Atatürk'e lanet okuyan Ali Erbaş 2013'de fetöcülerle Vatikan'da dinlerarası diyalog panelinde.
Yanındaki arkadaşı ( ortadaki ) fetönün ev arkadaşlığını yapmış üst düzey fetöcü Suat Yıldırım.
Diyanetin Müdürü, Hristiyanlık konusunda da uzman. Kaleyi içerden çökertecek sanırım...
1-Ali Erbaş şeceresi:
Açık açık Atatürk ve arkadaşlarına lânet okuyan ve Ahmet Hakan’a da yaptığı açıklamada geri adım atmayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kimdir? Şimdi FETÖ’nün sivil imamı Adil Öksüz’ün sevgili hocası Ali Erbaş’ı tanıyalım.
2-Ali Erbaş, yukarıda da yazdığımız gibi, Adil Öksüz’ün hocası… Ve araları da çok iyi. Öksüz’ün tez savunmasında onayı veren de Erbaş’ın ta kendisi…
Bir zamanlar FETÖ yuvası olarak adlandırılan Sakarya Üniversitesinde aynı bölümde görev yapıyorlardı.
3-Hangi sırları paylaştıklarını bilenler var ama biz bilmiyoruz. İktidar ile hareket eden herkesi ifşa etmeye çalışan FETÖ’cülerin neden bu sırları sakladığını da merak ediyoruz.
İktidar başka bir Diyanet İşleri Başkanı bulamamış olacak ki,Adil Öksüz’ün hocasını başımıza getirdi.
4-Tarih 9 Kasım 2018.
Atatürk’ü anmaya bir gün kala, hasta yatağında bulunan Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı, “Keşke Yunan galip gelseydi” sözlerini söyleyen ve ABD’lilerin projesine destek olan Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret ediyor.
Ziyareti yapan Ali Erbaş…
5-Mısıroğlu’na hediyeler getirerek, geçmiş olsun dileklerini iletiyor. Mısıroğlu da kendisine “Şeyhülislam” diyor.
O dönemde herkes bu görüşmeyi, Atatürk’e karşı bir hamle olarak değerlendirmişti, bu değerlendirmelere de aydınlatıcı bir yorum yapmamıştı Erbaş.
6-Bu ziyaretin ardından en sert tepki MHP’den geldi.Devlet Bahçeli’nin danışmanı Yıldıray Çiçek, ziyareti eleştirmiş, Ali Erbaş için, “Ruhunda Fetullah Gülen’in misyonunu taşıyor” demişti.
7-Sorumuz şu: Onlarca MHP’li “Ruhunda Fetullah Gülen’in misyonunu taşıyan” Ali Erbaş’ın imamlığında namaza saf tutarken ne düşündüler? Ve Bahçeli Ali Erbaş konusunda Erdoğan’a bir uyarıda bulunmadı mı?
8-Ali Erbaş’ın çok sayıda kitabı var. Birkaçının ismi şöyle:
Hıristiyanlıkta Reform ve Protestanlık Tarihi
Hıristiyanlık
Hıristiyan Ayinleri – Sakramentler
Hıristiyanlıkta İbadet
Engizisyon
Sağolsun kitaplarında Hıristiyanlığı çok güzel anlatmış.
9-Yani Erbaş,hem İslam hem Hıristiyanlık hem de Musevilik konusunda çok yetkin! Böyle olunca aklımıza FETÖ’nün projesi “Dinlerarası Diyalog” geliyor.
Bu konuya girmeden şu bilgiyi de paylaşalım.Mesela Erbaş,çevirilerini yaptığı kitaplardan bazılarını İnsan Yayınlarından çıkarmış.
10-Şimdi esamesi okunmuyor bu yayınların. Kapatılmış.
Peki İnsan Yayınlarının fikir misyonunun arkasında kimler var?
Yıllar sonra yayınevine ortak olan 2016’da hayatını kaybetmiş İlhan Akıncı Yenişafak’ın, “Yayınevinin misyonda kimler etkili oldu?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:
11-“Ali Bulaç ve Ali Ünal.”Ali Bulaç, yayınevinin Genel Yayın Yönetmeni. Aynı zamanda Zaman gazetesi yazarı. 15 Temmuz girişiminden 5 ay önce, askerin darbe yapacağını ima eden yazılar yazmış ve kılıç ile adalet geleceğini söylemişti. Tutuklandı, şimdi tahliye edildi.
