1. Önce bu romanı Suat Derviş'in (Hatice Saadet Baraner) erken romanlarından biri zannettim, ama değilmiş. Suat Derviş bu romanı 1962-63 yılları arasında Gece Postası gazetesinde tefrika etmiş.
2. 63'te yayınlanan Fosforlu Cevriye ve daha 1940larda yazılan Sınır olmasa, Suat Derviş'in komünist kimliğini ve TKP önderlerinden, eşi Reşat Fuat Baraner ile mücadelesini bilmesem, Suat Derviş'in bu romanı üst-sınıf eski Osmanlı aristokrasi sınıf bilinciyle yazdığını +
3. söyleyebilirdim.
Aslında Derviş'te yitik Osmanlı İstanbul'unun kaybedenleri, servetlerini yitiren eski paşazadelerden bir geçmiş de var.
4. Tıpkı Türkiye'de komünizmin yine simge isimlerinden bir başkası olan Mina Urgan gibi, evde azadlı köle Çerkes halayık (lar?) elinde büyümüş Suat Derviş. Muhtemelen Nazım Hikmet de öyleydi.
5. Derviş'in 1 diğer romanı Çılgın Gibi'de de o metruklaşan konakların, kaybeden Osmanlı paşazâde kuşağının değerlerinin ve yaşlılıklarında çoğu kaderlerine terk edilmiş Çerkes hane içi köle kadınlarının (cariye, halayık) hüzünlü öyküsü, romantik ve nostaljik 1 bakışla resmedilir
6. Bunda çok da büyük bir sorun yok. Böyle üst sınıftan gelmesine rağmen Derviş'in Fosforlu Cevriye ve Sınır'da alt sınıfların yaşantısı, dilleri, dünya görüşleri, yaşam şartlarını başarıyla ve keskin bir gerçekçilikle ortaya koyabilmesi yazarlık yetenekleri açısından çok takdire
7. şayan bilakis.
Buna rağmen bu romanda Aksaraylı Perihan'da- belki ustaya biraz haksızlık ediyorum ama- Suat Derviş'in içinden sanki biraz yalı çocuğu geçmişi çıkıvermiş gibi geldi bana.
8. Beni bu anlatıda rahatsız eden Perihan'ın İstanbul'un yoksul semtlerinden büyümüş, alt gelir grubundan gelen 1 aileden gelmesi dışında (babası 1 gardiyan emeklisi, annesi ev hanımı), aç gözlü, bencil, tahakkümcü bir sonradan görme olmasının başka bir nedeninin olmamış olması.
9. Kocası Nuri'yi de dejenere eden, onu karısının tahakkümüne boyun eğmesine neden olan kişiliksiz duruşunun anlatıda aslında, kendi sınıfının çocuklarının aksine Mekteb-i Sultanî'ye (Galatasaray Lisesi) değil, mahallesinde sıradan bir okula gidip, küfreden, birbirlerinin yüzüne+
10. tüküren mahalle çocuklarıyla büyümüş olması.
Onlara intibak edebilmek için, Nuri okulda arkadaşlarıyla başka, kibar kadınların bulunduğu evinde (emektar Çerkes dadı, halayık, anne ve teyze) başka türlü davranmaya kendisini alıştırınca, evlilik hayatında da alt sınıftan +
11. ve dejenere, eni konu aç gözlü, öyle giyim kuşamı, mobilya seçmesini falan bilmeyen (Suat Derviş'in Perihan'a bu eleştirisi de gayet sınıfsal!) Perihan'a kolayca ayak uyduruveriyor Nuri ve pişmanlıklar içinde kıvransa da sonuçta, tam da karışının istediği gibi +
12. geliri arttıkça, onun gibi dejenere bir tip olup çıkıveriyor.
