📢Sahip olduğunuz her şeyi unutun. Eviniz, eşiniz, işiniz, evladınız, aracınız, arsanız, tarlanız ve hatta hayatınız. Bir işgal anında tek bir şey lazımdır. İşler bir düzen ve barınaacak bir çatı. Direniş için bu ikisi şarttır. Peki ülkemiz işgal edilir mi? Bunu inceleyeceğiz.
⬇️
Dünya ülkeleri boyutuna,nüfusuna ve boyut+nüfus bileşkesi esasına göre 3'e ayrılır. Küçük ülkeler,Orta boy ülkeler ve Büyük ülkeler diye.Bunların her biri ayrı konudur ve küçük ülkeler bile mikro ülkeler diye ayrı başlığa sahiptir ama şunu bilin Türkiye Büyük sınıfında sayılır
⬇️
Ülkeler, Transkontinental, Subkontinental, Maktotope (büyük) Mesotope (ortalama), Mikrotope (küçük) ve Minotope (cüce) ülkeler olarak 6 ana gruba ayrılıyor. 40.000-800.000 km2 arası ülkeler, Ortalama, ortaboy ülke grubuna girer ki 900.000km2'ye dek orta boy sayılır
⬇️
Uluslararası askeri doktrinlere göre bir ülke, kendi boyut sınıfındaki bir ülkeye saldıracağı zaman ya nüfus ya askeri kapasite ya da savaşabilir personel açısından en az 3, en çok 6-7-8 kat güçlü olmalıdır. Bu gücü de merkezde değil, cephe hattına doğru toplaması gerekir.
⬇️
Cephe savaşı olacaksa bu boyutta yığınağın görülmemesi olanaksızdır.Saldırıya uğrayacak devlet, kendi sınırına doğru bir yığınağı fark eder ve önlemini alır.Bu önlem,o ana dek savunma pozisyonunda tuttuğu sınır hattını saldırı pozisyonuna geçirmekten başlayan bir dizi önlemdir
⬇️
Eğer hazırlığınız yoksa en makulü tarafsızlık ilan etmek ve diplomasi ile zaman kazanmaktır ama 1 ve 2.Dünya savaşında tarafsızlığını ilan eden çok sayıda ülke işgale uğramıştır. Yani kapıya gelecek olan varsa sen ne dersen de geliyor. Ama bilin ki işgal önceden geliyorum der.
⬇️
Ülkemizin uzunlamasına boyutunun belli başlı avantajları ve dezavantajları var.Bir işgale uğramamız yukarıdaki şartlar söz konusu olduğunda dahi zor. Çünkü 83 milyon nüfus boyutuna sahip (nüfus boyutu diye bir şey var) bir ülke en az 4 milyonluk bir kuvvetle işgal edilir(1/20)
⬇️
Türkiye'nin gelecek bir tehdide karşı, tehdidin nereden geldiğine göre değişen avantajları ve dezavantajları da var. Örneğin tehdit doğudan/güneyden geliyorsa Muharebe ve Menzil sahaları ve Harp alanının genişliği lehimize.Ancak Trakya'dan geliyorsa çok kötü sonuçları olabilir
⬇️
Trakya'dan gele(bile)cek bir saldırıda Muharebe sahası ile Menzil sahası birbirine hem çok yakındır ve menzil sahasının lojistik desteği Marmara denizi ile bölünür. Bu da Menzil sahasının imkanlarını kısıtlar ve Ana ülke ile ulaşımını kısıtlar.Menzil sahası ve önemi nedir peki
⬇️
Menzil sahası: Bir bütün olarak harekat alanının idari desteği için luzumlu olan deniz ve hava bölgelerine denir. Yani özetle, birine vuracağınız zaman kolunuzu geri çekecek kadar bir boşluk, sapanla atış edeceğiniz zaman lastiği gereceğiniz saha gibidir bir nevi. Anlaştık mı?
⬇️
Bu saha dar olduğunda gerisindeki operasyon destek üniteleri hedef olur. Tüm saha, kara,hava ve deniz bölgelerinden oluştuğu için size lazımdır ve hayatidir. Kara bağlantısı olması da şarttır.Bu sebepten İstanbul'un işgal edilme "katsayısı"Ankara'ya göre 5,5 kat daha fazladır.