12-Ali Ünal… Zaman gazetesinin eski başyazarı… FETÖ’den 19 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Fehmi Koru da yayınevinin en büyük destekçilerinden…İşte size bir kitap.
Michel Lelong’un yazdığı “İslam’la Yüzleşen Batı”.
Çevirmen, tabii ki Ali Erbaş.
Kitap Ufuk yayınlarından çıkmış.
13-Ufuk yayınları 2016’da fetöden kapatıldı. Bu, Dinlerarası Diyalog projesi için açılan bir yayınevi. Ee tabii ki bu yayınevine hizmet edenler de yine aynı “hizmetçiler”.İslam ile Hristiyanlığı birleştiren ve aynı zemine koyan bu kitabın önsözünü tercümanımız Ali Erbaş yazıyor.
14-Son cümlesi şu:
“Bu çeviriyle dinlerarası diyaloga bir nebze olsun katkıda bulunmuşsak kendimizi bahtiyar hissedeceğiz.”
Yani Ali Erbaş, FETÖ’nün Dinlerarası Diyalog projesine katkı yapmaktan oldukça bahtiyar.Herkes yazıyor. Daha önce de yazıldı…
15-Ali Erbaş, FETÖ’nün en önemli platformlarından biri olan KADİP Kültürlerarası Diyalog Platformunun Yönetim Kurulu Üyesi.
FETÖ’nün Abant toplantılarının müdavimi ve proje danışmanlarından.Yine kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’nin destekçilerinden ve etkinliklerine katılanlardan.
16-En samimi arkadaşlarından biri Fetullah Gülen’in ev arkadaşlığını yapmış olan KADİP Yönetim Kurulu Başkanı Suat Yıldırım.
O da firari… Soralım belki Ali Erbaş, Suat Yıldırım’ın nerede olduğunu biliyordur.
Şimdi açalım devletin evraklarını…
17-Fetullahçı Terör Örgütünün devlet yapılanmasıyla ilgili Çatı İddianamesinde yer alan resmi bilgilere bakalım.
FETÖ devlet yapılanması raporlarında ve çatı iddianamesinde Dinlerarası Diyalog, “bir terör faaliyeti” olarak belirtiliyor.
Yetmedi mi?
Alın o zaman…
18-Diyanet Başkanlığı 15 Temmuz sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Olağanüstü Din Şûrasını topluyor. Bu Şûra sonrası FETÖ’yle ilgili bir rapor hazırlanıyor.
Raporda,Fetönün liderliğini yaptığı cemaatinin ‘üst akıl’ projesi olduğu ileri sürülerek şu sözler söyleniyor:
19-“II.Vatikan Konsili’nde alınan kararlara dayanan Dinlerarası Diyalog Projesiyle Gülen, ulusal ve uluslararası birçok etkinlik düzenleyerek,bir taraftan bağlarını Hristiyan kültürüne yaklaştırırken diğer taraftan örgütün Batı dünyası tarafından akredite edilmesini sağlamıştır.”
20-FETÖ tarafından üretilen en şaibeli girişim olarak Dinlerarası Diyalog gösterilirken, bunun Müslümanların aleyhine oluşturulan uluslararası karanlık bir projenin parçası olduğu belirtiliyor.
Yani Diyanet’e göre Dinlerarası Diyalog bir terör faaliyeti…
21-Ve Erbaş da bu “terör faaliyetine” bir nebze de olsa katkıda bulunmaktan bahtiyar..!
22-Ali Erbaş, Kadir Mısıroğlu gibi konuşuyor ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ibadet yasaktı diyor.Videonun arka fonunda ise vatan haini İskilipli Atıf ve Saidi Kürdi var..!
Ali Erbaş göreve geldiği günden itibaren bir kez dahi Anıtkabire gitmedi.
23-Ali Erbaş,Atatürk döneminde Türkiye'de ibadet yasaktı diyerek çok büyük yalan söylemiştir.İspatı ekteki 1938 tarihli resmi yazı.Diyanet Başkanı Rıfat Börekçi imzalı yazıda köylerde her eve Kuran dağıltılması talimatı veriliyor.Ali Erbaş bunu bildiği halde Ata'ya iftira atıyor.
