📢Arkadaşlar Dünyada değişen dengelere göre Rusya'ya dair fikrim bu günlerde değişmekte. Fikrini değiştirmeyen kişiler sadece cahillerdir sözünden hareketle sebeplerini anlatacağım. Rusya'nın geleceği parlak değil arkadaşlar. Bizim parlak mı? O ayrı mesele. Ama Rusya mühimdir.
🔻
Rusya'nın Dünya karalarının 1/8'ini kapsadığını bilmiyorum söylemeye gerek var mı? Ama bu Rusya'nın hem avantajı hem de onun zayıf yanıdır. Bunun sebeplerine geleceğiz çünkü kimi uzmanlarca yüzyılın sonunu getiremeyecek ülkelerden biri de Rusya olarak görülüyor. Sebepleri var.
🔻
Burası tam 143 milyon insanın yaşadığı bir ülke. Çok değil, hatta hiç değil. Alan/nüfus/egemenlik kıstaslarına göre olması gereken nüfus, en az 350 milyon. Rusya ise bunun yarısını bile karşılamıyor. Bu, Rusya'nın en ciddi handikapı. Bizi de ilgilendiriyor ama niye? Geleceğim.
🔻
Vakti zamanında bir zengin varmış. Güney Afrikalı bir silah tüccarı. 4 çocuğu var. Biri madde bağımlısı, biri alkolik ve kadınlarla düşüp kalkan bir tip, diğeri zihinsel özürlü ve bir diğeri de har vurup harman savuran biri. Bu adam bir gün güvendiği bir asistanını çağırıyor.
🔻
1 senelik ömrü kaldığını ve bu büyük servetin "Siyahların eline geçmekte olan G.Afrika" yönetimine geçmemesi için devredecek birilerini bulmasını söylüyor. Adam da araştırıyor ve parlak bir girişimci delikanlıyı buluyor. İşini 10-20 kat büyüten bir delikanlıyı getiriyorlar.
🔻
Şirket, çocuklara fark ettirilmeden tüm aktifleri ile birlikte yavaş yavaş bu çocuğun işlerine harcamalar yapıyor ve çocuk yükseliyor, günümüzde de ciddi bir yere geliyor. İsim vermeyelim ama olay bu. Meselede Masonik dayanışma da yok değil.Sonuç şu oluyor. "Düşman" kazanmıyor
🔻
Adam ölmeden önce şunu diyor. Ömrümce yaptığım, ettiğim her şeyi çocuklarım için yaptım. Ancak onların bunu hak etmesi bir yana ismimi devam ettirmeyecekler bile. Sefil ölmeyecekler ama bu para onlara fazla. Eğer emin ellere bırakmaz isem çocuklarımı düşman görenlere kalır
🔻
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1990'lara dek Apartheid yani ırk ayrımı siyaseti izlenirdi. Her şey beyazlara aitti. Siyahiler ise plajlara bile sokulmazdı. Kara köpek giremez türü ifadeler o dönem doğaldı. Mandela'dan sonra ise Siyahalr tüm ülkede iktidarı ele aldı.Ayak,baş oldu
🔻
Ama para, kapital, güzel şehirler, yüksek binalar, villalar yine beyazlarda idi. Siyahlar, hakları olan şehirlere giriyordu ama beyazların yaşadığı sokaklarda sadece gezinebilirlerdi. Buna karşın kimi siyah örgütler beyazları kaçırtmak için sokaklarda saldırılara başladı.
🔻
Balkanlarda sergilenen tiyatronun bir kopyasıydı bu aslında. Topraklar BOER denen (buur diye okunur çiftçi demektir) Avrupalılara aitti. Bu insanlara karşı cinayetler başlayıncaönce kırsalda sonra şehirlerde beyazlar rahat gezememeye başladı. Siyahlar böylece şehre hakim oldu
🔻
Bölgedeki Buur'ların ya da kendi deyimleri ile Afrikaner beyazların hamisi Hollanda olması gerekirken Hollanda umursamadı. İngiltere buranın eski sahibi iken onlar da müdahale etmedi. Buur'lar sağda solda bıçaklandıkça bölgeyi terk etmeye başladılar. Artık efendi köle değişir
🔻
Bir zamanlar Zenciler üzerinde hakimiyet kuran beyazlar, artık Rumeli'deki Müslümanlar ve Türkler gibidir. Ama fark şudur ki Türkler asla Apartheid yapmamıştı. Buna rağmen kaybeden olmak acı tabi. İşte bu insanlar da bu günlerde bunun acısını çekiyor.
