🇹🇷Dr.Yüksel Hoš PhD Profile picture
Oct 17, 2021 35 tweets 17 min read Read on X
🗽Dünyada büyük, devasa abidevi eserler meydana getiren kavimlerin çoğu abidelerinden kısa yaşadı. Medeniyetler nasıl çöker? Çöküşü nasıl anlarız? Bunu bilim insanları uzun uzun inceleyip sistematiğini koymuş. Bilelim, bu hatalara düşmeyelim. Düşenlerin yolundan ibret alalım.
⬇️ ImageImage
Roma'nın çöküşünden Maya imparatorluğunun çöküşüne kadar, arkeolojiden kanıtlar, medeniyetlerin kaybına neredeyse hep 5 faktörün sebep olduğunu göstermiş. Ama az devlet bu konuda önlem alır. Bu konuda 2 tür devlet vardır.
1⃣Kurumsal ve komplekssiz
2⃣Aşiret ve aile devleti
⬇️ ImageImageImage
Kurumsal devletlerde kuvvetler ayrılığı vardır. Başkan kutsal ve değerli değil, memurdur. Memur olduğu da hep hatırlatılır. Hata yapsa dava açılır. Mutlak güç değildir. 2.grup devletler ise aile ve aşiret devletleridir, başkan adeta yarı tanrıdır. Yanılmayı bile kabul etmez.
⬇️ Image
Devletlerin çöküşünün 5 sebebi şunlardır.
1-Kontrol edilemeyen, sonucuna hakim olunamayan GÖÇ ve nüfus hareketleri

2-Yeni salgın hastalıklar

3-Savaşa yol açan ve girdiği savaştan çıkamayan başarısız devletler

4-Ticaret yollarının çökmesi

5-İklim değişimleri
⬇️ ImageImage
Aslında bunların hepsini kurumsal bir devlet kontrol eder ve üstesinden gelir. Göç mü mesele? Sınırları kapatırsın. Salgın hastalık mı? Karantina uygular halka maaş verirsin evinde oturur, o esnada devletçe fonlanan araştırma merkezleri ilaç geliştirir. Çoğuna çözüm vardır.
⬇️ Image
Savaşa girmezsin, o da kapına gelmez. Ticaret yolları mı çöktü? Yeni yollar bul Yok mu? Önünü mü kapattılar? Çin'in Pakistan kıyılarına demiryolu uzatması gibi yeni ticaret yolları yaparsın. E-ticaret, yazılım dünyası var. Uber'in airbnb'nin de 1 dikili ağacı yok para basıyor.
⬇️ ImageImage
İklim değişiklikleri mi oldu? Norveç gibi elektrikli araca geçersin. Ama siyaset ve ekonomide hata yönetimi kabullenilmez ise hatalar, yeni hataları yaptırıyor. Kurumsal devletlerde ise doğru karar doğru ekonomiyi, o da bilimi, eğitimi ve sosyal hayatı besliyor. Ömür uzuyor.
⬇️ Image
Bunu yapmayan devletlerde yönetimler "Büyük ve Abidevi yapılara" sarıyor. Çavuşesku'nun Halk Sarayı, Hitler'in "Germania"şehri projesi, Fildişi diktatörünün Yammousoukro katedrali hep bu tek adam aklının ürünüydü. Büyük yapılar üzerinden büyük devlet algısı 1945'lerde çökmüştü
⬇️ ImageImageImage
Fildişi diktatörü Felix Houphuet, tam 33 yıl iktidarda kaldı. Sadece %10'u hristiyan olan ülkesinde 300 bin kişinin girebileceği katedral için 300 milyon dolar harcadı. Bu para harcanırken de inşaat bitince de halkı açlık ve salgınlarla ölüyordu. Katedral 25 yıldır boştur.
⬇️ ImageImageImage
O günler %10'u Katolik olan ülkesinde en ciddi ihtiyaçları görmezden gelerek inşa edilen bu katedrale ek olarak politeknik enstitüsü ve uluslararası havaalanı terminali inşası gibi devasa projeler için ülke kaynaklarının %130'u zorlandı. Fildişi kıyısı günümüzde hala fakirdir.
