Finlandiya'nın En Ünlü Cinayet Serisi: Bodom Gölü Olayları
Finlandiya'daki Bodom Gölü, çok sayıda gizemli olay ve cinayete ev sahipliği yapan bir yer. İlk olay ise 1960 yılında 4 genç sevgilinin Bodom Gölü kıyısında kamp yapması ile gerçekleşti.
Göl kıyısında tek bir çadırda kalan 4 arkadaştan 3'ü sabah ölü olarak bulundu. Dördüncü ise vahşi bir şekilde yaralanmıştı. Böylece yaralanan 4. kişi Bodom Gölü cinayetinin en baş şüphelisi haline geldi.
Söz konusu cinayetin ardından bir kuş gözlemcisi, olay yerinden sarışın bir adamın gittiğini gördü. Yani 4. kişinin şüpheli olma ihtimali yok oluyordu.
Polis ekipleri olay yerini incelediğinde tüm gençleri çadırın dışında buldu. Yani onları uyurken bıçaklamak yerine uyandırmış ve dışarıda bilerek saldırmıştı.
Bunun yanı sıra olay yerinde birkaç tuhaf eşya eksikti. Mesela gençlerden birinin motosikletinin anahtarı alınmıştı, fakat motosiklet yerinde duruyordu. Kıyafetlerin bir kısmı ise kamp alanından birkaç kilometre uzaklıktaydı.
Olayın çok daha detaylı incelenmesinin talep edilmesine rağmen polis ekipleri bu kadar derinlemesine bir inceleme yapmıyordu.
Polisler olay yerini asla kapatmamıştı ve bulunan bulgulara dair resmi kayıtlar alınmamıştı. Bu yüzden olay yeri oraya giden kampçılar tarafından talan edilmişti.
Gelen tepkilerin ardından polis ekipleri cinayetlerle ilgili olabilecek şüphelileri toplamaya başladı. İlk şüpheli ise Bodom Gölü yakınlarında bir ahırı bulunan Karl Valdemar Gyllström'du.
Gyllstörm'ün sık sık Bodom Gölü'nü ziyaret ettiği ve kampçıların çadırlarını kesip, onlara taş attığı yere halk tarafından sık sık görülüyordu. Hatta bazı görgü tanıkları onun olay yerinden çıktığını gördü.
Durum böyle olsa da polis yine soruşturma yapmadı ve tek şüpheli Gyllström, cinayetlerden 9 yıl sonra Bodom Gölü'nde boğuldu.
Gyllström'ün ölümü üzerine dosya açık kalsa da 2004 yılında yeni bir şüpheli ortaya çıktı. O da Bodom Gölü'ne çok yakın bir konumda yaşayan eski bir KGB ajanı olan Hans Assmann'dı. Suçlamaların hiçbirini kabul etmese de casusluk geçmişi nedeniyle yeni şüpheli haline geldi.
Biraz daha araştırıldığında Hans Assmann'ın olay günü kirli ve kanlı tırnaklar ile civardaki hastaneye gittiği ve hatta bir hemşirenin onu polislere bildirdiği öğrenildi. Fakat polis ekiplerinin olayı ciddiye almaması sonucunda Assmann takip bile edilmemişti.
Assmann, görgü tanıklarının dediği gibi sarışındı ve saç ölçüleri tutuyordu. Assmann'ın bir gazete küpüründe şüpheliye dair bu bilgileri okumasının ardından saçlarını kestirmesi ise tüm şüpheleri tek başına onun üzerine çekti.
Şüpheler su götürmez olsa da olaydan tam 44 yıl sonra olay yerinde yaralı olarak kurtulan 4. kişi Nils Gustafsson cinayetten tutuklandı.
Polis ekipleri en başından beri Gustafsson'dan şüphelendiklerini ve ellerinde kanıt olduklarını söyledi. Çünkü Gustafsson olayın bir önceki gecesi arkadaşları ile kavga etmişti. Bunun üzerine Gustafsson tutuklansa da 1 yıl sonra tüm suçlamalardan beraat etti.
