1-Anaakım iktisat ile heterodox iktisat arasında ciddi bir yaklaşım farkı var. Bu metodolojik farklılığı kısaca anlatırken ayrıca ideolojinin nasıl da merkezi ve belirleyici bir rol aldığına değineceğim.
Kısa bir flood yapalım buyrun:
2-Anaakım iktisat metodolojik olarak"hipotetik indirgemeci". Çeşitli hipotezlerin ortaya atılması ile bu hipotezlerin sınanmasını önceliyor. Dolayısıyla temelde Popper'in yanlışlanabilirlik ölçütünü bünyesinde barındırıyor. Fakat ideolojik olarak bu ölçüte sadıkmış gibi yapıyor.
3-Diğer yandan heterodox iktisat ise metodolojik olarak "tarihsel indirgemeci".Yani iktisadi olguları tarihsel koşulları dikkate alarak ele alıyor ve o olduların ardındaki dinamiği kavramaya çalışıyor. Dolayısıyla bu noktada metodoloji Popperin yanlışlanabilirlik ilkesini aşıyor.
4-Özetle iki teori arasındaki yaklaşım farkı biri kapitalist sistemi çeşitli varsayımlarla idealize ederek (rekabeti, piyasayı vb. mükemmelleştirerek) toplumun barında cereyan eden süreçleri bu idealize ve gerçek dışı dünya üzerinden anlamaya açıklamaya çalışırken; diğeri
5-doğrudan cereyan eden olgularla ve o olguların ardındaki dinamiği anlamaya çalışıyor. Bunu yaparken kapitalizmi adeta resmediyorlar/yansıtıyorlar; yani algılanan gerçekliği doğrudan dikkate alarak kavramaya ve aktarmaya çalışıyorlar.
6-Meseleyi ideoloji üzerinden anlamaya çalışalım. Neoklasik iktisat her ne kadar yanlışlanabilirlik ölçütünü öne sürse de Popper'in bu ölçütünün getireceği sonuca pek de sadık kalmıyor. Ölçüte göre sınama sonucunda yanlışlanan hipotezin terk edilmesi gerekirken çoğu zaman
7-kuramın sac ayağı niteliğindeki hipotezlerin terk edilmediği gözüküyor. Dolayısıyla öznel olarak neoklasik iktisatçılar bu ölçütü benimsese dahi nesnel olarak ya da pratikte çoğu zaman ihlal ediyor. Bu davranış biçimi de tamamiyle günümüz ideolojisini yansıtıyor.
8-İdeoloji kavramı (Zizek'e göre) çoğu zaman bir "yanlış bilinç"ten ziyade insanların farkında olduğu ve isteyerek eylemi gerçekleştirdiği durumu içeriyor. Zizek'in sürekli öne sürdüğü örnekle açıklayalım.
Bir gün ünlü fizikçi Niels Bohr'un evine arkadaşları gelir.
9-Bohr'un evine geldiklerinde kapıda "at nalı" asılı olduğunu görünce şaşırırlar. Eve girdiklerinde Niels Bohr'a sen dünyaca ünlü bir fizikçi, bilim insanı olarak böyle gerçek dışı, batıl inançlara mı sahipsin? gerçekten buna inanıyor musun? diye sorarlar.
10- Bohr ise şöyle cevap verir: "Elbette bir bilim insanı olarak bu batıl nesneye inanmıyorum. Fakat söylenene göre at nalı ona inanmayanları da koruyormuş."
Bu diyalogda görüldüğü üzere "özne ve nesne uyumsuzluğu" bugünün ideolojisini bize veriyor.
11-Neoklasik iktisatçılar, öznel olarak teoride yanlışlanabilirlik ilkesine inansalar da nesnel olarak pratikte yanlışlanan varsayımları terk etmiyorlar; ve bunu farkında olarak yapıyorlar.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dolar önümüzdeki ay 20 lira olacak mı? Altın gramda 900 TL olacak mı? BTC tekrar 60 bin dolara çıkacak mı? Bunların cevaplarını bu bilgiselde paylaşıyorum.
Dolar kurundaki dalgalanma sürecinde birçok insan çevresinden aldığı bu tür duyumlar ile evini arabasını satıp, kredi cekip dolara yatırıp zarar etti. Yakın zamanda 3 ayrı kişiden evlerini sattıklarını dolar aldıklarını duydum. Bunlar gerçekten çok üzücü durumlar.
Kıymetli hocalar ile ne zaman bir sohbet odası açsak. Aldığımız sorular belli.
En çok gelen sorular özetle şöyle:
-Hocam dolar ne olur alalım mı?
-Hocam altın ne olacak?
-Hocam kriptolar artacak mı?