1938'de Dr.Wilhem Konig, Bağdat – Kujut Rabua’ da
olağandışı bir keşif yaptı.
Yaptığı bir kazıda küçük kil kavanozlar buldu.
Bu kavanozlar ilginç bir yapıda idi.
Ortasında demir bir çubuk vardı , onu bakır bir silindir çevreliyordu ve
bu ikisi bir çömleğin içine yerleştirilmiş çömleğin ağzına bir çeşit zift kaplanmıştı.
Bunlar 2000 yıllık, toprak kaplar içine entegre edilmiş elektrik pilleriydi.
Koenig, düzeneğin beraberinde bulduğu parçalara göz attığında,
bir arada kullanılabilen bir sistem meydana geldiğini düşündü ve kıymetli objeleri elektroliz yoluyla kaplamak amacıyla üretilmiş olduğunu ileri sürdü.
Milattan önce 200’lü yıllara tarihlenen çömlekler, tam anlamıyla, bugün bildiğimiz pillerin büyük boyutlu halleri.
Bu antik düzenek, izleyen seneler içerisinde yabancı araştırmacıların da ilgisini çekmeye başladı.
Yapılan analizler, içine sirke ya da şarap gibi asidik özellikli sıvılar konulduğunu, bu nedenle oluşmuş bazı aşınma izleri olduğunu gösterdi.
70’li yıllarda Alman araştırmacılardan oluşan bir grup, düzeneğin bir kopyasını yaparak Koenig’in iddiaları test ettiler ve ince bir gümüş tabakasını elektrolizle kaplamayı başardılar.
Başka bir araştırmacı da yine kendi ürettiği bir kopyayı üzüm suyuyla doldurdu ve 1,5-2 volt gücünde elektrik ürettiğini gördü.
O zamandan bu yana farklı kopyaları üzerinde sayısız deney gerçekleştirildi ve bilimsel olarak da kanıtlandığı için bir pil olduğu kabul edildi.
Pilin yaşı ve bulunduğu bölge, Pers imparatorluğu ya da İkinci Pers İmparatorluğu dönemlerine ait olduğunu göstermekte.
Antik bir kültür elektriğin varlığından nasıl haberdar oldu ve bu pili hangi sebeple kullandı?
Bağdat pili amacıyla ilgili birden fazla teori mevcut. Bunlardan biri, tedavi edici bir yöntem olarak kullanılmış olabileceğini söylüyor.
Antik Yunan medeniyetinde, elektrik uygulamanın acıyı dindirdiği biliniyor,
bunun için hastanın ayak tabanına elektrikli yılan balığının elektriği veriliyordu.
Ancak uzmanlar bu düşük voltajlı pilin acıyı dindirebilecek kadar elektrik üretemediğini de söylüyor.
Diğer bir teori, elektroliz kaplama için kullanıldığı.
Brad Steiger, eski kültürler hakkındaki kitabında şöyle anlatmaktadır; “ Her biri bakır silindirler içeriyor.12,5 cm. Yüksekliğinde ve 3,75 cm. çapındadırlar. Bu silindirlerin kenarları 60 – 40 oranında kurşun – kalay
karışımıyla lehimlenmişlerdir.
Alt kısım bakır tabakayla kaplanmış ve bir tür zift veya katran ile kaplanmıştır. Başka bir katran tabakası üst kısmı kapamış ve demir çubuklar bu üst kısımdan bakır silindire sarkmaktadır. Ve açıkça bir asit çözeltisinin içinde beklemişlerdi.”
Mısır piramitlerindeki figürlerde yer alan ve kölelerin tuttuğu, ışık yayan dev ampulleri anımsatan garip cihazlara güç vermek için kullanıldığını düşünenler de var, kendine ait bir heykel yaptıran hükümdarın, heykele dokunanların parmaklarının çarpılmasını sağlamak için
bu pilleri kullandığını ve bu sayede halkına kutsal olduğunu iddia ettiğini söyleyen bilim insanları da var.
Büyücülerin halkı etkilemek amacıyla bir sahte bilim ürünü olarak kullanılmış olabileceği de teoriler arasında
Bağdat Pilinin gerçekten bir pil olduğu kesin.
Neden üretildiği ise bilinmiyor.
Hangi amaçla kullanıldığı konusundaki yaklaşımların hiç biri henüz ispatlanmış değil.
1799 , Fransız General Napolyon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ortaya attı.
Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. 1896'da gazeteci Theodor Herzl, ''Der Judenstaat'' yani Yahudi Devleti adlı
bir kitap yayınlamıştı ve kongrede bu kitaptaki fikirler tartışıldı.
