1928’de kurulan Kartal Makarnalarının batmak üzereyken, 1992’de ismini Pastavilla olarak değiştirmesiyle satış rekorları kırmasının hikayesi..
1-) Pastavilla İşletmesi, 1928 yılında Kartal Makarna adıyla İsmail Hakkı Ulukartal tarafından İzmir Kemeraltı’nda kurulmuştur.
2-) Şirketin yönetimi daha sonra Ali Ulukartal’a geçmiş, şirket, 1990’lı yılların başında ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır.
3-) Bu zor durumda Kartal Makarna ya fabrikayı kapatacaktı ya da yok pahasına satacaktı. Tam bu sırada Ulukartal, profesyonel bir kişiden yardım istedi. Nur Demirok’un Kartal Makarna’yı kurtarma plânı tamamen , makarnanın İtalya ile özdeşleştirmesi üzerine kuruldu.
4-) İlk olarak Kartal Makarna ismi Pastavilla’ya çevrildi. Marka olarak İtalyan lisanlıydı ama Türkiye’de üretilen “ Türk Malı” imajı vurgulamaya çalışıldı. İkinci olarak İtalya’ya gidilerek Türkiye’de bulunmayan makarna kalıpları getirildi.
5-) Üçüncü hamle buğday,güneş ve İtalya bayrağının içinde olduğu bir logo yaptırıldı. Dördüncü olarak izmirli İtalyan asıllı bir Levanten olan Hugo Reggie aslında pazarlamayla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen sadece İtalyan ismine sahip olduğu için şirketin pazarlama müdürüyapıldı
6-) Hugo Reggie “Makarna Ustası” olarak lanse edilip bizzat reklamlara çıkarıldı.Son hamle yaratılan yeni imajla birlikte basının karşına çıkmasıydı. 1992 yılında , yabancı sermaye yatırımlarının henüz cılız olduğu bir dönemde basının karşısına çıktı.
7-) Pastavilla dünyanın tanıdığı İtalyan markası lezzet ve görünümünde, tabi ki Pastavilla ile ciddi bir ilgi gördü. 1995 yılında şirket hisselerinin tamamı Koç Holding bünyesine geçti.
8-) Eylül 2009 verilerine göre 510.9 milyon TL ciro yapmış olup brüt kâr marjı %21’e, net kâr marjı ise %8.23’e ulaşmıştır. Marka 2010'da makarna pazarında Premium segmentte pazar lideri oldu. Pazar payını muhafaza edip kâr marjını yüksek tutma stratejisini de devam ettirdi..
9-) Pastavilla, 350 dönüme yayılan yıllık 186 bin ton yüksek üretim kapasiteli tesislerinde üretim gerçekleştiriyor. Ürettiği onlarca çeşit ürünü 81 il ve 100’e yakın ülkeye ulaştırıyor..
10-) Kartal Makarnanın sahibi Ali Ulukartal Pastavilla’yı Koç Holding’e sattıktan sonra 1996 yılında İtalyanca “yeşil” anlamı taşıyan VERDE Zeytinyağı markasını kurmuştur. Türkiye’de zeytinyağını ilk kez cam şişeye koyan VERDE iç pazarda %16 Pazar payına ulaşmıştır.
11-) 2019 yılında Koç Holding, bünyesine bağlı Tat Gıda'nın Pastavilla, Kartal ve Lunch & Dinner markalarını Durum Gıda'ya sattı..
Neredeyse yarım asırdan fazladır pazarda olmasına rağmen batmak üzere olan bir marka tek bir isim değişikliğiyle pazarın en büyüklerinden biri oldu.. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Onlar varken Koç'un, Sabancı'nın adları bile bilinmiyordu. İstanbul'un en güzel yerlerinin sahibi onlardı. Rüya gibi yaşanan yılların sonu çok kötü bitti. Cumhuriyet döneminin en zengin ailesi. İparların inanılmaz hikayesi.