AB ve ABD tamamen sessiz
🔻
Sessizler çünkü Güney Afrika'daki mevcut Zenci çoğunluklu idare ile ciddi maden anlaşmaları var. Hollanda bile sessiz zira DeBeers şirketinin bölgedeki hayatiyeti, Hollanda'nın sessizliğine bağlı. Yani Çin'e karşı Uygurlar konusunda sessiz olmamız gibi örnekler dünyada da var
🔻
Bu insanların yaşadıkları hamletler var (hamlet, 5-6 evden oluşan mezra türü yerleşmeler) ve bu Hamletlerde sürekli katliam oluyor. Bölgedeki katliamlar, beyazları kaçırtıp verimli alanlara konmaya yönelik olarak aslında Güney Afrika Devletinin derin bir icraatı da deniliyor.
🔻
Velhasıl olan biteni söyleyeyim. Her sene daha fazla beyaz (buur, afrikaner vd) ülkeyi terk ediyor.Sadece kırsalda değil, kentlerde ara sokaklarda bile rahat dolaşamıyorlar. Villa garajından çıkıp AVM garajına doğru sürüyor ve arada durmuyorlar. Hayatın onlara gerçeği artık bu
🔻
Sadece beyazlar değil, beyazlarla birlikte bir zamanlar beyazların "ayakçılığını yaptıkları" suçlaması ile Hintli ve Malaylar da bu şiddetin kurbanı oluyorlar.Bulgarlar Müslümanlara ne yaptı ise Afrikalılar da şu anda Beyazlara aynısını yapıyor ve Beyazları bitirmek istiyorlar
🔻
Haliyle düşmanın farkında olan beyazlar da bu serveti bırakacak birisi yoksa dayanışma içerisine giriyor. O yaşlının da yaptığı buydu. Serveti idare edecek ve toplumuna sahip çıkacak birini kan bağı olmasa bile buluyor. Yeter ki düşman yemesin. Beyazları hayatta tutan şey,para
🔻
Gelelim konumuza. Boris Yeltsin iktidarı bırakacağı vakit Rusya'da iktidarı terk edeceği kişi için öneriler istiyor. Rüşvet yemeyen, geçmişi temiz biri var efendim diyorlar. Kim? St. Petersburg'da üst bir bürokrat olan Putin. Rüşvet almayan maaşıyla yaşayan biridir diyorlar.
🔻
Eski bir KGB ajanı da olan Putin, gerçekten de kendisine yapılan birçok rüşvet teklifini reddederek tüm denemelerden geçiyor ve Yeltsin kendisini çağırıp pazarlık yapıyor. Bana ve ailemdekilere dokunmayacaksın? "Tamam" Ve Putin göreve geliyor, ülkeyi çekip çeviriyor. Biliyoruz
🔻
Devletlerde bu tarz bir devamlılık ve güç teslimi vardır. Aşiret devletlerinde yoktur sadece. Ama Petro döneminde temelleri sağlam şekilde atılan Rusya için iş, şansa bırakılamazdı. Selçuklu da çökerken, devletin bazı emanetleri ve tuğlarını Osmanlı'ya göndermişti diye biliriz
🔻
Sovyetlerin resmen dağıldığı 1990'lardan itibaren her sene yüzbinlerce eğitimli Rus, Almanya, ABD, Kanada ve İsrail'e göç etti. Sadece 2014'te 53 bin, 2017'de 57 bin yüksek eğitimli insan ülkeyi terk etti. Rusya, geleceğini kaybediyor. Bırakın nüfusu artırmayı, gelecek eriyor.