Çılgın Gibi'de de "paşazâde evladının terbiyelerinin bozulmaması için kendi sınıfından çocuklarla arkadaşlık etmeleri gereği" romanın kahramanı Celile'nin yetiştirilmesinde onu büyüten konağın Çerkes+
13. halayıklarının önemle durduğu hususlardan biridir. Bu yaklaşımın Aksaray'da bir Perihan romanında Nuri örneğiyle sanki bir onayı var. Acaba bu onayda Suat Derviş'in yetiştirilme tarzının etkisi olup olmadığını, bunun da yazarın politik kimliği ve mücadelesiyle çelişkisi+
Buraya kadar özetle Suat Derviş, bu romanında burjuva sınıfına ve Derviş'çe bu sınıfın temsil ettiği-neden olduğu toplumsal çürümeye eleştiri getireyim derken, içindeki gizli aristokratı da ifşa etmiş oluyor.
15. Bu romanı yazarken amacının bu olduğunu sanmıyorum, fakat bence görünen o.
Romanın nispeten güzel tarafı, Osmanlı'da kölelik mevzusunda bir hayli kafa yormuş olan Suat Derviş'in (mesela bkz. Bir Haremağası'nın Hatıraları ve yine, Çılgın gibi) +
16. Çerkes halayık Gülter'in öyküsünde, Osmanlı'nın son dönemlerinde İstanbul'da bir konağa satılan Gülter'in gözünden daha çocuk yaşta köleleştirilen bir kadınının nazarından bunun bir çocuğun hayatında yarattığı travmayı anlatabilmesi.
17. Bu anlatı oldukça gerçekçi sayılır. Mesela, kölenin satıldığı konak değiştikçe isminin de değişmesi, bu isim değiştirme durumunun köle açısından ne kadar incitici ve onur kırıcı olduğunun betimlenmesi gibi...
18. Gerçi Suat Derviş Gülter'in bir köle pazarında satıldığını anlatıyor. Sultan Abdülhamid II döneminde İngilizler'in diplomatik baskısıyla köle pazarları çoktan kaldırılmıştı, her ne kadar kölelik el altından hane içlerinde devam etse de...
19. Fakat elbette ki romanlar birebir tarihsel gerçekliğe de uymak zorunda değil.
Suat Derviş'in onu büyütüp besleyen evinin emektarı Çerkes dadı/ halayıklara büyük sevgi ve hürmeti olduğu kesin.
20. Onları bu romanda da Çılgın Gibi'de de, büyük bir muhabbetle, az konuşan, çok gururlu, para işlerine akılları ermeyen, buna da yüz düşürmeyen son derece asil kadınlar olarak resmediyor daima.
21. Gültem azad edilip onu satan dayısının onu konağından alıp götürmesiyle tanıştığı köydeki Çerkes hayatı ve kültürü, folkloru da aynı şekilde büyük bir sempati ile resmediliyor Suat Derviş'in kaleminden.
22. Bu öyle bir sempati ki Derviş neticede Gültem ve Gültem gibi nice kız çocuğunu da köle olarak satan kültürün de aynı kültür olduğunu atlıyor Suat Derviş.
Gültem nitekim köyüne dönüşünde ne dayısına ne yengesine "beni niye el kadar çocukken sattınız?" diye asla sormuyor.
23. Kuşkusuz Suat Derviş'in anlatısındaki Çerkes köy hayatı da (1920-1930lar) Derviş'in anlattığı kadar da pastoral ve romantik değildi. Gerçi savaş yıllarında Gültem'in çektiği sıkıntılar, çocuklarının ölümleri vs. anlatılmış, fakat Gültem'in içinden çıktığı ataerkil kültürü
24. asla sorgulamıyor, okura da sorgulatmıyor Suat Derviş.
Bu da tamamen romancının politik duruşuna, mücadelesine rağmen kendi öz yaşantısındaki tecrübeleri ve duygu dünyasını aşamamasından kaynaklanan bir eksiklik gibi görünüyor.
Bu Fallik trolün muhbirliği namlı, herkes biliyor. Cevval Cavlan'ın güya ifşa, hakikatte ihbar ettiği bu kadınların birinin kılına zarar gelir, başına bir iş gelirse, müsebbibini bilin.
