" Tüm seçeneklerde, Rusya’nın amacı, Azerbaycan güçlerinin ilerleyişini durdurarak, anlaşmazlığı yeniden tarafları kontrolünde tutabildiği siyasi zemine taşımak olacaktır."
"Meseleye Türkiye açısından bakıldığında, Dağlık Karabağ’daki çatışmalarda Ankara’nın Bakü’ye olan kuvvetli desteği ile Türkiye ile Rusya arasında, Suriye ve Libya’dan sonra yeni bir cephe daha açılmış olduğu söylenebilir. Bu tespitin de birkaç sonucu bulunacaktır."
1.Rusya’nın karşı hamle olarak İdlib’de TSK ileri-konuşlu unsurlarını baskılamaya yönelmesi beklenebilir.
36 askerimizin şehit edilmesine yol açan hava saldırısına benzer bir olayın yaşanmaması için ilk hamlede İdlib’deki birliklerimizin özellikle hava saldırılarından korunmalarını sağlayacak hava savunma sistemleri ile mücehhez kılınmaları gerekecektir.
2.Türkiye üzerinde de önümüzdeki günlerde ateşkes çağrısına destek olması için diplomatik baskı uygulanacaktır. Bir yandan Birleşmiş Milletler diğer yandan Minsk Grubu üyesi Rusya, ABD ve Fransa üzerinden bu baskılar artacaktır.
3.Dağlık Karabağ’daki çatışmanın hangi evrede sonlandırılacağına bağlı olarak, Türkiye-Rusya ilişkilerinin de daha gerilimli bir dönem yaşaması muhtemeldir.
Birçok bölgesel soruna farklı gözlüklerle bakmalarına rağmen, Türkiye ile Rusya özellikle son on yılda bu görüş ayrılıklarına bir kenara koymaya muvaffak olmuş ve ikili ilişkilerini olumlu bir istikamette geliştirebilmişlerdir.
Dağlık Karabağ sorunu bir yandan bu ilişkiyi yeniden test edecek, diğer yandan NATO ittifakındaki hakim güçleri Rusya ile dengelemek şeklinde özetlenebilecek olan ve S-400 kararı ile adeta tescillenmiş bulunan bir stratejik yönelimi de ister istemez yeniden tartışmaya açacaktır.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1. Kurecik radari, Turkiye'nin onerisi ile NATO hava ve fuze savunma sisteminin kritik bir halkasi olarak Turkiye topraklarinda kuruldu.
2. Kurecik X band radari, Orta Dogu cografyasindan kaynaklanan,Turkiye dahil NATO ulkelerini hedef alabilecek ozellikle balistik fuzelere karsi gelistirilen NATO fuze kalkani mimarisinin erken uyari sisteminin bir parcasi. AWACS ucaklari ve uydular bu sistemin diger unsurlari.
Hastaneye saldırı bir savaş suçudur. Savaş suçlarının muhakeme edileceği yer de Uluslararası Ceza Mahkemesidir (ICC). İsrail, Roma Statüsüne taraf değildir. Ama Filistin taraftır ve suç ICC'ye taraf olan Filistin toprağında işlenmiştir.
Bu husus söz konusu saldırıdan sorumlu olan İsrail yöneticilerine yönelik ICC tarafından bir soruşturma başlatılması için yeterli hukuki zemini oluşturmaktadır. Ancak Türkiye de ICC'ye taraf olmadığından süreci başlatmak için resmen başvuruda bulunamaz.
Ancak bu başvuruyu yapacak başka devletler bulunabilir, örgütlenebilir. Öte yandan soruşturma sonrasında yargılama aşamasına geçilse bile, savaş suçlusu olarak yargılanacak İsrailli yöneticilerin mahkemeye katılmaları söz konusu olmayacaktır.
1. Yaşananlar Mitsotakis'in Vaşington ziyareti ve Kongre'ye hitabı ile heyecanlanan Rum ve Ermeni lobisinin, her yıl Kongre'de kabul edilerek yasalaşan NDAA-Savunma Bütçesi Yetkilendirme Yasası'na eklemeler yaparak F16 satışını önleme girişimiydi.
2. Hatırlanacak olursa S400 ile ilgili hukuki tutum da 2020 yılı NDAA'sine eklenen bir hüküm ile ortaya çıkmıştı. Bu sistemi Türkiye'nin elinde bulundurmaya son vermesi (cease possession) şartı getirilmişti.
Buna benzer çokca yorum okuyorum. Suudi Arabistan gibi bir ülkeye aynı kriterlerin uygulanmadığı doğru. İyi ki de uygulanmıyor. Uygulanacak olsa Türkiye'nin zaten Suudi Arabistan'ın daha farklı bir siyasi, toplumsal, hukuki ve kültürel ortama sahip olamayacağı kabulu olunurdu.
Başka bir deyişle Suudi Arabistan ve benzeri ülkelerden evrensel değerlere uymaları konusunda bir beklenti yok. Onlar da zaten bu beklentileri yaratmadılar. Petrol zengini olmanın bazı faydaları oluyor zaman zaman.
Oysa ki biz 1923'den bu yana varolan toplumsal sözleşmemiz doğrultusunda laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olacağımızı ilan etmişiz. Dış ilişkilerimizi, ekonomimizi ve toplumsal düzenimizi bu doğrultuda inşa etmişiz.
Bu olmazsa olmazı ki onu da yeterince düzen ve etkinlikte yap(a)mıyoruz. Ama Kongre üyelerini etkilemek için ve özellikle Rum ve Ermeni lobilerine karşı mücadeleyi yürütebilmek için daha fazlası lazım.
Öncelikle Türkiye'nin stratejik tercihinin net olması lazım. İçeride temel özgürlüklerin korunduğu, demokratik standartların yükseltildiği bir anlayışı hakim kılmak şart. AHIM kararları da buna dahil. Kaldı ki bu hedef en başta Batı ile ilişkiler düzelsin diye değil kendimiz için
Dışarıda da bütün yaşanan ve yaşanacak sorunlara rağmen Türkiye'nin Batı ittifakının saygın ve sarsılmaz bir üyesi olduğu anlayışını sorgulatmayacak siyaset ve tercihler.
F16 satışına dair Temsilciler Meclisi kararına dair yorumum
1. İlk bakışta olumsuz bir karar olarak gözükse de detaylı olarak incelediğimde kanaatim değişti. Şöyle ki, karar aslında idareye büyük bir manevra alanı tanıyor.
2. F16 satışı, a) idarenin bu satışın ABD'nin ulusal menfaatine hizmet ettiğini tespit etmesi b) F16 uçaklarının Yunanistan hava sahasını düzenli biçimde ihlal etmesini önleyecek tedbirleri tadat edilmesi şartlarına bağlanmış.