24-FATİH'İN AYASOFYA CAMİ LANETİ TAM ANLAMIYLA YALAN,UYDURMA VE PALAVRADIR.
ALİ ERBAŞ BUNU BİLDİĞİ HALDE ATATÜRK'E AYASOFYADA LANET OKUMUŞTUR.
TARİHÇİ ERHAN AFYONCU'YU DİNLEYİN.
25-Ayasofya'yı cami olarak tapuya tescil erttiren Atatürk'dür.
Ayasofya camisi kapandı ve Akp açtı diyen cahillere:Ayasofya Cami hiç bir zaman ibadete kapanmadı. Her zaman ibadet ediliyordu.5 tane imam vardı.Yalan söylemek çok büyük günahtır ama bunlarda yalan alışkanlık olmuş.
26-Ve son olarak Ayasofya'da kılıç gösterip Atatürk'e lanet okuyan hacıcavcavlar : Ayasofya kılıç artığı da Sümela Manastırı değil mi ? Sümela'ya trilyonlar ödeyip yıllarca restore ettiren iktidarınız şimdi de ayin yaptırıyor Rumlara! Sözünüz yok mu?
Seni ülkücü camia içinde en iyi tanıyan kişi benim. Bunu sen de çok iyi biliyorsun.
Hani bana her karşılaştığımızda benim bu hareketin çekirdeği olduğumu söyler, sonra da her seçimden önce milletvekilliğine müracaat etmemi ısrarla isterdin. Sen öyle iki yüzlü, öyle riyakar, öyle kalleş, öyle kıskanç, öyle korkak, öyle bir iblissin ki bunu da ben çok iyi biliyorum.
Sen senin ne beş para etmez bir ajan ve ülkücü düşmanı olduğunu bilen başta ben olmak üzere kurucu, çekirdek, çilekeş, kahraman ve gerçek ülkücüleri nasıl birer birer partimizden uzaklaştırdığını biliyoruz. Partimizin tüm kayıtlı üyelerini sanki bu kutlu parti babanın çiftliği imiş gibi sildirdiğini, 65 yaşüstü,gençlikleri cezaevlerinde ve işkence odalarında heba edilen bozkurtların üzerine pavyon fedaisi kılıklı sözüm ona ülkü ocaklı otuz kırk çakalı salarak darbettirdiğini de unutmadık. Sen kalleş, kancık ve karaktersiz bir insan müsfettesisin. Bu kalleşlikten vaz geç, bunun sonu iyi olmaz diye kaç sefer yazdım ve sonuçta aynı yöntemle Sinan Ateş şehit oldu. Bana göre bu kalleşçe işlenen cinayetin 1 numaralı suçlusu sensin.
Yurtiçinde ve yurtdışında nerede canlı, hareketli, güçlü ve başarılı bir Ülkü Ocağı varsa hepsini tek tek kapattın ve ocaklarımızı söndürdün. Genel başkanlığa oturtulduğun günde kaç ülkü ocağı vardı ve şimdi kaç tanesi kaldı.
Ben sana namussuzsun, şerefsizsin desem hakaret olur. Hani sen Tayyipten cımhurbaşkanı olmaaz, onu yüce divana çıkarmazsam namussuzum, şerefsizim diye o kulakları tırmalayan çirkin sesinle yırtınıyordun. Ne oldu da bir gecede u dönüşü yaptın ve halk arasında kaçaksarayın tasmalı köpeği lakabıyla anılmaya başladın. Bunun sebebini bilenler biliyor, bilmeyenlere de sen itiraf et ve açıkla.