⬇️
Kimse işgale artık eskiden olduğu gibi davulla zurnayla mehterle gitmiyor. Kalabalık ülkeleri işgal etmeden önce milli birlik ve beraberliği hedef alır ve bunu da çoğu kez içeridekilere yaptırırsınız. Mesela Saddam'ın oğlu Uday, tüm ülkedeki memuriyetlerin dağıtımına karışırdı
⬇️
Lider baskısından, hapishane korkusundan bıkmış, sürekli lidere şakşakçılık eden topluluklar da gelen işgal güçlerine karşın devletin "vatan millet Bağdat" söylemine pek pas vermemiş ve işgalcileri kucaklamıştı. Koskoca Irak'ta tek direnen şehir, Umm Kasr olmuştu. Başka yoktu.
⬇️
Türkiye'nin bu tür problemleri olmadığı için, Uday gibi memuriyetlere karışıp memuriyet dağıtan tipler olmadığı için şükür ki bizim böyle dertlerimiz yok. Kim ki vardır der bilin ki haram yemiştir. Biz konudan aynen devam edelim. Peki batıda bir hareketlilik var mıdır? Vardır.
⬇️
Yunanistan, gücünün çok üzerinde bir savaş gücü besliyor. Bu gücün bakım ve donanım masraflarını da sürekli yeniliyor. Eskiyen her şeylerini yenilemekteler ve bunu ekonomik olarak Avrupa, stratejik olarak ABD ve Fransa arkalıyor.ABD'nin buraya yerleşmesi ise hayra alamet değil
⬇️
İşte ABD Birliklerinin yerleştiği bölgeler. Bu haritayı bizdekinin simetriği olarak yorumlarsak, 1, muharebe sahası 2'nin az üstü de menzil sahasıdır.Bu durumda Yunanistan ile aramızdaki savaşı belirleyen ana unsur, deniz gücüdür ve denizde zayıfız,ABD+Yun ise çok avantajlıdır
⬇️
Sahadan okuduğum kadarıyla İngiltere, Yunanistan'ın semirtilmesine pek olumlu bakmıyor çünkü Kıbrıs'taki üslerine karşı uzun vadede sıkıntı Yeni doktrine göre Türkiye, sopa ile NATO'nun sadık müttefiki yapılacak ve bunun için de Yunanistan hayli semirtilecek. Olan biten budur
⬇️
Irak hattımız hayli sıkıntılıydı. Kavisli sınırlar, Irak'ın Kuzeyini savunulması zor bir hale getirmişti ve aslında bu sınır, savunulamasın diye böyle çizilmişti. Şimdilerde o bölgede hayli içeride tutuyoruz güvenliği bu bir artı. Ama Suriye için bu daha karmaşık. Niye?
⬇️
Suriye'de PYD'nin tutunabileceği 1 dağlık saha var. Cebel Abdülaziz denilen bu dağ, Haseke ile Deyrizor ve Rakka'yı ayırıyor 900 küsur metreliktir. Bir de az ötede Irak'ta Sincar dağı var. Orası da Suriye'deki unsurlara açık bir bölge. Onların muharebe hattı bunun kuzeyi ise;
⬇️
Türkiye'nin de doğal olarak Menzil sahasına nefes aldırmaması lazım ki PYD unsurlarının lojistik ve intikal hatlarını tamamen kessin. Çünkü hepimiz biliyoruz ki 1 ve 2 numaralı bölgede ABD var ve 1'de ayrıca petrol de var. Menzil sahasını vurmak, ABD'yi vurmak olacağı için zor
⬇️
Öyleyse satrançtaki at hamlesi gibi düşünerekten bir L çizilmesi mümkün olabilir ki bu L demin bahsettiğim 3 numaralı Sincar yükseltisine yerleşmektir. Buraya askeri varlığımızı getirebilir isek ki sınırımızdan çok uzak değil, düşman unsuruna doğudan yaklaşma temin edersiniz.
⬇️
ABD'yi ve onların Suriye'deki uzantılarını bundan daha rahatsız edecek bir hamle olamaz zira Sincar dağları, o coğrafyaya hakimiyet veren 4 ana yükseltiden birisidir. 1. Bölge, Afrin çevresi idi aldık. 2. bölge Abdülaziz dağı ve onlarda. 3 bölge ise Sincar 4. Irak kuzeyidir.
