1
Hakikaten,
Türk savunma sanayi
geri dönülemez ve engellenemez bir seviyeye ulaştı.
Katkısı olanların tamamına müteşekkiriz.
Bundan sonra çok daha hızlı bir şekilde yükselişini sürdürecektir.
Çünkü
kritik nüfus büyüklüğünü geçmiştir.
2
Bu gelişmeler,
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni #TSK
daha da güçlendirecek ve başta bölgemiz olmak üzere küresel düzeyde hatırı sayılır bir hale getirecektir.
3
Bütün bu gelişmeleri
“Türk Ordusu”
başlığı altında toplarsak,
istikamet tayin edici birkaç soruyu da sormamız gerekiyor.
Bu sorulara verilecek cevaplar
gelişimin teminatının anlaşılmasına vesile olacaktır.
Yükselen dağın ardını görmemize yardımcı olacaktır.
4
Jenerik sorularımız şunlardır;
Türk Ordusu ne üretiyor?
Ürettiğini kim tüketiyor?
Tüketenler bedel olarak ne ödüyor?
5
Bu soruları kısaca şu şekilde cevaplayabiliriz.
Türk Ordusu özetle; (1) silah üretiyor, (2) kabiliyet üretiyor ve (3) güvenlik üretiyor.
6
Peki, bu üretimi kimler tüketiyor?
(1)Üretilen silahları kimler satın alıyorsa onlar tüketmiş oluyorlar.
(2)Kabiliyeti, eğitim alanlar veya birlikte tatbikat yapanlar alıyor/tüketiyor.
(3)Güvenliği ise ülke ve bölge alıyor/tüketiyor.
7
Peki, bedeller nasıl tahsil ediliyor veya ödeniyor?
Barış döneminde silah satın alanlar ödemeyi anlaşılan bir para birimi üzerinden yapıyorlar. Farklı ödeme şekilleri de olabiliyor.
Savaş döneminde ise üretimi düşmanlar tüketiyorlar ama ödeme yapmıyorlar.
8
Lakin buradaki ödemeyi
“eğer savaşmasaydınız, kaybınız ne olurdu”
sorusu üzerinden düşünerek bulup anlamlandırabilirsiniz.
9
Kabiliyet veya eğitim satın alanlar da silahlarda olduğu gibi ödemeyi anlaşılan bir para birimi üzerinden yapıyorlar.
Farklı ödeme şekilleri de olabilir.
10
Güvenliği ise hem ülke hem de bölge tüketiyor.
Peki, nasıl tüketiyor?
Mal ve hizmet devinimini korkusuzca ve rahat yaparak tüketiyorlar. Bu da ticaret demektir. Ticaret yollarının emniyeti demektir.
Peki, Türk Ordusu buradan bir ödeme veya pay alıyor mu?
Hayır.
11
Aslında güçlü bir ordunun en önemli üretimi işte bu üçüncü üretimdir. En büyük ödeme payını da buradan alması gerekir.
12
İşte tam bu arada, İbni Haldun’un
“Para ve Ordu” çiftini hatırlayalım; “Devlet, bu iki sacayağı üzerine kurulur ve yükselir” der.
Bunlar devletin olmazsa olmazlarıdır.
13
Şimdi tekrar konumuza ama başa dönelim.
Türk Savunma Sanayi ile
“Türk Ordusu”
ülkemizde ve bölgemizde
“güvenlik üreten” bir karaktere de büründü.
Eskiden olduğu gibi beklenen ve aranan bir ordu haline geliyor.
14
Peki, ürettiği güvenliğin tüketiminden payını nasıl alacak?
Bunun cevabını bize İbni Haldun veriyor.
Devlet, paraya sahip olarak.
15
Şu anda devlet paraya sahip değil.
Sahip olursa,
ordunun güvenlik üretiminden de payını alır.
Ülke içinde bunu yapmak kolay.
Peki, bölgede nasıl yapacaksınız?
