🇨🇭İsviçre, günümüzde ordusu var yok arası bir ülke. Halk, tepeden tırnağa silahlı ve ordu 2 saat içerisinde hazır olabiliyor. 2. Dünya savaşında taş şeklinde bunkerler yaparak Almanları beklemiş olan (Kendileri de çoğu alman) İsviçreliler, coğrafyalarına hakim bir millet
⬇️
1940'ta Hitler'in saldırmayacağını söylediği Danimarka, Hollanda, Belçika ve Norveç'e saldırması ile telaşa düşen İsviçre, Almanlar'a karşı bu hazırlıkları yapmış. Buna Toblerone hattı da deniliyor. Alman tanklarına karşı yapıldı ve caydırıcı etkisi kullanışlılığından öndeydi.
⬇️
Ülkenin dağlarla çevrili coğrafyasına karşı Almanların "Gebirgsjager" yani sıradağ avcısı taburları büyük bir tehdit oluşturduğundan İsviçreliler yine bir Alman gibi düşünen kafalarıyla bu her biri 9 tonluk beton blokları yapmışlar. Ormanda dağda belde bir anda belirir bunlar.
⬇️
İsviçre'de zorunlu askerlik var. Ama subaylık bir meslek değil. Onlar da aynı eğitimi almış ve arada sınavlara girerek rütbe alıyor. Bir nevi karate kursuna devam eder gibi. Erden subaya herkes 18 haftalık bir askerlik ile yükümlü.Gitmem dersen %3 fazla gelir vergisi geçiriyor
⬇️
Askerlik, kantonlarda her kantonun diliyle yapılıyor. 19 yaşında askerliği 1 yaz boyunca yapmak zorundasın ama her 2 senede bir süre düşüyor ve 34'e geldiğinde birkaç haftaya iniyor. Normalde maaşın ne ise ordu sana bu sürede aynı maaşı ödüyor. Spor kampı gibi görüyorlar bunu
⬇️
Askerler her kantonun diliyle askerlik yapıyor dedik ama Graubunden'de yaşayan şu kırmızı bölgedeki 40 bin kişilik Romanş dili konuşucuları,Almanca askerlik yapmak zorunda.Zira personel ve askeri terimler sistematiği ve aritmetiği oturmuyormuş.Askerliğe önem veriliyor kısacası
⬇️
2. Dünya savaşında Kayalık bölgelere resmedilmiş GÖNÜLLÜLER, 5. Bölük yazıları gibi yazılar, günümüzde hala duruyor. Ülkede tüm arazinin Kireçtaşından olması da dağları İsviçre peyniri gibi oymak için ideal. Zira volkanik taşa göre daha kolay oyulup şekillendiriliyor bu kayaç
⬇️
Dağlık bölgede yer alan toblerone (promentheus hattı) gibi tank tuzaklarına ek olarak dağ geçitlerine de toplar yerleştirilmiş ve bunlar ustalıkla kamufle edilmiş. Ülkenin istilaya uğramasına yönelik gerçekçi bir tehdit senaryosu olmasa da İsviçre'nin konuya bakışı farklı.
⬇️
Onlara göre eğer bir askeri ittifaka (NATO) dahilsen, savaş eninde sonunda kapına gelir. Ama tarafsız isen savaş sana zaman kazandırır. İsviçre'nin tüm savunma doktrini, NATO'nun savaşıp kaybetmesi ve düşmanı (Rusları) kapısında görmesine göre düzenlenmiş denebilir aslında.
⬇️
Bu askeri mevzilerin yapımı için mühendisler, spelologlar, coğrafyacılar, mimarlar ve hatta renk tonlamasının uygunluğu ve 5 km öteden dürbünle görünmeyecek şekilde gizlenmesi için sanatkarlar ve kimi yerde heykeltraşlar birlikte çalışmış. Ortaya çıkan iş gerçekten kullanışlı.
