Fatih Saboviç Profile picture
May 6 21 tweets 7 min read
Muhabir: Siz, Portekiz'in en iyi antrenörü müsünüz?
Jorge Jesus: Hayır. Dünyanın en iyi antrenörüyüm. Futbolu benden daha iyi bilen yok...

"Fair-play is bullshit" diyen, bir şampiyonluk kutlamasında polisin fanatik taraftar zannettiği 'Çılgın' Jesus'un dünyasına hoş geldiniz ⏬
Seveni kadar nefret edenleri olan, hatta kendisine açık açık ‘aptal’ diyerek hakaret edebler bile bulunan Jorge Jesus, 24 Temmuz 1954 günü Portekiz’in Amadora -günümüzde nüfusu 175,872 olan- kentinde doğdu.

Yunanca Georgios ismine dayanan adı Jorge’nin anlamı; “Çiftçi” demek.
Dış görünüşüyle Amerikan filmlerindeki dedektifleri andıran Jorge Jesus; renkli ve ele avuca sığmayan karakteriyle dikkat çekiyor.

Bu video; Benfica'daki şampiyonluk kutlamasında polisin Jesus'u 'fanatik bir taraftar' sanıp müdahale ettiği anlardan...

Rambo Okan gibi geziyor😂
Başkalarının hakkında ne dediği ve düşündüğüyle hiç ilgilenmeyen Jesus; Kasım 2011'de Benfica'nın başındayken takımının Sporting'e karşı oynadığı bir maçta kalecisi Artur'dan alenen yere yatmasını istiyor.

Maçtan sonra ise; "Fair-play is bullshit" açıklamasını yapıyor.
"Sadece futbol için yaşadığını" her fırsatta dile getiren Jesus'a dair eski öğrencisi Nemanja Matić ona dair şunları söylüyor: "Jorge aralıksız her gün bana taktik çalıştırdı. Kaliteme güvendi ve 'Ne dersem onu yap, yavaş yavaş çok daha iyi olacaksın' dedi. Ben de öyle yaptım."
2014'te Benfica-Tottenham eşleşmesinde yaşananlar da ilginçti. Jesus, takımı 3. golü atınca Tottenham antrenörü Sherwood'a 3 işareti yapmıştı. Tartışma sonrası, "Sherwood'a s*kt*r*p gitmesini söyledim" demişti. "Yoksa onu hırpalayacaktım" diye de eklemişti.
Babası 1940'larda Sporting forması giyen Jorge, trash talk'lara ve rakiplerinin sinir uçlarıyla oynamaya fazlasıyla alışık bir isim.

Çünkü önce 1973-1990 arası 13 farklı takımda sağ açık olarak futbol oynayıp, daha sonra 1990'dan günümüze kadar 15 takım çalıştırdı.
İlginç olan noktalardan biri şu; teknik direktörlüğe başladığı 1990'dan 2018'deki Al-Hilal macerasına dek hiçbir zaman Portekiz dışına çıkmamıştı. Deneyimini aktardığı Al-Hilal ve Flamengo kariyerlerinde ise gayet başarılı performanslar ortaya koydu.
20 maçta 16 galibiyet ve 1 yenilgi aldığı Al-Hilal'de görevine başkan tarafından son verilmesinin sebebi; kontratının geleceği konusunda girilen anlaşmazlıklar oldu. Bir de tabii şampiyonluğu kaptırması...
Brezilya'daki Flamengo macerasında ise gerçekten büyük bir iş başardı. İlk başlarda alınan bazı skorlardan dolayı topa tutulsa da 57 maçın 43'ünü takımına kazandırdı. Toplamda 4 kupayı da müzeye götürdü.
30 Aralık 2019'da Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa, Jorge'ye Prens Henry Nişanı Komutan Madalyası verdi. Cumhurbaşkanı, Jorge'nin başarılarının Portekiz'in yurt dışındaki itibarına yardımcı olduğunu söyledi.
Brezilya medyası, Flamengo'da elde ettiği başarılara dair; "Jesus, 30 yıllık kariyerine Flamengo'daki 5 ayında zirve yaptırdı" ifadelerini kullanıyordu. Jesus ise, "Burada yaptıklarımız tarihe geçti. Ben cennetteyken, burada hakkımda çok konuşulacak" diyordu.
Jesus'un kendini futbola ne kadar adadığını, Vitor Pereira'lı Porto'ya karşı son dakikada yediği golle kaybettiği şampiyonluk sonrası şu videonun 13. saniyesinde nasıl yere yıkıldığından anlayabilirsiniz...
Fenerbahçe-Benfica eşleşmesi sırasında pek çok Fenerbahçe taraftarının antipatisini toplamıştı Jesus demeçleri ve tavırlarıyla... O dönem üst üste 3 kupa kaybedince futbolcusu Cardozo ile şu şekilde atışmışlığı da vardır.
Bu arada, "Fenerbahçe" demişken şu entry'yi buraya bırakmaya korktum ama bırakıyorum yine de... Umarım gelirse Fenerbahçe'de böyle şeyler yaşamaz...
Ha hocaya isteyen dilediğini desin, şu şekil polise vura vura elinden taraftar almaya çalışmışlığı da yok mudur?