⬇️
Gel gelelim bunun için kiminle anlaşmak gerekiyor. Sorun bu. Giriş yolu Barzani'de. Bu sahada Yezidi Kürtler var ama burada Kuzey Irak bölgesel yönetiminin yetkisi yok. Irak devleti buraya yakın zamanda Haşdi Şabi militanları yolladı ve güçlendirdi.Haşdi Şabi ise İran destekli
⬇️
Burada TelAfer gibi Türkmen yoğunluklu bölgeler var. Bu tür büyük operasyonlarda bir"Büyük sebep" lazımdır. Tel Afer'de Türkmen kardeşlerimizin burnunun kanamasını istemeyiz ama olur da birisi provokasyon yaparsa olası harekatta Tel Afer değil Sincar'a yerleşişmeli.Kıbrıs gibi
⬇️
Çünkü Kıbrıs, Anadolu'nun stratejik açıdan zayıf karnı olan güney bölgesinden gelebilecek bir saldırıya karşın, makul bir güvenlik doktrini kapsamında ele geçirilmiştir. Rumların boşboğazlığı sayesinde bir açığımızı kapatmış olmuştuk.Türkiye'nin güneyi Kıbrıs'tan korunabilirdi
⬇️
Güneyde ve Batıdaki durumu anlattık. Peki kuzeyde nasılız? Ayı ile aramız çok iyi değil ama kötü de değil. Ancak ne hamle yapabiliyor durumdayız ne de pazarlık gücümüz var. En kötü senaryodan başlayalım. Rusya'ya karşı ne yapabiliriz? Durum burada çok farklı ve karmaşık. Şöyle
⬇️
Burada popülist bir hata yapıldı. Etkili bir hava+deniz gücünün tam karşısında bulunan ve o deniz gücünün topa tutarak yok edeceği bir Karadeniz sahil yolu, hiçbir strateji ve savunma doktrinine göre yapılmış bir şey değildir. Doğru olanı o yolu dağların arkasından geçirmekti
⬇️
Eski İstanbul-Trabzon yolu bu şekilde idi. Küre ve Ilgaz dağlarının hemen güneyinden geçip Ankara ile askeri sanayimizin merkezlerinden Kırıkkale'ye bağlanırdı. Hem ideal hem savunma için elverişli idi. Unutma! Sen ülkeyi merkezden koruyacaksın! Sana merkezden kıyıya yol lazım
⬇️
Rusya ile bir savaş durumunda ilk gidecek yer Karadeniz kıyı yoludur ve hiçbir şekilde kullanılmaz, kolayca savaş dışı edilir. Bu sadece iç ulaşıma yapılmış bir yatırım. Ama düşman ele geçirirse ona ciddi avantaj çünkü o dağların kuzeyini ve kıyı yolunu güneyden savunamayız
⬇️
Olası bir çıkarma anında düşman, deniz kuvvetlerinin de desteğinde doğu-batı doğrultulu ilerleme imkanı bulur. Bu durumda şu önerme çıkar. Ruslarla ebedi barış garanti ise kıyı yolu yapılmalıdır. Değilse hiç yapılmamalıydı. Bir yol sadece sana yol değildir. Düşmana da yoldur.
⬇️
Rusların 1.Dünya savaşında Osmanlı'ya karşı Orta Karadeniz'den bir çıkarma düşünür. Rus harekat dairesi, Karadeniz çıkarmasını kıyıda bir yol olmadığından dolayı reddedip gerçekleştirmediğini de ilave edelim. Peki nereden yaptılar? Trabzon'dan. Orada kıyı yolu vardı çünkü.
⬇️
Hitler, Polonya'yı işgal etmeden önce, Polonya sınırına dek reichsautobahn denilen otobanları inşa etmişti. Bu otobanların kendisini işgal edeceğinden habersiz zavallı Polonya bunu sadece izledi. Savunmada kalan ülke için yolun işlevi farklı, saldırı yapan için daha farklıdır.
⬇️
Karadeniz sahil yolu değil de eski yolun gittiği vadilerden coğrafya için de uygun olan ve tarihi yolların olduğu bölgelerde genişletme yapılabilirdi. Bu tür korunaklı yerlerdeki yollar aynı zamanda Hitler'in Junkers uçaklarının iniş kalkış yaptığı maksatla da kullanılmıştı.
