Devlet gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946’da Tatvan'a yollar. Kocaman bir iç deniz, üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok.
Fethi Algon eşini, iki oğlunu alır Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.
Vardıklarında manzara şudur Tatvan'da.
Yol yok
Okul yok
Elektrik yok
Su şebekesi yok
Türkçe bilen yok
Bakkal bile yok
Yok yok yok yok.
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimine başlar, iskelelerin yapımları da başlar eş zamanlı Gevaş, Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş'ta.
Padişah İkinci Mahmut, terörizm yapan Suud'lara çok kızdı. İlk Suud Devleti'nin lideri Abdullah Bin Suud, İstanbul'a getirildi. Padişahın emriyle kafası kesilip, kellesi denize atıldı...
Padişah hızını alamadı ve hemen ardından Bin Suud'un üç oğlunu, İstanbul'da üç ayrı meydanda idam ettirdi. Cesetler padişahın emriyle ibret olması için çürüyene kadar bekletildi. Tarih: 1818.
Yıllar sonra yine bir Suud devleti kuruldu ama Osmanlı İmparatorluğu bu devleti de kanlı biçimde devirdi. Tarih: 1891.
Aynı yıllarda petrolün geleceğin en önemli hazinesi olduğu ve bu hazinenin de Arabistan'da bol bol bulunduğu fark edildi.
“Paris-İstanbul arasında trenle mekik dokuyan genç bir Türk işadamı.
Macaristan'da genç bir bayanla tanışır. Evlenme teklif eder ve evlenirler.
İzmirli işadamı, olayı ailesine açamaz. Macaristan'da bir kızı olur. Kızına Nermin adını verir.
Nermin büyümekte, Mustafa Kemal'in yaptıklarını, gazetelerden heyecanla izlemektedir.
Baba İzmir'de ölür. Aile, geçim sıkıntısına düşer.
14 yasındaki Nermin, Macaristan'da paralı olan öğrenimini sürdüremez olur.
Mustafa Kemal'in ülkesinde eğitim parasızdır.
Nermin, baba yurduna gitmeye karar verir.
Annesinin haberi olmadan Türk Büyükelçiliği'ne başvurur. Ona bir pasaportla birlikte, eline durumunu açıklayan bir de Türkçe mektup verirler. Bası sıkıştığında, derdini anlatamadığında o mektubu gösterecektir.
Babam evde hiç söz etmemişti işten, Lâzı nerede, nasıl tanıdığından. Belki tanımıyordu da, bilen biri salık vermişti. Demokrat Partiliydi babam. Parti için her şeyini satıp savmıştı. En son dükkânı elden çıkaralı yıllar vardı. Birilerinin himmetiyle bulmuştu ofisteki işini.
Başlangıçta hoşnuttu, sonra tartışır olmuştu şefiyle. İçimden bir ses diyor ki, elâlemle didişmesi kâtibe kızlara gösteriş yapma arzusundandır. Ömür boyu bokuyla kavga etti. Üç yıl art arda aynı kentte, aynı işte çalıştığını görmedim.
İzmit’e taşınalı bir yıl olmamıştı henüz.
Ortasından demiryolu geçer İzmit’in. Kentin ortası olur mu demeyin, İzmit’in ortası vardır. Demiryolunun iki yanında yüzlerce yıllık çınarlar… Adam asıldığını tarih kitaplarında mı okumuştum yoksa uyduruyor muyum?
“Bu adam benim oğlum; olgun, sevecen, sorumluluk sahibi, makûl, mantıklı. Daha 15'inde, 3 yaşından beri yüzdüğü havuzda boğuldu.
Odasında fişe takılı elektrikli alet bırakmaz, yanık yiyecekleri yemez, arabada arka koltukta kemerini takar, mevsiminin dışında sebze meyve yemez bir çocuktu.
Dersleri, sosyal çevresi çok iyi, biz mutlu ve sorunsuz yaşarken, birden nefessiz dipten ne kadar gidebiliriz diye yarışası tutmuş.
Yarıştığı arkadaşı bakkala gitmiş geldiğinde seslenmiş, cevap alamayınca evine dönmüş.
Devlet gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946’da Tatvan'a yollar. Kocaman bir iç deniz, üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok.
Fethi Algon eşini, iki oğlunu alır Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.
Vardıklarında manzara şudur Tatvan'da.
Yol yok
Okul yok
Elektrik yok
Su şebekesi yok
Türkçe bilen yok
Bakkal bile yok
Yok yok yok yok.
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimine başlar, iskelelerin yapımları da başlar eş zamanlı Gevaş, Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş'ta.