Afganistan’dan yürüyerek gelen bir göçmen aç susuz Van’a giriyor. Kaçak geldiğini anlayan esnaf, 4 bisküviyi 25 dolara satıyor. Bu para Afgan işçinin haftalık ücretine denk. Olayı yaşayan çocuk elindeki bisküvileri göstererek “O kadar açtım ki ilk defa hırsızlık yaptım.” dedi.
Afgan göçü çalıştım, yüzlerce Afgan ile röportaj yaptım. Afganlar birkaç yıl sonra ülkelerine dönmek üzere göç ettikleri için yanlarına kadın, çocuk almazlar. Genelde siyasi kaçışlarda bu olur ve daha azdır.
Bir diğer konu: Taliban hakkında çıkan haberlerin çoğu yalan. Halk tedirgin olsa da Taliban'ın henüz net bir müdahalesi yok, halka yaklaşımı bölgelere göre değişkenlik gösteriyor. Taliban, 90'ların dünyasında olmadıklarının farkında ve daha ikna edici olmaya çalışıyorlar.
Taliban ile zıt yerlerdeyiz. Ama Afganlar savaş/uyuşturucu ağaları ile Taliban arasında bir hayat sürüyorlar. Koalisyon askerlerinin kuş avlar gibi sivil vurduğu bir dünyada yaşıyorlardı. Bu yüzden Taliban birçoğuna daha makul geliyor. En azından adaletin sağlandığı inancındalar
“Kaçakçı benden yanıma sağlam bir ayakkabı, ekmek ve su almamı istedi. Ben de şehre gidip biriktirdiğim bütün parayı en sağlam ayakkabıyı almak için harcadım..."
Afganlar hakkında bir yazım. Türkiye'de nasıl yaşadıklarını merak edenlere...
Her ay @gencdergi 'ye bir Afgan göçü yazısı yazmaya devam ediyorum. Konuyu merak edenler alıp inceleyebilir. Buraya hangi şartlarda geldikleri ve nasıl çalıştıklar daha iyi anlaşılır.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
"Ben gazeteciyim, söyledikleriniz doğru olsa duyardım. Belki haber yapmazdık ama yine de duyardım."
Afganları ilk dinlediğimde inanmamış ve bu cümleyi kurmuştum. Sonra Afganistan’da, Türkiye’de, Bosna-Hırvatistan sınırında dinlediğim yüzlerce Afgan'dan aynı şeyleri duydum.
Yola çıkmak ölmeyi göze almaktı. Sıska, şişman, yaşlı, hasta… Zayıf olan herkes yolda ölüyordu. Gelen birçok kişi arkadaşını, akrabasını dağda kaybetmişti. Sıkıştığı bagajda boğulanlar, kışın donarak ölenler, uçurumdan aşağı yuvarlananlar.
Şunu ısrarla soruyordum:
Öleceğinizi bilseniz bu yola çıkar mıydınız?
Cevapların neredeyse tamamı evetti. Çünkü aç-susuz yaşamak zaten ölmek demekti. Ama yurt dışında para biriktirilip geri dönülebilirdi. Bu yüzden yedi kez sınır dışı edilmesine rağmen yine de kaçak yollarla geri gelenler tanıdım.