🔻
Özellikle Putin'in 3. dönem iktidarı olan bu periodda Rusya'dan insan akışı had safhaya vardı. Verin bu İslav kardeşinize görün Ruble nasıl yükseliyor demedi tabi ama eriyor Rusya. Her sene Rus nüfus daha da azalıyor. Hem alkolizm hem de göçlerle eriyen bir toplum var artık.
🔻
Bu şartlar altında Batıda 2.eğilim belirdi.Bir kısım eğilim, Rusya ile arada tampon ülkeler tutmayı ve bu şekilde kendilerini güvene almayı düşünen klasik eğilimdi. Ama artık bu eğilimde ciddi bir çatlama var. Batı,Rusya'ya karşı daha farklı bir yol izliyor.Peki ne yapıyorlar?
🔻
Ama gördüler ki Rusya eriyor.Hiç de abarttıkları bir güç değilmiş.Bu yüzden de aradaki tampon ülkeleri kazanmaya başladılar. Önce Almanyalar birleşti, sonra Çek, Slovak ve Polonya ile Baltıkları ve Romanya'yı kattılar içeri. Ukrayna ve Belarus kalacaktı sözde. Ama batı durmadı
🔻
Durmadı çünkü tehdidin Rusya'dan gelmeyeceğini, uzun vadede tehdidin Çin olduğunu gördüler. Çin'in Rusya'nın doğusunu, Urallara kadar almaya yönelik uzun vadeli siyaseti, bilimsel ve ekonomik emarelerle ve tabi Rusya'da çalışan Çinli akademisyenlerin ilgisi ile ifşa oldu
🔻
Prof.Alexander Lukin, bu konuda Washington Post'da güzel bir yazı kaleme aldı. Okumanızı öneririm. Kendisi geçmişte Dışişleri Bakanlığında ve Çin'deki Büyükelçilikte görev yapmış birisi ve Rusya ile Çin'in işbirliği dönemlerinin artık geçtiğini vurguluyor yazıda ve ekliyor.
🔻
Bu adam, Çin'de çok saygı gören ve madalya verilmiş bir Rus bilimadamı. Dolayısıyla dedikleri de dikkate değer. Satır aralarında aslında Rusların Çin'den ne kadar çekindiğini ve Çin'in Orta Asya'daki etkinliğinin artmasına karşın çaresizliğini de göstermekte. Bu ne demek peki?
🔻
Karayağız Anadolu delikanlıları Olga, Alyosha, İrina, Svetlana, Natalia ile daha fazla evlensin(tabi tersi de söz konusu) ve Rusya ile ekonomik olarak daha da yakınlaşalım demek mi? Hayır. Bu, Rusya ile ittifaka doğru bir siyasetin temelleri atılmalı demek. Zira tehdit değişti
🔻
Yani ister Ahmet, Olga ile evlensin, ister Oleg Fatma ile evlensin bunlar değil olay. Rusya ile bir sıkı ilişki dönemi ve o tamponu tutmak gelecekte Çin'e karşı en ciddi kozumuz olacak. Turan ülküsü mü? Rusya'da kalsın şimdilik. Arada Rus tamponu varken güçlenmeye bakalım biz.
🔻
Şu haritanın es kaza gerçekleşmesi için Rusya'nın yıkılmış, ölmüş bitmiş olması gerekiyor. Sizce Rusya bugün çökese o koskocaman devasa sahaya kim girer? Tabii ki Çin. Oradaki yakutu buryatı hakası tuvayı bir güzel toplama kamplarına alır, Çinlileştirirler. Şüpheniz olmasın.
