1. Napolyon’un ressamı Jacques-Louis David’den, içine 150’den fazla figürü sığdırdığı ve Napolyon Bonaparte’ın kendisini “İmparator,” eşi Josephine’i de “İmparatoriçe” ilân ettiği töreni resmettiği devâsa boyutlardaki Napolyon’un Taç Giyme Töreni.
2. 1804 yılında, Notre-Dame Katedrali’nde gerçekleştirilen törende Napolyon, tacı önce kendisine, daha sonra eşine takıyor. Bu tabloda Napolyon’un tacı eşine taktığı ânı görüyoruz.
3. İlk eskizde ressam, Napolyon’un tacı kendisine taktığı ânı çizmişse de, Napolyon, resmin bu son hâlinin daha “şık” olacağına karar vermiş.
4. Napolyon, usullere göre Papa’nın takması gereken tacı Papa’ya taktırmamış ve Josephine’in başına takmadan önce kendi başına takmış. Bu, Papa’ya ve Kilise’ye âdeta bir meydan okuma ve dünyaya da bir mesaj: “Senin önünde eğilmem, sana itaat etmem!”
5. Ressam, törenin yapıldığı yıl 41 yaşında olan Josephine’i (Napolyon 35 yaşında) özellikle çok daha genç göstermiş. Bu evlilik, Josephine’in ikinci evliliğiymiş. Napolyon’a tahtın vârisi olacak bir çocuk veremeyince, 14 yıllık evlilikleri sona ermiş.
6. Josephine’den pek hazzetmeyen ve Napolyon’un erkek kardeşleriyle yaşadığı geçimsizlikte kardeşlerin tarafını tutan Napolyon’un annesi Maria-Letizia, Napolyon’u protesto ederek törene gelmemiş. Ressam, Napolyon’un isteğiyle anneyi baş köşeye ve resmin tam ortasına yerleştirmiş.
7. Napolyon’un ağabeyi Joseph (Solda, Napolyon’la kavgalı, gerçek seremonide yok) ve küçük kardeşi Louis (Sağda, Josephine’in kızı Hortense ile evli)...
8. Soldan sağa Napolyon’un kız kardeşleri Caroline, Pauline (Napolyon’un en sevdiği kız kardeşi) ve Elisa...
Kızların sağında, Hortense (Josephine’in kızı, Louis Bonaparte’ın eşi) ve Julie Clary (Joseph Bonaparte’ın eşi)... Küçük çocuk ise Hortense ve Louis Bonaparte’ın oğlu...
9. Katedral dışında, halktan yaklaşık 2 milyon kişinin katıldığı bu törenin en önemli konuğu, kuşkusuz ki Papa VII. Pius. Papa’nın varlığı, Kilise’nin, Napolyon’un imparatorluğunu “istemeyerek de olsa” onaylaması anlamına geliyor.
10. Törenin çok önemli bir başka konuğu daha var. Elindeki kalemle detayları defterine aktaran bir adam: Ressamın ta kendisi, Jacques-Louis David!
11. Kalabalığın içinde Osmanlı’nın Paris’teki elçisi Mehmet Sait Halet Efendi de var.
12. Aslında Müslümanların katedrale girmesi yasak. Napolyon’un bir Müslümanı tabloya ekletmesi, Mısır seferi sırasında tanıdığı ve “Muhammed’in dinini daha çok seviyorum, bizimkinden daha az saçma” dediği İslâm dinine olan ilgisini de gösteriyor.
13. Egemenlik asası, “Adaletin eli” asası ve imparatorluk küresi de, ressam David’in tablosuna eklediği, Napolyon’un imparatorluk propagandasını pekiştiren önemli semboller...
14. Resimdeki bir başka sürpriz de, Napolyon’un hemen arkasındaki, Eski Roma İmparatoru Jül Sezar!
15. Napolyon, resmin bitmiş hâlini gördükten sonra “Bu bir tablo değil. Bu resimde yürüyen insanlar var. Hayat her yerde. David, seni selâmlıyorum! Beni bir Fransız şövalyesi yaptın!” sözleriyle memnuniyetini dile getirmiş.