⬇️ ImageImageImage
80'lerde Fransız elçisine lotus çiçeği biçimli bir başkanlık sarayı projesinden bahseder. Elçi ise "ülkenizin %50'si yoksulluk sınırının çok altında. Buna odaklansanız?" dediğinde şunu söyler. "Bu binayı kendim için yaptırmıyorum. Ülkenin itibarı önce gelir. Fransız elçi ise;
⬇️ Image
"2 Hafta önce eşimi getirdiğimde fakir mahallelerden geçerek geldik. Eşimin yüzünde acır bir bakış vardı. Ona astım spreyi bulmak için o akşam elçilik şöförü tam 2 saat dolaştı. Hiçbir yerde bulunamadı ve ABD elçiliğinde bulduk. Bizim için ülkenin itibarını bunlar belirliyor."
⬇️ Image
Houphuet 1993'te ölür. 30 küsur senede inşa ettiği her şey de günümüzde bir liderin çılgınca yatırımları olarak tarihe geçer. Tıpkı çılgın Alman kral Bavyeralı 2.Ludwig'in Neuchwanstein şatosunu iflası bahasına inşa etmesi gibi bir çılgınlıktır bu. Bu kralın hikayesi de şudur:
⬇️ ImageImage
2.Abdülhamitle neredeyse aynı çağda olmasına rağmen eski krallar gibi giyinip poz vermeyi çok seviyordu. 4-5 Lüks saray inşaatı projesine girişti ve en son büyük bir şövalye şatosu sevdası sardı. Bu yapının projeleri beklenenden 7 kat fazlaya mal oldukça borç aldı. Borç, borç.
⬇️ ImageImage
Alacaklılar kapıya dayanmak üzere iken kendisini intihar etmekle tehdit etti. Şuraya şunu ekleyelim, buraya bunu da ekleyelim derken iç dekor için de siparişler verilecekti. Karolar, merdiven dekorları, ressamlara siparişler. Hepsi ayrı kalem. En sonunda ülkesinin gücü kalmadı
⬇️ Image
"Çok erken kral oldum (…) Ansızın kitaplarımdan koparılıp tahta oturdum” dediği sitemli lafları olsa da Wagner gibi bestecileri destekledi, maaş bağladı. Saraya bağlı sanatçılar kavramı ilk o dönemde şekillendi. Wagner iyi yapıtlar verdi belirtelim.
Ama saray çok pahalıydı
⬇️ Image
Bir süre sonra devlet işlerinden uzaklaştı ve sürekli olarak eski büyük "ecdad" muhabbeti etmeye başladı. Her muhabbeti tarihe, eski kralların asaletine bağlıyor ve tüm kraliyet gelirlerini de inşaatlara veriyordu. Bu düşüncesiz yatırımları ile kendisi için deli raporu alındı
⬇️ ImageImage
Zamanında fonladığı adamlardan birisi olan Bismarck, kendisinin dengesiz olduğuna dair tutuklanması ve tahttan indirilmesine karşı bir şey yapamaz. Sonunda Bavyara kurumları kendisine dair raporla onu indirir. Kardeşi de deli ilan edilir, aileden de böylece kurtulurlar.
⬇️ Image
Kaleye kapanan Ludwig, ellerinde rapor olan askerler ve yetkililere 37 kişilik koruma ordusuyla direnir ve içeri sokmaz. Sonunda kaçmaya çalışırken yakalanarak bir göl kenarında yaşamaya mahkum edilir ve orada ölür. Ama bu büyük yapılar dikme kültürü faşizme miras kalacaktır.
⬇️ Image
Faşist mimari diye tarihe geçen bu ekol, insan boyutunu çok aşan duvarlar, sütunlar,holler ve koridorlar ile kendisini gösterir. Bu büyük yapılarla doldurulan Almanya'yı biz de 2-3 yapı ile örnek almışızdır. Örneğin İ.Ü Edb. Fak. binası ve Ankara Üniversitesinde uygulanmıştır.
⬇️ ImageImageImage
Hitler ve Çavuşesku gibi kimi insanlarda memur olmanın basitliği, iktidar ve güç eline geçtikten sonra kendilerini mütevazı yapılara yakıştıramama ve büyük yapılar diktirmeleri ile başlar. Kuran'da buna dair Haman kıssası, Firavun'un yapılara ne kadar önem atfettiğini gösterir
⬇️ ImageImage
Kendisini Hak dine çağıran Musa'ya karşı Firavun, başmimarı Haman'a emir verir ve kendisine bir kule yapmasını söyler ki Musa'nın tanrısına ulaşabilsin... Sözde ironi yapmaktadır. Tanrın çok yüksekte ise kule yaparız ne olmuş? gibisinden bir meydan okumadır. Kassas 38. Ayet.
