peofesyonel asker olarak İpek Yolunun güvenliği için görev yapmıştır.
Bu kelimenin her ne kadar Farsça bir kökene sahip Köle (ČĀKAR) anlamına geldiği söylense de, Türk kökeni de araştırılmalıdır. Çak kökü Türkçedir. Çakmak vurmak darp etmek anlamına da gelir. Selam Çakmak ya da Çakı gibi asker Türkçedir.
İsim olarak Çaka Bey şeklinde kullanılmıştır ve Bizans kaynaklarında Tzachás yani Çakalar şeklinde kayıt edilmiştir. Çakabeyoğulları beyliğinin kurucusudur. Türkler tarih boyunca özel muhafız birlikleri ile düzeni bozan, hırsız ve yağmacılara karşı güvenliği sağlamıştır.
TÜRKLER ORMANA NEDEN KORULUK DER?
Türkler dinlerinin gereği doğaya saygı duyardı. Ateş, hava, su ve toprak önemliydi. Fakat Türklerde önemli bir element daha vardı. Ağaç Elementi. Türk kozmoloji düşüncesinde Ağaç, element olarak kabul edilmiş ve 5. Unsur olarak yerini almıştır.
Türkler ormanın Ruhu olduğuna inanır. Orman Ruhu tüm canlıları korur. Bu düşünceye animizm adı verilir. Yani Türklere göre; yaratılan her şeyin bir ruhu vardır. Gök Tanrı adı verilen ve Batıni yani bilinmeyen ve görünmeyen Tanrının, Zahiri görünümleri elbette yarattığı her şeydi.
Bu yüzden Türkler, yaratılan her şeyde Tanrının ruhu olduğuna inanırdı. Türkler Ormana girip hayvan avlayacaklarında, Tayga adı verilen Orman Ruhundan bile izin alırdı. Boş yere hayvan öldürülmezdi. Aynı şekilde bir ağacı kesmek zorunda kalırlarsa yine bu ruhtan izin alınırdı.
Bilge Kağan Mezarındaki Gümüş Geyik
Türk Şamanizmi, Türk Budizmi, ve Ak Geyik. Geyikler tüm mitolojik ve dini anlatılarda, kutsalın vücut bulmasıdır. Türk Şamanizmi ve Türk Budizminde de önemli bir role sahiptir. Kutsal geyik anlatıları, Türk İslam Tasavvufunda da devam etmiştir.
Göktürk mitolojisinde AkGeyik kılığına girmiş bir Tanrıçanın, Göktürk Kağanı ile aşk yaşadığı anlatılır. Hunlar batıya,Ak geyik rehberliğinde gitmişlerdir. Ak Geyik Buddha'nın kılığına girdiği avatar hayvanıdır. Şamanlar göksel yolculuklarını Puura adı verilen geyikler ile yapar.
Geyik, Türk masal ve mitolojisinde dişil bir varlıktır ve Ana Tanrıça arketipinin yersel simgesidir. Türk mantık ve düşünce sisteminde Aklık, Tanrıçalara özgü bir renk kavramıdır. Ak, batı yönü ile dişil gezegenler olan Ay ve Venüsün konumlandırıldığı yöndedir.