Bölgede ortak para birimi oluşturarak.
16
Bölgeye, üretilen güvenliğin önemini ifade etmek veya göstermek için birçok yol vardır.
Bilenler bilir...
17
Bunun önemini kavrayamayan bir idare için
yüksek savunma sanayi bir müddet sonra yüksek maliyetleri oluşturur.
Paraya sahip olmayan ve üretilen güvenliğin bedelini alamayan bir idarenin bu yüksek maliyetleri karşılayabilmesi mümkün olmaz.
18
Bütün bunların bir konsept içinde yeniden kurgulanması gerekir.
İşte Türk savunma sanayisinin geldiği nokta,
böyle bir kurgunun da başlatılmasının zamanının geldiğine işaret ediyor.
19_Son
Son söz;
Devlet, “para ve ordu” demektir.
İktisat, bunların üzerinde kurgulanır.
“Türk Ordusu”, bunların tamamının tezahürü olur.
Görünen dağın ardı yakındır!
Vesselâm
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Mevcut sistemde, CB seçimlerine yönelik iyi çalışılmış teoremlerden biri
Medyan Seçmen Teoremidir (MST).
Bu çerçevede,
EĞER Altılı Masadan biri aday gösterilecek ise o kişi Temel Karamollaoğlu (TKM)'dur.
2
Cumhurbaşkanı olarak bir kişi seçileceği için
MST bize seçimleri hangi arenada yapabileceğimizi gösterir.
Önce, seçim mücadelesinin yapılacağı arena tespit edilir.
Sonra tespit edilen arenada seçimi kazanabilecek aday belirlenir.
Daha sonra seçim vaatleri konusu gelir…
3
Şimdi (varsayımlar üzerinden) kurgusal bir bakış yapalım.
Cİ tabanı birbiri ile iltisaklı, bir ve bütün bir alan olup tüm seçmen alanının yarısını ifade eder.
En büyük iki parçasını (79/19 varsayımı ile) Ak Parti ve MHP olarak ifade edebiliriz.
1
Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) bağlı olarak çalışan ancak bağımsız olarak hareket eden Din İşleri Yüksek Kurulu (DİYK) var. DİB Teşkilat Kanununa göre DİYK, Başkanlığın dinî konularda en yüksek karar ve danışma organıdır. @DIBAliErbas@diyanethbr@diyanetbasin
2
DİYK, devlet kurumları, mahkemeler, yurtiçinde ve yurtdışında, kırsalda ve şehirde yaşayanlar, gençler, yaşlılar gibi toplumun farklı kesitlerine sahih dinî bilgi sunmaktadır. @DIBAliErbas@diyanethbr@diyanetbasin
3
DİYK üyeleri beş yıllığına seçimle belirlenirler. Bir kişi en fazla iki kez üye seçilebilir. Kurul, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve mevcudun salt çoğunluğu ile karar alır. @DIBAliErbas@diyanethbr@diyanetbasin
1
Bir Öneri:
Tanzimat ile birlikte kaldırılan
MÜSADERE KANUNU
günümüz şartlarına uyarlanarak yeniden getirilmelidir.
Peki, neydi Müsadere Kanunu?
Devletin,
memurların yetkilerini kötüye kullanarak kazandıkları mal varlığına el koymasıydı.
2
Bu kanunun anlaşılmasına yönelik bazı hadisleri hatırlatalım.
Hz. Muhammed SAV diyor ki:
“Kendisine görev verdiğimiz bir kimsenin vergi olarak aldığı küçük bir iğneyi dahi bizden gizlemesi hıyanet ve hırsızlıktır”.
3
Peygamberimiz,
tayin ettiği memurlardan devlet malına hassasiyet göstermelerini istemiş ve ayrıca onları denetlemiştir.
Bir valiye hediye gönderildiğini haber aldığında ya bu hediyeyi iade ettirdiği ya da cihatta kullanılmak üzere beytülmale koydurduğu bilinen bir uygulamadır.