⬇️ Image
Enteresandır ki tarihte Haman diye birinin yaşadığı sadece Kur'an'da bahsedilmiş bir bilgidir. 1799'da Rosetta Stone hiyeroglifleri çözülüp okunduğunda "Duvarcıların ustası Haman'a selam olsun" kelimesi, modern bilimin ulaştığı bir onaylama olur.
Bu,konumuzun ayrıca dışındadır
⬇️ ImageImage
Büyük yapılar, fakir halkların eti ve kanıyla inşa edilir. Büyük yapılar, büyük itibar için yapılır. Büyük gider, büyük harcamaları da beraberinde getirir. Enerji, ısıtma, aydınlatma, bakım ve onarım giderleri ufak bir şehrin giderleri kadardır.Şah Cihan da bu yoldan geçmişti
⬇️ ImageImage
Bu, normal bir yapı değildir. Tamamı mermerdir. Yakından baktığınızda iç tezyinatta hiç boya kullanılmamış, değerli taşların oyulmuş mermere yapıştırılması ile tamamlanmıştır. Şah Cihan, ne Hint yarımadasında İslam'ı yaymış ne de halkını geliştirmişti. Otoritesi sıfır doğurdu
⬇️ ImageImage
Bu takıntı, ölen karısına yaptırdığı bu anıt mezardan ibaret değildi. Taç mahali yaptırdığı nehrin tam karşısına da kendisi için Kara Taç Mahal'i yaptırıyordu. Onda da tamamı siyah mermer kullanılacaktı. Oğlu Evrengzib bu deliliği gördü ve babasına darbe yaparak hapsettirdi.
⬇️ Image
Bu tür tamamlanamamış çılgın projeler ülkelerin ömrünü uzatıyor. Günümüzde uydudan baktığınızda Kara Taç Mahal'in yeri bellidir ve temelleri çakılıdır. Bu temeller, bir inşaat yerine bir milletin, bir medeniyetin gözle görünmeyen temelleri (bilim,eğitim) de olabilirdi. Olamadı
⬇️ ImageImage
Muaviye de bu hatayı yapan, bu yoldan geçenlerdendi. Babası Ebu Süfyan, Mekke'nin kralıydı ve Peygambere tabi olarak krallığı terk etmişti. Ama o, Hazreti Hüseyin'e kaptıracak değildi. Öyle de yaptı. Şam'da İslam'ın ilk sarayını inşa ettiren lider olarak tarihe geçti.
⬇️
Muaviye'nin de karşısına cesur biri çıkar.
Ebu-Zer Gıfari.
Ona şu kapağı yapmıştır: “Ey Muaviye! Eğer bu sarayı kendi paranla yaptırdıysan israftır. Eğer halkın parasıyla yaptırdıysan ihanettir ve haramdır. Kul hakkına girer.Bunu ancak firavunlar yapar” der.
Sonuç: sürgün olur
⬇️ Image
Sadece bunu da yapmaz. Konuşma hürriyetini de kısıtlar. Ebu Zer'i istenmeyen adam ilan eder ve halkın onunla konuşmasını yasaklar. Çölde Rebeze diye bir yerde ölür. Muaviye'nin sarayından ise eser kalmaz. Muaviye'nin lüks ve itibar ruhu ise tüm Arap yöneticilerde yaşamaktadır.
⬇️ ImageImage
Milletlerin çöküşünde dekor farklıdır, coğrafyalar farklı ama olgular hep aynı sistematiği izler. Dünyanın gidişatı bu şekildedir. Bu, bazen Roma İmparatorluğu'nun çöküşünde olduğu gibi yavaşça olur bazen Kartaca'nın çöküşü gibi aniden. Çöküşün kriterlerinden sadece biriydi bu
⬇️ Image
Her düzen, bir düzensizliğin üzerine kurulur. Her ümit, bir ümitsizliğin, her enerji de bir bıkkınlığın, işlemezliğin üzerinde yükselir. Bir jenerasyonun ömrünün geçtiği yönetimleri geriden gelen jenerasyon kabul etmez, sorgular. İnsanlar bazen korkmaktan da sıkılır, patlar.