O da vardır!
Hocam bu, seviyor da dövüyor da... Ezeli rakibinin hocasını kutlarken bir anda araya polisin girmesi gibi durumlar da ortaya çıkabiliyor arada :'D
Jesus'un kariyerindeki şanssızlığı kırdığı, inanılmaz geri dönüşe imza atılan Flamengo-River Plate maçının özetini de -fotoğrafa bakın, adam futbolu yaşıyor resmen- buraya bırakmak istedim:
Oyun mantalitesi; “Atak, atak ve daha fazla atak” olan Jorge Jesus taktik bilgisiyle ve otoriter karakteriyle de öne çıkıyor. Fenerbahçe’ye gelecek mi? Şu an kesin bilinmez. Fakat yolu buralara düştüğü takdirde Türk futboluna büyük renk katacağı kesin…
Birkaç arkadaş üst üste sorunca ben de kendimce biraz araştırıp, hocaya dair bulabildiklerimi herkesle paylaşmak istedim. Umarım size keyif veren bilgiler olmuştur. Kalın sağlıcakla 👋🏼
Göreve Jorge Jesus gelemediği takdirde takımın başında kimi görmek istersiniz?

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Fatih Saboviç

Fatih Saboviç Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @fatihsabovic

Apr 7, 2020
Öyle bir derbi düşünün ki; iki kulübün statları arasında 1000 metre olsun...
Ve yine öyle bir derbi düşünün ki; bir maçta ev sahibi taraftar, deplasman tribününü meşalelerle yakmayı planlasın!
Beograd'a hoş geldiniz. Bu, Partizan ve Kızıl Yıldız'ın Večiti (Ölümsüz) Derbi'si ⚽️🔽
1943: II. Dünya Savaşı'nda Nazileri yenen Tito ve partizanları, Yugoslavya'yı kurar.

4 Mart 1945:
Anti-Faşist Gençlik Birliği öğrencisi Slobodan Ćosić ve Zoran Žujović, Beograd'da ideolojik görüşleri ve Yugoslavya'nın simgesi, "Kızıl Yıldız" adına, 'halkın takımı'na hayat verir.
4 Ekim 1945:
Kızıl Yıldız'dan farklı görüşteki Yugoslavya Halk Ordusu subaylarından Petar Dapčević ve Koča Popović’in desteğiyle adını Tito askerlerinden alan, 'ordu takımı' Partizan kuruldu.
İlk yıllarda; Yugoslavya-Partizan diye mücadele edildi ve logo da şöyle evrimleşti.
Read 36 tweets
Mar 9, 2020
Bir zamanlar, "Yugoslavya" adında bir ütopya vardı.

Sporda dünyaya meydan okuyan bu güzel ülkenin 'etnik mozaik' olarak katıldığı son Dünya Kupası, İtalya 1990'dı.

14 Haziran 1990 sabahı; Katolik, Müslüman ve Ortodoks futbolcular İtalya'daki bir kilisede beraber dua ediyordu 🔽 Image
Futbol; 19. yüzyılda Yugoslavya coğrafyasında hüküm süren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun etkisiyle asla ayrılmayacağı topraklara; Viyana, Budapeşte ve Prag'dan bulaştı.
Yugoslavya'daki ilk futbol maçı da Rijeka'da İngiliz ve yerel demir yolu mühendisleri arasında oynandı.
Takip eden yıllarda Beograd, Zagreb, Maribor, Subotica, Zrenjanin, Zadar ve Zupanja şehirleri; Yugoslavya topraklarında futboldan nasibini alan kentler olacaktı.
O dönemlerde kim bu ülke halklarının dünya sporuna her branşta eşsiz izler bırakabileceğini tahmin edebilirdi ki?
Read 19 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(