Sen bizim CKMP’den geçiş ve MHP’nin kuruluş döneminde hiç yoktun. Biz yeni kurulan ve maddi imkanları sıfır olan MHP’yi parti haline getirmek için dağları taşları bıkıp usanmadan dolaşırken ve davamızı anlatıp ilk teşkilatları kurarken de ortalıkta görünmedin. 12 Eylül darbesinde Kensn Evren ve cuntanın kalleşliğine uğradığımızda, akıl almaz işkencelere çekildiğimizde, tepeden tırnağa biçildiğimizdr, idam sehpalarında asıldığımızda ve hemen hergün vatanımızı bölmeye çalışan onlarca komünist örgütle çarpışıp yüzlerce şehit verdiğimiz dönemde de yoktun.Torpille asistan yapıldın ve öğrenciler profesörlükten emekli oldu sen hep asistan kaldın. Seni asistan yapan rahmetli prof. Naci Kınacıoğlu bana bizzat seni asistan yaptığına bin pişman olduğunu söyledi. Senin bilgi, kültür ve zeka düzeyin ilkokul seviyesinde bile değil. Bunu en iyi ben biliyorum. Sen 12 Eylül darbesinde neredeydin, niçin hiç adın sanın geçmedi, tutuklanmadın, işkence ve cezaevi çilesi çekmedin, neden otomobilinde 4 adet vahim silah yakalandığı halde sana tek kelime bile sorulmadı, hiç sanmıyorum ama sende erkekliğin zerresi varsa gel seninle bir tv kanalında ikili oturum yapalım. Bak sana daha ne sorular soracağım.
GELELİM APO KONUSUNA…
2-GELELİM APO KONUSUNA...
Demek bebek katilini imralıdaki keyfinin yerinde olduğu yerden salıversinler, gelip mecliste bir konuşma yapsın ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini hem PKK dan hem de İsrail saldırısından kurtarsın öyle mi ingiliz ajanı Bahçeli. Tuuu senin yüzüne, sen nasıl bir soya sopa sahipsin ki Büyük Atatürkümüzün tüm dünyayı yenerek kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine kurtarıcı olarak bebek katili Apo’yu görüyor ve Tayyibin kibrit cebine girdiğin gibi, Apo’nun himayesine girmek istiyor ve devletimizi de bu himaye altına girmeye razı imiş gibi gösteriyorsun. Ey nursuz suratı İblise dönmüş, mezar kaçkını zombi. Senden tiksinen ve nefret eden şehit anaları seni ne yapar biliyormusun, bunu ne sen sor ne ben söyleyim. Apo yargılanırken ben tüm gücümle şehit aileleri ve gazilerimizin yanında dururken ve tek başıma dünya medyasında PKK reklamını ve propogandasını bozarken, sen yine ortalıkta yoktun, üstüne üstlük tüm MHP milletvekillerine de İmralı ve Mudanya yasağı koymuştun. Şehitlerimizin tamamına yakını ülkücü idi ve ülkücü şehitlerin kanı ve canı ile kurduğu partimizin başına uğursuz bir baykuş gibi ingiliz, amerikan ve yahudi efendilerin tarafından oturtulmuştun. Ben şehit analarıyla yürüyüş yaptığımda MHP Genel Merkezinin şehit analarından korunması için polis çemberine aldırtmıştın. Senin bu Apo ile gizli bağını kursa kursa hizmetinde olduğun ingiliz istihbaratı kurmuştur. Sen o fındık kadar beyninle Apo’yu Türkiye Büyük Millet Meclisine davet ederken, Apo ve onun gibi bölücü vatan hainlerinin şehit ettiği onbinlerce asker, polis, korucu ve ülkücü şehit ve gazilerimizi ve onların milyonlarca yakınını, içleri halen cayır cayır yansn şehit analarını, yetim kalan yavrularını, boynu bükük eşlerini nişanlılarını, babalarını, kardeşlerini hiç mi düşünmedin be hain ajan. Senin gibi bir kuş beyinli hainin ülkücü şehitlerin partisi MHP’nin başında ne işi var, defol git himayesine sığındığın Apo’nun partisine üye ol, ne olursan ol ve derhal ülkücülerin partisinin başından defol. Şehit analarının avukatı olarak hakkında bu sayfada bu yazımla suç duyurusunda bulunuyorum. Elbet vatansever savcılarımızdan biri gereğini yapacaktır.
24 Ekim 2024
Şevket Can Özbay'in Facebook sayfasından alınmıştır.
3-O kadar üzüntü verici şeyler oldu ki... Ülkeyi ne hale getirdiler böyle???!
