YL-Doktora sonuçları açıklandıktan sonra sitede bir akış başladı. Ben de bir kaç email aldım sonuçlarla ilgili. Bu konuda bir kaç şeyi not etmek isterim:
1. Ortalama, ALES ve dil sınavları ağırlıkları nesnel bir kriter olarak notlamanın %75'ine tekabül ediyor benim bildiğim. Dolayısıyla sadece mülakat/kağıt üzerinde değerlendirme belirlemiyor sonuçları.
2. Doktoranın aksine YL başvurusunda genelde SoP (statement of purpose) ve RP (research proposal) tek bir dokuman olarak talep ediliyor - ki bu durumu biraz karmaşıklaştırıyor bence. Bu belge itinalı hazırlanmalı.
3. Çünkü YL başvurusuna kadar ne yaptığınız elbette ki önemli ama 8 paragraf bunu anlatıp sonra kapanış paragrafında söz gelimi "Suriyeliler ve girişimcilik," "Kent ve kadın", "Kültürel yeniden üretim" çalışmak istiyorum demek ne yapmak istediğinize dair bir şey açıklamıyor.
4. Bu konuda benim önerim: (1) Ne çalışacağım: incelikli bir başlık: "Suriyeliler ve girişimcilik" değil mesela "Ankara-Altındağ örneğinde göçmen girişimciliğinin topluma uyum/kabule etkisi" gibi: mesele, meselenin ilgili olduğu genel literatür ve vakayı içeren bir başlık.
5. Bu konu (2) Neden önemli: O 8 paragrafta şunu-şunu yaptımlar ancak bu konuya ilgi duymanıza vesile olduysa önemli bence. Kişisel biyografiniz dışında bu konu bugün (siyasal ve toplumsal ve de akademik tartışmalar açısından) neden önemli. Bu meseleye dikkat çekmek gerekiyor.
6. Son olarak da (3) Nasıl çalışacaksınız: Bu kısım genelde çok ütopik kurgulanıyor. Bir YL tezi için üç kentteki Suriyelilerin deneyimini karşılaştırmak pek makul değil bence eğer cebinizde bir araştırma fonunuz yok ise. Bağlamında anlamlı tek bir vakaya odaklanmak kafi.
7. Bunun dışında tabi böyle bir konu o bölümde çalışılabilir mi? Tezin danışmanlığı yürütecek bir hoca var mı? İlgili ders var mı? Bölümde daha önce bu konuda yazılmış bir tez var mı? Bunlardan haberdar olduğunuzu belirtmek/imlemek de büyük fayda olacaktır.
8. Fakat bunu yaparken de ev-ödevini iyi yapmakta fayda var. Emekli olmuş bir hocaya, (çünkü danışmanlık yapamaz), adı katalogta var diye 20 yıldır açılmayan bir derse işaret etmek juriyi sadece gülümsetir. Çalışmak istediğiniz hocayla öncesinde irtibatlanmak faydalı olabilir.
9. Bunun dışında 25 kişilik kontenjan tanımlamış bir bölüme 90 kişi başvuruyor ise birilerinin red alması maalesef gerekiyor. Benim hatırladığım bölüm birincisi olmasına rağmen ne çalışacağını mülakatta izah edemediği için red alan örnekler de var.
10. Dolayısıyla değerlendirme süreci katmanlı bir mesele. Bir başvurudan red almak ne siz başarısızsınız ne de tüm dünya size karşı demek. Kalbinin kırıldığını söyleyen bir mesaja istinaden belirtmek isterim ki kalple değil akılla bakılması gereken bir süreç bu.
11. O nedenle de mezuniyet (dördüncü sınıf) öncesi yaz ayından itibaren iyi tasarlanmalı, birden çok programa başvurmayı hedeflemeli ve ev-ödevleri iyi yapılmalı.
12. İşleyiz katmanlı ve elbette ki değerlendirme sürecinin de hataları/kör noktaları olabilir. Masanın diğer tarafı mükemmeldir gibi bir iddiam yok. Birçok kereler ve halen red alan biri olarak bu yazdıklarım bugüne kadar biriktirdiğim izlenimler. Kurumsal görüş olarak okunmasın.
Son olarak Ünal (Nalbantoğlu) hocaya atfedilen bir sözle bitirirsem: "Akademide çile bitmez" [the torture never ends in the academia], bitmiyor . YL kabulü ya da reddi bu işin sonu değil başlangıcı. Bu kulvarda ilerlemek istiyorsanız bunu verili olarak not etmekte fayda olur.
Zincirin süreç şemasını çizdim. Buyrunuz: "Üç N'li Yüksek Lisans Başvuru Tarifi" önerilerle kuşaklar boyu geliştirmeye açıktır. Banu Atabay'ın da dediği gibi "Şimdiden afiyet olsun..."
Kesinlikle Hocam. Maalesef başvuru ve tez iki ayrı meseleymiş gibi anlaşılıyor genelde. Oysa ilki ne kadar yapılandırılmış olursa ikincisi de o kadar sağlıklı ilerliyor. Aksi durumlarda tez yazımı gereksiz kişiselleşmiş bir süreç olarak yaşanıyor.