⬇️
Bir bölgeye yol yaptığınızda o yolun savaşta da kullanılıyor olabilmesine önem verilir. İsveç'te çoğu otoban ve Almanya'da bazı otobanlar buna uygun şekilde, uçakların inebileceği şekilde yapılır. Örneğin 84. otoban bu maksatla yapılmış bir haldedir.
⬇️
İsveç'te de yollar, Saab-Draken, Saab-Viggen ve Saab Grippen uçaklarının inebileceği şekilde yapılır ve bunu Ruslara çok yakın olmanın bir gerekliliği olarak görürler. Bizde de bu tür yollar, Dağların arkasındaki eski karayollarına yapılmalı idi. O paranın en makul yeri buydu.
⬇️
Şimdi buna dair hiçbir şey yazılıp çizilmemiş değil ancak günümüzün savaş koşullarına göre yeniden birçok şeyin yorumlanması gerekiyor. Vaktiyle Rus saldırır ise Sakarya'dan ilerler dememde zaten önceden öngörülen bir tehdit ve zaaf üzerinedir. Coğrafya bilmek savaşabilmektir.
👇
Artık sofistike bir savaş söz konusu olabilir ama yollar her zaman önemli. Savaş her daim süngünün ucundadır lafı, kara harekatının belirleyiciliğini ifade eder. Biz de bir kara ulusuyuz ama topraklarımızın zaafı ve avantajlarını bilmeliyiz. Bunun için küçüklükten altyapı şart
👇
Çocuklarınızı izci olmaya özendirin. Arazi ile barışık olsunlar.Bir iki böcek ısırığı,birkaç gün kampette yatmak iyidir. Ateş yakmayı bilmeyen çocuk büyüyünce ateş edemez.Böcekten korkan da sürünüp siper alamaz. Çocuklara haki izci giysisi çok yakışır İzcilik boş bir şey değil
👇
Buna rağmen Türkiye'de izcilik her nedense börtü böcek, çevrecilik ve doğa üzerinden yürüyor ve kılık kıyafetler bile sünnet çocuğuna çevrildi. Batıda izciler Hitler Jugend üyeleri gibi gezerken biz bunları tema gönüllüsü gibi giydirince tüm karizmasını da pis ediyoruz işin.
👇
Birisi izciliğin Enes, Talha ve Sümeyye üretim ve yetiştirme çiftliği olmadığını söylesin artık. İzci çocuklar böyle sultan baba Kur'an kursu talebeleri gibi giydirilmez. Gömlek üstte ne bu? Disiplin nerede? Bu izcilere bu kılıkta rütbe falan verilmez.Ulan bari bunu batırmayın
👇
Savaşa isteklilik
Savaşa yatkınlık
Savaşa hazırlılık
Savaşa uygunluk
Savaş becerisi kazanma
Savaşı sürdürebilme direnci
Savaşa hazırlıklılık ve motivasyon
Yukarıdaki 7 şarttan ilk 4 izcilik altyapısı ister. Bu atyapıdan söz ederken üç beş abi peşinde dağ bayır gezmek değildir
👇
Eloğlu ahşap kule nasıl kurulur, su nasıl bulunur, asma köprü nasıl yapılır kaya tırmanışı nasıldır öğretirken bizim bu kamplarda hiçbiri öğretilmiyor. Bir kulüp yöneticisini biliyorum yön gösteremedi bana Allah belanı versin dedim içimden. Bilmediğin şeyi bari azmet öğren!
👇
Adam Survivor seti gibi yapmış kampı. Yüzme bilmeyen çocuk öğreniyor, tırmanma öğreniyor, yokuş yukarı koşma, yokuş aşağı koşma, gizlenme, kamuflaj teknikleri, mevzilenme öğretiliyor. Sloven izcilerin kampında bulundum yer yarılaydı da içine gireydim bizde de olmalı işte hepsi
👇
Sorarsan ödenek yok hocam bağış yapın kampanya başlatın biz de destek olalım diyor. Ulan ödeneği bulsam sana niye geleyim? Aynı adam belediyesine Mehter takımı kurmak için ilan veriyor. 160 binlik Turgutlu'da 30 mehter var. 1200 Mehter takımımız var Viyanaya yürüyeceğiz sanki.
👇
Bil ki savaş, kazanırken de kaybettiğin bir şeydir.Toprak kazanır, rakibi bitirmeye doğru gidersin ama sen de onbinlerce insan kaybedersin. Kıtasal kaynaklara sahipsen bir nebze ama değilsen aynı anda savaşırken gelişen bir ülke yoktur. Savaş kendisi dışında her şeyi köreltir.