🔻
Bugüne dek Rusya ile kim düşmansa destekledim, sayfamda verdim, veriştirdim, coştum. Hata etmişim. Ciddi bir basiretsizlikti. Rusya bir şekilde yaşatılmalı ve iyi ilişkiler ile öyle bir kaynaşmalıyız ki günün birinde çökecekse yabancıya gitmemeli, bilakis bir dosta geçmelidir
🔻
An itibarı ile Rusya, hantal ve nüfus dinamizmini kaybetmiş bir ülkedir. Nüfus artmadığı için sektörler gelişemiyor, iş olanağı meydana getiremiyorlar. Devasa ordu için devasa harcamalara da mahkum. Kuvvet zoruyla hayatta kalıyor Rusya tıpkı parayla hayatta kalan Buurlar gibi.
🔻
Rusya-Çin sınırı, Rusya'nın gelişmiş olduğu dönemlerde Çin'in gırtlağına basa basa çizildi. 4400 km ve bu sınırı korumak gelecekte problem. Sınırlar aşk gibidir ve ancak iki taraf da ona inanırsa gerçektir ve Çin-Rus sınırının her iki tarafında da bu inanç yalpalıyor. deniyor
🔻
Kırgızistan'ın ve özellikle de Kazakistan'ın ABD ile yakınlaşması biraz da bu sebepten. Onları koruyacak bir Rusya ideali giderek zayıflıyor. FETÖ okullarını mesela neden kapatmıyor Kazakistan? Kendilerinin söylediği şey şudur: Çünkü o okullar bizim ABD ile ilişkimizi sağlıyor
🔻
Ülkeler bazı süper güçlerle hem gerektiğinde onlardan korunmak hem de onları kullanarak daha farklı tehditlerden korunmak gibi karmaşık bir ilişki içerisinde olurlar. Ay-Dünya ve Güneş arasındaki çekim gibidir bu. Hem çeker hem de iter ama kainatın dengesi de burada saklıdır.
🔻
Senden korunmak istiyorum ama seninle de işbirliği yapıp başkasına karşı kendimi koruyabilirim mantığıdır bu. Maddenin çekimi yüküne,o yük de proton çekirdeği ve elektron sayısına bağlıdır. Ülkeler de buna benzer. Çekim artarsa bitersin. İtim fazla ise uzaklaşırsın. Denge şart
🔻
An itibarı ile ülkemizde sinolog yani Çin uzmanı, yok denecek kadar az. Benim bildiğim 1-2 kişi var. Rusya uzmanları da az. Varsa yoksa tarihçi. Ama her alanda uzman lazımdır. Rusya ile her alanda işbirliği ve birbirimizi incitip, gardımızı almaya zorlamayıcı söylemler de şart
🔻
Rusya'yı 1739'dan bu yana yenemiyoruz. Yenmemiz de mümkün değil zira nükleer ve kıtasal kaynaklara sahip bir güç. Ama Rusya yavaş yavaş çöküyor. Bu nüfusla gelecekleri yok. Altyapılarını da yenileyemiyorlar. Rusya ile yakınlaşmak konusunda da bir nüans var elbet. Nedir?
🔻
Ayıyı dansa kaldırabilirsin ama dansın ne zaman biteceğine sen değil,ayı karar verir. Bunu da unutmayacaksın.Rusya ile kazan-kazan ilişkisi şart. Öyle NATO beslemesi iç oğlanlarının kuru düşmanlığı ile milliyetçilik olmaz.Milliyetçilik bıyıkla değil milli çıkar üzere kuruludur
🔻
17 milyon kilometrekarelik bir güçtür Rusya ve tampon olarak düşünürsen faydalı,düşman olarak düşünürsen de eceli belli bir düşmandır.Ama Rusya çökerse yanı başında Çin'i bulursun.Rusya'nın Türk'e verdiği özgürlükle Çin'in koklattığı özgürlük arasında fersah fersah fark vardır
🔻
Türk Rus ilişkilerine dair çokça kavga ettiğimiz ve bir de engellediğim Rusya devlet sanatçısı Ahmed Ahmedov @AKHMEDAKHMEDO11'a sürekli hain, satılmış falan derdim ama artık bunda bir gelecek görmüyorum. Kafkasya kökene sahip biri olarak düşmanlığı da bıraktım. Çıkar üsttedir
🔻
Rusya yanlısı hala değilim ve olmam.NATO içerisindeki konumumuzu da kazanılmış bir hak ve kazananlar kulübünde olmak adına faydasına inanıyorum ancak her iki blok arasında ılımlı bir 3.güç adına Türkler çıkarına bakmalı ve sıfır düşman odaklı yürümeli, Okyanuslara ulaşmalıdır.