⬇️
İsviçre'de bu başarılırken birçok mağara da harcanmış aynı zamanda. Yani doğal bazı mağaralar da bozulmuş. Bilirsiniz mağara galerisi dağın içine doğru 2-3 hatta 20 km uzun uzadıya gidebiliyor.Ülkedeki kimi mağaralar cephanelik kimisi ise gıda saklanan depolar halinde niye mi?
⬇️
Mağaranın altından bir delik varsa, bir de üstünden havalanma deliği varsa, o mağarada sıcaklık çok düşük oluyor. İçeri giren hava sirküle olurken taşın durağan soğukluğu ve karanlık bölgelerinde güneş ışığı almamasından dolayı birçok yerde yazın buz bile üretebiliyorsunuz
⬇️
Dediğim garip gelmesin çünkü taş, güneşte hızla ısınıp hızla soğur. Ancak sadece güneş gören üst yüzeyi ısınır. Altı hiç ısınmaz. Güneş girmeyen yeri de ısınmaz. Oraya ince deliklerden giren 2-3 yönlü hava akımları buzluğa çevirir. Elazığ'da Buzluk mağarasında da var aynı olay
⬇️
İsviçre Ordusu bu mağaraları doğal buzdolabı gibi kullanarak her sene stok kontrolü ile skt tarihi geçmiş ürünleri yerleştirip yenilerini koyuyor. Kimilerinin dediğine göre dağlarda 10 yıllık bir nükleer döneme yetecek kadar erzak toplanmış bile (kahve ve meyve çayı dahil)
⬇️
Uzunluğu 2 km'den fazla 1300 kadar tünelin bulunduğu ülke, coğrafyası ile mücadele ederek, onu hakimiyeti altına alarak ülke olmuş. Bunu yapmasalardı, bu kadar zengin olmayabilirlerdi. Komşular zengin olunca onların ortasındaki emanetçi olan ülke de zengin oluyor. Kaderdir bu
⬇️
Zengin bir komşun varsa,ABD'nin yanındaki Meksika gibi olursun.Ekmek yersin ama o kadar.Millet çitleri tırmanmak için yine birbirini yer ki ABD'ye girebilsin. Zengin 2 komşun varsa Çek Cumhuriyeti gibisindir. Ekmekten fazlasını yersin.Ülkenin zenginliği komşularıyla da alakalı
⬇️
Yok eğer Kosova veya Makedonya gibi isen, yani etrafın da fukara komşularla dolu ise, o vakit tırnaklarını yersin. Şansın azdır zenginleşmek için. Zira ekonomik gelişme ve sermaye birikimi için çevredeki ülkelerin kesişim noktalarında olarak yaptığın etkileşimin önemlidir.
⬇️
Bize de böyle bir komşuluk vermiş bu coğrafya. Nuh'un gemisi gibi bir takım. Ermenistan? Irak? Suriye? Gürcistan? Bulgaristan? İran? Aralarında en kaynakları zengin olan Azerbaycan'da bile halk yönetimdeki ağalık düzeni sebebiyle sefil yaşıyor. Yunanistan ise malum.
⬇️
Şu komşulara bak. Bal dök yala cinsten bir konum. Etrafta seni işgal edecek tek ülke yok. Hepsi ya dindaş (Katolik) ya da o ülkenin Katolik nüfusu sana sınır. İtalya'nın bile en gelişmiş kuzey kısmı ile sınırsın. Sağın Etiler, solun Bebek,önün Kızıltoprak.
Ağzınızı silin arada
⬇️
Bunu daha önce kapatılan hesapta (@jxlhs) söylemiştim ama yine söyleyeyim. Böyle güzel ülkeleri var ama arazinin hakkını veriyorlar mı? Derseniz bence pek başarılı değiller.Açığa tek tip TOKİ evleri ile ayıoğlu inşaat Luzern my home evleri giderdi mesela. Vizyonsuzluk pis şey.