16. Resim içinde resim... Fransız ressam Louis-Leopold Boilly, “Louvre’da David’in Taç Giyme Töreni Resmine Bakan Halk” eserinde, “Napolyon’un Taç Giyme Töreni” tablosunun önündeki müze ziyaretçilerini resmetmiş.
17. Diğer bilgiler… Yıl: 1805-1807 Boyutlar: 6x 10 metre. Fransa’nın başkenti Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
18. Jacques-Louis David (1748-1825).
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Telefon arka plânı için duvar kâğıdı isteyenleri sahneye alalım 🙂 Tam 12 muhteşem duvar kâğıdı aşağıda sizleri bekliyor... 1. The Accolade - Edmund Blair Leighton
2. The Night Alarm: The Advance! - Charles West Cope
“Az ünlü” Danimarkalı ressam Peder Mørk Mønsted’den içimizi açan, müthiş resimler... Hepsi aşağıda... 1. Bir İtalyan Pergolasının Gölgesinde / In The Shadow of an Italian Pergola (1884)
2. Öğle Vakti Capri'de Bir Kaktüs Çiftliğinde / At Noon on a Cactus Plantation in Capri (1885)
1. Ortadoğu’ya ışık tutan resimleriyle meşhur Alman ressam Gustav Bauernfeind’den, geçmişe âdeta bir pencere açtığı “Emevî Camii Avlusu” (The Forecourt of the Umayyad Mosque). Hikâyesi aşağıda...
2. Kudüs’e yerleşmeden önce Ortadoğu’ya yaptığı seyahatlerden birinde Şam’ı keşfeden Gustav Bauernfeind, bu resim için defalarca Emevî Camii’ne, diğer adıyla Şam Ulu Camii’ne gitmiş.
3. Müslüman olmadığı için caminin içine girmesi yasak olan ressam, günlüğüne “Orada resim yapmak zor olacak, başarabilirsem güzel bir tablo ortaya çıkaracağımı umuyorum” notunu düşmüş.
1. Hz. İsa’nın ilk mucizesi, Kanunî Sultan Süleyman dâhil 130’dan fazla konuk, altı köpek, bir kedi, bir papağan... Hepsi bu resimde... İtalyan ressam Paolo Veronese’den Kana’da Düğün (The Wedding at Cana). Hikâyesi aşağıda....
2. Titien (Titian) ve Tintoret (Tintoretto) ile birlikte “Venedik’in Büyük Üçlüsü”nden biri olarak kabul edilen Paolo Veronese, San Giorgio Maggiore Manastırı’nın yemek salonuna asılmak üzere sipariş verilen bu eserini 15 ayda tamamlamış.
3. Ressama, tam 1.5 ton ağırlığındaki bu devâsa eseri karşılığında 324 ducat (günümüz parasıyla yaklaşık 50 bin dolar), kalacak yer, yemek ve bir fıçı şarap verilmiş.
1. “Küçük, mutlu ağaçlar”ın unutulmaz ressamı, huzur veren sesiyle hepimizi ekrana bağlayan, çocukluğumuzun ve gençliğimizin kahramanı, güzel insan Bob Ross’un hikâyesi... Detaylar aşağıda...
2. “Bu sizin dünyanız. Yaratıcı sizsiniz. Bu tuvalde özgürlüğü keşfedin... Yapabileceğinize inanın, çünkü yapabilirsiniz...”
3. “Sanatçı mı, zanaatkâr mı, yoksa hiç biri mi?” tartışmaları arasında, içindeki bitmek bilmez “Resim Sevinci”ni insanlara aktarmaya adadığı hayatıyla, hepimize en az bir kere “Acaba ben de resim yapabilir miyim?” diye düşündüren Bob Ross’un hikâyesi, bir 29 Ekim günü başlamış.