🔻
Bu konudaki düşüncem aşağıdaki gibidir. Okyanuslara ulaşmayan bir güç, güç değildir. İnsan bedeninin de dünyanın da 3/4'ü sudur. Bedeni de, devleti de su yaşatır. Beden suyla, devletse suda giden ekonomisi ve gemileri ile egemenliğini yayar,korur ve yaşar.
1⃣Birazdan okuyacaklarınız sizi şaşırtabilir. Belgeleri ile koyuyorum ki yalan söyleyip makam işgal edenler bir nebze utanırlar, onlar utanmaz iseler onları o mevkilere taşıyanlar “biz doğru mu yaptık?” desinler diye. Burada özellikle @fahrettinaltun beyi etiketliyorum zira kendi personelinden birinin dezenformasyonu sebebiyle hakkımda olmadık ithamlar ve haberler yapılmıştır. Bu personelin twitine dair de hukuki haklarımı ülkede geriye kalan hukukta ne kadar takip edebilirsek edeceğim. Başlıyoruz. Sn. Fahrettin Altun, aşağıdaki kişi benim hakkımda fetö ile irtibat ve iltisakım olmadığını söyleyen savcılık kararına karşın gerçeğe aykırı haber yayarak kurumunuzu töhmet altında bırakıyor. Bu kişinin verdiği bilgi gerçeğe aykırı olup tutuklanma sebebimle de ilgisi yoktur. Evime, Suriyeliler ve mülteciler hakkında yazdığım twitler sebebiyle 16 ekim 2023 tarihinde gece vakti denilmeyecek zaman diliminde girilmiş olup, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal durumu olmadan yasalara aykırı olarak yapılan aramada dahi suç unsuru bulunmamış olmasına rağmen, tutuklanma sebebim ise okuyanlara garip gelebilir ama Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu öncesinde ihtiyaç duyduğu top mermilerini Bosna'dan temin etmek gibi imkan dairesinde olmayan bir suçlamadır. Buradan beni seven sevmeyen, az da olsa tanıyan tüm Türk halkına gerçekleri ve meseleleri nasıl çarpıtıp bu noktaya getirdiklerini BELGELERİYLE açıklayacağım. Devletin belgeleriyle. İlk belge, Edirne Cumhuriyet savcısının hakkımdaki FETÖ iltisakı olmadığına dair kararıdır.⬇️
2⃣16 Ekim’de evime gelen polisler avukatımı aramama bile önce müsaade etmeyip, hiçbir arama izinleri olmadan, yasal olarak hiçbir kaçma ihtimalim olmadığı halde ve çağırdıklarında geleceğimi bildikleri halde, evime gelmeleri yasal olarak mümkün olmayan bir usulde gelmişlerdir. Teslim aldıkları telefon ve bilgisayarımın şifresini hiçbir şeyden çekinmediğim gibi verdiğim halde, beni o akşam İstanbul emniyet müdürlüğüne götürdüler. Gece birkaç saat nezarethanede kaldıktan sonra ise Ankara’dan sırf benim için gelen bir ekip ile Ankara’ya emniyet kemeri bağlanmayan adeta karpuz taşımaya bile müsait olmayan bir araçta soğuk havada götürüldüm. Ankara’ya götürülürken benden habersizce yaptıkları diyaloglarda zaten operasyona start verilmesine