1-Afyon Beyköy’de tarlada 10 metre uzunluğunda kireç taşından yapılmış bir yazıt bulundu. Üzerinde bir takım şekiller vardı. Köylüler taşa bir anlam veremedi. Köy heyeti taşın yeni yapılan caminin temelinde kullanılmasını kararlaştırdı.
Bölgede kazı yapan Fransız arkeolog George Perrot buna karşı çıksa da, köylülere derdini anlatamadı. Bunun üzerine arkeolog Perrot, taş temele atılmadan üzerindeki şekilleri bir kağıda tek tek çizdi. Sonra ülkesine döndü… Aradan 134 yıl geçti...
2012 yılında İngiliz antik çağ tarihçisi James Mellaart öldüğünde özel arşivinin arasında Fransız arkeolog Perrot’un Afyon’da taştan kopya ettiği metin de çıktı.. Melleart’ın oğlu metnin kopyasını İsveçli tarihçi Dr. Eberhard Zangger’e verdi.
Zangger İsveçli ve Hollandalılar’dan oluşan 20 kişilik bir bilim insanı grubuyla bu yazıları çözmeye çalıştı.. Yıllar süren uğraşlardan sonra yazılar çözüldü.. Bronz Çağından kalmaydı.. 3 bin 200 yıllıktı..
2-Anadolu’da Hititler’den önce yaşayan Luviler’e aitti.. Luviler, çok araştırmacı ve akademisyene göre Truva’ya denizden gelen ışık insanlarıydı..
Anadolu’nun ilk halkıydı..
Luviler kendilerine MA halkı diyordu.. MA, battığına inanılan MU kıtasının başka bir ismiydi..
Bir çok tarihçi Luviler’in MU kıtası battıktan sonra deniz yoluyla Anadolu’ya geldiğini savundu..
Bu görüşe katılan Mustafa Kemal Atatürk de, Anadolu’nun köklerini MU kıtasında aradı ve bu konuda araştırmalar yaptı.. Luvi ışık demekti..
3-Bir çok dile buradan geçti..
Hititçe’de Lukka, Latince’de Lux, İngilizce’de Light, İtalyanca’da Lure, İspanyolca’da Luz, Almanca’da licht ve niceleri...
Işık insanları silahsız bir dine inanıyordu...
Onlarda yaratan ve yaratılan yoktu..
Yaratılmışların bütünü yaratanın kendisiydi.
İkilik küfürdü..
En büyük en küçükteydi..
İnsanın özü ruhuydu Ruh ışıktı ve ölümsüzdü. Luviler’de bilgi en önemli değerdi..
Dinlerini, dünya görüşlerini bilgi seviyesi yüksek insanlarla paylaşırlardı.. Düşüncelerini sembollerle anlatırlardı..
“O saraylar ve o sarayların etrafını çeviren hainler asırlarca bu ulusu uyuttular. Onu aydınlığa koşmaktan alıkoydular. Onlar bu ulusu ve ülkeyi sadece iki zamanda hatırladılar. Biri paraya, öbürü askere ihtiyaçları olduğunda…”
ll. Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı 6.5 milyon km2 dir. 33 yıl padişahlık yapan ll. Abdülhamid çok kritik yerler dahil olmak üzere şimdiki Türkiye'nin tam 2 katı toprak kaybettiği için (1.5 milyon km2) tahttan indirildi (1909).
ll. Abdülhamid, padişahlığı süresinde toprakları 5 milyon km2 ye indirmiştir. Yerine geçenler ve İttihatçılar, 1918'e kadar 9 yılda 5 milyon km2 yi 250 bin km2 ye indirip devleti adeta yok etmiştir.
Atatürk milli mücadeleyi başlatmasaydı bugün devletimiz olmazdı. Hepimizde yok olur giderdik.
"...Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan’da olurdu, ama Trakya ve Anadolu’da kalmazdı.100 yılda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası'ndan sürülmeleri ve atılımları ne kadar sürerdi sanıyorsunuz?
Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece Türkiye'yi kurtarmadı, Türk neslini de kurtardı.
Prof. Dr. Justin McCarty
"Sürgün ve Ölüm 1821- 1922" kitabı.
Ölüm ve sürgün 1922'de Atatürk sayesinde durdu.