⬇️ Image
Tarihçi Arnold Toynbee, Büyük medeniyetler öldürülmez. Bunun yerine, kendi hayatlarına kıyarlar. demiş ve 12 ciltlik "A Study of History" adlı eserini bu kelimeyle sonuçlandırmış. 28 farklı medeniyetin yükseliş ve düşüşünün analizini ve bu veciz sözüyle tamamlamıştır.
⬇️ Image
İngilizlerin Halil İnalcık'ı diyebileceğimiz Toynbee'nin analizi esasen oldukça yerindedir.
Bazı açılardan haklıdır: Medeniyetler aslında kendi düşüşlerinden sorumludur. Ancak, kendi kendilerini yok etmelerine genellikle yardım edilir. Biz de sanırım bunu böyle okumalıyız.
⬇️ Image
Devletleri kurmak ve yıkmak aslında kolaydır. Kurmanın şartı kitlelerin organizasyonu, kitlelerin tek bir insan gibi KURUM gibi davranması ve devleti kurmasıdır. Yıkmanın da şartı kitlelerin organizasyon dışına çıkıp kurumsallığı yok etmesidir. Zor olansa Sürdürülebilirliktir
⬇️ Image

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with 🇹🇷Dr.Yüksel Hoš PhD

🇹🇷Dr.Yüksel Hoš PhD Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @yukselhos

Nov 23, 2023
1⃣Birazdan okuyacaklarınız sizi şaşırtabilir. Belgeleri ile koyuyorum ki yalan söyleyip makam işgal edenler bir nebze utanırlar, onlar utanmaz iseler onları o mevkilere taşıyanlar “biz doğru mu yaptık?” desinler diye. Burada özellikle @fahrettinaltun beyi etiketliyorum zira kendi personelinden birinin dezenformasyonu sebebiyle hakkımda olmadık ithamlar ve haberler yapılmıştır. Bu personelin twitine dair de hukuki haklarımı ülkede geriye kalan hukukta ne kadar takip edebilirsek edeceğim. Başlıyoruz. Sn. Fahrettin Altun, aşağıdaki kişi benim hakkımda fetö ile irtibat ve iltisakım olmadığını söyleyen savcılık kararına karşın gerçeğe aykırı haber yayarak kurumunuzu töhmet altında bırakıyor. Bu kişinin verdiği bilgi gerçeğe aykırı olup tutuklanma sebebimle de ilgisi yoktur. Evime, Suriyeliler ve mülteciler hakkında yazdığım twitler sebebiyle 16 ekim 2023 tarihinde gece vakti denilmeyecek zaman diliminde girilmiş olup, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal durumu olmadan yasalara aykırı olarak yapılan aramada dahi suç unsuru bulunmamış olmasına rağmen, tutuklanma sebebim ise okuyanlara garip gelebilir ama Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu öncesinde ihtiyaç duyduğu top mermilerini Bosna'dan temin etmek gibi imkan dairesinde olmayan bir suçlamadır. Buradan beni seven sevmeyen, az da olsa tanıyan tüm Türk halkına gerçekleri ve meseleleri nasıl çarpıtıp bu noktaya getirdiklerini BELGELERİYLE açıklayacağım. Devletin belgeleriyle. İlk belge, Edirne Cumhuriyet savcısının hakkımdaki FETÖ iltisakı olmadığına dair kararıdır.⬇️


Image
Image
Image