neden olan kişinin kim olduğunu duymuştum. Gönül isterdi ki bu kişi bir kanun adamı olsun, bir hukukçu olsun. Derken Ankara’ya geldiğimde Ankara emniyetine götürecekleri araçta AYKIRI gazetesi editörü Furkan ve Muhbir editörü Kaan adındaki bir genç ve birkaç da diğer gençle (19 yaşlarında) karşılaştım. Bu gencecik milliyetçi çocuklar, operasyonu Akit gazetesinden Cumhurbaşkanlığı iletişim djital medya koordinatörü olan Aslan Değirmenci’nin @aslandegirmenci yaptığını öğrendiklerini belirttiler. Bunu nasıl öğrendiklerini sormama lüzum yoktu zaten araçta Ankara’ya getirilirken de bu ismi birkaç kez öndeki polislerden duymuştum. Bu insanların hepsi yabancı, mülteci ve kaçak göçmenlere dair twitler sebebiyle içeri alınmıştı. Evime gelen polislere de arama emrinizi gösterin diye her itirazımda bana TCK 216 halkı kin ve nefrete kışkırtmak ve TCK 217b yalan bilgiyi yaymak ile alakalı maddeleri kendi telefonlarındaki karınca duası gibi bir yazıdan gösteriyorlardı. Ortada bir arama emri, bir matbu kâğıt yoktu. Hukuk ya da hukuksuzluk evinize palas pandıras ayakkabılarını bile çıkarmadan giriyor, 11 yaşınızdaki oğlunuzun ve kalp hastası kayınvalideniz ve eşinizin önünde sizi en mutlu günlerinizden birinde götürüyordu.⬇️
3⃣2 gece de Ankara’daki nezarethanede tutuldum. Ne temiz çamaşır ne de bir temiz şiltesi olan, tuvaletleri sabunsuz bir ortamda 2 gece kaldım. Verilen çorbayı limonlu sandım ama ekşimiş ve kokmuştu. Verilen pilavın üzerinde pamuk gibi küfler birikmiş, içerisinde de kıskaçlı bir böcek geziyordu. Nohut yemeği de kokuyordu. Tuvalette sabun olmadığı için kullanmak da mümkün değildi. Ön dişleri olmayan bir polis memuru ise tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Tam bulunduğum nezarethanenin önüne gelip “bacınızı s..kti sanki Suriyeliler, otur maaşını al… bela arıyonuz amuğagoyim” deyip önümden gitmesini de ayrıca beynime yazdım ki özgür kaldığım ilk anda duyurabileyim. Şu anda özgür kalalı 11 gün oldu ve geç de olsa duyurabiliyorum. Bu gecikmenin sebebini de anlatacağım⬇️
🇮🇱İsrail'i tek bir millet gibi görseniz de içerisinde birbirinden farklı ana 7 yahudi grup ile ufak 108 ayrı etnik ve kültür grubu mevcuttur. Aralarında tamamen Avrupalı ideolog ve kurucu halk Aşkenazlar olmakla birlikte savaşla alakasız milletler de bulunur. Biraz tanıyalım.
⬇️
Bunlar Aşkenazlardır. Eğitim oranları geriye doğru 5. nesilde bile (100 yıl) yüksektir. Siyonizm'in ilk kurulduğu ve ona ilk sahip çıkan gruptur. Türk, Alman, Macar,Rus ve Yahudi melezi bir topluluktur. Sarışın ve açık tenliler genelde bunlardır. Şu bölgelerde çokturlar.