⬇️
İsviçre'de eğim genellikle böyle bombeli kabartılı kısımlara sahip.O da ne? Diyeceksiniz söyleyeyim. Bunlar, birikinti konisi veya yamaçlarda dağ eteği ovaları. Arazi kireçtaşı olduğu için çoğu yerde çözülmüş ve çukurlaşıp toprağa dönüp çökmüş. Toprağı çoğu yerde görmüyorsunuz
⬇️
Toprak rengini görmek gerçekten hele ki bahar ve yazın zor çünkü toprağın hava ile temas ettiği çoğu yerde sık çimenlikler var.Bunlar Orta Avrupa cinsi ince tip çimen olduğu için taşta bile bitiyor.Bu sebepten toz da pek kalkmıyor. Ülkede astım hastalığı da doğal olarak düşük.
⬇️
Ülkede irili ufaklı göllerin sayısı 9 bin. Konya kadar ülkede 9 bin göl de neyin nesi? Demeyin çoğu buzul veya heyelan set gölleri. Gelişmemiş bölgeleri de (örneğin Vaud) startup sektörlerle hızla çehre değiştirmiş. Eskiden İsviçreliler, Alman'ın k*rosu iken şimdi saygınlar.
⬇️
İsviçrede 1941'de kurulan İsviçre sakalı derneği, "doğal, kesilmemiş ve mümkün olduğunca uzun, bir sakal" kullanmasını şart koşuyor ve üyelerini her yerde destekleme misyonu var. Recep İvedik'in kamyoncuları gibi bir şey yani ve 26 kıllı üye, bu Alp geleneğini yaşatıyorlar.
⬇️
Bunlardan birine kazara "Selamun aleyküm" dediğim de olmuştu ama adam bildiğiniz Yozgatlı dede gibiydi de işte cevap alamayınca anladık. Bazılarının yöresel takke benzeri şeyleri de olunca olay daha garipleşiyor. Bu sakal onlar için Almanlığın tescili gibi bir şey.
⬇️
Ulan bu mudur Dünyanın en modern refah toplumu? Diyorsunuz. Modernlik kelimesi ayrı tartışılır ama refah var. Bir garipler yalnız. Bunu orada biraz yaşayınca anlıyorsunuz. İsviçrelileri anlatabileceğim en iyi kelime "bir garip" kelimesi. Ülke güzel ama halk, gerçekten garip.
⬇️
Camın arkasından seni izler, sen yanındaki ile sesi yükselterek gülmeli şakalaşırken bir bakarsın polis gelmiş.Orada yaşayan 60'lık bir manyak çağırmıştır senin yaptığın ise 3-5 dakikalık gürültüdür. Bunun dışında da garip şeyler sayarım ama uzatmak istemiyorum özel muhabbetle
⬇️
Bu bayrağı ben de haç sanıyordum ama onlar olmadıını söylüyor. 4 yönü ve ülkedeki 4 resmi dili ve tabi ülkeyi oluşturan 4 halkı simgeliyor. Ülkenin resmi adı da İsviçre değil. Helvetya Konfederasyonu. Confoederatio Helvetica ki başharfleri CH internet uzantısından anlarsınız.
⬇️
Avrupa, uzun savaşlarla birbirini yerken bunlar akıllıca bir şey yapıyor ve dağların arasında bir konfederasyon kurup hanedan ve mezhep savaşlarına bulaşmayalım diyorlarsa da biraz bulaşmışlar yine. En son Napolyon işgal ediyor ve sonra hiç işgal edilmiyorlar. Faydası ortada.
⬇️
Sürekli savaşırsan sürekli altyapını baştan kurarsın, sürekli kayıplar verir, sürekli şehir nüfusunu köy nüfusuyla takviye edersin. Savaşmazsan altyapını en fazla onarırsın. Bunlar savaşmayıp sermayenin güvenli limanı oluyor. 1.Dünya savaşında Lenin'e ev sahibi de oluyor arada
⬇️
Bir o değil, Einstein de bir müddet yaşamış ve ders vermiş. Ama ülkenin "heyday" denilen zirve günlerinde değil tabi. İsviçre 2. Dünya savaşında Nazilerin Avrupa'dan topladığı altınları da saklamış olan bir ülke. Almanya'nın savaş sonrası inşa sürecinde bu altınlar da ayrı sır
⬇️
Almanların İsviçre'ye yakın yerlerde tuz madenlerinde sakladıkları bazı altınların resimleri biliniyor. Bir de bazı mağaraların İsviçre'ye açılan geçitlere çıktığı ayrıca biliniyor. Şimdi iş uzun ama şu var ki ne İsviçre bu konuda bedel ödedi ne de bu olayda masumlar.