KK'nin adaylığının yanlışlığını beton bir alt metin olarak Aleviliği üzerinden açıklama hezeyanlarına bir de bu ışıkta bakmak lazım. Tabi bunu yazınca bazı şeyleri daha yazmak gerekiyor.
1. Eğer iddianız doğruysa ve KK'ya sadece Alevi olduğu için oy vermeyecek bir kümenin Alevi olmayan bir başka adaya oy verdiğinde gelecek iktidar değişikliğinden tam olarak ne bekliyordunuz?
2. Hangi diğer evrende Alevi olmayan diğer adayla seçim yapmış ve kazanmış olmalısınız ki sonuçtan bu kadar eminsiniz? Kamuoyu yoklaması kabilindeki araştırma sonuçlarına dayanarak bu keskinlikte konum almıyorsunuzdur diye düşündüğümden bunu merak ediyorum.
Sabah bir kalktım site #BirBaşkadır konusunda yay-ler ve meh-ler arasında tam olarak ortadan ikiye ayrılmış. Bu noktadan sonra tartışmaya girilmez ama diziyi mutlaka izlerim. Her şeyden evvel Kuzey-Güney'in hatırı var. Teşekkürler ayrıca önerdiğiniz için.
Madem vakadır, ilgili tartışmalar açısından nasıl konuşulduğuna dair bir derlemeyi şurada biriktirmeye başlayalım. Katkıya açıktır elbette ki. Dönem sonunda güzel bir ödev çıkar burada birikecek malzemeden diye düşünüyorum:
Mektup meselesine dair paylaşımla ilgili soruşturan başka mesajlar da aldım. Kibir konusunda bir savunma olarak değil ama tartışabilmek için şu iki düzlemi birbirinden ayırmak gerektiğini düşünüyorum:
(a) bir bildung olarak yüksek öğretim sürecinin "bizden" ve "sizden" kaynaklanan sorunları, (b) YL gibi oldukça prosedürel bir sürecin yönetilmesiyle ilgili [sizin hayrınıza] oldukça teknik hatalarına dair biraz farkındalık.
İşin (a) noktasını dilediğiniz gibi konuşalım ama (b) noktasına dair sizin kibir olarak algıladığınız bu gibi paylaşımlara dair not etmek gerekir ki: "siz" hayatınızın bir aşamasında bir aksiyon alıyorsunuz ama "biz" bulunduğumuz konumda onlarca aksiyonun toplamını görebiliyoruz.
Mevsiminde Kısa Hikaye: YL başvuruları için her işini son güne bırakan birey, referans mektubu meselesini de ciddiye almamıştır. Son gün arkadaş WA gruplarında "ACİLLLLL" diye mesaj atarak ne yapacağını, diğerlerinin ne yaptığını sorar.
Cevaplar umut verici, bilakis teşvik edicidir, "Aaa o zaten hep okulda," "hem herkese veriyor," "tabi tabi yaz hemen." Geç kalmış birey büyük bir şevkle bilgisayar başına geçer ve o WA grubunda dahi olmayan diğer geç kalmış birey kankisine de aynı gazı verir: "tabi tabi oluuum."
O kadar eminlerdir ki işin böyle döndüğünden attıkları e-postalar en son dört yıl önce tek dersini aldıkları hocayla daha geçen dönem seçmeli dersini almış yakınlıkta (lakayıtlıkta) haberleşir ve ertesi güne referans mektubu isterler.
Bizim alan için de son derece geçerli bir saptama/öneri. Ek olarak belirli bir konuda haber takip etme ve anlaşılır bir çerçeveden raporlama dilinde aktarma becerisini not ederim.
Britanya tarihinde ilk en çok satan antropoloji kitabı olan "Watching the English" kitabının yazarı Kate Fox yıllarca akademik yayınevleri için katalog özetleri yazmanın kitabın diline büyük katkısı olduğunu söylerdi.
Ben de yüksek lisansta yaptığım mülakatları kendim çözerken mülakat yapmayı [görüşmeciden daha az konuşmam gerektiğini] öğrendim diyebilirim. Ne kadar okursanız okuyun insanın kendi yaptığı bir görüşmeyi dinlemek de değil deşifre etmesi kadar değerli bir öğrenme yolu yok.
"Aşı yarışı insan bedenini bir laboratuvara çevirmişti. Umudumuz olan yerden daha karanlık bir kabusa uyandık. Virüs artık öldürmüyor ama bilinç-beden ilişkisini yeniden kurarak dönüştürüyordu. Salgın, bizden sonrakilerin evrim olarak açıklayacağı bir aşamaya geçmişti."
"It’s not just the lungs — the pathogen may enter brain cells, causing symptoms like delirium and confusion, scientists reported." [A scary scenario: We are at the doors of neurolution].
"Kırılganlıklarına karşın gıda tedarik zincirinin en önemli halkası göçmen tarım işçilerini ayakta tutmak için gösterdiğimiz bütün o çabanın yıllar sonra Mars'ta ilk tarlaları kurarken işimize yarayacağından habersizdik. Değişmeyen hala köle olmalarıydı."