1) İnsan, gücünü ortaya çıkarma fırsatı bulduğu ilk anda neden içgüdüleriyle hareket eder? Neden kontrolü bile isteye bırakır?
Bugün 25 Kasım. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ve şimdi anlatacağım tüyler ürpertici performans, tam da bu sorulara cevap arıyor. Başlayalım; +
2)Ünlü performans sanatçısı Marina Abramovic, şiddetle ilgili sosyal deney tadında bir performans gerçekleştirmeye karar verir. Hem bedeninin hem ruhsal dayanıklılığının hem de seyircinin sınırlarını görmektir amacı.Bir masanın üzerine gül,kuş tüyü,su,jilet,makas, tabanca gibi ++
3) yetmişi aşkın obje koyar. Masaya bir de not bırakır; “ben de bir objeyim ve masanın üzerindekilerle bana altı saat boyunca istediğinizi yapabilirsiniz.”
İnsanlar başta yumuşak ve sakindir. Marina’ya gül verir, su içirirler. Fakat bir noktadan sonra++
4)Marina’nın heykel gibi durmasından cesaretlenip içlerindeki şiddeti salıverirler. Dozajı gittikçe artan şekilde taciz ederler. Marina’nın yüzünü karalayıp makasla giysilerini yırtarak onu çıplak bırakırlar. Biri boğazına kesik atar ve kanını içer! İşler çığırından iyice çıkar++
5)Marina’yı masaya yatırıp bacaklarının arasına bıçak koyarlar.Marina neredeyse tecavüze uğrayacaktır.Hala tepkisiz görünür ama içindeki acıyı gözlerinde akamayan yaşlardan anlamak mümkündür. Sonunda biri Marina’nın başına silah doğrultur, güvenlik görevlisi performansı durdurur+
6) Marina canlanınca (kan içinde ve perişan halde) insanlar kaçışmaya başlar. Az önce güçlerini üzerinde kullandıkları kadına güç gelince ne yapacaklarını şaşırmışlardır.++
7)Anlattığım bu tüyler ürpertici performansın adı; Rhythm 0. Felsefi/sosyolojik zemini muazzamdır. Gösterdiği şiddete karşı çıkılmadığını gören insanın nasıl cesaretlenip canavarlaştığını ve o şiddetin tekil olmaktan çıkıp nasıl kolektif destekle büyüyeceğinin kanıtıdır.
8) İnsanın savunmasız biri karşısında gücünü gösterme çabası, çok derin içsel sorunların belirtisi.
Tek bir kişinin bile olanlara ses çıkarmamasını da ne yazık ki “seyirci etkisi (bystander effect)” ile açıklıyorum.