Mehmet Hayri Bey, 11 Ekim 1922'de imzalanan ve tarihte Mudanya Mütarekesi olarak bilinen, Kurtuluş Savaşımızın zaferle taçlandırıldığı, imzaların atıldığı bu evde 1886 yılında dünyaya geldi. Topçu harbiyesinde eğitim almış, ardından Darülfünu’nda hukuk öğrenimi görmüştü. Subaylığı sırasında Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı. Birinci Dünya Savaşında İsmet İnönü'nün komutanlığı altında çarpışan Mehmet Hayri Bey, savaş sonrasında yüzbaşı rütbesi ile ordudan emekli olarak kurduğu şirketlerle ticarete atıldı. Daha sonra Şeker Kralı lakabıyla anılmasına neden olacak Alpullu Şeker Fabrikasını kuran üç ortaktan biri oldu. Mutlu bir evlilik yapan İpar çiftinin Şaziye, Muazzez, Ali, Muzaffer, Selma ve Mehmet isimlerinde altı çocukları oldu. 1934'te Soyadı Kanunu çıktığında İPAR soyadını alan aile için asıl hikaye bundan sonra başlayacak. Şaşalı yaşamın sonu çok acıklı bitecekti. Hayri İpar'ın işleri nedeniyle o dönem Türkiye'nin en zengin ailesi olan İparlar, yazları Cemil Topuzlu Paşa'dan satın aldıkları Çiftehavuzlar'daki köşkte, kışları ise sahibi oldukları Teşvikiye'deki meşhur Park Apartmanı'nda geçiriyordu.
Crocs'un kurucu ortağı, 2002'de ayakkabı prototipini ilk gördüğünde ''Bu çirkin'' demişti. Fakat bu çirkin ayakkabılar, milyar dolarlık bir şirket yarattı ve ünlüler tarafından da giyildi. Hatta Paris Moda haftasında bile sergilendi. Ayakkabı konusunda tecrübesiz 3 kurucu, nasıl bu kadar başarılı oldu? İşte Crocs'un şaşırtıcı hikayesi.
2002'de Lyndon Hanson zor zamanlar geçiriyordu. Eşinden ayrılmış, işini kaybetmiş ve annesini kaybetmişti. George Blaker ve Scott Siemens, Lyndon'u neşelendirmek için karayiplerde bir yelkenli gezisi düzenlediler. Scott bu gezi sırasında Lyndon ve George'e Kanada'da gördüğü lastik benzeri terlikleri denemelerini istedi. Bu terlikler, Quebec'teki Foam Creations Incorporated tarafından üretilmişti.
Ayakkabılar özel bir reçineden yapılmıştı. Koku ve suya dayanıklı, kaymaz ve ayağa uygundu. Scott ayakkabının tasarımında arka kayışın eksik olduğunu düşündü ve kendisi ekledi. Üç arkadaş bu ayakkabıları Amerika'da dağıtmayı planladı. İlk başta çirkin bulsalarda. Ayakkabıları giydiklerinde inanılmaz derecede hafif ve rahat olduğunu fark ettiler. Şirketin adını Crocs koydular. Çünkü bu ayakkabılar timsahlar gibi hem karada hem de suda başarılıydı. George başarılı bir girişimciydi. Zor bir çocukluk geçirmiş, genç yaşta Çin biçme işi kurmuş ve ardından yüzden fazla Domino's Pizza bayisi sahibi olmuştu.
Hiçbir parası veya bağlantısı olmayan bir yetim dünyanın en ünlü saat markasını nasıl kurdu ?
Flood başlıyor...
Rolex tarihinin büyük bir kısmı gizem ve sırlarla örtülüdür. Ancak bugün Rolex'in inanılmaz zenginlik hikayesinin derinliklerine ineceğiz ve en önemlisi Rolex'lerin neden bu kadar pahalı olduğunu öğreneceğiz.
Rolex hikayesi şirketin yenilikçi ve gizemli kurucusu olan Hans Wilksoff ile başlar. Hans 1881 yılında Almanya'da Anna ve Jonas çiftinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu sevgi ve mutlulukla doluydu. Ancak bu trajediyle kısa kesildi. 12 yaşındayken sadece birkaç ay arayla hem annesi hem de babası beklenmedik bir şekilde hayatını kaybetti.