2⃣16 Ekim’de evime gelen polisler avukatımı aramama bile önce müsaade etmeyip, hiçbir arama izinleri olmadan, yasal olarak hiçbir kaçma ihtimalim olmadığı halde ve çağırdıklarında geleceğimi bildikleri halde, evime gelmeleri yasal olarak mümkün olmayan bir usulde gelmişlerdir. Teslim aldıkları telefon ve bilgisayarımın şifresini hiçbir şeyden çekinmediğim gibi verdiğim halde, beni o akşam İstanbul emniyet müdürlüğüne götürdüler. Gece birkaç saat nezarethanede kaldıktan sonra ise Ankara’dan sırf benim için gelen bir ekip ile Ankara’ya emniyet kemeri bağlanmayan adeta karpuz taşımaya bile müsait olmayan bir araçta soğuk havada götürüldüm. Ankara’ya götürülürken benden habersizce yaptıkları diyaloglarda zaten operasyona start verilmesine neden olan kişinin kim olduğunu duymuştum. Gönül isterdi ki bu kişi bir kanun adamı olsun, bir hukukçu olsun. Derken Ankara’ya geldiğimde Ankara emniyetine götürecekleri araçta AYKIRI gazetesi editörü Furkan ve Muhbir editörü Kaan adındaki bir genç ve birkaç da diğer gençle (19 yaşlarında) karşılaştım. Bu gencecik milliyetçi çocuklar, operasyonu Akit gazetesinden Cumhurbaşkanlığı iletişim djital medya koordinatörü olan Aslan Değirmenci’nin @aslandegirmenci yaptığını öğrendiklerini belirttiler. Bunu nasıl öğrendiklerini sormama lüzum yoktu zaten araçta Ankara’ya getirilirken de bu ismi birkaç kez öndeki polislerden duymuştum. Bu insanların hepsi yabancı, mülteci ve kaçak göçmenlere dair twitler sebebiyle içeri alınmıştı. Evime gelen polislere de arama emrinizi gösterin diye her itirazımda bana TCK 216 halkı kin ve nefrete kışkırtmak ve TCK 217b yalan bilgiyi yaymak ile alakalı maddeleri kendi telefonlarındaki karınca duası gibi bir yazıdan gösteriyorlardı. Ortada bir arama emri, bir matbu kâğıt yoktu. Hukuk ya da hukuksuzluk evinize palas pandıras ayakkabılarını bile çıkarmadan giriyor, 11 yaşınızdaki oğlunuzun ve kalp hastası kayınvalideniz ve eşinizin önünde sizi en mutlu günlerinizden birinde götürüyordu.⬇️
3⃣2 gece de Ankara’daki nezarethanede tutuldum. Ne temiz çamaşır ne de bir temiz şiltesi olan, tuvaletleri sabunsuz bir ortamda 2 gece kaldım. Verilen çorbayı limonlu sandım ama ekşimiş ve kokmuştu. Verilen pilavın üzerinde pamuk gibi küfler birikmiş, içerisinde de kıskaçlı bir böcek geziyordu. Nohut yemeği de kokuyordu. Tuvalette sabun olmadığı için kullanmak da mümkün değildi. Ön dişleri olmayan bir polis memuru ise tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Tam bulunduğum nezarethanenin önüne gelip “bacınızı s..kti sanki Suriyeliler, otur maaşını al… bela arıyonuz amuğagoyim” deyip önümden gitmesini de ayrıca beynime yazdım ki özgür kaldığım ilk anda duyurabileyim. Şu anda özgür kalalı 11 gün oldu ve geç de olsa duyurabiliyorum. Bu gecikmenin sebebini de anlatacağım⬇️
Read 18 tweets
Oct 9, 2023
🇮🇱İsrail'i tek bir millet gibi görseniz de içerisinde birbirinden farklı ana 7 yahudi grup ile ufak 108 ayrı etnik ve kültür grubu mevcuttur. Aralarında tamamen Avrupalı ideolog ve kurucu halk Aşkenazlar olmakla birlikte savaşla alakasız milletler de bulunur. Biraz tanıyalım.
⬇️

Image
Image
Image
Bunlar Aşkenazlardır. Eğitim oranları geriye doğru 5. nesilde bile (100 yıl) yüksektir. Siyonizm'in ilk kurulduğu ve ona ilk sahip çıkan gruptur. Türk, Alman, Macar,Rus ve Yahudi melezi bir topluluktur. Sarışın ve açık tenliler genelde bunlardır. Şu bölgelerde çokturlar.