Kongrenin sonunda, Basel Programı yayınlandı. Bu belgede, Filistin'de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülüyordu
1903'e kadar, göçmen sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu Doğu Avrupa'dan gelmişti.
O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçasıydı.
1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.
Ünlü yönetmen Steven Spielberg'in filmine ilham verdi.
1942’de İran’da doğdu. 1973 yılında Bradford Üniversitesinden kabul aldı ve 3 yıl boyunca İngiltere’de yaşadıktan ve okul bittikten sonra ülkesi İran’a geri döndü.
Mehran Karimi Nasseri, hayatı , 2004 yılında Steven Spielberg’in yapımcısı olduğu ve Tom Hanks’in başrolünü oynadığı “Terminal” filmine konu oldu.
O zamanlar İran’da Şah’a karşı başlatılan isyanda Nasseri de yer almıştı.
Annesinin İngiliz olması sebebiyle 1986 yılında İngiltere'ye yerleşme kararı alan Nasseri, yolculuk esnasında evrak çantasının çalınması sonrası yine de Londra uçağına bindi.
Belirli bir bölgeye yeni doğmuş bir tavşan çifti (bir dişi, bir erkek) konuluyor. Her tavşan çifti ikinci aydan itibaren yetişkin hale geliyor ve her ay yeni bir tavşan çifti (bir dişi, bir erkek) doğuruyor.
Tavşanların hiç ölmediği varsayılırsa bu bölgede bir yıl sonra kaç çift tavşan olur?
Bu problem İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci’nin 1202 yılında yazdığı Liber Abaci (Hesap Kitabı) adlı kitabında yer alır.
Problemin cevabı Fibonacci dizisidir ve {1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, …} şeklinde devam eden sonsuz sayılardan oluşur.
Fibonacci dizisinin özelliği kendinden önceki iki ardışık sayının toplamının kendisinden sonraki sayıya eşit olmasıdır.
Büyük Taarruz zaferi ile Anadolu’daki Yunan işgali sona erip, 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Anlaşması imzalandığında artık ülkenin tek siyasi gücü fiilen TBMM Hükümeti olmuştu.
İtilaf Devletleri, İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacak olan barış konferansına yine ikilik çıkarmak için TBMM’nin yanı sıra İstanbul Hükümeti’ni de davet etti.
İstanbul Hükümeti de Ankara’ya barış konferansına birlikte katılmayı teklif etti. Fakat Mustafa Kemal; ““Barış konferansında Türkiye Devleti yalnız ve ancak TBMM Hükümeti tarafından temsil olunur.” diyerek bu durumu reddetti.
Osmanlı’da 1848’den beri Galatalı İngiliz bankerlerin Sırbistan, Dalmaçya ve Karadağ’dan getirdiği taş ustası işçilerle gerçekleştirilen kömür üretimi ve İngiltere’den ithal edilen kömür, ihtiyacı karşılamadığı için 24 Nisan 1867’de Dilaver Paşa tarafından
“Ereğli Kömür Maden-ü Hümayunu” adıyla bir nizamname yayınlandı.
100 maddelik nizamname Ereğli Sancağı’nın Bartın, Eskipazar, Akçaşehir ve Karasu, Safranbolu, Perşembe, Ulus, Amasra, Gökçebey, Ereğli, Horcanaz, Yenice, Devrek, Karabük ve Eflani gibi 14 kazasını kapsıyordu.
Mükellefiyet yasası 13-50 yaş arasındaki erkeklerin sağlam olanlarının ocakta kazmacı, küfeci ve direkçi olarak çalışmasını zorunlu kılıyordu.
Madende çalışacakları ise muhtar belirleyecekti.
9000 yıldan daha uzun bir süre önce inşa edilmiş olan bu şehir şimdiye kadar keşfedilen en büyük Neolitik yerleşim yerlerinden biridir.
İngiliz kaşif James Mellaart tarafından 1958 yılında keşfedildi.
Konya’nın 52 kilometre güneydoğusunda, Çumra ilçesinin sınırları içinde yer alan tarihöncesi yerleşim alanı Çatalhöyük Batı ve Doğu olarak iki höyükten oluşuyor.
Doğudaki Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik döneme tarihleniyor.
MÖ. 7.400 ve MÖ. 6.200 yılları arasında tarihlenen 18 adet neolitik yerleşim katmanı bulunuyor.
Neolitik yerleşimler, göçebe yaşamdan yerleşik yaşama, başka bir deyişle tarım yaşamına geçişi işaret eder.