Kim ki Atatürk'e o ya da bu sebepten düşmanlık ediyorsa Türk Milletinin de düşmanıdır.
Kurt Ziemke, yazdığı YENİ TÜRKİYE kitabında: Kemalizm, sömürgeciliğimizin önünde en büyük tehlikedir. Bu tehlikeyi bertaraf edebilmemiz için Kemalizm'in dinsizlik olduğu fikrini yaymalıyız ve muhafazakar Türkleri ve Kürtleri Mustafa Kemal'e düşman etmeliyiz demişti.
Bugün Atatürk'e dinsiz deme nankörlüğünü gösterenler, Kurt Ziemke'nin papağanlığını yapmaktan başka bir özelliğe sahip olmayan kimselerdir.
Türkçe ezan'ı öne süren fitneciler bilmezmi ki: övündükleri İmam-ı Azam dahi, Ezanın halkın anladığı dilden okunmasını söylemiştir. Osmanlı döneminde, Kuzey Afrika'da, Fasta bile ezan bir süre yerel dilde okunmuştu.
Ezan'ın Türkçe okunması, kızların camide cemaatle namaz kılması, hatta Latin harflerine geçiş; hepsi Osmanlı'da da düşünülmüş ama molla tahakkümünden bunlara cesaret edilememiştir. Osmanlıcanın milleti cahil bıraktığı tartışmaları 1850 lerde başlamıştı.
Belgeler iyi ki var..
1876 Nisan, "Ramazan Kararnamesi"yle
Osmanlının vergi gelirleri yabancılara devredilir!
1881'de ise "Muharrem Kararnamesi"yle de
Tüm gelirleri devredilir!
Yani Atatürk'ün doğduğu yıl..
Ekonomik iflasını açıklar Osmanlı.
Bütün varlıklarına el konulur.
Yahudi, İtalyan, Ermeni, Fransız tacirler artık İstanbul'dadır...
Abdülhamit, borcun üzerine yeni borç ekler.
Osmanlı 15 defa büyük borç alır.
Ama faizini bile ödeyemez.
Hazineye el koyan Avrupa, bugün
"İstanbul Erkek Lisesi" olan binaya "Düyun-u Umumiye"yi yerleştirip borçları yönetir.
Saraya ise, ayakta kalsın diye belli bir ödenek...
Abdülhamid önce Tekel'i verir..
Sonra teker teker milli varlıkları kaybedilir;
Demir yolları,
iplik, fındık,
pamuk, kömür,
tekstil, demir çelik,
tuğla, kireç...
ne iş varsa Avrupalılara satılır, devredilir..
Atatürk ise daha kundakta bebektir..
Haliç, ecnebi fabrikalarla dolar.
Tarlabaşı, Avrupa'dan gelen tüccarların görkemli evleriyle bezenir.
Zenginler İstiklal ve Sıraselviler'e yerleşir.
Bugün İstanbul'da gördüğümüz şahane binaların çoğu o dönemlere ait..
Yüzlerce kilise ve sinagog açılır.
Avrupa zenginlerini ağırlamak için 5 yıldızlı otel bile yaparlar: Pera Palace. (Plaza adı oradan gelir: Rumca Saray demektir.)
Fransa'dan trene binip Sirkeci'de inen Avrupa jet sosyetesini, tren garından bu otele Türk hamalları sırtında özel tahtlarla taşır. "Seni sırtımda taşırım" lafı 2.Abdülhamitten kalmadır!
Batı emperyalizmi, bu memleketi
Vahdettin döneminde değil,
2.Abdülhamit döneminde çoktan ele geçirmişti.
Atatürk ise Cumhuriyeti kurduğunda
elimizde sadece ÇARIK ve BORÇLAR kalmıştı.
Bu yüzden sanayi ve tarım hamlesi başlattı.
Yerli malı haftası...
Arap kültür emperyalizmini din olarak dayatılmasından kurtulamayan Türk halkına, milli üretim ve kalkınmanın önemini anlattı anlattı anlattı...
Arap hayranları biraz da bu yüzden
sevmezler Atatürk'ü..
Severler Abdülhamit'i..
Türklere ait banka bile yoktu o devirde..
Adı Osmanlı olan banka da ecnebilerindi.
