Genellikle betonu hep gri görüyoruz fakat istenen renkte betonu tasarımlarınızda kullanabilirsiniz. Buna da pigmentli beton diyoruz. Belli pigmentlerin beton bileşenlerine eklenmesiyle oluşuyor. Mesela kırmızı, siyah veya sarı için Demir oksit, beyaz için titanyum dioksit vs.
Bu pigmentlerden en çok kullanılanlardan biri Demir oksit eklenerek yapılan kırmızı pigmentli beton. Örnek vereyim Şili’deki bir üniversitenin inovasyon merkezi binası içte ve dışta tamamen kırmızı beton kullanılmış. Tasarım Von Ellrichshausen’e ait.
Diğer kırmızı pigmentli beton ile tasarlanan sırasıyla Portekiz iç savaşı hikayesini anlatan Gonçalo Byrne tasarımı ziyaretçi merkezi, Sander + Hodnekvam architecture tasarımı Norveç’te bir ev, italya’da Archea tasarımı halk kütüphanesi ve James Bond filmindeki ESO Hotel.
Siyah pigmentli beton için de Demir Oksit kullanılıyor. Betona karıştırıldığında kendisinden 10 kat küçük olan çimento partiküllerini çevreleyerek kaplıyor. İlk örnek Çek Cumhuriyetinde Ondrej Cisler ve Petr Tej tasarımı siyah köprü.
Bir sarı pigmentli betona örnek olarak Marino Pascual tasarımı İspanya’da Bodega Antion şarap deposu.
Tabi tüm bu renk yaklaşımları farklı arayışlar doğurmuş. Los Angeles’da David Adjaye tasarımı bu mağaza tasarımı onlardan biri. Pembe pigmentli beton kullanılmış.
Ek olarak canınız mavi ve yeşil pigmentli beton kullanmak istedi. Bunun için kullanılan ise ftalosiyanin yeşil ve mavi pigmenttir. Tabi bunun haricinde kobalt, demir oksit karışımından da elde edilebiliyor. Altta Meksika’da Productora tasarımı Mavi betonlu Bautista Evi.
Siyah pigmentli betona en güzel örneklerden birini eklemeden gitmeyeyim :) Finlandiya beton mimarisi ödülünü alan Avanto Architects tasarımı Kyrö Barrell Depolama yapısı.
İç mimarlarımız için ek olarak Pigmentli Beton ile yapılan lavabo tasarımları :)
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bir deprem bölgesinde geleneksel ve çağdaş çözümlerin bir arada kullanılması üzerine. Bakınız Bangladeş, Dakka’daki Shatotto ofisi tarafından tasarlanan Belediye Başkanı Mohammed Hanif Jame Camii’nin mantar biçiminde beton sütunları ve tuğla duvarları
Kirişsiz olarak bu beton mantar taşıyıcılar tarafından döşeme hafifçe tutuluyor. Şu ilk görsel ofisin web sayfasından. Çizimler ve inşa süreci olarak bilgilendirici baya
Caminin tasarımında çoğu yaklaşım babür camilerinden alınmış. Yani geleneksel camilerinin modern ve yenilikçi bir yorumu
Fujimoto umumi bir tuvalet tasarlamış. Çeşitli yüksekliklerde lavaboları tek bir form üzerinde düşünmüş. Çocukların, yaşlıların ve diğer herkesin rahatça kullanabileceği bir tasarım. Ayrıca Fujimoto burayı insanların su etrafında toplandığı yeni bir alan yaklaşımı olarak öneriyor
Bir ara Tokyo toilet projeleri vardı. Kengo kuma, Toyo Ito, Tadao Ando gibi birçok mimar farklı yerlerde şöyle umumi tuvaletler tasarlamışlardı. Bu da o projenin bir parçası gibi galiba. Oldukça iyi iş
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı yıl Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılandığı Çaldağ tepesinde 2023 Cumhuriyet’in 100. Yılı için bir anıt/anma mekanı yarışması açmıştı. Kazanan ilk fotoğraftaki 2x1 Architects’in tasarımı oldu
Yarışmayı kazanan projeyi size anlatayım biraz. Geçmişte alanda işleyen taş ocakları tepede izler bırakmış. Bunlar birer yara izi gibi topoğrafyayı karakterize etmiş derin izler. Mimarlar, tepedeki bu oluşumları, mekansallığı, alanın içerisindeki bir potansiyel olarak görmüş
Bu bağlamda öncelikle amaçladıkları üç tarafı jeolojik izler, kesitler ile çevrili oyuklardan birine yerleşmek. Eksik kalan çeperi tamamlayarak kendiliğinden bir mekan oluşturmak
Merak edenler için The Whale bir Norveç adası olan Andoya’da, Danimarkalı ofis Dorte Mandrup’un uluslararası bir yarışmayla kazandığı bir kültür yapısı. Balinaların hikayelerini sanat, bilim ve mimariyle anlatacak olan bir tasarım.
Yükselen bir tepe ve bu tepenin altında boşluklar düşünülerek, doğal alanın bir uzantısı olarak tasarımı düşünülmüş. Doğal taşlarla kaplı çatısı arazi kabuğunu yansıtıyor. Bunun yanında balinaların göç yollarını gözlemleyen, okyanus manzarası sunan açıklıklara sahip.
Çin’de şöyle bir tasarım yaklaşımı var. Tasarım yaparken geleneksel manzara resimlerinden esinlenme veya tasarlanacak olanı geleneksel manzara resimleri bağlamında düşünmek. Atelier Lai’nin kırsal bir bölgede tasarladığı bu bambu yaya köprüsü böyle bir hayal gücünün ürünü.
Köprünün bulunduğu köy bir bambu ormanının yanında. Mimarlar doğadan aldığı bu malzemeyi bir köprü olarak insanların hizmetine sunmuş. Köy ve tarlalar arasında bir ihtiyaç doğrultusunda bu yaya köprüsü yapılmış.
Mimarlarına göre bir tasarımı dikey yapmak yerçekiminin en basit ifadesiyken eğilmek yerçekiminin şiirsel bir tasviri olarak görülüyor. Bambuları bükülebilirliği, ateş kullanılarak bu bükülmeyi kontrollü hale getirmek bu anlatımın oluşturduğu bir tasarım yaklaşımı.
Onlarca farklı tasarım merdiven görmüştüm ama bir dikey sirkülasyon elemanı olarak rampa tasarlamak çok sık görülen bir durum değil. Portekiz’de Paulo Merlini tasarımı E-Goi & Clavel’s Kitchen adındaki 3 katlı ofis binasında katları heykelsi bir beton spiral rampa bağlıyor.
Bir rampa tasarlamanın bağlamı zeminler arasında akıcı ve doğal bir ilişkiyi güçlendirmek olarak düşünülmüş. Tasarlanan rampanın çatı kısmındaki bir ışıklık tüm katlar için aydınlatma sağlıyor. Konulan karşılıklı çubuklar ise rampayı destekleyen elemanlar.