Polis ekiplerinin elinde başka bir delil olmadığı için bu cinayet, Finlandiya'nın en uzun çözülememiş cinayeti oldu.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Atatürk'ten Sonra Şimdi de İstiklal Marşı Yapay Zekâ Tarafından Görsele Döküldü: O Zorlu Kıtalar Epey Zorlamışa Benziyor
Görselleştirme kapasitesini kanıtlamış olan yapay zekânın İstiklal Marşı gibi söz sanatları bakımından zorlu bir metin karşısında ne yapabilir?
Daha önce yapay zekânın, "Atatürk modern zamanlarda yaşasaydı nasıl görünürdü?" sorusuna cevap olan görseller ürettiğini görmüştük. Fakat bunu tabir yerindeyse 'önüne gelenin' yapması ve tekrara binmesi, bir nevi etkileşim aracı olarak görülmesine ve tepki toplamasına sebep oldu.
Üzerine En Çok Araştırma Yapılan Gizemli Olaylardan Biri: Enfield Poltergeist Olayı
1977-1978 yıllarında İngiltere'de meydana gelen bir olay, hala gizemini koruyor.
Birçok ülkede yapılan modern araştırmalar sonucunda kayıtlara geçmiş bedensiz varlık musallatı/poltergeist olayıdır. Londra'nın kuzeyinde yer alan Enfield'de bulunan küçük bir evde yaşanmıştır.
Birlikte Olduğu Erkekleri Pişirip Yiyen Korkunç Seri Katil: Jeffrey Dahmer
Tam adi Jeffrey Lionel Dahmer.
Jeffrey cinayetlerine 18 yaşında başlamıştı. Yakalanana kadar 13 sene gecmisti ve arkasinda 17 kurban birakmisti.
Bunlardan kimisiyle cinsel ilişkiye girmis, kimisini önce öldürmüş sonra ilişkiye girmiş, kimisinin ise pazılarını ve poposunu yemiştir. Kafasini matkapla deldigi bir diger grubu ise robota çevirmeye çalışmıştır.
Zirvenin karanlık yüzü: Everest’te 270’den fazla ceset
Dünyanın en yüksek dağı Everest’e tırmanan her 10 kişiden 1’i can veriyor.
Yaklaşık 8 bin 850 metre olan dağa tırmanmaya çalışan dağcılara, şartlar çok zor olduğu için başka dağcılar da yardım edemiyor ve cesetler dağın üzerinde terk ediliyor.
Lobotomi, akıl sağlığı tarihinin en tartışmalı yöntemlerinden biridir. 1930’lu yıllarda Egas Moniz tarafından “icat edilmiş” ve tüm dünyada popüler hale gelmiştir.
1950’lere kadar dünyanın her yerinde binlerce lobotomi gerçekleştirildi. Sonrasında ise öngörülemeyen ve ciddi yan etkileri nedeniyle kullanılmamaya başlamıştır.
44 Gün Boyunca Tecavüz Edilen, Kum Torbası Gibi Dövülen ve Türlü İşkencelere Maruz Kalan Japon Kızın Tüylerinizi Ürpertecek Hikayesi
22 Kasım 1988'de hayatı bir anda tepe taklak olan Junko Furuta, onu kaçıranların elinde ölmeden önce sadece 16 yaşındaydı. Rehin tutulduğu 44 gün boyunca sürekli tecavüz edilen ve binbir türlü işkenceye maruz kalan Junko'nun başına gelenler,
olayın yaşandığı dönem sadece Japonya'da değil, tüm dünyada büyük ses getirmişti. 'Beton Kaplı Liseli Kız' olarak bilinen Junko'nun yürek parçalayan ve insana yaşama sebebini sorgulatan hikayesini sizlerle paylaşıyoruz...