İş Bankası bu yüzden kuruldu..
Muharrem ve Ramazan Kararnameleri
Pek bilinmez,
Gündeme de getirilmez..
Hep saklanır...
Bu halk şimdi "palavra" dizileri seyrederken,
Tencere kapağını kalkan yapıp
Eline tahta kılıç alarak
Fırça sapına evde at diye binerek
TV'lerde başka türlü izler 2.Abdülhamit'i...
Atatürk hakkında ise ileri-geri konuşur..
Kıymet Bilmez nankörlere,
kim olduğunu Ata'nın öğreteceğiz elbette...
Bu günün kuru ile 363 milyar dolar Osmanlı borcu ödedik. Ödenen rakam ise % 90 indirimliydi. Yani 3 trilyon dolardan fazla borç bıraktı çok sevdikleri padişahları.
2. Abdülhamid şahsi mallarıyla istese bu borcu ödeyebilirdi.
“Tarikatlar ve Cemaatler, Haçlıların Anadolu’da kurdukları ileri karakollardır.”
Tarikatlar ,yabancı istihbarat örgütleri ile direkt irtibatlıdır ve CIA, MI6 ve MOSSAD tarafından yönlendirilmektedir!
İsrail ,dünyada 70 tarikatı besliyor.
CIA ile görüşmüş güya haberi yok. İngiliz kraliyet muhafızları düğmesi takmış güya haberi yok .
Nazım Kıbrısi MI6 , Fetö CİA , Adnan Oktar Mossad .
Fetö ve Nazım Kıbrisi diğer tarikatları da etkilemiştir.
Ve acı deneyim ;
20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri Irak'ı işgal ederken, Irak ordusu hiç ortada görünmedi.
Irak ordusunun savaş uçakları hiç kalkmadı. Tek bir tankı sokağa çıkmadı!
Zira Irak'ta ABD tarafından CIA desteği ile büyütülen "Kesnizani Tarikatı" vardı . Virüs gibi orduyu sarmıştı.
■Tarikatlar Emperyalistlerin ileri karakolları, işbirlikçileri ve o ülkedeki askerleridir!
■KESNİZANİ TARİKATI VE ABD’NİN IRAK’I İŞGALİ Çok ilginç değil mi?
■20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri Irak'ı işgal ederken, Irak ordusu hiç ortada görünmedi.
■Irak ordusunun savaş uçakları hiç kalkmadı. Tek bir tankı sokağa çıkmadı!
■Amerika, pikniğe gider gibi elini, kolunu sallaya sallaya Irak'a girdi ve işgal etti. Tüm dünya buna şaşırdı. Peki, neden Amerika hiçbir direnişle karşılaşmadı?
■Saddam Hüseyin, direnmeden Irak'ı Amerika'ya teslim mi etmişti?
CIA desteği ile Irak'ta büyütülen bu tarikat; Avrupa, Amerika ve Orta Asya'ya kadar yayıldı. Saddam, 1979 yılında askeri darbe ve devrim ile Irak'ı ele geçirdiğinde, tarikatın lider kadrosu Saddam'a tamamen itaat ettiler.
Saddam da onlara karşı cephe almadı, bir şey yapmadı ve faaliyetlerine müsade etti. Fakat, Kesnizani Tarikatı; ordu, bürokrasi, emniyet ve istihbarata kadar her yere adamlarını sokup, ülkeyi içten içe ele geçirdi.
Genelkurmay Başkanından, istihbarat başkanına, içişleri bakanından, emniyet müdürlerine kadar çoğu kişi Kesnizani Tarikatına bağlıydı. Ülkeyi yönetenler, tarikat vasıtasıyla tamamen CIA ve MOSSAD kontrolüne girmişlerdi.
Saddam'ın eşi ve akrabaları da Kesnizani Tarikatına bağlanmıştı.
Ve Irak, Amerika tarafından artık işgal edilebilirdi. Kimse direnmeyecekti. Ve Saddam.. Her şeyi anladığında vakit çok geç olmuştu ve atı alan Üsküdar’ı geçmişti..
Irak , İsrail'e karşı bölgede en büyük askeri güçlerden biriydi. İsrail ve ABD tarikat sayesinde Irak'ı bitirdi.
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