👇
İşte bu da ülkemde izciliği işgal eden kafa. Adamın izcilikten anladığı şey ecdad yürüyüşü yapmak. Hiking yapıp içerisine 3-5 ecdad diyaloğu yaptın mı oluyor sana izcilik.Herşey bir yana bana "Balkanlar'a geldiniz mi hiç?" Diyor. Bana diyor. Balkanlar'da adımı sorsun yeter ona
👇
Ülkemde el atılması gereken çok ama çok kurum var.Birçok kurum yeniçeri ocağı gibi olmuş. Ne yeniliğe geliyor ne de disipline. Çoğu dernek,kulüp,daire, başkanlık böyle. Ben bilirimci kafalara laf söyle kazan kaldırıyor. Olmaz! Cehaletinizi paşa paşa bileceksiniz. Öğreteceğiz!
👇
Zamanında Nizam-ı Cedit kurulmuş modern ordu. Buraya seçme yeniçerileri almışlar. O zaman da biz sadece geleneksel talimleri biliriz diye vatan millet Sakaryaya bağlayıp kazan kaldırmışlar. Olan ülkeye olmuş. Osmanlı ordusu yine yenilmiş. Artık bu cehalet emanetçileri susacak.
👇
Bana Balkanlar'a gittin mi? Diyen biri, cahil olmayı veya beni duymayı boşver divane olsa bunu demez. İnternette Balkan yazsa çıkacak beş kişiden birisine diyor. 30 yıldır yarımadayı bilen, gezen birine. Her muhitin bir tırnakçısı olabilir ama Onu bekleyen bekçileri de vardır.
👇
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1⃣Birazdan okuyacaklarınız sizi şaşırtabilir. Belgeleri ile koyuyorum ki yalan söyleyip makam işgal edenler bir nebze utanırlar, onlar utanmaz iseler onları o mevkilere taşıyanlar “biz doğru mu yaptık?” desinler diye. Burada özellikle @fahrettinaltun beyi etiketliyorum zira kendi personelinden birinin dezenformasyonu sebebiyle hakkımda olmadık ithamlar ve haberler yapılmıştır. Bu personelin twitine dair de hukuki haklarımı ülkede geriye kalan hukukta ne kadar takip edebilirsek edeceğim. Başlıyoruz. Sn. Fahrettin Altun, aşağıdaki kişi benim hakkımda fetö ile irtibat ve iltisakım olmadığını söyleyen savcılık kararına karşın gerçeğe aykırı haber yayarak kurumunuzu töhmet altında bırakıyor. Bu kişinin verdiği bilgi gerçeğe aykırı olup tutuklanma sebebimle de ilgisi yoktur. Evime, Suriyeliler ve mülteciler hakkında yazdığım twitler sebebiyle 16 ekim 2023 tarihinde gece vakti denilmeyecek zaman diliminde girilmiş olup, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal durumu olmadan yasalara aykırı olarak yapılan aramada dahi suç unsuru bulunmamış olmasına rağmen, tutuklanma sebebim ise okuyanlara garip gelebilir ama Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu öncesinde ihtiyaç duyduğu top mermilerini Bosna'dan temin etmek gibi imkan dairesinde olmayan bir suçlamadır. Buradan beni seven sevmeyen, az da olsa tanıyan tüm Türk halkına gerçekleri ve meseleleri nasıl çarpıtıp bu noktaya getirdiklerini BELGELERİYLE açıklayacağım. Devletin belgeleriyle. İlk belge, Edirne Cumhuriyet savcısının hakkımdaki FETÖ iltisakı olmadığına dair kararıdır.⬇️