⬇️
İsviçre ayrıca dünyanın ilk müslüman kadın kaşifi olan İsabelle Eberhardt'ın da memleketi. Kadının takma adı ise Mahmut Saadi.(?) Şu anda mezarı, vefat ettiği Cezayir'de Ain Sehra diye bir yerdedir. Maalesef ülkemizde pek yazılıp çizilmemiş bir karakterdir kendisi. Biri yazsın
⬇️
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1⃣Birazdan okuyacaklarınız sizi şaşırtabilir. Belgeleri ile koyuyorum ki yalan söyleyip makam işgal edenler bir nebze utanırlar, onlar utanmaz iseler onları o mevkilere taşıyanlar “biz doğru mu yaptık?” desinler diye. Burada özellikle @fahrettinaltun beyi etiketliyorum zira kendi personelinden birinin dezenformasyonu sebebiyle hakkımda olmadık ithamlar ve haberler yapılmıştır. Bu personelin twitine dair de hukuki haklarımı ülkede geriye kalan hukukta ne kadar takip edebilirsek edeceğim. Başlıyoruz. Sn. Fahrettin Altun, aşağıdaki kişi benim hakkımda fetö ile irtibat ve iltisakım olmadığını söyleyen savcılık kararına karşın gerçeğe aykırı haber yayarak kurumunuzu töhmet altında bırakıyor. Bu kişinin verdiği bilgi gerçeğe aykırı olup tutuklanma sebebimle de ilgisi yoktur. Evime, Suriyeliler ve mülteciler hakkında yazdığım twitler sebebiyle 16 ekim 2023 tarihinde gece vakti denilmeyecek zaman diliminde girilmiş olup, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal durumu olmadan yasalara aykırı olarak yapılan aramada dahi suç unsuru bulunmamış olmasına rağmen, tutuklanma sebebim ise okuyanlara garip gelebilir ama Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu öncesinde ihtiyaç duyduğu top mermilerini Bosna'dan temin etmek gibi imkan dairesinde olmayan bir suçlamadır. Buradan beni seven sevmeyen, az da olsa tanıyan tüm Türk halkına gerçekleri ve meseleleri nasıl çarpıtıp bu noktaya getirdiklerini BELGELERİYLE açıklayacağım. Devletin belgeleriyle. İlk belge, Edirne Cumhuriyet savcısının hakkımdaki FETÖ iltisakı olmadığına dair kararıdır.⬇️
2⃣16 Ekim’de evime gelen polisler avukatımı aramama bile önce müsaade etmeyip, hiçbir arama izinleri olmadan, yasal olarak hiçbir kaçma ihtimalim olmadığı halde ve çağırdıklarında geleceğimi bildikleri halde, evime gelmeleri yasal olarak mümkün olmayan bir usulde gelmişlerdir. Teslim aldıkları telefon ve bilgisayarımın şifresini hiçbir şeyden çekinmediğim gibi verdiğim halde, beni o akşam İstanbul emniyet müdürlüğüne götürdüler. Gece birkaç saat nezarethanede kaldıktan sonra ise Ankara’dan sırf benim için gelen bir ekip ile Ankara’ya emniyet kemeri bağlanmayan adeta karpuz taşımaya bile müsait olmayan bir araçta soğuk havada götürüldüm. Ankara’ya götürülürken benden habersizce yaptıkları diyaloglarda