⬇️
Bunların dedelerinin genelde hiçbiri boş tipler değildir. Ya bir dedesi ülkenin kurucu kadrosundandır ya da bir örgütün lideri, gençlik yapılanmacısı, ilk sinema tv kurucusu, ilk basın, hastane, kurucusu, üniversite hocaları vb. şeklindedir. En asil zümredir ve saygı görürler
⬇️
Enis Doko kötü birisi değil, sufi olduğunu da sanmıyorum ama sosyal meselelere duygusal bakıyor. Zannedersem fizikçi olarak sosyal mevzuları ve toplumların "din benimseme" süreçlerini fazla basit algılıyor. Şimdi size Endonezya gibi ülkelerin nasıl İslamlaştığını açıklayayım.⬇️
Her şeyden önce belirtmem gerekir ki bir dervişin Ortadoğu'dan Çinhindi'ne, oradan da Endonezya'ya ulaşacak ne imkanı ne coğrafya bilgisi vardır. Ama filmi yapılsa güzel olur o ayrı. Peygamber bile Endonezya gibi bir yeri bilmezdi ki ondan asırlar sonra türeyen sufiler bilsin.⬇️
Arkadaşlar bundan daha 100 yıl öncesine dek insanların bir yerden diğer yere gitmek için ihtiyacı olan şey KERVANLARDI. Yol uzadıkça gecelemeler de artardı ve kişi başına o develere veya atlara konacak malzeme yükü de... Kervanla bir yere gidecek kişi için günümüz parasıyla⬇️
Bazı Türk kabilelerini tanıyalım. Nerelisin? Eskişehir! Tatar mısın? Yok Manav. Mesleği sormadım köken nedir? Manav! Türklerde alçak bölgelere yerleşen kimselere denirdi Manav. Tarımla uğraşanlar Manav, hayvanla uğraşan ise Yörüktü. Biri eker, diğeri beslerdi. Burada yaşarlar
⬇️
Benzeri bir durum Almanlarda da vardır. Hochdeutsch yani Yüksek almanca ile Platdeutsch denilen ova almancası konuşulur. Onlar da düze yerleşen ve dağlık bölgelere yerleşenler gibi iki ana yerli milletten oluşurdu. Bu o kadar belirgindir ki haritada yeşil bölge ovalara bakınız ⬇️
Buraya yerleştikleri dönemde tarım topraklarında çalışmak üzere ilk gelen ve ovayı kapanlar bunlar oluyor. Bizans'a sebze ve meyve yetiştiriciliği yapan ve sonrasında Anadolu'daki verimli nehir kenarlarını ilk tutup göçebeliği bırakan toplum bunlar.%60'ında açık tenlilik hakim ⬇️
Zeka seviyesi ve devlete bağlılık arasında farklı ilişkiler söz konusu. Düşük zekada biri devlete sadık olabilirken devlete asi de olabiliyor. Sadakat ve asi olmak arasındaki çizgiyi göremiyorlar. Yani devlete sadık olduğunu düşünürken aslında o devletin altını oyabiliyorlar.⬇️
Birazdan konu ilginç bir yere gidecek. İQ seviyesi yükseldikçe ya da düştükçe bir manevi mefhuma sadakat için kriterlerimiz değişiyor. Bunu devletler için yapmamışlar manevi kavramlara bağlılık ve sadakat için yapılmış kimi çalışmalardan çıkardığım sonuçtur. Başlıyorum.⬇️
140 üzeri İQ seviyesinde iki tutunma noktası mevcut. Birisi amigdala yani beyindeki risk ve tehlikede hayatta kalma kısmının aktivasyonu ile karar değerlendirmesi ama çok uzak görüşlü bir amigdala bu yani adam öldükten sonraki neslinin, çocuğunun esareti ihtimaline bakıyor.
⬇️
Anadolu'daki Yunan bozgununun sebeplerinin analizi için Yunanistan'da 1922'de yüzeysel, 1927'de detaylı, 1932'de ise yabancı uzmanlara ihale ettirilen üç rapor hazırlanmış. Yunan bozgununun sebeplerini özellikle İngilizler incelemiş ve Yunan genel kurmayına sunmuş.⬇️
Bunlarla alakalı 1500 sayfa fotoğraf belge, fotokopi ve arşiv ile rapor var. Sonuç şu: Geldikleri coğrafyayı askeri olarak da olsa tanıyorlar ama tecrübe etmedikleri için büyük zorluklar yaşıyorlar. Buna dair uzun bir çalışma için şu anda vaktim olmadığından bu floodu yazıyorum⏬
Çünkü bu aralar meşgulüm. Kıymetli Selim @HarpCografyasi üstadımızın yaptığı çalışmalara yetişmese de bunu diğer cenahtan doğrulayacak onca enteresan şey yakaladım. Bunlar arasında özellikle Yunan'a saç baş yolduracak tarzda hareketler gözüme çarptı. En basitinden örnekler⏬