2⃣16 Ekim’de evime gelen polisler avukatımı aramama bile önce müsaade etmeyip, hiçbir arama izinleri olmadan, yasal olarak hiçbir kaçma ihtimalim olmadığı halde ve çağırdıklarında geleceğimi bildikleri halde, evime gelmeleri yasal olarak mümkün olmayan bir usulde gelmişlerdir. Teslim aldıkları telefon ve bilgisayarımın şifresini hiçbir şeyden çekinmediğim gibi verdiğim halde, beni o akşam İstanbul emniyet müdürlüğüne götürdüler. Gece birkaç saat nezarethanede kaldıktan sonra ise Ankara’dan sırf benim için gelen bir ekip ile Ankara’ya emniyet kemeri bağlanmayan adeta karpuz taşımaya bile müsait olmayan bir araçta soğuk havada götürüldüm. Ankara’ya götürülürken benden habersizce yaptıkları diyaloglarda zaten operasyona start verilmesine neden olan kişinin kim olduğunu duymuştum. Gönül isterdi ki bu kişi bir kanun adamı olsun, bir hukukçu olsun. Derken Ankara’ya geldiğimde Ankara emniyetine götürecekleri araçta AYKIRI gazetesi editörü Furkan ve Muhbir editörü Kaan adındaki bir genç ve birkaç da diğer gençle (19 yaşlarında) karşılaştım. Bu gencecik milliyetçi çocuklar, operasyonu Akit gazetesinden Cumhurbaşkanlığı iletişim djital medya koordinatörü olan Aslan Değirmenci’nin @aslandegirmenci yaptığını öğrendiklerini belirttiler. Bunu nasıl öğrendiklerini sormama lüzum yoktu zaten araçta Ankara’ya getirilirken de bu ismi birkaç kez öndeki polislerden duymuştum. Bu insanların hepsi yabancı, mülteci ve kaçak göçmenlere dair twitler sebebiyle içeri alınmıştı. Evime gelen polislere de arama emrinizi gösterin diye her itirazımda bana TCK 216 halkı kin ve nefrete kışkırtmak ve TCK 217b yalan bilgiyi yaymak ile alakalı maddeleri kendi telefonlarındaki karınca duası gibi bir yazıdan gösteriyorlardı. Ortada bir arama emri, bir matbu kâğıt yoktu. Hukuk ya da hukuksuzluk evinize palas pandıras ayakkabılarını bile çıkarmadan giriyor, 11 yaşınızdaki oğlunuzun ve kalp hastası kayınvalideniz ve eşinizin önünde sizi en mutlu günlerinizden birinde götürüyordu.⬇️
3⃣2 gece de Ankara’daki nezarethanede tutuldum. Ne temiz çamaşır ne de bir temiz şiltesi olan, tuvaletleri sabunsuz bir ortamda 2 gece kaldım. Verilen çorbayı limonlu sandım ama ekşimiş ve kokmuştu. Verilen pilavın üzerinde pamuk gibi küfler birikmiş, içerisinde de kıskaçlı bir böcek geziyordu. Nohut yemeği de kokuyordu. Tuvalette sabun olmadığı için kullanmak da mümkün değildi. Ön dişleri olmayan bir polis memuru ise tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Tam bulunduğum nezarethanenin önüne gelip “bacınızı s..kti sanki Suriyeliler, otur maaşını al… bela arıyonuz amuğagoyim” deyip önümden gitmesini de ayrıca beynime yazdım ki özgür kaldığım ilk anda duyurabileyim. Şu anda özgür kalalı 11 gün oldu ve geç de olsa duyurabiliyorum. Bu gecikmenin sebebini de anlatacağım⬇️
🇮🇱İsrail'i tek bir millet gibi görseniz de içerisinde birbirinden farklı ana 7 yahudi grup ile ufak 108 ayrı etnik ve kültür grubu mevcuttur. Aralarında tamamen Avrupalı ideolog ve kurucu halk Aşkenazlar olmakla birlikte savaşla alakasız milletler de bulunur. Biraz tanıyalım.
⬇️
Bunlar Aşkenazlardır. Eğitim oranları geriye doğru 5. nesilde bile (100 yıl) yüksektir. Siyonizm'in ilk kurulduğu ve ona ilk sahip çıkan gruptur. Türk, Alman, Macar,Rus ve Yahudi melezi bir topluluktur. Sarışın ve açık tenliler genelde bunlardır. Şu bölgelerde çokturlar.