zaten operasyona start verilmesine neden olan kişinin kim olduğunu duymuştum. Gönül isterdi ki bu kişi bir kanun adamı olsun, bir hukukçu olsun. Derken Ankara’ya geldiğimde Ankara emniyetine götürecekleri araçta AYKIRI gazetesi editörü Furkan ve Muhbir editörü Kaan adındaki bir genç ve birkaç da diğer gençle (19 yaşlarında) karşılaştım. Bu gencecik milliyetçi çocuklar, operasyonu Akit gazetesinden Cumhurbaşkanlığı iletişim djital medya koordinatörü olan Aslan Değirmenci’nin @aslandegirmenci yaptığını öğrendiklerini belirttiler. Bunu nasıl öğrendiklerini sormama lüzum yoktu zaten araçta Ankara’ya getirilirken de bu ismi birkaç kez öndeki polislerden duymuştum. Bu insanların hepsi yabancı, mülteci ve kaçak göçmenlere dair twitler sebebiyle içeri alınmıştı. Evime gelen polislere de arama emrinizi gösterin diye her itirazımda bana TCK 216 halkı kin ve nefrete kışkırtmak ve TCK 217b yalan bilgiyi yaymak ile alakalı maddeleri kendi telefonlarındaki karınca duası gibi bir yazıdan gösteriyorlardı. Ortada bir arama emri, bir matbu kâğıt yoktu. Hukuk ya da hukuksuzluk evinize palas pandıras ayakkabılarını bile çıkarmadan giriyor, 11 yaşınızdaki oğlunuzun ve kalp hastası kayınvalideniz ve eşinizin önünde sizi en mutlu günlerinizden birinde götürüyordu.⬇️
3⃣2 gece de Ankara’daki nezarethanede tutuldum. Ne temiz çamaşır ne de bir temiz şiltesi olan, tuvaletleri sabunsuz bir ortamda 2 gece kaldım. Verilen çorbayı limonlu sandım ama ekşimiş ve kokmuştu. Verilen pilavın üzerinde pamuk gibi küfler birikmiş, içerisinde de kıskaçlı bir böcek geziyordu. Nohut yemeği de kokuyordu. Tuvalette sabun olmadığı için kullanmak da mümkün değildi. Ön dişleri olmayan bir polis memuru ise tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Tam bulunduğum nezarethanenin önüne gelip “bacınızı s..kti sanki Suriyeliler, otur maaşını al… bela arıyonuz amuğagoyim” deyip önümden gitmesini de ayrıca beynime yazdım ki özgür kaldığım ilk anda duyurabileyim. Şu anda özgür kalalı 11 gün oldu ve geç de olsa duyurabiliyorum. Bu gecikmenin sebebini de anlatacağım⬇️
🇮🇱İsrail'i tek bir millet gibi görseniz de içerisinde birbirinden farklı ana 7 yahudi grup ile ufak 108 ayrı etnik ve kültür grubu mevcuttur. Aralarında tamamen Avrupalı ideolog ve kurucu halk Aşkenazlar olmakla birlikte savaşla alakasız milletler de bulunur. Biraz tanıyalım.
⬇️
Bunlar Aşkenazlardır. Eğitim oranları geriye doğru 5. nesilde bile (100 yıl) yüksektir. Siyonizm'in ilk kurulduğu ve ona ilk sahip çıkan gruptur. Türk, Alman, Macar,Rus ve Yahudi melezi bir topluluktur. Sarışın ve açık tenliler genelde bunlardır. Şu bölgelerde çokturlar.