Ne herze yediğini pek iyi bildiğinden silmiş tweeti, ama silmekle kurtulamazsın @elcinwho
Yalnız kafa karışıklığı var galiba @tkdfederasyon ? Siz şimdi Türkiye Kadın Federasyonu musunuz, Türk Kadın dernekleri federasyonu mu?
Tam olarak hangi "kadın" derneği bileşenleri adına konuşuyorsunuz "kadın" yerine "kanayan" ifadesini tercih ederken?
Hani "kadın" adını "kanayan bireyler" samalığıyla ne Türk ne Türkiye kadınları adına bu kararı veremeyeceğiniz, bizim adımıza konuşamayacağınız kesin de @tkdfederasyon ... siz böyyük federasyonunuz dahil, birleşeniniz hangi derneklere +
Öff gerçekten baygınlık geldi artık. Ya küfür, ya iftira, ya "uzun yazıyor"... evir çevir 1,5 senedir aynı hikaye.
Kadın derneklerinin köşetaşları, bunların akademik, gasteci, avkat şürekası okuyamıyor, ama sıradan Twitter takipçisi cayıııır cayııır da uzun okuyabiliyor valla;)
Fon mevzuatıyla da ilgili işte @hale_akay 'ın çizgisi dediği belli, benimki belli. Kullanıcı ismiyle fon diye aratınca şıp diye çıkıyor. Kesmemiş, böyle manipülasyon yapacağınızı adım gibi bildiğimden nal gibi de yazmış koymuşum şuraya.
Ve sen hiiiiç merak etme, o davalar bitsin, karara bağlansın, cukkacı kolpacılar AŞ hakkında yazacağım zincirler canım öyle isterse buradan Fizan'a yol olur. Belki vazcayarım zincirden, kitabını yazarım.
1.Hani olur da, Allah muhafaza yarın bir gün eril şiddete maruz kalır da, yardım için @tkdfederasyon (Türk Kadın Derneği Federasyonuna)’a başvurursanız,
derneğin eril şiddetle mücadeleye “başdanışmanı” @elcinwho, bu da kendisinin yoldaşlarıyla “mücadele” tarzı bkz:
2. Kendisinin eril dille kadınları “utançla terbiye”ye temayülü de yeni değil, ta 2013’te kendisinin aynı dille saldırılarına maruz kalmış gazeteci Melike Karakartal da @elcinwho’nun kendisine yönelik sosyal medya üzerinden saldırılarından+
3. + yılarak, “2004 yılından beri kadın hareketi içinde” olduğunu beyan eden Elçin Cavlan ( @elcinwho) için ne yazmış bkz. : “Benden ne istiyor olabilir? Bu durum işyerinde olsa mobbing olarak değerlendirilir”: radikal.com.tr/turkiye/entele…
Doğru networkler içindeki bazı ayrıcalıklı kadınlara "ifşa" bir kariyer aracı haline getirilebilir mi, bunun için kullanılıyor olabilir mi? Düşünme, bunu tartışma vakti gelmiştir belki artık:
Soruyu Cuma günü (bir kez daha!) avukat hanıma neden soruyorsunuz, cevap Pazar günü @t24comtr 'de edebiyatçıdan geliyor. Kendisini savunması için avukat tutan edebiyatçı duyduk ama, edebiyatçı tutan avukat sizde görüyoruz @selinnakipoglu@Yelda_Kocak@direncevahir@fundaekin3
Kaldı ki bu soru, UÖ İsveç'te savcılık soruşturmasının hiç açılmadığını kanıtlar nitelikte belgeleri Ağustos 2020'de yayınladıktan sonra, ta o tarihte avukatlara sorulmuş. Gelen cevap ne?: "Gerizekalısınız, tacizcisiniz, KGB ajanısınısınız".
Bu soru size gayet makul şekilde 23.9.2020'de soruldu 200 TW'de bir kez daha. Kamuoyunu bu şekilde yanıltmanın bu ülkedeki kadınlara maaliyeti size hatırlatarak!