⬇️
Bunların dedelerinin genelde hiçbiri boş tipler değildir. Ya bir dedesi ülkenin kurucu kadrosundandır ya da bir örgütün lideri, gençlik yapılanmacısı, ilk sinema tv kurucusu, ilk basın, hastane, kurucusu, üniversite hocaları vb. şeklindedir. En asil zümredir ve saygı görürler
⬇️
Enis Doko kötü birisi değil, sufi olduğunu da sanmıyorum ama sosyal meselelere duygusal bakıyor. Zannedersem fizikçi olarak sosyal mevzuları ve toplumların "din benimseme" süreçlerini fazla basit algılıyor. Şimdi size Endonezya gibi ülkelerin nasıl İslamlaştığını açıklayayım.⬇️
Her şeyden önce belirtmem gerekir ki bir dervişin Ortadoğu'dan Çinhindi'ne, oradan da Endonezya'ya ulaşacak ne imkanı ne coğrafya bilgisi vardır. Ama filmi yapılsa güzel olur o ayrı. Peygamber bile Endonezya gibi bir yeri bilmezdi ki ondan asırlar sonra türeyen sufiler bilsin.⬇️
Arkadaşlar bundan daha 100 yıl öncesine dek insanların bir yerden diğer yere gitmek için ihtiyacı olan şey KERVANLARDI. Yol uzadıkça gecelemeler de artardı ve kişi başına o develere veya atlara konacak malzeme yükü de... Kervanla bir yere gidecek kişi için günümüz parasıyla⬇️
Bazı Türk kabilelerini tanıyalım. Nerelisin? Eskişehir! Tatar mısın? Yok Manav. Mesleği sormadım köken nedir? Manav! Türklerde alçak bölgelere yerleşen kimselere denirdi Manav. Tarımla uğraşanlar Manav, hayvanla uğraşan ise Yörüktü. Biri eker, diğeri beslerdi. Burada yaşarlar
⬇️
Benzeri bir durum Almanlarda da vardır. Hochdeutsch yani Yüksek almanca ile Platdeutsch denilen ova almancası konuşulur. Onlar da düze yerleşen ve dağlık bölgelere yerleşenler gibi iki ana yerli milletten oluşurdu. Bu o kadar belirgindir ki haritada yeşil bölge ovalara bakınız ⬇️
Buraya yerleştikleri dönemde tarım topraklarında çalışmak üzere ilk gelen ve ovayı kapanlar bunlar oluyor. Bizans'a sebze ve meyve yetiştiriciliği yapan ve sonrasında Anadolu'daki verimli nehir kenarlarını ilk tutup göçebeliği bırakan toplum bunlar.%60'ında açık tenlilik hakim ⬇️
Zeka seviyesi ve devlete bağlılık arasında farklı ilişkiler söz konusu. Düşük zekada biri devlete sadık olabilirken devlete asi de olabiliyor. Sadakat ve asi olmak arasındaki çizgiyi göremiyorlar. Yani devlete sadık olduğunu düşünürken aslında o devletin altını oyabiliyorlar.⬇️
Birazdan konu ilginç bir yere gidecek. İQ seviyesi yükseldikçe ya da düştükçe bir manevi mefhuma sadakat için kriterlerimiz değişiyor. Bunu devletler için yapmamışlar manevi kavramlara bağlılık ve sadakat için yapılmış kimi çalışmalardan çıkardığım sonuçtur. Başlıyorum.⬇️
140 üzeri İQ seviyesinde iki tutunma noktası mevcut. Birisi amigdala yani beyindeki risk ve tehlikede hayatta kalma kısmının aktivasyonu ile karar değerlendirmesi ama çok uzak görüşlü bir amigdala bu yani adam öldükten sonraki neslinin, çocuğunun esareti ihtimaline bakıyor.
⬇️
Anadolu'daki Yunan bozgununun sebeplerinin analizi için Yunanistan'da 1922'de yüzeysel, 1927'de detaylı, 1932'de ise yabancı uzmanlara ihale ettirilen üç rapor hazırlanmış. Yunan bozgununun sebeplerini özellikle İngilizler incelemiş ve Yunan genel kurmayına sunmuş.⬇️
Bunlarla alakalı 1500 sayfa fotoğraf belge, fotokopi ve arşiv ile rapor var. Sonuç şu: Geldikleri coğrafyayı askeri olarak da olsa tanıyorlar ama tecrübe etmedikleri için büyük zorluklar yaşıyorlar. Buna dair uzun bir çalışma için şu anda vaktim olmadığından bu floodu yazıyorum⏬
Çünkü bu aralar meşgulüm. Kıymetli Selim @HarpCografyasi üstadımızın yaptığı çalışmalara yetişmese de bunu diğer cenahtan doğrulayacak onca enteresan şey yakaladım. Bunlar arasında özellikle Yunan'a saç baş yolduracak tarzda hareketler gözüme çarptı. En basitinden örnekler⏬