Bartolomeo Manferdi, "Eros'un Cezalandırılması" 1613. Bu etkileyici sahne mitolojideki bir aldatma sahnesine dayanıyor. Güzellik Tanrıçası Afrodit, Kocası Hephasitos'u Savaş Tanrısı Ares ile aldattı...
Bu yasak ilişki, Güneş'in ilk ışıklarıyla Apollon sayesinde açığa çıktı. Bu yasak ilişkiyi öğrenen Demirci Tanrı Hephaistod ikisini demir bir ağ ile yakaladı ve tüm Olympos tanrılarını çağırarak onlara bu çirkinliği gösterdi.
Bütün Tanrılar Afrodit ve Ares ile alay ettiler ve ikisini de aşağıladılar. Bu aşağılanmaya dayanamayan Ares ise yakalandıktan sonra, okunu nereye attığıma dikkat etmeyen aşk tanrısı Eros'u kırbaçlayarak cezalandırdı.
Resimde tam da bu anı görüyoruz. Ares acımasız bir şekilde Eros'u cezalandırıyor. Afrodit ise oğlu Eros için Ares'den merhamet diliyor.
Bu sahne batı sanatında alegorik olarak Aşk ve Savaş arasındaki mücadeleye bir gönderme olarak kullanılıyor. Tüm bu hikaye bir fe Barok Sanatın güçlü gölge ışığı, teatral ifadeleri ve yoğun hareketi ile birleştiğinde ortaya böyle etkileyici bir sahne çıkıyor.
Savaşın acımasızlığı, aşkın merhameti ve hataları arasındaki sonsuz savaş...
Okuduğunuz için teşekkür ederim, sanatla kalın. 🖤
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bundan sonra sanatçıların hayat hikayelerini, eğitimlerini ve sanat stillerini anlatacağım bir seriye başlıyorum. Bu yeni serinin ilk sanatçısı ise altınlarla kaplı eserleriyle tanıdığımız Avusturyalı ressam Gustav Klimt olsun istedim…
14 Temmuz 1862 tarihinde Viyana’nın bir banliyösü olan Baumgarten’de doğan Klimt, kuyumcu bir ailenin çocuğuydu.
Küçük yaşlarda resme olan yeteneği ailesi tarafından fark edilen sanatçı 1876 yılında Viyana’daki Sanat ve Zanaat Okulu’na kayıt oldu. Kayıt olmasından kısa süre sonra yeteneği ve hayal gücü ile öne çıkan Klimt, okulun popüler öğrencileri arasına girdi.
Küçücük bir ana çok büyük duygular sığdırırız bazen. İşte böyle anlardan birini muhteşem bir şekilde görselleştirmeyi başaran Frederic William Burton’un ‘Kule Merdivenlerinde Buluşma’ adlı eserinden bahsedeceğim size.
Eser konusunu bir orta çağ Danimarka şarkısında adı geçen Hellelil ve Hildebrand’ın hikayesinden alıyor.
Bu şarkıda, Danimarka Kralının kızı Prenses Hellelil ile Kraliyet ailesinin şövalyesi olan Hildebrand imkansız bir aşkın içine düşerler. Prensesi koruması gereken şövalye ve prenslere layık görülen prenses gizlice bir ilişki yaşamaya başlar.
Bu akşam saat 20.30'da online olarak Salvador Dali'nin hayatı ve eserleri ile ilgili bir seminer vereceğim. Detaylı bilgi ve kayıt için İnternet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. kopruatolye.com/etkinlik/celil…
Michelangelo Buonarroti'nin 1487-1488 yılları arasında 13 yaşında yaptığı "Aziz Antonio'nun Azabı" adlı eseri. Aziz Antonio, manastırcılığın babası olarak bilinir. Ona göre dünyevi zevklerden uzak durmak günahlardan uzak durmak demekti.
Aziz Antonio dünyevi zevklerden uzak durmak için insanlardan uzak durması gerektiğini düşünür ve kırsal hayatta inzivaya çekilir. Ancak ifrit ruhlar onu sürekli günaha davet ederler. Ona güzel yiyecekler sunlar. Ancak Aziz bunları reddeder.
Ona güzel kadınlar sunarlar ancak Antonio onları da reddeder. Ne yaparlarsa yapsınlar Antonio'yu günaha çekemeyen kötü ruhlar Azize saldırır ve onu vahşice döverler ancak Aziz Antonio yine de bu yaşam tarzından vazgeçmez.
Sir Joshua Reynolds, Jacques Lois David’in ‘Sokrates’in Ölümü’ adlı eseri için ‘Sistina Şapelinden sonra ortaya çıkmış en başarılı eser’ diye bahsetmiştir. Elbette tartışılır. Ancak bu eserin 18. yüzyılda yapılan en başarılı eserlerden biri olduğu çok açık..
Yeni-Klasikçilik akımının en güçlü isimlerinden biri olan David’in 1787 yılında bitirdiği ve günümüzde New York’daki Meropolitan Museum of Art’da sergilenen bu muhteşem eserde Antik Yunan filozofu Sokrates’in idam edilmek üzere olduğu anı görüyoruz.
Sokrates, Atina şehrine hükmeden tanrılara değil de daha önce duyulmamış ruhani kavramlara olan inancı ve halkı kötü etkilemesi sebebiyle idam cezasına çarptırılmıştır. İdamının ise baldıran bitkisinden yapılan bir zehirli içecek ile yapılmasına karar verilir.
Bugün sizlerle hem korkunç hem de fantastik bir yolculuğa çıkacağız. Bugün inceleyeceğimiz eser Horace Vernet’in 1836 yılında yaptığı ‘Lenore Baladı’ ya da diğer adıyla ‘Ölüler Hızlı Seyahat Ederler’ adlı eseri olacak.
Eser konusunu Alman yazar Gottfried August Bürger’in 1774 yılında yayınlanan gotik ve romantik bir balad olan ‘Lenore Baladı’ adlı eserinden alıyor. Bu hikaye ise bizleri 1757 yılına, Prusya ve Avusturya’nın Prag için savaştığı zamanlara götürüyor...
Bu savaşta büyük Frederich’in ordusu Avusturya’yı geri püskürtmeyi başarsa da çok ciddi kayıplar verdi. Prusyalı insanlar savaşa gidenleri beklemeye koyulduklarında bunlar arasında Lenore adında genç bir kadın da vardı.