Thread by @matrix_9x

~~~~~YALNIZLIK~~~~~

Aileniz, çevreniz, etrafınızda olan her şey eğer sizin zekânızı beslemiyorsa o zaman yalnız sınız.
Besliyorsa yalnız değilsiniz.
Bu olay tamamen bilincinizin ne kadar gelişmiş olduğuyla alakalı.
Mutlu musun?
Hayır değilsin çünkü yaşam senin zekânı beslemiyor

Mutlu değilsen otomatik olarak yalnız oluyorsun.
Zekâyı beslemek dünyanın en zor işidir.
Sana göre vasat bir toplum cehennem gibidir. Ateşi sadece senin içini yakan bir cehennem.
Gerçekten de vasatlık çekilecek çile değil.
Mutlu insanlar genel de aynı zeka seviyesinde olup

Birbirlerinin zekaları ile beslenirler.
Kahvehane de pişpirik oynayıp saçma sapan şeylere gülen insanlar mutludur. Yahut x takımın taraftarı olup 24 saat kesintisiz futbolla yatıp kalkan adam da mutludur.
Zira bunların zekasını besleyen şey her ne ise bunlarda odur.
Yalnızlık

Kader de değildir, keder de değildir.
Zira yüksek bilinç zeka düzeyi bir lütufdur.
Bu sadece sizin gerçeğiniz.
Başkalarının gerçeği asla sizin gerçeğiniz olamaz.
Sizi içine çekmeye çalışan mutluluk ambalajlı yalancı gerçekliğe dokunduğunuz zaman orada ki sistem zaten bozulur.

İstesenizde o yalanın bir figüranı olamazsınız.
Deniz kendinden olmayanı nasıl dışarıya atıyorsa gerçeklik de yalanı aynı o şekil dışarıya atar.
Bilincinizi terbiye etmeden zekânızı beslemeniz yahut besleyecek bir sistemin içine girmeniz asla mümkün değildir.
Bilinç, şeytani

Vesveseye açıktır. Ayrıca devamlı faaldir. Yani aklınızı abuk subuk düşünceler ile meşgul eder.
İntikam duygusu, haset, kıskançlık, sürekli hayal dünyası, gelecek kaygısı, geçmiş de ki yapılan hatalar vs. gibi düşüncelerle sizi yer bitirir.
Bu istemsiz düşüncelerin tamamını yok

Etmek için elimizde çok güçlü Estağfurullah silahımız olduğunu daha önce yazdım.
Aklımızı ele geçirmeye çalışan tüm istemsiz bu düşüncelerden kurtulmak için Estağfurullah silahını kullanıyoruz.
Nasıl yapıyoruz?
Bilincimiz abuk subuk bir düşünceyi aklımıza servis etmeye başlayınca

İlk önce tövbe estağfurullah diyoruz sonra o düşünce aklınızdan kaybolup gidinceye kadar hızlı hızlı estağfurullah diyoruz.
O abuk subuk düşünce zaten iki üç dakika içinde kaybolup gidiyor.
Gece yatağa yattık gözümüzü kapattık ve abuk subuk istemediğimiz görüntüler gelmeye

Başladı. Yine aynı sistemi uyguluyoruz. İlk önce tövbe estağfurullah diyoruz sonra o görüntü kayboluncaya kadar hızlı hızlı estağfurullah diyoruz. Yine iki üç dakika içinde o görüntü kaybolup gidiyor.
Bilicimizin aklımızı ele geçirmesine izin vermiyoruz. Estağfurullah silahını

Kullanarak bilincimiz ile bir şekilde iletişim kurmuş oluyoruz.
Yani bilincimize ben o düşünceleri istemiyorum demiş oluyoruz.
Bilinç de zamanla neyi isteyip, neyi istemediğimizi öğrenmiş oluyor.
Ve bilincinizi terbiye etmiş oluyoruz.
Tekrar söyleyeyim.
Bu yöntemi tüm insanlar

Yapmış olsa bu ülke de bir tane bile antidepresan ilacı satılmaz.
Elimizde terbiye edilmiş bir bilinç varsa sonsuz olasılık düşünce sistemine geçiş yapmak çok kolay olacaktır.
Eğer olasılıklar sonsuz diyebilecek kıvama gelmişseniz o zaman yalnızlık denen şey diye bir

Sorununuz olmayacaktır.
Zira zekânızı besleyecek sonsuz olasılıklarla karşılaşmak artık kaderiniz haline gelecektir.
Sizi memnun edecek güzel bir kader.
Zümer suresi 36. ayetde de dediği gibi;
"Allah kuluna yetmez mi!"
Allahın sonsuz ilmi karşısında zekâmız okyanusta damla bir

Damla bile değildir.
Bir damla bile olmayan zekâmıza ilmi sonsuz Rabbimiz bizim için sonsuz rızıklar, sonsuz olasılıklar yaratmış diyemiyorsak, ve tüm bu olasılıklara kendimizi açık hâle getirmiyorsak o zaman zekâmız olduğunu da söyleyemeyiz.
Sevgiler.