⬇️
Image
Image
Bunların dedelerinin genelde hiçbiri boş tipler değildir. Ya bir dedesi ülkenin kurucu kadrosundandır ya da bir örgütün lideri, gençlik yapılanmacısı, ilk sinema tv kurucusu, ilk basın, hastane, kurucusu, üniversite hocaları vb. şeklindedir. En asil zümredir ve saygı görürler
⬇️
Image
Image
Read 43 tweets
Sep 12, 2023
Enis Doko kötü birisi değil, sufi olduğunu da sanmıyorum ama sosyal meselelere duygusal bakıyor. Zannedersem fizikçi olarak sosyal mevzuları ve toplumların "din benimseme" süreçlerini fazla basit algılıyor. Şimdi size Endonezya gibi ülkelerin nasıl İslamlaştığını açıklayayım.⬇️
Image
Image
Her şeyden önce belirtmem gerekir ki bir dervişin Ortadoğu'dan Çinhindi'ne, oradan da Endonezya'ya ulaşacak ne imkanı ne coğrafya bilgisi vardır. Ama filmi yapılsa güzel olur o ayrı. Peygamber bile Endonezya gibi bir yeri bilmezdi ki ondan asırlar sonra türeyen sufiler bilsin.⬇️ Image
Arkadaşlar bundan daha 100 yıl öncesine dek insanların bir yerden diğer yere gitmek için ihtiyacı olan şey KERVANLARDI. Yol uzadıkça gecelemeler de artardı ve kişi başına o develere veya atlara konacak malzeme yükü de... Kervanla bir yere gidecek kişi için günümüz parasıyla⬇️ Image
Read 31 tweets
Sep 8, 2023
Bazı Türk kabilelerini tanıyalım. Nerelisin? Eskişehir! Tatar mısın? Yok Manav. Mesleği sormadım köken nedir? Manav! Türklerde alçak bölgelere yerleşen kimselere denirdi Manav. Tarımla uğraşanlar Manav, hayvanla uğraşan ise Yörüktü. Biri eker, diğeri beslerdi. Burada yaşarlar
⬇️
Image
Image
Benzeri bir durum Almanlarda da vardır. Hochdeutsch yani Yüksek almanca ile Platdeutsch denilen ova almancası konuşulur. Onlar da düze yerleşen ve dağlık bölgelere yerleşenler gibi iki ana yerli milletten oluşurdu. Bu o kadar belirgindir ki haritada yeşil bölge ovalara bakınız ⬇️
Image
Image
Buraya yerleştikleri dönemde tarım topraklarında çalışmak üzere ilk gelen ve ovayı kapanlar bunlar oluyor. Bizans'a sebze ve meyve yetiştiriciliği yapan ve sonrasında Anadolu'daki verimli nehir kenarlarını ilk tutup göçebeliği bırakan toplum bunlar.%60'ında açık tenlilik hakim ⬇️ Image
Read 25 tweets
Sep 4, 2023
Zeka seviyesi ve devlete bağlılık arasında farklı ilişkiler söz konusu. Düşük zekada biri devlete sadık olabilirken devlete asi de olabiliyor. Sadakat ve asi olmak arasındaki çizgiyi göremiyorlar. Yani devlete sadık olduğunu düşünürken aslında o devletin altını oyabiliyorlar.⬇️
Birazdan konu ilginç bir yere gidecek. İQ seviyesi yükseldikçe ya da düştükçe bir manevi mefhuma sadakat için kriterlerimiz değişiyor. Bunu devletler için yapmamışlar manevi kavramlara bağlılık ve sadakat için yapılmış kimi çalışmalardan çıkardığım sonuçtur. Başlıyorum.⬇️
140 üzeri İQ seviyesinde iki tutunma noktası mevcut. Birisi amigdala yani beyindeki risk ve tehlikede hayatta kalma kısmının aktivasyonu ile karar değerlendirmesi ama çok uzak görüşlü bir amigdala bu yani adam öldükten sonraki neslinin, çocuğunun esareti ihtimaline bakıyor.
⬇️
Read 31 tweets
Jul 25, 2023
Anadolu'daki Yunan bozgununun sebeplerinin analizi için Yunanistan'da 1922'de yüzeysel, 1927'de detaylı, 1932'de ise yabancı uzmanlara ihale ettirilen üç rapor hazırlanmış. Yunan bozgununun sebeplerini özellikle İngilizler incelemiş ve Yunan genel kurmayına sunmuş.⬇️ Image
Bunlarla alakalı 1500 sayfa fotoğraf belge, fotokopi ve arşiv ile rapor var. Sonuç şu: Geldikleri coğrafyayı askeri olarak da olsa tanıyorlar ama tecrübe etmedikleri için büyük zorluklar yaşıyorlar. Buna dair uzun bir çalışma için şu anda vaktim olmadığından bu floodu yazıyorum⏬ Image
Çünkü bu aralar meşgulüm. Kıymetli Selim @HarpCografyasi üstadımızın yaptığı çalışmalara yetişmese de bunu diğer cenahtan doğrulayacak onca enteresan şey yakaladım. Bunlar arasında özellikle Yunan'a saç baş yolduracak tarzda hareketler gözüme çarptı. En basitinden örnekler⏬ Image
Read 37 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(