⬇️
Bunların dedelerinin genelde hiçbiri boş tipler değildir. Ya bir dedesi ülkenin kurucu kadrosundandır ya da bir örgütün lideri, gençlik yapılanmacısı, ilk sinema tv kurucusu, ilk basın, hastane, kurucusu, üniversite hocaları vb. şeklindedir. En asil zümredir ve saygı görürler
⬇️
Enis Doko kötü birisi değil, sufi olduğunu da sanmıyorum ama sosyal meselelere duygusal bakıyor. Zannedersem fizikçi olarak sosyal mevzuları ve toplumların "din benimseme" süreçlerini fazla basit algılıyor. Şimdi size Endonezya gibi ülkelerin nasıl İslamlaştığını açıklayayım.⬇️
Her şeyden önce belirtmem gerekir ki bir dervişin Ortadoğu'dan Çinhindi'ne, oradan da Endonezya'ya ulaşacak ne imkanı ne coğrafya bilgisi vardır. Ama filmi yapılsa güzel olur o ayrı. Peygamber bile Endonezya gibi bir yeri bilmezdi ki ondan asırlar sonra türeyen sufiler bilsin.⬇️
Arkadaşlar bundan daha 100 yıl öncesine dek insanların bir yerden diğer yere gitmek için ihtiyacı olan şey KERVANLARDI. Yol uzadıkça gecelemeler de artardı ve kişi başına o develere veya atlara konacak malzeme yükü de... Kervanla bir yere gidecek kişi için günümüz parasıyla⬇️
Bazı Türk kabilelerini tanıyalım. Nerelisin? Eskişehir! Tatar mısın? Yok Manav. Mesleği sormadım köken nedir? Manav! Türklerde alçak bölgelere yerleşen kimselere denirdi Manav. Tarımla uğraşanlar Manav, hayvanla uğraşan ise Yörüktü. Biri eker, diğeri beslerdi. Burada yaşarlar
⬇️
Benzeri bir durum Almanlarda da vardır. Hochdeutsch yani Yüksek almanca ile Platdeutsch denilen ova almancası konuşulur. Onlar da düze yerleşen ve dağlık bölgelere yerleşenler gibi iki ana yerli milletten oluşurdu. Bu o kadar belirgindir ki haritada yeşil bölge ovalara bakınız ⬇️
Buraya yerleştikleri dönemde tarım topraklarında çalışmak üzere ilk gelen ve ovayı kapanlar bunlar oluyor. Bizans'a sebze ve meyve yetiştiriciliği yapan ve sonrasında Anadolu'daki verimli nehir kenarlarını ilk tutup göçebeliği bırakan toplum bunlar.%60'ında açık tenlilik hakim ⬇️
Zeka seviyesi ve devlete bağlılık arasında farklı ilişkiler söz konusu. Düşük zekada biri devlete sadık olabilirken devlete asi de olabiliyor. Sadakat ve asi olmak arasındaki çizgiyi göremiyorlar. Yani devlete sadık olduğunu düşünürken aslında o devletin altını oyabiliyorlar.⬇️
Birazdan konu ilginç bir yere gidecek. İQ seviyesi yükseldikçe ya da düştükçe bir manevi mefhuma sadakat için kriterlerimiz değişiyor. Bunu devletler için yapmamışlar manevi kavramlara bağlılık ve sadakat için yapılmış kimi çalışmalardan çıkardığım sonuçtur. Başlıyorum.⬇️
140 üzeri İQ seviyesinde iki tutunma noktası mevcut. Birisi amigdala yani beyindeki risk ve tehlikede hayatta kalma kısmının aktivasyonu ile karar değerlendirmesi ama çok uzak görüşlü bir amigdala bu yani adam öldükten sonraki neslinin, çocuğunun esareti ihtimaline bakıyor.
⬇️
Anadolu'daki Yunan bozgununun sebeplerinin analizi için Yunanistan'da 1922'de yüzeysel, 1927'de detaylı, 1932'de ise yabancı uzmanlara ihale ettirilen üç rapor hazırlanmış. Yunan bozgununun sebeplerini özellikle İngilizler incelemiş ve Yunan genel kurmayına sunmuş.⬇️
Bunlarla alakalı 1500 sayfa fotoğraf belge, fotokopi ve arşiv ile rapor var. Sonuç şu: Geldikleri coğrafyayı askeri olarak da olsa tanıyorlar ama tecrübe etmedikleri için büyük zorluklar yaşıyorlar. Buna dair uzun bir çalışma için şu anda vaktim olmadığından bu floodu yazıyorum⏬
Çünkü bu aralar meşgulüm. Kıymetli Selim @HarpCografyasi üstadımızın yaptığı çalışmalara yetişmese de bunu diğer cenahtan doğrulayacak onca enteresan şey yakaladım. Bunlar arasında özellikle Yunan'a saç baş yolduracak tarzda hareketler gözüme çarptı. En basitinden örnekler⏬